| Konu: | ALPARSLAN TÜRKEŞ'İN ÖLÜMÜNÜN 15'İNCİ YIL DÖNÜMÜNE İLİŞKİN |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 90 |
| Tarih: | 04.04.2012 |
OKTAY VURAL (İzmir) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; evet, 4 Nisan 1997; on beş yıl geçti. Türk milliyetçiliğinin siyasi lideri, ülkücü hareketin ve Milliyetçi Hareket Partisinin kurucusu rahmetli Alparslan Türkeş'i rahmetle, minnetle yine anıyoruz. Aslında 4 Nisan 1997'de o milyonların rahmetle uğurladığı o gün, düşen karlarla abdestini alarak kıldığımız cenaze namazının üzerinden on beş yıl geçti. On beş yıl sonra bugün mezarı başında gördüğümüz tablo şuydu aslında: O bir ülkü ateşini yakmıştı, o ülkü ateşi sadece o nesle değil, bugünkü nesli de ısıtmaya devam ediyordu. O ülkü ateşiyle birlikte bu mezarı başında gençlerin varlığını gördüğüm zaman aslında yürüttüğü siyasi mücadelenin, sadece bir nesle değil nesiller boyu devam edecek bir siyasi ve fikrî mücadelenin, haklı çıkmış bir liderin yetiştirdiği nesillerin buluşmasıydı. Genciyle en yaşlısıyla, hep beraber, birlikte, o gün orada cenaze namazında tekbirlerle uğurlayanlar ve onu görmeyenler, beraber, birlikte mezarı başındaydı ve dün olduğu gibi bugün de aramıza atılmaya çalışılan her türlü fitneye, fesada karşı nasıl bir genç neslin yetişmiş olduğunu da o tabloda gördük.
Liderler kolay yetişmiyor aslında. Söyleyeceklerini söylüyorlar. Elbette fani bir dünya ama bu fikirleri, bu fikirlerle, ülkü fikriyle yetişen nesilleri gördüğümüz zaman aslında onun ilelebet yaşadığını ve yaşatıldığını da görüyoruz.
Gerçekten, Alparslan Türkeş, Türk milletine tutkuyla bağlıydı. Onun siyaset felsefesinin temelinde Türk milleti vardır. Onun için, halka hizmet, halka sevgi, saygı ve güvenle bağlı olmak faziletlerin en büyüğüdür. Onun için de bu temel yaklaşımıyla hep hakkı savundu ve yaptığı tespitlerle de haklı çıktı. Ona göre hak haklının olmalıydı, hak güçlünün olmamalıydı. Onun için Türk milleti hakkını savunmak istiyorsa güçlü bir millet olarak tarih sahnesinde varlığını göstermeye devam etmeliydi.
Her zaman millet öncelikli bir dünya tasavvur etti. Alparslan Türkeş'in siyasi tercihi hep millî egemenlikti. "Bizim dertlerimizin çaresi, millet olarak müşterek bir ülkü, inanç, irade ve heyecan içinde topyekûn seferber olmak ve halk enerjisini harekete geçirmektir. Bizim felsefimiz, Türk insanını sevmek, saymak, onun yücelmesini istemek üzerinedir. Bu sebeple, hür, demokratik düzene muhalif olan bütün rejimlere karşıyız, bunlara inanmıyoruz." diyordu. 12 Eylül ülkücü kuruluşlar iddianamesine karşı savunmasında şunu dile getirmişti: "İddianame dolayısıyla sadece Milliyetçi Hareket Partililer ve MHP'ye oy verenler değil, bütün Türk milletini içine alan Türk milliyetçiliği fikriyatını ve onun ayrılmaz bir parçası olan millî heyecan da yargılanmaktadır." demişti.
Evet, o gün Türk milliyetçiliği fikrini yargılayanlar bugün milletin vicdanında çoktan mahkûm olmuşlardır. Şüphesiz, aynı zihniyetlerin Türk milliyetçiliğini ve milliyetçilik fikrini bugün tekrar mahkûm etmek istediğini, etnik ayrışmalar yoluyla milleti bölmek istediğini, çok dilli ve paralel devlet uygulamalarına geçit vererek yok etmek istediğini hazin bir şekilde görüyoruz.
İşte bugün burada, bu sıralarda, onun fikirleriyle yetişmiş, onun kurduğu bir siyasi partiyi temsil eden Milliyetçi Hareket Partisi milletvekilleri olarak da bu milletin varlığını ve bu milletin güçlü olmasını engellemek isteyen her türlü siyasi fikre karşı mücadele etmeye ant etmiş insanlar olarak bugün onun haklı çıktığı bu davayı iktidara taşıma yolunda mücadelemizi sürdürmeye kararlı olduğumuzu ifade etmek istiyorum.
Kendisini rahmetle, minnetle tekrar anıyoruz, Allahuteala (celle celâlühû) mekânını cennet kılsın, Peygamber Efendimiz'e komşu eylesin.
Saygılar sunarım. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Vural.