GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: ORMAN KÖYLÜLERİNİN KALKINMALARININ DESTEKLENMESİ VE HAZİNE ADINA ORMAN SINIRLARI DIŞINA ÇIKARILAN YERLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ İLE HAZİNEYE AİT TARIM ARAZİLERİNİN SATIŞI HAKKINDA KANUN TASARISI VE TEKLİFLERİ
Yasama Yılı:2
Birleşim:94
Tarih:12.04.2012

EMİN ÇINAR (Kastamonu) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 198 sıra sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanun Tasarısı'nın 4'üncü maddesi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına vermiş olduğumuz değişiklik önergesi üzerinde söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlarım.

Bugün görüşmekte olduğumuz kanun tasarısı kamuoyunda "2/B" olarak bilinmektedir. 2/B arazileri, Çevre ve Orman Bakanlığına göre, 31/12/1981 tarihinden önce orman niteliğini kaybettiği öne sürülen, orman rejimi dışını çıkarılan, hazineye devredilen yerlerdir. Bu da yine Bakanlığın tespitine göre, 400 bin hektardan fazla bir alanı kapsamaktadır. 2/B konusu, siyasal iktidarın "25 milyar dolar paraya dönüştürülecek değerli arazilerin satışı." olarak gösterilmesine karşın, niteliği ve yol açabileceği sonuçları dolayısıyla parasal değerle ölçülemeyecek önemli boyutları olan bir konudur. Bugüne kadar "ver kurtul, sat kurtul" anlayışında olan Hükûmetin peşinde olduğu aslında, 25-30 milyar dolarlık bir ranttan başka bir şey değildir. Hükûmet, her özelleştirmeden sonra söylediği gibi, bu yasa ile satılacak olan yerlerin gelirinin devlete para kazandırmak değil, orman köylülerinin sorunlarını çözmek ve ıslahını sağlamak olduğunu iddia etmektedir ama görünen o ki devletin özelleştirmeden kazandığı paralar ne yatırıma dönüşmüş ne de milletin derdine derman olmuştur. Hatırlarsanız, yıllarca deprem vergisi toplayan Hükûmet, bu vergileri de depremle alakası olmayan yerlerde kullanmış ve bunu da itiraf etmiştir. Elde edilecek gelirlerin yüzde 90'ının Çevre ve Şehircilik Bakanlığına, geri kalan yüzde 10'unun Orman ve Su İşleri Bakanlığına verilecek olması, orman köylüleri için nasıl bir ıslah çalışması yapılacağının göstergesidir.

Değerli milletvekilleri, Kastamonu ilimiz, ormanlık alanlar itibarıyla ülkemizin en önemli orman varlıklarının bulunduğu bir yerdir. İlimiz topraklarının yaklaşık yüzde 74'ü ormanlık alanla kaplıdır. Bu bölge itibarıyla yüzde 74'ü ormanlık arazilerle kaplı olan bu yer, bulunduğu yer itibarıyla da ciddi manada orman köylerine sahiptir.

Değerli milletvekilleri, Kastamonu ilinin yaklaşık 20 ilçesinin hemen hemen her kesiminde orman köylüsü mevcuttur. Yaklaşık 1.071 köyümüzün hemen hemen yüzde 60'ına yakını orman köylülerinden oluşmaktadır. Bu orman köylülerimizin ciddi manada geçim kaynağı orman emvalinden elde ettikleri gelirlerdir.

Yine, bu yasayla, köylülerimizin bu yasadan sonra arazilerini devletin belirleyeceği rayiç bedelin yüzde 50'sini ödeyerek satın alacak olması en fazla Kastamonu ilini ve bölgesindeki orman köylülerini mağdur edecektir. Ancak, orman köylüleriyle diğer hak sahipleri arasında hiçbir farkın olmaması bu yasanın en büyük ayıplarından bir tanesidir. 2/B arazilerinin satışından elde edilecek gelirlerin yüzde 90'ının amaç dışında kullanılacak olması, orman köylülerimizin kalkınmasında nasıl bir gerçeği ortaya koyacağı bizleri de şüpheye itmektedir.

Burada çıkardığınız yasaların birilerini zengin etmek için ya da yeni rant kapıları açmak için değil, milletimizin ve orman köylümüzün refahı için olması gerekmektedir. 2/B arazilerinden en çok orman köylülerimiz yararlanmalıdır. Nitekim, onlar, yaşam şartları en düşük seviyede olan insan grubudur. Bugün, seçim bölgemiz olan Kastamonu'ya gelip orman köylerimizi gezdiğiniz vakit, onların hangi hayat şartları içerisinde yaşadığını daha gerçek bir şekilde göreceksiniz. Daha kaliteli, daha iyi, standartları daha yüksek bir yaşam bütün milletimizin hakkıdır.

Yine, bu kanunun 4'üncü maddesinin ikinci fıkrasına göre, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tasarrufuna geçirilecek arazilerin tespit sürelerinin bir hafta ve itiraz sürelerinin de bir ay olması yeni mağduriyetleri ortaya koyacaktır. Bu sürelerin tespit için bir ay, itiraz için altı ay olması daha uygun olacaktır.

Her şey paradan ya da çıkardan ibaret değildir. Vatandaşlarımızın mutlu olması, müreffeh yaşaması hepimizin birer vazifesidir. Bu vesileyle, görüşülmekte olan kanun tasarısının ülkemize hayırlar getirmesini diliyor, yüce heyetinizi saygı ve hürmetle selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Çınar.