| Konu: | ÇEK KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARI VE TEKLİFİ |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 57 |
| Tarih: | 26.01.2012 |
AK PARTİ GRUBU ADINA NURETTİN CANİKLİ (Giresun) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; öncelikle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Tabii zor bir konu, bunu öncelikle belirtmekte fayda var yani bir kısmı burada zikredilen ve bu tasarı hazırlanırken birçok arkadaşımız tarafından, uzmanı tarafından, piyasayı çok iyi bilenler tarafından gündeme getirilen öneriler sayısız bir şekilde gündeme geldi, hepsi tartışıldı, hepsi değerlendirildi. Bu çalışma yapılırken istişare edilmeyen, üzerinde kafa yorulmayan hiçbir öneri yok. Çok net olarak söylüyorum ve biliyorum, bilerek söylüyorum, gündeme gelmeyen hiçbir öneri söz konusu değil, bütün boyutlarıyla değerlendirildi, hatta Genel Kurula geldikten sonra yine bir kez daha tekrar bir üzerinden geçildi, gözden geçirildi. Zor bir konu.
Şimdi, iki taraflı mağduriyet söz konusu, biraz sonra ona değineceğim ama ondan önce, zamanım bitebilir düşüncesiyle önce bu konuyu sizlerle paylaşmak istiyorum. Fon meselesi de bunlardan bir tanesi yani bir sigorta fonu oluşturulması ya da benzeri bir fon oluşturulması ve bu şekilde karşılığı olmayan, karşılığı çıkmayan çeklerin bu fon tarafından karşılanması. Esas itibarıyla, biraz önce arkadaşlarımızın önerdiği ve daha önce de gündeme gelen -çok da çalıştığımız üzerinde- önerilerden bir tanesi.
Şimdi, bunun realize olabilmesi için şimdi ortaya koyacağımız tablodaki rakamların finanse edilebilmesi gerekiyor. Yaklaşık yıllık 300 milyar lira civarında çek keşide ediliyor Türkiye'de yani bu, millî gelirin yaklaşık -yani rakamlar aşağı yukarı- neredeyse dörtte 1'inden daha fazla, üçte 1'ine yakın.
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) - Millî gelir deme, doğru tanımla!
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Öyle, evet.
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) - Millî gelir deme, doğru tanımla!
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Rakam bu işte, rakam bu yani resmî rakamlar bunlar yani lütfen Ali Bey?
Biraz önce Başbakan Yardımcımız da rakamların bir kısmını verdi, en son 2011 yılı rakamları itibarıyla yaklaşık yine yüzde 3'ü bunun karşılıksız çıkıyor ama konjonktüre bağlı olarak değişiyor. Yani özellikle doğal olarak ekonomik bir aktivite bu, ekonomideki gelişmelere, sıkıntılara bağlı olarak bir saykıl iniyor, çıkıyor; yüzde 7'lere kadar çıktığı oldu, daha da fazla olabilir, inebilir yani şu anda bir iniş trendinde. Tabii, şimdi böyle bir fon oluşturulduğu zaman bu rakam yükselir, kesinlikle yükselir. Yani hangi rakam? Karşılıksız çıkan çek oranı rakamı yükselir. Neden? Çünkü keşide edilen çek rakamı çok artar çünkü bir tür kredidir aslında, yani insanların çok kolay ulaşabilecekleri, iş âleminin çok kolay?
ALİM IŞIK (Kütahya) - Kredi karşılıksız olmayacak Sayın Başkan?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - İzin verirseniz.
?ulaşabileceği bir kredidir. Dolayısıyla bugün 300 milyar liralık hacim yani tabii kesin bir tahminde bulunamayız ama en az, bana göre, yüzde 50'den daha fazla artar, doğal olarak artar çünkü çok rahatlıkla garantisi de var, sigorta fonu var, eğer ödenmediği? Hem alıcı açısından yani çeki kabul eden açısından hem de keşide eden açısından bakıldığında son derece kolaylaşıyor, daha garanti bir mekanizma hâline geliyor ve istediği kadar sınırsız bir kredi imkânı sağlıyor. Ucuz da bir kredi imkânı. Neden? Karşılığında ipotek vermiyor ya da buna benzer herhangi bir mali külfete katlanmıyor.
