| Konu: | CHP GRUBU ÖNERİSİ |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 57 |
| Tarih: | 26.01.2012 |
SEBAHAT TUNCEL (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisinin vermiş olduğu önerge üzerinde Barış ve Demokrasi Partisi adına söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
HALUK EYİDOĞAN (İstanbul) - Çevre düzeni planını yaptınız, terk ediyorsunuz. On yedi yıldır yönetiyorsunuz?
NUSRET BAYRAKTAR (Rize) - Terk etmiyoruz, hayır, değişimi?
BAŞKAN - Sayın Eyidoğan ve Sayın Bayraktar, isterseniz dışarı çıkıp konuşun, Sayın Hatibin sesini duyamıyorum ben sizden dolayı.
SEBAHAT TUNCEL (Devamla) - Aslında bu kürsüden daha önce de Barış ve Demokrasi Partisi olarak İstanbul'da üçüncü köprüye ilişkin yaklaşımımızı ifade etmiştik. İstanbul'un trafik sorununu çözecek olan üçüncü köprü değil, aslında, İstanbul'un trafik meselesinde İstanbul'u gerçekten yeniden ele alan bir perspektifin daha gerçekçi olacağını ifade etmiştik. Bu açıdan Cumhuriyet Halk Partisinin vermiş olduğu araştırma önergesi önemli ancak ne sonuç ortaya çıkaracak belli değil çünkü geçen gün Başbakan açıklama yaptı, biliyorsunuz üçüncü köprüde ihaleye katılan firma olmadığı için bunu devlet bütçesinden karşılayacaklarını ifade ettiler. Dolayısıyla "Atı alan Üsküdar'ı geçmiş!" gibi bir durum var, bizim burada tartışmamız ne işe yarayacak bilemiyoruz ama yine de kamuoyunu bilgilendirmek, bu konuda neden karşı olduğumuzu ifade etmek açısından bunu bir fırsat olarak değerlendiriyoruz.
Şimdi, trafik sorununa baktığımızda İstanbul'da kara ulaşımı toplamda yüzde 88,3, deniz ulaşımı yüzde 3,3, raylı sistem yüzde 8,4 dolayısıyla çok alternatifsiz değiliz. İlla üçüncü köprüyü yaparak bu işi, trafik sorununu çözeceğiz gibi bir yaklaşım doğru değil.
Biraz önce iktidar partisinden sayın milletvekilinin ifade ettiği gibi, doğru, İstanbul gelişmek durumunda, geleceği düşünmek durumundayız, trafiğinden tutalım hava kirliliğine kadar, iş yaşamına kadar her şeyi düşünmek durumundayız ama burada baktığımız nokta, baktığımız pencere önemli. AKP İktidarı hep rant penceresinden baktığı için bütün alanlara nasıl rant elde edebiliriz noktasında bakıyor. O açıdan ortaya çıkan durum hep bir tahribat oluyor, hem insanlık adına hem doğa adına böyle bir tahribatla karşı karşıya kalıyoruz.
Sayın milletvekilleri, devletlerin oluşum süreçlerine göz attığımızda her şeyin tasnif ile başladığını görürüz. Tasnif edilen kategorilere göre yeniden düzenlenen alanlardan biri de modernizmin neredeyse düşman olarak bellediği ve araçsallaştırmakta hiç tereddüt etmediği doğadır. Doğa kapitalizmin kendini organize edebileceği bir kaynak olarak insan tarafından araçsallaştırılırken, insan kendi geleceğini kendi elleriyle yok ettiğini ve sürdürülebilir bir yaşam politikasını yok saydığını görmezden gelmektedir. Aslında, AKP İktidarı da bunu görünmez kılmak için elinden geleni süslü sözlerle burada ifade etmektedir.
