| Konu: | CHP GRUBU ÖNERİSİ |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 95 |
| Tarih: | 17.04.2012 |
TANJU ÖZCAN (Bolu) - Sayın Başkan, çok değerli milletvekili arkadaşlarım; daha önce Meclis kürsüsünden birkaç defa dile getirme şansı bulduğum, bugün de yine dile getirme şansı bulacağım, orman köylülerinin sıkıntılarıyla ilgili araştırma önergemiz hakkında söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Arkadaşlar, belki birçoğunuz farkında değilsiniz, ancak Türkiye'nin yüzde 27'si, mesela benim seçim bölgem Bolu'nun da yaklaşık yüzde 60'ı ormanlarla kaplı. Türkiye'de yaklaşık 19 bin orman köyü, 7 milyonu aşkın da orman köylüsü var. Ancak, bugüne kadar orman köylülerinin sıkıntıları, maalesef, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından yeterince ele alınmadı, gündeme getirilmedi.
Değerli milletvekilleri, orman köylülerinin en önemli sıkıntısı, aslında, Hükûmetin kendilerine bakışı. Üzülerek ifade ediyorum ki Hükûmetin "orman köylüsünün problemleri" gibi bir problemi yok, öyle bir derdi yok; dün de yoktu, bugün de yok. Şimdi, ben buradan orman köylülerine sesleniyorum: Değerli orman köylüleri, AKP sizi üç seçimdir kandırıyor. Oyunuzu götürüp çuvalla AKP'ye veriyorsunuz, sanıyorsunuz ki AKP sizden yana. Hep söyledik; hayır, AKP asla sizden yana olmadı, AKP asla ezilenden yana da olmadı. AKP her zaman zenginden yana oldu, müteahhitten yana oldu. AKP'nin sadece belediyelerde, sadece kamuda yandaşları, taşeronları yoktu, AKP'nin ormanda da yandaş müteahhitleri var. Siz zannetmeyin ki AKP'li yetkililer kara kara "Ne olacak bu orman köylüsünün hâli" diye düşünüyor; onlar sadece kara kara, orman köylüsünün üç kuruşluk gelirini hangi yandaş müteahhide peşkeş çeksek diye düşünüyor. Başka bir dertleri falan da yok, bunu bilesiniz.
Sürekli söylüyoruz, orman köylüsü AKP döneminde hep geriye gitti. Peki abartıyor muyuz değerli milletvekilleri? Hayır. AKP döneminde orman kooperatiflerinin durumuna şöyle bir bakalım: Orman kooperatiflerinin geldiği yer belli, sürekli olarak güç kaybediyor, sürekli olarak ortak kaybediyor. Sebep, AKP'nin örgütlü topluma bakışı. AKP, orman kooperatiflerinden rahatsız, çünkü orman kooperatifleri AKP'ye örgütlü toplumu çağrıştırıyor. Eğer insanlar örgütlenip bir araya gelirse daha güçlü oluyorlar, bunun bilincinde. Eğer insanlar örgütlenip bir araya gelirlerse haklarını arıyorlar, talep ediyorlar. Böyle olunca da ne oluyor? Hükûmet bundan rahatsız oluyor. İşte bu yüzden, AKP, kooperatifleri yasa dışı terör örgütü gibi görüyor neredeyse ve tasfiyesi için de olağanüstü bir çaba harcıyor.
AKP döneminde orman köylüsü geriye gitti diyoruz; siz buna itiraz ediyorsunuz. Peki neye itiraz ediyorsunuz, ben bunu sormak istiyorum? Rakamlar ortada, on yıl önceki vahidi fiyat neydi, yaz çekimi neydi, kış çekimi neydi, şimdi kaç lira?
Buraya gelmeden önce Kıbrıscık ilçe başkanımla konuştum, Sayın İbrahim Aytar'la. Sayın Aytar'ın bir özelliği daha var, aynı zamanda kooperatif başkanı. Dedim ki; "Bugün bu konu gündeme gelecek, bu sene vahidi fiyatlarla ilgili bana son durumu bir anlatır mısın." Bana dedi ki; "30 lira metreküpe, 40 lira veya bilemediniz 50 lira veriyorlar."
