GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: AK PARTİ GRUBU ÖNERİSİ
Yasama Yılı:2
Birleşim:58
Tarih:31.01.2012

MEHMET ŞANDIR (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Biraz önce de arz ettiğim gibi bugün Meclis Genel Kurulunun çalışma programının belirlendiği bir gündemi tartışıyoruz, grup önerilerini tartışıyoruz. Tabii, tartışmanın boyutu veya harareti yarın görüşeceğimiz İç Tüzük değişikliğinden kaynaklanıyor. İç Tüzük'te yapılmak istenen değişiklikler, gerçekten muhalefet partileri olarak bizleri endişeye sevk etmektedir; kendimiz adına değil, ülkemiz adına, demokrasi adına, Türkiye Büyük Millet Meclisinin saygınlığı adına.

Yani, değerli arkadaşlar, İç Tüzük değişikliği konusu gündeme geldiğinde, hatta Sayın Cumhurbaşkanının görev süresinin belirlenmesiyle ilgili kanun tasarısı buraya geldiğinde ben tereddütlerimin tarihî kaynaklarını bulmak için geriye dönüp okudum. Bizim siyasi tarihimizde bunalım dönemleri var. Bu bunalım dönemlerinin sebepleri ve sonuçları yaşanmış, bizlerin ders alması için dosyalanmış, raflarda bekliyor. Güçlü siyasi iktidarların zeval dönemlerinde, geriye dönüş dönemlerinde ne acı tesadüftür ki aynı şeyler yaşanıyor. Bakınız, 1957, 1987, buraları inceleyiniz, Takriri Sükûn'u inceleyiniz. Ülkem adına duyduğum endişeden bunları söylüyorum.

Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz, rakibimiz olan siyasi iktidarın veya siyasi partinin zaafından faydalanarak siyaset yapmak değil, ülkemizin ve toplumun geleceği, o gelecek umutları üzerinden siyaset yapmayı bir ilke olarak benimsiyoruz ama milletimizin iradesiyle oluşmuş siyasi iktidarın sebepsiz, anlamsız birtakım endişelerinden dolayı hem siyaseti hem demokrasiyi hem ülkeyi kaosa sürüklemesine de bigâne kalamayız.

Değerli arkadaşlar, siyasi iktidarlar ya öz güvenlerinin kibre dönüştüğü dönemlerde ya da kaybetmiş olmanın psikolojisiyle sürekli olarak seçim kanunlarıyla oynamışlardır veya birlikte çalışmanın veya işte, Meclis İç Tüzüğü'nün hukukuyla oynamışlardır. Şimdi, on yıldır iktidarda olan AKP bugüne kadar İç Tüzük'ün bu şeklinden rahatsız olmadı, bugün İç Tüzük'le oynamak istiyor. Sebebi ne? Hangi korkular, hangi ifade edilemeyen endişeler iktidar partisini muhalefetin sesini kesmek için bir gayretin içine itiyor? Bunu durup düşünmeniz lazım. Sağduyunuza, vicdanınıza, aklınıza, kendi adınıza, kendi partinizin adına size emanet ediyorum. Neden? Dokuz yıldır bu Tüzük'le bu ülkeyi yönettiniz de bugün niye İç Tüzük'ü değiştirip muhalefetin sesini kısmaya kendinizi zorunlu görmeye başladınız?

Değerli arkadaşlar, geriye dönün, tarihe bakın. Güçlü iktidarlar, 1987'de Anavatan Partisi İktidarı, 1957'de Demokrat Parti İktidarı sürekli olarak geri dönüşlerinin başlangıcında seçim kanunlarıyla ve iç tüzüklerle oynamışlardır. Bunun kimseye? Size hayrının olup olmaması sizin bileceğiniz iş ama ülkeye hayrı yoktur. Bu noktada size bir anlamda, uygun bulursanız -haddimiz değil ama- bir uyarıda bulunuyorum: Bu yol doğru bir yol değil, bu açtığınız yoldan devamı kontrol edemezsiniz. Bundan sonra bu açtığınız yoldan gelecek tartışmalar bu ülkeyi, sokağı çok ciddi sıkıntıya sokacaktır çünkü ülkenin önünde daha çok tartışılacak konu var. Bakın, Anayasa'yı tartışacağız, başka şeyler tartışacağız. Bu tartışmaların tamamında biz öncelikle kendi aramızdaki güveni korumak mecburiyetindeyiz, öncelikle uzlaşma ihtiyacını, dostluğumuzu, sevgiyi korumak mecburiyetindeyiz. Parmak çoğunluğunuzla İç Tüzük'ü değiştirerek, muhalefeti yok saymanın bir tepkisi olacak, bu tepki pahalıya mal olacak. Endişem budur.