Tabii ki, biz İstanbul'un ulaşım sorununun çözülmesi konusunda hemfikiriz; nasıl çözeceğimiz meselesi önemli. Üçüncü bir köprü mü gerekiyor ya da başka olanaklar mı gerekiyor, "Bunu böyle yapacağız." demekten önce bir tartışma yürütmek, bunun doğaya katkıları nedir, zararları nedir, insanlığa katkıları nedir; bunun tartışılmasını beklerdik, isterdik ama bunlar yapılmadan nasıl buradan rant elde edebiliriz, nasıl özellikle yandaş kesimlere yeni rant alanları sağlayabiliriz meselesini öne çıkaran bir yaklaşım içerisinde.
Biz, Barış ve Demokrasi Partisi olarak bir kez daha, üçüncü köprüye neden karşı çıktığımızı başlıklar altında ifade etmek istiyoruz: Bunun temel nedeni, doğayı bir hak öznesi olarak görüyoruz biz, Barış ve Demokrasi Partisi olarak, doğanın bir rant alanı olarak değil, bir hak öznesi olarak yaşamımızın temel bir parçası olarak ele alınması gerektiğini, dolayısıyla 21'inci yüzyılda yapacağımız her etkinliğin, doğaya karşı yapacağımız her şeyin ekolojik dengeyi bozduğunu da göz ardı etmeden ele almak durumundayız.
İstanbul'da üçüncü köprüye karşı çıkıyoruz bu yüzden. O yüzden derelerimize HES yapılmasına karşı çıkıyoruz. "Derelerin Kardeşliği Platformu" bu konuda çok iyi çalışmalar yapıyor. HES, enerji kaynakları açısından çok önemli bir projeymiş gibi sunulsa da, yaşam alanlarımızın elimizden alınması açısından olumsuz bir projedir. Yine diyeyim ki, "güvenlik" adı altında barajların yapılmasına karşı çıkıyoruz. İlla yapılması gerekiyorsa, bu, insanlığın lehine olmak durumundadır.
Üçüncü köprü konusunda öncelikle itiraz ettiğimiz konulardan birisi, yapılacak, seçilecek güzergâhın, türlerin yok edilmesi konusunda önemli ve ciddi anlamda ekolojik dengeyi bozacağı konusundaki kaygılarımızdır. Üçüncü köprünün yapılması planlanan bugünkü alanlarda önemli orman alanları, su havzaları, kumullar, barajlar, bentler, tabiat parkları, rekreasyon alanları ile çok sayıda endemik, başka yerde yaşamayan bitki ve hayvan türlerinden oluşan farklı ekosistemlerin bir arada bulunduğu bütüncül bir ekolojik alan yer almaktadır. Bu üçüncü köprünün yapılmasıyla birlikte bu alanlar talan edilmiş olacaktır.
İkincisi, ısı adası etkisi. Bugün, köprüyü yapanların finansal ve sosyolojik hesaplar yaparken gözden kaçırdığı bir hesap da İstanbul'da yapılan üst ölçekli arazi kullanımı ve ulaşım projelerinin doğal çevre üzerindeki tahribatları ve teşvik ettikleri yeni yapılaşmaların mikroklima üzerinde yarattığı ısı adası etkisidir. Şehirde etkili olan mikro iklim üzerinde serinleştirici etkisi olan orman alanlarının, doğal bitki örtüleriyle kaplı alanların ve yapılaşmamış açık alanların tahribatı ısı adası etkisini daha da artıracaktır. Boğaz'da yapılması düşünülen Üçüncü Köprü Projesi ve bağlantı yollarının kısa süre sonra kendi trafiğini yaratarak egzoz salınımlarını arttıracağı ve yeni yol ve bina yapılaşmalarını tetikleyerek doğal alan tahribatına yol açacağı düşünüldüğünde İstanbul üzerindeki ısı adası etkisinin ne kadar katlanacağını da sizlerin takdirine bırakıyoruz.
