GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: KAMU GÖREVLİLERİ SENDİKALARI KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI
Yasama Yılı:2
Birleşim:90
Tarih:04.04.2012

SIRRI SAKIK (Muş) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; tekrar hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Evet, bu önerge toplu sözleşmeyle ilgili bir önerge ama gerçekten, Sayın Bakanımızla bir konuyu burada çözmek istiyoruz. Şimdi, üç noktada sahipsiz olan işçiler var. Bir, bu inşaat sektöründe çalışan ve hiçbir sosyal güvencesi olmayan işçiler var. İki, mevsimlik işçiler var. Hep biliriz, yani bu mevsimlik işçilerin bugünden itibaren başlayarak hangi sorunlarla karşı karşıya kaldıklarına her yıl tanıklık ediyoruz, yani düşmanlıklar temelinde, hatta birçok ile alınmazlar ve bu mevsimlik işçilerin hiçbir güvencesi yoktur, hele hele çocuklarının eğitimlerini sürdürme olanağı da yoktur ama uzun süredir bunu hep seslendirmemize rağmen, bu mevsimlik işçilerle ilgili bugüne kadar bir yol almış değiliz. Kimi ilde il valisi, il emniyet müdürü, hatta jandarma alay komutanı, hatta kaymakamlar bu noktada, faşist odaklara karşı bir şeyler yapamadığını, saldırıya maruz kaldıklarını bu Parlamentoda, bu kürsüde onlarca kez seslendirdik ama çözüm bulamadık. Yani hem ekonomik hem sosyal açıdan büyük sıkıntılar yaşadıklarını görüyoruz.

İkincisi: İnşaat sektöründe çalışan işçiler var ve bunların büyük çoğunluğu Anadolu'dan gelen Kürtlerdir ve bu işçilerin -İzmir'den tutun Eskişehir, Kütahya'ya kadar onlarca yer sayabilirim- saldırıya maruz kaldıklarına, bunlara karşı nefret suçu işlendiğine de tanıklık ettik. Bunlarla ilgili de ne yapılabilir? Ama bugüne kadar Hükûmetin bu konuda bir politikası da olmadı. Her seferinde biz, saldırıya maruz kaldıklarında ilin valisini ararız, ilin emniyet müdürünü ararız "Efendim, onlar geldiler, propaganda?" Aslında böyle bir şey yok. Sadece bütün tepki kimliklerinedir.

Üçüncü bir sektör: Yurt dışına gidenler var. Ben bu dönem çok yakın bir tarihte Kuzey Irak'ta Kürt bölgesinde? Yani nasıl bir isim koyacağım onu da bilmiyorum. "Kürt bölgesi" diyorum tepki alıyoruz, "Kürdistan" diyoruz tepki alıyoruz ama orada bir yönetim var. Artık takdir edin yani oraya ne söyleyeceğimizi. Ben gittim, gördüm. Orada çalışan işçilerimizin büyük bir çoğunluğunun hiçbir güvencesi yoktur.

Sayın Bakanım, oradaki konsolosumuz da tanıklık etti, birlikte? 100 tane işçi, ücretleri ödenmeyerek mağdur edilmişti ve onlarca gün de orada, Türk konsolosluğu önünde bekliyorlardı ve otobüsün içerisindeydiler ve geldiğimiz günden bugüne kadar -bizim gibi- binlerce işçi mağdur edildi ve birçoğu da ücretlerini almadan ülkeye geri dönüş yapmışlardı. Orada bekleyen arkadaşlarımızın o sorunuyla ilgili biz oradaki konsolosluğumuzla görüştük -ben teşekkür ediyorum- birebir ilgilenerek sorunu çözdü.

Mesela, yine bu işçilerle, inşaat sektöründe çalışan işçilerle ilgili çok yakın bir tarihte, 11 Mart Pazar günü İstanbul'da 11 tane işçinin bir çadırda nasıl hayatlarını kaybettiklerini hep birlikle gördük ve o işçilerin 2'sinin sigortası yoktu. Aynı gün, iki saat sonra, bu işçilerin sigortası yapılıyor.

Şimdi, bugüne kadar, beş yıllık süre içerisinde, seçim bölgeme en az 50 tane cenaze göndermişim, belki 20'sini buraya da taşımışım. Bunların büyük bir çoğunluğu inşaat sektöründe gelip çalışır, hiçbirinin bir sosyal güvencesi yoktur, sigortası yoktur. Ne zaman ölümle yüz yüze gelir ölürler, hayatlarını kaybederler, ondan sonra o müteahhit firmalar bunların sigortasını yapar ve ailelerini bulur, 3-5 kuruş para verir ve böylelikle olayın üstünü kapatmaya çalışırlar.

Şimdi, biz burada, sahipsizlerin sahibi olmalıyız. Gerçekten, o inşaat sektöründe trilyonları kazananlar değil, hayatını kaybedenlerle ilgili burada bir yasal düzenleme yapmalıydınız. Beş yıldır hep taşıyoruz, bu insanlar mağdur. İstanbul'da 11 insan çadırda diri diri yanıyor ve insanda ar olur, utanma olur, bir duygu olur; iki saat sonra, eğer aynı gün, pazar günü, iki saat sonra bunların sigortası yapılıyorsa demek ki bu ülkede her şey bitmiştir, insanlık adına bitmiştir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SIRRI SAKIK (Devamla) - Ben, beni dinlediğiniz için teşekkür ediyorum. (BDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Sakık.