Bunun anlamı şu: Bugün yüzde 3 olan oran en az yüzde 10'a çıkar, miktar olarak da yükselir yani 450 milyara çıkar, bugün 300 milyar liralık -katrilyon- işlem hacmi vadeli çek üzerinden 450 milyar liraya çıkar. Çok kaba bir hesapla? Tabii, bu fonun kaynakları olacak. Nereden olacak? Prim olacak yani bir yerden para gelecek. Eğer hazineden gelmez ise kesilecek yani bir fon oluşturulacak, diyelim her çek başına? Ya da hazineden karşıladığımızı hesap edelim, en az 45 milyar liralık yıllık para lazım, 45 katrilyon lira sadece bu iş için. 45 katrilyon liralık parayı, çok kaba bir hesapla -işletme maliyetleri, başka şeyler de olabilir- buraya kanalize etmeniz gerekiyor. Böyle bir öneri için bu paranın kaynağının bulunması gerekiyor. Vergi mükellefinin parasını oraya aktarma konusunda toplumun rızasının alınması gerekiyor. Bu çok önemli bir rakamdır yani bir örnek verildi: "İşsizlik Sigorta Fonu'na kesilen paralar." Onun amacı bellidir, oranın sahibi bellidir, oranın hangi amaçlar için kullanılacağı bellidir, kanunların ötesinde yani kanunla değiştirebilirsiniz ancak kimden kesiliyorsa onun söz hakkı vardır o para üzerinde. Dolayısıyla, ben buradan 45 milyar lirayı?
ALİM IŞIK (Kütahya) - Kanun çıkardık GAP'a aktardık. Parayı çok farklı yerlerde kullandık şimdiye kadar.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Yatırıma gitti, yola gitti vesaire, neyse. Yani 45 milyar?
ALİM IŞIK (Kütahya) - İşte buraya da gider.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - O ikisi çok farklı yalnız. Yani o Fon'dan yatırıma aktarılan bir parayla, bu amaç için, ödenmeyen, karşılığı çıkmayan çeklerin finansmanı için kullanırsanız olmaz.
MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) - Sigorta sisteminin kendi finansmanını yaratma şansı var.
ALİM IŞIK (Kütahya) - Sayın Başkan, seçim öncesi Güneydoğu'da sosyal destek için kullandık bunu yani. Yapmayın şimdi! Gerçekçi olmamız lazım.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - "Bankayı ortak edelim. Yüzde 33'üne, üçte 1'ine bankayı ortak edelim." Peki, banka ne yapacak? Banka kendisine gelen bu maliyeti?
ALİM IŞIK (Kütahya) - Orada kullanıyoruz da burada niye kullanmıyoruz?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - İzin verin Hocam, izin verin.
Bu maliyeti ne yapacak? Yansıtacak, doğal olarak yansıtacak. Ekonominin kuralı bu arkadaşlar. Yani gerçekçi olmak durumundayız. Ne yapacak? Bütün işlemlerine, bankacılık işlemlerine, en başta bu işlem olmak üzere, yansıtacak.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Aciz vesikası alacak aciz vesikası.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Ya şunu yapacak: Eğer prim koyarsak, bakın, prim, yani sigorta primi olarak eğer bir yük gelirse o zaman banka şunu yapacak: Bir, çek vermeyi inanılmaz şekilde sınırlandıracak. Sorumluluğu var çünkü. Çek verirken eğer karşılıksız çıkarsa üçte 1'inin sorumluluğu kendisinde ve kendisi ödeyecek. Doğal olarak banka buna nasıl bir refleks ortaya koyacak böyle bir olay karşısında? Çok hassas davranacak. Ne yapacak? Çek vereceği insanları seçecek. Hatta çek verirken teminat arayacak, ipotek isteyecek. Bunun iki sonucu var: Bir, iş âlemine ilave, inanılmaz bir maliyet getirecek. İki, daha önemlisi, piyasada kullanılan çek miktarında çok ciddi bir azalma ortaya çıkacak. Peki, bu azalmadan kim zarar görecek? Küçük esnaf zarar görecek, yani mal alırken çek veren. Genellikle vadeli çek kullanımının yaygın olduğu yer küçük esnaftır, bunu biliyoruz. Neden? Çünkü büyük esnaf zaten teminat alıyor, başka birtakım güvenlik mekanizmalarını devreye koyuyor. Ama esnafa veriyor malı, çeki de keşide eden, düzenleyen esnaf. Böyle bir şey yaptığınız zaman banka bu nedenle, bu gerekçeyle piyasaya verdiği çek miktarını daralttığı zaman bundan ilk etkilenecek, ilk şoku yaşayacak olan kesim küçük esnaftır. Neden? Çek alamayacak. Çünkü banka kısıyor, banka çek vermek için teminat mektubu istiyor ya da ipotek istiyor, başka şeyler istiyor. Kaç kişi bu imkânı sağlayabilir? Olsa bile ilave maliyet geliyor.
Dolayısıyla, bakın, bu öneri nerelere kadar uzanıyor, ne kadar yan etkileri söz konusu. Yani finansmanı sağlasanız bile böyle prim, kesinti yoluyla, yani çek düzenleyenlerden üçte 1'i bankaya sorumluluğu, diğer üçte 2'si de çeki kullanan ya da çeki keşide eden insanlardan prim kesilmek suretiyle yapmaya kalkıştığınız zaman en az yüzde 10 prim keseceksiniz. Rakama bakın, yüzde 10'luk bir prim çünkü bu nakit kredi karşılığında doğrudan.
