GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: CHP GRUBU ÖNERİSİ
Yasama Yılı:2
Birleşim:95
Tarih:17.04.2012

MEHMET ŞANDIR (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun vermiş olduğu orman köylüsü ve Ormancılık Kooperatifleri Merkez Birliğinin sorunlarının araştırılması için bir araştırma komisyonunun kurulmasını talep eden önergenin gündeme alınmasının lehinde söz almış bulunmaktayım.

Değerli arkadaşlar, gerçekten sayın konuşmacıların, Sayın Genel Müdürün de ifade ettiği gibi, ülkemizin yaklaşık yüzde 10'luk kısmının yaşadığı yani 7-7,5 milyon insanımızın yaşadığı orman içi ve orman kenarı köylerinin çok sorunları vardır. Bu memlekette sorunu olmayan kimse yok Sayın Kahveci. Yani yapılan hizmetlere kimse bir şey söylemiyor, ellerinize sağlık, teşekkür ediyoruz ama bu millet her şeyin en iyisine layık. Siz de ifade ediyorsunuz, Devlet İstatistik Kurumunun verilerine göre, Türkiye'de gelir düzeyi en düşük toplum kesimi orman içi ve kenarında yaşayan köylülerimizdir ve bunlar, değerli arkadaşlar, hizmetten şeref duyduğum bu insanlar, inanınız ki, bu toplumun en değerli insanları, en şerefli insanları. Çünkü bütün yokluklara rağmen, çoluk çocuklarıyla o topraklarda yaşamaya ısrar ediyorlar, inat ediyorlar; onurlarıyla, atadan, öteden kalan o toprakları ekip, sürüp orada yaşamaya çalışıyorlar. Bu insanların tabii, düne göre belki sorunları azalmış olabilir ama bugün yine de birçok sorunları bulunmaktadır.

Özellikle ormancılık kooperatifleri, gerçekten orman içi ve kenarı köylülerinin kalkındırılmaları için çok önemli bir örgütlenme modeli ve ciddi de bir boyuta ulaştı. Devletin ve hükûmetlerin eğer doğru politikaları olsa, orman içi köylülerini kalkındırmak için bu kooperatifler çok önemli bir imkân ve avantaj ama orman içi kooperatiflerini orman idaresi bir rakip olarak görünce, bir böyle rekabet edecek unsur olarak görünce kalkındırmak değil, öldürmemek ama süründürmek politikalarıyla, maalesef bu kooperatiflerin de birçoğu kapanma noktasına geldi, birçoğu kapandı. Ben de biliyorum, bu kooperatifler o Toros Dağları'nın tepesinde kendi imkânlarıyla kurdukları tesisleri kapatmak durumunda kaldılar, yaşatamadılar.

Bu sebeple söylüyorum, bu önerge, bana göre önemli bir önerge; yani toplumun yüzde 10'unu ilgilendiren bir önerge. Ne olur burada bir komisyon kursak ve gitsek bu köylülerimizin, bu orman içi ve kenarında yaşayan bu güzel insanların sorunlarını Parlamento olarak araştırsak? Hazırlayacağımız raporu, yaptığımız tespitleri, önerdiğimiz çözümleri Hükûmetin huzuruna getirsek ve desek ki -Birlikte yapsak bu çalışmayı- "Şunlar yapılırsa bu insanlara hizmet edilmiş, hizmet verilmiş olur." Bunun hiç kimseye bir zararı yoktur.

Değerli milletvekilleri, bakın, bugün muhtemel bir iki saat ama yarın tamamlamayı planladığımız 6831 sayılı Orman Kanunu'nun 2/B maddesiyle ilgili hukuk düzenlemesini yapıyoruz. Şimdi, burada "Bu köylülerin sorunları yok." derken bir iyi niyet gösterisi olarak çıkaracağımız kanunla -ki bizim de teklifimiz var, Cumhuriyet Halk Partisinin de teklifi var, Hükûmetin tasarısıyla birleştirildiği ifade ediliyor ama- yani yarın da konuşacağız, burada bizim tekliflerimizde önerdiğimiz birçok hususu da yok saydınız, önergelerimizi de yok sayıyorsunuz zaten. Ama eksik bir kanun çıkarıyoruz, işte orman köylüsünün sorunlarının tartışılmasına vesile olan bu önerge vesilesiyle de söylüyorum.

Şimdi, orman içi ve kenarı köylerinin kullandığı hazine arazileri dâhil, ormandan çıkarılmış 2/B arazileri dâhil bu arazileri bu köylüler, bu insanlar geçimlerini temin edebilmek için üretimde kullanıyorlar dişleriyle tırnaklarıyla, çoluk ve çocuklarıyla. Bu arazilerde, inanınız ki hiçbir iktisat, rantabilite, kârlılık, verimlilik hesabına uymaz orada üretim yapmak ama orada üretim yaparak çoluk çocuğunu geçindirmeye çalışıyor. Şimdi, bu 2/B yasasında Sayın Bakan ısrarla söyledik: Yarın rayiç bedel belirlemesinde birçok inisiyatif gelişecek ve ortaya konan rayiç bedelin yüzde 50'sini bu orman içi köylüsünden isterseniz çıkardığınız kanun zulme dönüşecek. Bu Türkiye'nin orman içi ve kenarı köyleri İstanbul'un Sarıyer'i, Bahçeköy'ü değil; Toros Dağlarını, Ege'nin dağ köylerini düşünün; buralarda insanlar zaten geçimini zor temin ediyor; arazinin 2/B arazisi olması, hazine arazisi olması çok önemli değil ki; önemli olan o arazinin ekilip sürülmesi. Ekip süren insanı hiç yoktan şimdi bir bedel ödemeye zorlarsanız, siz adaleti de temin etmiş olmazsınız, hizmeti de üretmiş olmazsınız.