Değerli milletvekilleri, orman köylüsünden utanmıyorsunuz, bunun farkındayım; ama en azından Allah'tan korkun. Dünyanın en pahalı mazotunu kullandırıyorsunuz bu insanlara ve buna karşılık verdiğiniz vahidi fiyatlara bir bakın. Siz; "Orman Genel Müdürlüğü kâr etsin ama siz boğaz tokluğuna çalışmaya devam edin, size fazla para haram." diyorsunuz.
Şöyle bir kâğıt kalem alın, isterseniz basit bir hesap yapalım sizlerle birlikte: Orman köylüsü olarak -aranızda bilen vardır- ağacı keseceksiniz ormana gidip, soyacaksınız, rampaya çıkartacaksınız, aracınıza yükleyeceksiniz, sonra bunu depoya getirip teslim edeceksiniz. Kilometrelerce yol katedeceksiniz dünyanın en pahalı mazotuyla, sonra da kâr etmeyi bekleyeceksiniz. Dünyanın en zor işlerinden bir tanesi bu ve bu şartlarda orman köylüsünün kâr edebilmesi mümkün değil.
Birazdan, eski Orman Genel Müdürü buradan konuşacak -şimdi duydum- önergenin aleyhine söz isteyecek. Muhtemelen "Orman köylüsünün sıkıntısı falan yok, nereden çıktı?" diyecektir, tıpkı Sayın Bakanın söylediği gibi.
Orman Genel Müdürlüğü bakın ne yapıyor? Enteresan bir tablo çizeceğim size: Köylü olarak ortalama depoya 50 liradan tomruğu teslim ediyorsunuz. Orman Genel Müdürlüğü aynı tomruğu depodan metreküpünü 300 liradan satıyor, 6 kat fark var arada. 250 lira kâr ediyor metreküp bazında ve bunun sonucunda Orman Genel Müdürlüğü Türkiye'nin en çok kâr eden kamu kuruluşlarından, en çok vergi veren ilk on kamu kuruluşundan biri oluyor sürekli olarak ve bunun sonucunda da Sayın Osman Kahveci -milletvekili seçilmeden önce- plaketini Sayın Başbakandan alıyor.
Şimdi ben şunu çok merak ediyorum orman köylüsünün çok olduğu bir ilin milletvekili olarak: İşin sahibi Orman Genel Müdürlüğü, işi yapan da orman köylüsü. Orman köylüsü diyor ki: "Ben alın terimin karşılığını alamıyorum." Orman Genel Müdürlüğü de diyor ki: "Ben Türkiye'nin en çok para kazanan, en çok kâr eden kuruluşlarından bir tanesiyim." Yani devlet olarak Orman Genel Müdürlüğü vergi verince sağ cebimizdeki parayı sol cebimize koyuyoruz. Arada da sadece bu paranın sağ cepten sol cebe gittiğini gören orman köylüsü var. Ya arkadaşlar yazık değil mi? Orman Genel Müdürlüğü bu kadar kâr edeceğine orman köylüsü de bundan biraz nasiplense olmaz mı? Orman köylüsünün cebine de üç kuruş para versek, para girse olmaz mı?
Bakın bir yasa teklifi verdim, dedim ki: Vahidi fiyat uygulaması şu anda orman işletme müdürlerinin veya bölge şeflerinin iki dudağı arasında, bunu bir standarda bağlayalım. Ne yapalım? Bir kural koyalım. Köylü olarak tomruğu siz depoya kaç liraya teslim ettiniz metreküpünü? 250 liraya mı? Bir sonraki yıl bunun yüzde 50'sini vahidi fiyat olarak köylüye önerin. Bunu teklif ettim, aranızdan bazı arkadaşlarla da konuştum "Son derece mantıklı." dedi ancak komisyona dahi getirmediniz bunu, komisyona dahi getirmediniz. Ben mücadelemden vazgeçmedim, İç Tüzük 37'ye göre buraya getirdim, burada size anlattım, hepiniz kafa salladınız dinlerken ama oylamaya gelince orman köylüsünün aleyhine karar verdiniz, yine elinizi kaldırdınız.