İkincisi de belki bugün 300 milyar lira olan işlem hacmini, ticaret hacmini, çek üzerinden yapılan ticaret hacmini yarı yarıya düşüreceksiniz. Hemen ekonomide çok ciddi bir kasılma meydana gelecek çünkü yaratılan kaydi paradır aslında yani bu yolla paranın üç önemli fonksiyonundan bir tanesi olan mübadele fonksiyonunu çek yoluyla gerçekleştiriyoruz, bir nevi kaydi para yaratıyoruz aslında. Ha, Türkiye'ye özgüdür, olur, ekonomide böyle bir denge oturmuş gidiyor, bir sakıncası yok yani onda herhangi bir problem yok. Dolayısıyla, gördüğünüz gibi ekonomiyi daraltıyor, küçük esnafı vuruyor, inanılmaz bir mali yük getiriyor? Dediğiniz olay, yani teorik olarak tamam, bunu yapalım edelim ama biraz detayına indiğiniz zaman, biraz hesap kitap yapmaya kalkıştığınız anda, tablonun nasıl değiştiğini ve hemen hemen hayata geçirilmesinin imkânsız olduğunu görüyorsunuz değerli arkadaşlar. O nedenle -konuşmamın başında söyledim- inanın olabilecek en optimum düzenleme budur. Bütün, hepsi değerlendirilmiştir, her şey. Yoksa, öyle bir şey olsa niye yapılmasın? Niye yapmayalım yani? Biz de sonuç itibarıyla? Elbette iki taraf mağdurdur. Bir taraftan ödeyemeyenler, işte hapse girenler, hapis tehdidiyle karşı karşıya kalanlar ama diğer taraftan da elinde çeki olup da, malını vermiş çeki olup tahsilde zorlanan ya da tahsil edemeyen insanlar da en az diğerleri kadar mağdurdur elbette.
Ha, ne yapmaya çalışıyoruz? Bir önergemiz geçti, biraz önce ifade edildi, tamam, tam çözüm değil ama bu psikolojiktir. Nasıl, paranın arkasındaki güç nedir? Para kâğıttır ama devlet desteği olduğu için, devletin kamu otoritesinin de desteği olduğu için kabul görüyor; bu da böyle. Psikolojik olarak, psikolojik faktörleri devreye koymaya çalışıyoruz.
İşte bir önergemiz daha olacak biraz sonra inşallah. Altı aylık zaman aşımını çekte üç yıla çıkarmaya çalışıyoruz, kıymetli evrak olarak daha uzun süre işlem ifa etmesini, icra etmesini amaçlıyoruz. Ha, bunların da yüzde 100 çözdüğünü söylemiyoruz, bakın, onu da söylüyoruz ama getirilen hiçbir öneri bugüne kadar -biraz önceki burada tartıştığımız öneriler de dâhil olmak üzere- kesinlikle sorunu çözmüyor, tam tersine daha da ağırlaştırır ve bugüne kadar vadeli çekin ekonomiye yaptığı katkıyı, işlem hacmini, işte küçük esnaf için ucuz ve teminat istenmeyen bir kredi mekanizması olma yolunu tamamen kapatacaktır. Dolayısıyla, bütün bunları, arkasını önünü hesap ederek yapmamız gerekiyor değerli arkadaşlar. Ama şunu söyleyelim, bakın, şimdi inşallah bu mekanizma devreye girdikten sonra -yani risk santralizasyonu giriyor zaten devreye- orada sistem, çek düzenleme konusunda ve bunları zamanında ödeme konusunda kredibilitesi eksik olan, bu konuda yeteri kadar hassasiyeti olmayanları -şu veya bu nedenle, zorunluluk da olabilir bu- piyasadan ayıklama yöntemiyle onu çözmeye çalışıyoruz. Bu, doğru bir yöntem. Belki bugünden yarına sonuç vermeyebilir ama orta ve uzun vadede kesinlikle sorunu çözecektir.
Nasıl çözecektir? Diyelim, üç yıl sonra, dört yıl sonra, bu süre içerisinde karşılıksız çek verip ödemeyenler sisteme "sakıncalı kişi" olarak girecektir, kredibilitesi bu anlamda -tırnak içerisinde, sade buna özgü olarak kredibilitesi- "zayıf kişi" olarak girecektir ve bu kişiye çek yasağı gelecektir.
Ayrıca, daha sonra ödese bile ve yasaktan kurtulsa bile -ödediği zaman çünkü yasaktan kurtuluyor- yine çek?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Sayın Başkan?
