GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: AK PARTİ GRUBU ÖNERİSİ
Yasama Yılı:2
Birleşim:112
Tarih:29.05.2012

MEHMET ŞANDIR (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Bir şekil şartını yerine getiriyoruz ama bunu yerine getirmek için de yaklaşık dört saati harcadık.

Değerli arkadaşlar, her defasında söylediğimiz gibi, gerçekten, Meclisin gündemini belirlemek yetkisi, hakkı iktidardadır, iktidar grubundadır ancak bunun değişken olmasını, sürekli değiştirilmesini kabul etmek mümkün değil. Yine, her defasında bunu tenkit ediyoruz.

Dönemin sonuna, yılın sonuna yaklaşıldıkça bu konuda bir telaş yaşanır. Geçmiş yılların deneyimiyle söylüyorum, yine tatile yaklaşıldı, 1 Temmuzda Meclisimiz İç Tüzük gereği tatile girecek, yine Genel Kurulun, komisyonların gündemine kanun teklif ve tasarıları yığınağı başlayacaktır. Dolayısıyla, artık, ne diyelim, angarya dönemi başlıyor, "bitime kadar" metodu kapımıza dayandı. Artık sabahlara kadar çalışılacak, Hükûmetin, bakanların talep ettiği kanunlar buradan çıkartılmaya çalışılacak.

Ben dün, Sayın Grup Başkan Vekili Hanımefendiyle konuşmamda "Yani bir ayımız var önümüzde. Bu bir ay içerisinde, Hükûmetin acil gördüğü, çıkartılmasını gerekli bulduğu kanunların listesini önümüze bir koyun, üzerinde bir çalışalım. Sonuç itibarıyla, gerçekten uzlaşarak, gerekli gördüğümüz kanunların çıkmasına da katkı verelim, yardımcı olalım." dedim. Ama haftanın ilk günündeyiz, işte, bir uzlaşma temin edilemedi ki grup önerisiyle bugün iktidar grubunun önümüze getirdiği gündem programı yine aksayarak devam edecek yani getirdiğiniz programı kendiniz uygulayamayacaksınız. Bunun yolu, muhalefetle uzlaşarak, anlaşarak mümkün olanın olabilmesi, mümkün olanın bir program hâlinde önümüze getirilmesi gerekir.

Bu sebeple söylüyorum değerli arkadaşlar, yine önümüze tartışmalı bir süreç geliyor. Bunu sizin bilgilerinize sunmak istiyorum. Ama her şeye rağmen bu "bitime kadar" metodunu, usulünü? Yani bu angaryadır. Evrensel hukuka karşı da, Anayasa'mıza göre de suç olan angaryayı bu Meclise, bu Genel Kurula, bu milletvekillerine dayatma yanlışını yapmamak? Yakışmıyor çünkü.

Değerli arkadaşlar, bakınız, eğer muhalefetle anlaşmazsanız muhalefetin yapacağı şey şudur: İç Tüzük'ten kaynaklanan imkânları kullanarak buraya, iktidarın, Hükûmetin gündeminin karşısına milletin gündemini getirmek mecburiyetinde kalır.

Bakın, dört saattir gerçekten milletin gündemini konuşuyoruz. Neyi konuştuk? Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun vermiş olduğu araştırma önergesiyle kırk dakika Türk çiftçisinin sorunlarını konuştuk.

Şimdi ben sizlere soruyorum: Yani çiftçinin sorunu yok mu? Şunu yaptınız, bunu yaptınız. Eyvallah, görevinizi yaptınız. Yaptığınızla övünmek size yakışmıyor. Ama ben güneyin milletvekiliyim. Güneyde tarım kesiminin her alanı sorunlu. Adı Mehmet, soy ismi Erdoğan. Yani saygı duyduğum, değerli bir arkadaşımız. Ama beş yıldır aynı konuşmayı dinliyoruz Sayın Mehmet Erdoğan'dan. Sürekli olarak AKP İktidarının çiftçiye verdiği desteklerdeki artışı ifade ediyor ama bir sonuç var ortada. Hiç sebebi sorgulamaya gerek yok arkadaşlar, bir sonuç var. Sonuçta hayvancılık çökmüş durumda. Yani eğer çökmemiş olsaydı dışarıdan canlı hayvan, karkas et ithal etmezdik. Hiç başka bir şey anlatmanıza gerek yok, bir sonuç var.