Üçüncü konu, su kaynaklarının tahribatı. Çok büyük bir kısmı su toplama havzalarında bulunan Üçüncü Boğaz Köprüsü'nün bağlantı yolları İstanbul'un önemli içme suyu rezervleri olan Ömerli, Elmalı, Darlık, Alibeyköy, Büyükçekmece, Sazlıdere ve Terkos havzalarını yoğun yapılaşma baskısı altında bırakacaktır. Ömerli havzasında 1935-1975 yılları arasında nüfusun 4 bin civarından kırk yıl sonunda yaklaşık 3 kat artarak 10 binin üzerine çıkmasına karşın, 90 sonrası, özellikle TEM otoyolu etkisi ile nüfusun 50 katın üzerinde bir artışla 600 bine yaklaşması İstanbul için yaşamsal öneme sahip havzalardaki nüfus baskınının ne kadar olduğunu ortaya koymaktadır.
Ne kadar doğal alan yok olacak; bu da önemli bir itiraz noktası bizim açımızdan. Köprü ve bağlantı güzergâhları içinde düşünülen 150 metrelik kamulaştırma işlemi sonucunda hattın geçeceği ve doğrudan, koşulsuz etkilenecek olan bölgede ise 680 hektar doğal sit alanı, 931 hektar tarım alanı ve 2,5 milyondan fazla ağaç barındıran 1.453 hektarlık ormanlık alan tamamen ortadan kalkacaktır.
Sayın milletvekilleri, bunları bile düşündüğünüzde üçüncü köprünün güzergâhının ne kadar yanlış olduğunu ve derhâl bu projeden vazgeçilmesi gerektiğini, illa bir köprü yapacaksak bu konuda bu kadar süslü sözler söylemeden önce, yeni bir araştırma yaparak gerçekten üçüncü köprü nerede olacak sorusuna hep birlikte cevap bulabiliriz ancak burada AKP İktidarının özellikle "Ben yaptım, oldu." gibi yaklaşımı, yine İstanbul için düşündüğü "Çılgın Projeler" İstanbul'un sorunlarını çözmek yerine daha da ağırlaştıracaktır. Biz bu yanlıştan AKP Hükûmetinin dönmesi gerektiğini düşünüyoruz çünkü bu ülkede sadece AKP'liler yaşamıyor ya da bu ülkede sadece üçüncü köprüden yararlanacak olanlar ya da oradan rant elde edecek olanlar yaşamıyor; bir bütün bu İstanbul'da yaşayan herkesin sorunudur. Dolayısıyla İstanbullulara bu konuda soru sorulmalıdır. Eğer AKP Hükûmeti illa "Köprü yapacağım." diyorsa bu konuda bugüne kadar uyguladığı yöntemlerden birisini uygulayabilir, İstanbullulara sorabilir, referandum yapabilir, İstanbullular üçüncü köprüyü istiyor mu, istemiyor mu. Bu konuda en azından sorumluluklar da ortaklaştırılabilir.
Bunların yapılması konusunda biraz önce, sözüme başlamadan önce söylediğim gibi, bizim konuşmamız ne kadar etkili olacak meselesi tabii tartışılır. Hükûmet sözcüleri de ifade etti, bu araştırma önergesine "Hayır" diyecekler, öyle görünüyor, sayısal çoğunluk olarak da bu ifade ediliyor ama bunu bir kez daha tarihe not düşmek isteriz ki AKP'nin bu projesi dünyada ve Türkiye'de, özellikle İstanbul'un ekolojik dengesini bozacaktır, insanlığa hiçbir faydası yoktur, yeni sorunlar ortaya çıkaracaktır, yaşam alanlarımızı elimizden alacaktır ve bir an önce bu projeden vazgeçilmelidir. Biz, en azından kendi çapımızda, bu proje konusunda, özellikle seçilen güzergâh konusundaki itirazlarımızı her fırsatta dile getireceğiz.
Barış ve Demokrasi Partisi olarak CHP Grubunun vermiş olduğu önergeyi destekliyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Tuncel.