BAŞKAN - Yok, vermedik bugüne kadar, tamam.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Peki, tamam Sayın Başkanım.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Yani verebilirim de o kuralı bozmayalım diyoruz.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Peki, tamam Sayın Başkan.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) - Kendi koyduğun kural.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Tamam, peki.
Teşekkür ederim.
Şahıslar adına? Sayın Canikli, şahıslar adına?
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) - Sayın Başkan, eğer yoksa ben bir beş dakika konuşmak istiyorum.
BAŞKAN - Hayır, var, sayıyorum ben. Belki yer değiştirmek ister arkadaşlarıyla Sayın Canikli, diye dedim.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) - Hayır, şahıslar adına var da eğer o arkadaş devrederse sözlü olarak, ben kabul ederim.
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) - Eğer devrederlerse benim bir önerim olacak, eğer müsaade ederlerse bir önerim olacak.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) - Birkaç cümlem vardı Sayın Başkan, izin verirseniz onları o yolla tamamlayalım.
BAŞKAN - İki dakika var zaten.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) - Kuralı bozmayalım.
BAŞKAN - Hayır, zaten iki dakika süre var. Tamamlamanız için öyle alabilirsiniz.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) - Tamam.
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Buyurun.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) - Birkaç yıl sonra ne olacak? Bu şekilde hassasiyeti olmayan arkadaşlar, kişiler piyasadan çıkacak, piyasadan çekilecek. Her geçen gün sistem uygulandıkça piyasada daha, bu konuda, çek düzenleme ve ödeme konusunda hassasiyet içerisinde olan ve o konuda kaydı daha düzgün olan -bu noktada yoksa iyi-kötü anlamında değerlendirmiyorum bunları- insanlar piyasada kalacak ve dolayısıyla bu oran daha da düşecek göreceksiniz. Ha, bugünden yarına olacak demiyorum. Sıkıntımız, geçiş dönemindeki bir sıkıntıdır. Onu da işte bu psikolojik faktörlerle atlatmaya çalışıyoruz. Yoksa hapis cezasının sürdürülmesine yönelik olarak -çünkü bu tür talepler de var- kaldıramazsınız. Esasında, baktığınız zaman şunu söylüyor bazı arkadaşlarımız yani ellerinde çek olanlar: "Ben bu çeki alıp malı verirken arkasındaki hapis cezasına güvenerek verdim, malımı ve çeki aldım. Dolayısıyla, siz şimdi oyunun kuralını oyunun ortasında değiştiriyorsunuz. Bunu yapmayın." Haklı, baktığımızda gerçekten haklı. Dedim ya, zor bir konu gerçekten ama diğer taraftan da 600 bin dosya, en az 100 bin kişi hapis tehdidiyle karşı karşıya kalmış.
İşin bir başka boyutu da şu: Bu fiil, yani şu andaki uygulamada hapis cezasını gerektiren fiillerin önemli bir bölümü de kasıtlı olmaksızın yani kaçırmak amacıyla, ödememek amacıyla ortaya çıkan fiiller değil. Büyük çoğunluğu da ticari hayatın gerekleri çerçevesinde ortaya çıkan, kaçınılmaz olarak ortaya çıkan, bazen de konjonktürel olarak yine yani sıkıntıların? Mesela, bakın, 2009 yılında global kriz nedeniyle bizim ihracatımızda yüzde 22 civarında bir azalma meydana geldi. Hiç kimsenin bir kabahati yok. Avrupa'daki sıkıntı bize de yansıdı, oradaki insanlar daha az Türk malı almaya başladılar, dolayısıyla sıkıntı yaşandı. İhracatçılarımız, nakit girişlerinde yüzde 22 azalınca ne yaptılar? Çeklerini ödeyemez hâle geldiler, hiçbir kabahatleri yok. Tamamen ticari hayatın doğal şeyi. Yani "mağduriyet" derken, burada, bunu kastediyoruz aslında. Yoksa, kendisi bilerek, isteyerek dolandırmak amacıyla yapıyorsa, o zaten genel hükümler çerçevesinde dolandırıcılık fiilidir, suçudur ve zaten biraz önce kabul edilen önergeyle de ona dikkat çekiyoruz. Hem yargıçları? Sistemin tümüne dikkat çekiyoruz. Ha, yani o olmasa da zaten o yapılır ama bir hassasiyeti ortaya koymak, bu konudaki iradeyi yansıtmak adına?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Canikli, bir saniye.
Sayın Hatibin üç dakikalık süresi var ama bizim zamanımız doldu o üç dakika?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Tamam gerek yok, sözümü tamamlıyorum.
BAŞKAN - Yani oylama yapmak zorundayız ya, üç dakika uzatacaktım.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Teşekkür ederim Sayın Başkan, saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Ben teşekkür ederim.