"Efendim, Anayasa eşitlik ilkesi gereği, rayiç bedel belirlenmesi gerekir." itirazınıza bir çözüm olarak diyoruz ki: "Orman içi köylülerinin kullandıkları 2/B arazilerinin rayiç değerlerinin yüzde 15'i oranında bir bedel talep edelim." Yüzde 50'sini ödeyemeyecek çünkü. Yani kuzey Anadolu ormancılığı -zengin köylümüz- sorunlu olmayabilir, çok da bilmiyorum ama güney Anadolu'da, Toros Dağlarında? İnanınız ki değerli milletvekilleri, siyaset olsun, muhalefet siyaseti olsun diye söylemiyorum, "Ekmeğini taştan çıkartmak." dediğimiz hadiseyi gelin Mersin'in Toros Dağlarında, Adana'nın Toros Dağlarında izleyin. Taşı düzeltiyor, önüne duvar örüyor, toprak taşıyor, üstüne sera kuruyor, orada sebze ve meyve yetiştiriyor. Sizin, şimdi, bu insanın bu emeğinin karşılığını ödüllendirmeniz gerekirken o kullandığı topraktan bedel istemenizin mantık neresinde, adalet neresinde bunun?

Değerli milletvekilleri, bakınız, bu ormancılar kahramandırlar. Yani kendilerine emanet ettiğimiz toplumun, nüfusumuzun yüzde 10'luk kısmını, 7 milyon insanımızı idare ederek geçimlerini temin ediyorlar. Eğer Orman Kanunu uygulanmış olsa o orman köylüleri burunlarını bile evlerinden dışarıya çıkartamazlar. Yani, orman mühendisleri, Orman Genel Müdürlüğü çalışanları, tüm ormancılar o köylülerle hısım olmuşlar, akraba gibi iç içe yaşıyorlar, birbirlerini idare ederek o dağlarda o hayatın zorluklarını göğüslüyorlar. Eğer çıkarttığınız kanunlarla bu ormancıların elini kolunu bağlar, "İlle bunu uygulayacaksınız." derseniz, şimdi buradan soruyorum, yarın devamını getireceğiz: "İlan ettiğiniz rayiç değerden orman köylüsü ektiği, sürdüğü, üzerinde serasının olduğu, evinin olduğu araziyi satın alamazsa ne yapacaksınız Sayın Bakan; İnternet üzerinden o araziyi satacak mısınız, isteyene satacak mısınız? Nasıl yapacaksınız onu Sayın Hocam?

ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) - Orman köylüsüyle hasım değil, hısımız.

MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Nasıl yapacaksınız bunu?

BEDRETTİN YILDIRIM (Bursa) - Toros Dağlarının başına gidip kim alacak orayı?

MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Hiç öyle değil, hiç öyle değil. Gelin oralara, şimdi nelerin, kimlerin talipli olduğunu gelin görün. Siz orman içi ve kenarı köyünde? İşte Sayın Kahveci burada. Nasıl satın alacak?

Şimdi, bu kanunla bir de hazine arazilerini eklediniz. Adamın kullandığı, çiftçinin, üreticinin kullandığı hazine arazisini işte "Rayiç değerin yüzde 50 bedeliyle satacağız." diyorsunuz. Alamıyorsa ne yapacaksınız? Başkasına satacaksınız. Nasıl yapacaksınız Sayın Hocam?

ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) - Taksit yapıyoruz.

MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Doğrusu şudur değerli arkadaşlar: Devlet, tamam, toplum adına bir kural koyacak ve bunu uygulayacak. Koyduğunuz kural, uyguladığınız kural eğer adaleti temin etmiyorsa onun adı zulüm olur.

Değerli arkadaşlar, zulüm ne kültürümüzde ne inancımızda kabul edilir bir şey değil. Onun için orman içi köylüsünün problemi vardır, sorunları çoktur ama o onurlu insanlar tüm sorunlarını aşarak, devletlerine güvenerek, Allah'larına şükrederek, sıkıntıya da sabrederek orada yaşamaya çalışıyorlar. Şimdi, onları çıkardığımız kanunlarla zulmetmenin, zora sokmanın bir anlamı yoktur. Bu önerge doğru bir önergedir, bu önergeyle bir komisyon kurulması bizim de talebimizdir ve bu sebeple bu önergeye destek vereceğimizi ifade ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Şandır.