| Konu: | KAMU GÖREVLİLERİ SENDİKALARI KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 90 |
| Tarih: | 04.04.2012 |
CANDAN YÜCEER (Tekirdağ) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 12 Eylül 2010 referandumunda meydanlarda demokrasi türküleri söyleyen AKP'nin en gözde söylemlerinden birisi de tüm kamu çalışanlarına toplu sözleşme hakkının tanınacak olmasıydı.
Aslında memura toplu sözleşme verme isteğinde olmayan iktidar, halkın referandumda desteğini alabilmek için, referandumda "Evet" çıkarabilmek için mecburen bu tasarıyı gündemine aldı. Referandumun ardından Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu ve yargıyı ilgilendiren mevzuat hızla hayata geçirilirken, yaklaşık on sekiz aydır toplu sözleşmeyi ilgilendiren yasa Genel Kurula getirilmedi, getirilmek istenmedi. İşte istenmeye istenmeye bir buçuk yılın sonunda önümüze getirilen yasa, tamamen budanmış bir ağaç görünümünde, amacından ve vereceği vaatlerden tamamen uzaklaşmış.
Tasarının tarafları, üçlü danışma kurulu çerçevesinde gerçekleştirilen toplantılarla çoğu konularda tartışıp anlaşmasına rağmen, Hükûmet öyle bir tasarı getirdi ki sendika ve toplu pazarlık konusunda yoğun çabalar harcayan kamu emekçileri büyük bir umutsuzluğa düştüler ve çabaları boşa gitmiş oldu.
Bakın, toplu sözleşme, çalışanlar ve işverenler arasında eşit düzeyde pazarlık sistemine dayanan ve tarafların anlaşması hâlinde imzalanan bir metindir. Bu tasarıda böyle bir içerik maalesef yok; bu tasarıda sadece toplu sözleşmenin adı var.
Değerli arkadaşlar, Hükûmetin amacı, burada doğruya ulaşmak ya da uzlaşmak değil, Hükûmetin amacı, "miş gibi" yaparak, anlamış gibi, dinlemiş gibi yaparak bildiğini okumak ve dayatmak. Görüşmekte olduğumuz 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı'sında mevcut yasanın ismi "Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanunu" olarak değiştiriliyor. Tasarı, grev hakkını içermeyen ve aslında, daha önce toplu görüşme düzeninden farklı olmayan, sadece adı "toplu sözleşme" olarak değiştirilen bir düzenleme.
Tasarı, toplu sözleşme görüşmelerinde uyuşmazlık çıkarsa Kamu Görevlileri Hakem Kuruluna başvurulmasını ve bu Kurulun kararının da kesin olduğunu belirtiyor. Böyle bir kurnazlıkla grev, adı bile geçmeden yasaklanıyor, son kararı Kamu Görevlileri Hakem Kurulu veriyor.
Değerli milletvekilleri, sendikal hak bir bütündür. Kanatsız kuş olmayacağı gibi grevsiz de toplu sözleşme olmaz. Akıl ve mantık da böyle diyor, uluslararası sözleşmeler de böyle diyor, ILO da böyle diyor, sendikal mücadele de böyle diyor ama bizim önümüze getirilen yasa tasarısı böyle demiyor.
Diğer taraftan, toplu sözleşme Anayasa hükmü olduğu için 2011 senesinde toplu görüşme yapılamadı, dolayısıyla, memurların 2012'de alacağı zam belirlenemedi ve tamı tamına dört aydır memurlarımız zamsız maaş almak zorunda bırakıldı ama kimin umurunda.
Tasarıda sendikalara üyelik yasaklarına devam ediliyor. Meclis çalışanları, hâkim, savcılar, Millî Savunma ve orduda çalışan sivil personel, ceza infaz kurumu çalışanları, denetim elemanları, emniyet teşkilatında çalışan sivil personelin yasaklarına devam ediliyor. Oysa ki niyet örgütlenmenin önündeki engellerin kaldırılması olsaydı, niyet hak, hukuk olsaydı sendika üyeliği yasaklanan tüm kamu emekçileri bu kapsamdan çıkarılırdı.
Müzakereyi yürütecek olan sendika heyeti son derece antidemokratik biçimde düzenlenmiş. Burada da AKP tüm yetkiyi ve söz hakkını Memur-Sen'de toplama derdinde. Özelleştirme ve diğer alanlarda yaptığı gibi tek tip, tek renk, dikensiz gül bahçesi yaratma derdinde. Bütün yetki Memur-Sen'e veriliyor ama son kararı da Hükûmetin kendisi veriyor. Bunu nasıl mı yapıyor? Uyuşmazlıkta devreye girecek Kamu Görevlileri Hakem Kurulunun 11 üyesinin 7'si ilgili bakan veya doğrudan Bakanlar Kurulu tarafından seçiliyor. Kurulda da sendikaların temsilindeki adaletsizlik devam ediyor. Sahte "ileri demokrasi" söylemleriyle otoriter bir düzen, korku imparatorluğu kurmaya çalışanlar bu tasarıda da "sendika yasası" söylemleriyle sahte sendika yasasını dayatıyor.
Değerli arkadaşlar, bu tasarının özü, grev hakkının olmadığı, tek tip sözleşmenin olduğu, sendikaya üyelik yasaklarının devam ettiği, toplu sözleşme imza yetkisinin Memur-Sen'de olduğu, son kararı Hükûmetin verdiği, tarafların söz sahibi olmadığı ve kendi kaderlerini belirleyemediği, adı "toplu" ancak kendisi zayıf olan "verdiğime şükret" sözleşmesidir. Emekçinin haklarını gasbetmekten, sendikal mücadeleyi geriye götürmekten başka bir şey değildir, milyonlarca kamu emekçisinin haklarının yandaş konfederasyonun insafına bırakılmasıdır. Bu tasarı tüm kamu emekçilerinin ortak faydası yerine şahsi menfaatler ve siyasi çıkarlar doğrultusunda hazırlanmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Yüceer.
CANDAN YÜCEER (Devamla) - Değerli milletvekilleri, biz, hak, hukuk, emek için; insanca, onurlu, eşit bir yaşam için mücadeleye, direnmeye devam edeceğiz. Bizim anladığımız, bildiğimiz, uyguladığımız tek dil bu. Bu da herkes tarafından böyle bilinsin.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)