GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: ÇEK KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARI VE TEKLİFİ
Yasama Yılı:2
Birleşim:58
Tarih:31.01.2012

ALİ UZUNIRMAK (Aydın) - Sayın Başkanım, çok teşekkür ediyorum.

Türkiye'de bugün hakikaten çok insanı ilgilendiren bir yasayı görüşüyoruz.

Değerli arkadaşlar, Allah şaşırttı mı kulunu "hanım"a "bacanak" dedirtirmiş. Bu Hükûmetin hakikaten ne yaptığı belli değil. Bakın, 2003 yılının 3'üncü ayında Türkiye'de kim iktidar? Bugünkü Hükûmet iktidar. O gün adli para cezasını, bu Mecliste, işte bu saatleri harcayarak günü, dakikası şu kadara mal olan bir harcamayla bu yasayı geçirtiyor, aradan dokuz yıl geçiyor, bugün tekrar başka bir yöne değişiyoruz. E, dün niye yapıldı, bugün niye yapılıyor? Dolayısıyla, bugünkü Hükûmet yine bir hatayı yapıyor ve tabii ki bu hataları neden yapıyor Hükûmet? Çünkü yapmak istediğiyle yapması gereken ve yaptığı farklı olup, gayesiyle yaptığı farklı olup gayesini doğru izah edemediği, edemeyeceği için böyle kargacık burgacık işlerle günü kurtarmaya çalışıyor. Hatalar oradan kaynaklanıyor. Niyetiyle yaptığı, yapmak istediği, yapması gereken farklı olduğu için bu hatalar işleniyor. Dokuz yılda, göreceksiniz, birçok kanun aynı şekilde değişmiş ve yapılmış. Ee, devletin otuz yılını, kırk yılını, seksen yılını eleştirirken çok rahat her gün başka bir gündem yaratılıyor.

Bakın, aslında çek ile ilgili mağduriyet insanlarını sınıflandırmamız veya tariflememiz gerektiğinde ödeyemeyip hapse düşen mi mağdur, ödemeyen hapse düşen mi mağdur, alacağını tahsil edemeyip borcunu ödeyemeyip hapse düşen mi mağdur, parasını tahsil edemeyen mi mağdur? Ben, Sayın Bakana geçen görüşmede sordum, Sayın Bekir Bozdağ vardı, dedim ki: "Siz hangisinden yanasınız? Bunlardaki mağdur sınıflamasını, tariflemesini bir yapın bize. Acaba çek defterini satıp merdiven çek hazırlayıp piyasayı dolandıran, haksız rekabete sebep olan hapse düşmüş insanlar mı mağdur, yoksa dolandırılmış olan tahsil edilemeyenler mi mağdur?"

Değerli milletvekilleri, bunların önlenmesinin bir tek yolu var: Akıl yolu. Nedir? Çek defterini veren banka, çek defterlerini kategorilendirir, sınıflandırır; mavi defter, kırmızı defter, beyaz defter ve hepsine bir limit koyar, der ki: "Mavi defter yaprak başına 10 bin lira kesebilir, kırmızı defter 20  bin lira, beyaz defter 50 bin lira kesebilir." Çek defterinde kaç sayfa var? Diyelim ki yirmişer sayfa var, buna göre kredi limitinin içerisine alır ve o kredi limitinin içerisinde, banka, teminatları müşteriden, keşide sahibinden almıştır ve dolayısıyla, çek nasıl ki bizim piyasamızda üç ay, beş ay, altı ay vadeli kredi olarak bir noktada kullanılıyor kredi evrakı olarak, bankada da kredili olarak o hesapta eğer para karşılık yoksa bile keşide sahibinin hesabından kredi işlemiyle o çek ödenir ve alınan teminatların karşılığında, banka, sonra o vatandaşla muhatap olur. Dolayısıyla, çek daha güvenli bir evrak hâline gelir, karşılıksız çek diye bir şey de artık söz konusu olmaz çünkü banka her türlü teminatları almıştır ve keşide sahibinin ödeme yükümlülüğü artık bankaya olmuştur ve çek güvenli bir evrak durumuna gelmiştir. Ama tabii ki siz bunu böyle düzenlemek yerine, her zaman olduğu gibi, bir AKP klasiği hâlinde "Aman, o tarafı da memnun edeyim, bu tarafı da memnun edeyim?"

Değerli milletvekilleri, haklıyla haksızın arasında adaletli bir karar vermediğiniz zaman bu, haklının mağdur edilmesi anlamına gelir. Dolayısıyla, adalet tecelli etmiş olmaz. AKP oy kaybetmemek uğruna iki tarafı da memnun etme gayreti içerisinde her türlü uygulamasında yeni mağdurlar meydana getirmektedir. Dolayısıyla, bu mantık içerisinde daha ekonomi çok zaaflara uğrayacaktır çünkü çekler gerçekten piyasada doğru işlem görmeye başladığında -işte biraz önce Sayın Bakana sorduğum gibi- gayrisafi yurt içi hasılanın düşmesine bile sebep olacaktır. Siz ondan bile endişe etmektesiniz,  "Aman, bu çekler, piyasada bu kadar olmayan para dolaşıyor, dolayısıyla gayrisafi yurt içi hasıla yükseliyor?" Milletvekilleriniz, bakanlarınız gayrisafi yurt içi hasılayı millî gelirle karıştırıp daha hâlen "millî gelir" ifadesini kullanıyor. İşte bu kadar kötü durumda yönetilen bir Türkiye'yle karşı karşıyayız.

Çok teşekkür ediyorum Sayın Başkanım. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Uzunırmak.