Dolayısıyla, bugün AKP Grubunun getirdiği grup önerisinde öngördüğü İç Tüzük tartışmasının, İç Tüzük teklifinin gündeme alınması konusunu çok tehlikeli bir sürecin başlangıcı olarak görüyorum ve sizi uyarıyorum. Bunun ülkemize faydası yok, bunun tarihte yaşadığımız ve çok acı faturalar ödediğimiz? 1990 ile 2000 yılları arasını kaybettiysek 1987'de Anavatan Partisinin zaafından kaynaklanmıştır, 1960 ile 1970 arasını kaybetmişsek 1957'de yaşanan o zaaftan kaynaklanmıştır. Bunu yapmayın.

Ne yapılması gerekiyor? Değerli milletvekilleri, bir muhalefet partisi sözcüsü olarak söylüyorum; biz iktidar olmak iddiasındayız, bu ülkeyi yönetmek iddiasındayız. Dolayısıyla, bu İç Tüzük her yönüyle elden geçirilmeli, çok etkin bir Meclis çalışmasına uygun hâle getirilmeli. Biz bu İç Tüzük'ten memnun değiliz. Bu İç Tüzük doğru bir İç Tüzük değil. Bu İç Tüzük'ü değiştirmemiz lazım, bu Meclisi daha etkin, daha verimli çalıştırmamız lazım ama bunu yaparken, taraflar olarak, kendi çalışma şartlarımızı oluşturuyoruz, kendi hukukumuzu oluşturuyoruz. Bunu oluştururken bir masanın etrafına oturmalıyız, gerekiyorsa bir ay tartışmalıyız ama İç Tüzük buraya uzlaşmayla gelmeli, hepimizin mutabakatıyla gelmeli. İç Tüzük yalnız AKP'nin İç Tüzük'ü değil, Türkiye Büyük Millet Meclisinin İç Tüzük'ü.

Değerli arkadaşlar, değerli milletvekilleri; çok anlamlı bir söz söylenir, denilir ki: "Hukuku değiştirirken de hukukun içinde kalmaya mecbursunuz." Hukuk dışı yollarla hukuku değiştirerek sonunda hayra ulaşamazsınız, doğruya ulaşamazsınız.

Bakın, biraz önce İç Tüzük'ün gündeme alınması konusundaki tartışmalarda, 49'uncu madde mi, 59'uncu madde mi, herkes de biliyor, Sayın Canikli de biliyor yani AKP'nin hukukçuları, Anayasa Komisyonu Başkanı Sayın Hoca'mızı karşıda gördüm, o da biliyor, herkes biliyor ki -İç Tüzük 52'nci madde- bugün İç Tüzük'ün gündeme alınmasıyla ilgili bir grup önerisi verilemez yani başlarken kendi belirlediğimiz hukuka aykırı bir başlangıç yapmayı hayra işaret görmeyiniz. İçeriği itibarıyla yarın tartışacağız.

Değerli milletvekilleri, Milliyetçi Hareket Partisi olarak söylüyorum: Ülkenin gündeminin belirlenmesinin sorumluluğu ve önceliği İktidar Partisi Grubundadır çünkü bu toplumun önceliklerini, bu toplumun oylarıyla seçilmiş, iktidar olmuş siyasi partiye bırakmak lazım. Bu doğrudur, bunu her defasında söylüyoruz. Ama bu gündem, gerek konuları gerekse süreleri itibarıyla hepimizi ilgilendirmektedir, bu konuyu birlikte belirlememiz lazım. Ama bunun hukuku hepsinden önemli. Eğer benim çalışma şartlarımı benim mutabakatımı almadan tanzim etmeye kalkarsanız, bunun adı hukuk değil, bunun adı demokrasi değil, bunun adı uzlaşma değil, bunun adı birlikte yasama değil değerli arkadaşlar.

O sebeple söylüyorum: İç Tüzük'ü? Her defasında gayret sarf     ettik, Sayın Canikli biliyor, toplantılar yaptık, gelin bu İç Tüzük'ü daha mütekâmil bir hâle getirelim. Doğru değil bu İç Tüzük. Geçen dönemde yaklaşık dört yıl çalışıldı ve bir taslak hazırlandı. Bu taslağı gözden geçirelim yani bu yapılacak değişikliklerle İç Tüzük bu Meclisin verimli, etkin çalışmasını sağlamayacak, yeterince sağlamayacak. Gelin, şuna acele etmeyin. On yıl beklemişiniz, şimdi aceleniz ne? Nedir korkunuz? Nedir endişeniz? Hangi kanunu görüşmek istiyorsunuz da Milliyetçi Hareket Partisi veya muhalefet partilerinin tavrını kendinize engel görüyorsunuz? Hangi kanunu çıkarmak istiyorsunuz da İç Tüzük'ün on yıldır uyguladığınız bu maddelerini kendinize engel görüyorsunuz? Yani bir güç gösterisiyle bu Meclisi yok saymanın bir anlamı yok, akıllılık değil bu. Bu inatlaşma hayır getirmez.

Değerli arkadaşlar, uyarıyorum yani endişelerimi ifade ediyorum, tenkit anlamında söylemiyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Bir bilgi, bir tecrübe doğrultusunda uyarıyorum. İnşallah uyum sağlarsınız.

Çok teşekkür ederim. 

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Şandır.