Arkadaşlar, şunu söylüyorum: Orman Genel Müdürlüğü kâr ediyorsa orman işini yapan köylü de bu kârdan nasiplensin. Orman Genel Müdürlüğü zarar ediyorsa köylü de bu zarara katlansın, buna bir itirazım yok ama on yıldır Osman Kahveci bakıyoruz Sayın Başbakandan plaket alıyor ama orman köylüsü yerinde saymaya devam ediyor. Bunda bir gariplik var.
Bir de dikiliden satış meselesi var. Arkadaşlar, bu dikiliden satış çok önemli. Az önce söyledim, Hükûmet, alın teriyle çalışan orman köylüsünden yana olmadı, asla da olmadı, sadece bugün değil geçmişte de olmadı. Ormanı yandaşlara peşkeş çekilecek bir alan olarak gördü. Her gün buradan acaba kimi zengin edebilirim, nasıl zengin edebilirim diye düşünmekten başka bir şey yapmadı. Dikiliden satışın esprisi şu: Ormana taşeron sokmak. Orman Genel Müdürü Bolu'da bizzat anlattı, yeni Orman Genel Müdüründen bahsediyorum, bizzat bana anlattı: "Artık orman köylüsüyle uğraşmak zor." dedi, "Lüzumsuz hâle geldi." dedi, "İnşallah dikiliden satışı birkaç yıl içerisinde yüzde 60'lara çıkartacağız Allah'ın izniyle" dedi.
Şimdi, dikiliden satışı yüzde 60'lara çıkartmak ne demek biliyor musunuz? Köylünün cebine elinizi atıp o üç kuruşu da köylünün cebinden çekip çıkartmak demek. Dikiliden satışı yüzde 60'a çıkartmak ne demek biliyor musunuz? Bugün orman köylüsü olan vatandaşımızı taşeronun işçisi hâline getirmek demek. Bunun başka bir açıklaması yok değerli arkadaşlar.
Değerli arkadaşlar, az önce söyledim, 7 milyon insanı ilgilendiriyor bu konu. Sayın Bakana gittim -az önce buradaydı- dedim ki aylar önce, Sayın Bakanım, orman köylüsünün sıkıntılarıyla ilgili bir çalışma yaptım, size bunu takdim etmek istiyorum. Bana ne cevap verdi biliyor musunuz Sayın Bakan? "Orman köylüsünün sıkıntısı mı var, o da nereden çıktı?" dedi.
Arkadaşlar bakın, Sayın Başbakan diyor ki: "Bu dönemki kabine benim ustalık dönemi kabinem." Sizin ormandan sorumlu bakanınız diyor ki: "Orman köylüsünün ne sıkıntısı varmış. Bunu nereden çıkarttın?" Öyle bir ustalık dönemi kabinesinde öyle bir Orman Bakanı var ki orman köylüsünün sıkıntısı olduğundan bile bihaber ve siz hâlâ onun o bakanlık koltuğunda oturmasına müsaade ediyorsunuz, sesinizi dahi çıkartmıyorsunuz. Bakın hodri meydan. Bolu'yu pilot il kabul edelim. Bu araştırma önergesini kabul edin. Bolu'nun Mengen'ine gidelim, Kıbrıscık'ına gidelim, Seben'ine gidelim, yüzde 85 oy aldığınız Gerede'sine gidelim, Mudurnu'suna gidelim. Oradaki orman köylülerinin kapısını tıklatalım. Toplayalım onları, diyelim ki: "Sizin orman köylüsü olarak bir sıkıntınız var mı, yok mu?" "Allah razı olsun hiçbir sıkıntımız yok, Hükûmetimizden çok memnunuz." derlerse ben milletvekili mazbatasını burada yırtıp Bolu'ya dönmeye hazırım ama tersini söylerlerse siz o Bakanı oradan indirmeye hazır mısınız? Bunun cevabını sizden istiyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. Araştırma önergemin de kabulünü talep ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Özcan.