Ben hafta sonu Van'daydım. Yani depremin yaralarını hiç konuşmaya gerek yok. Yapılan hizmete de teşekkür ediyorum. Ama Van'da yaşayan insanlarımız? Şekerpancarı üretimi durmuş. Şeker Fabrikasının ne yapacağı belli değil. Hayvancılık ölmüş. Çiftçinin biri yanaştı, dedi ki: "Efendim, yani dün yemi 25 liraya alıyorduk, şimdi 42-43 liraya alıyoruz ama karkas etin fiyatı bir türlü artmıyor. Tüm tedbirlere rağmen artmıyor. Biz buna karşı nasıl dayanacağız? Yani hayvancılık bizi beslemiyor, biz hayvancılığı besliyoruz." Bu bir sonuç, bu sonucu yok sayarsanız olmaz.

E, şimdi, Mersin; zenginliklerin ve güzelliklerin memleketi Mersin'de çiftçi perişan. Bir yandan tabii afetler vuruyor, yağmur vuruyor, dolu vuruyor, rüzgâr vuruyor; bir yandan da sizin politikalarınız vuruyor. Bugün, kendinizin yönettiği Mut ilçesinde ülkemizin yüz akı olan kayısı çiftçisi çöktü; 50 kuruşa gitmiyor kayısı bugün, turfanda, başlangıçta. Erik üreticisi, çilek üreticisi perişan.

Yani bu sorunları çözecek hukuku burada birlikte kurmamız lazım ama getirdiğiniz gündem burada. Getirdiğiniz kanunlar tabii ki gereklidir, bir şey söylemiyorum ama milletin gündemi değil, acil sorunlarının çözümü için hukuk getirmiyorsunuz buraya.

Bir başka şey: Değerli arkadaşlar, burada geçende hep birlikte 2/B arazilerinin kullanımıyla ilgili bir yasa çıkarttık yani destek verdik, destek verdiğimizi ifade ettik ancak öyle yanlışlıklarla çıktı ki kanun, şimdi vatandaşımız perişan. Köylüden bin lira, şehirliden 2 bin lira müracaat parası alıyorsunuz; Deli Dumrul vergisi! Satın alıp almayacağını bilmiyor, kendisine satılıp satılmayacağını bilmiyor. Her dosya için, köy hudutlarında yaşayan hak sahiplerinden müracaatta dosya başına bin lira, şehir ve belde merkezlerindekilerden de 2 bin lira alıyorsunuz. Rayiç değerlerin ne olacağı belli değil. Ortaya çıkan rakamlar çok ürkütücü. Yani adam, atadan öteden kalan araziyi imar etmiş, tarımda üretime dönüştürmüş veya üzerinde bir göz ev yapmış, gecekonduya dönüştürmüş; buraları tekrar kendisine satacaksınız, alıp alamayacağı belli değil. E, bu 2/B Kanunu çıkarken ısrarla söyledik, dedik ki: "Gelin, üretim yapılan arazileri, tarım arazilerini, özellikle kırsal kesimde yani orman içi ve kenarı köylülerine bunu bedelsiz verelim." "Hayır, ille rayiç değerin yüzde 70'iyle?" dediniz. Hatta yüzde 50'yi kararlaştırmıştık, yüzde 70'e çıkarttınız. E, şimdi 2/B uygulamasından dolayı çok ciddi bir toplumsal krize sebep oluyorsunuz. Bunların çözümü gerekiyor.

Bir başka şey: Memurlar sokakta değerli arkadaşlar, Türkiye'ye yakışmayan manzaralar var. İşte, bugün ilan edildi, 4+4. Nasıl memurumuz? Yani cumhuriyet tarihinde bir ilki yaşattınız Türkiye'ye. Nedir o? 2012'nin zamlarını altıncı aya girilmiş olmasına rağmen veremediniz. Hâlbuki, devlet olarak, Hükûmet olarak siz her hizmete dünyanın zammını yaptınız ama çalışanlarınıza hakkını ödeyemediniz. E, şimdi, bugün, birazdan görüşmeye başlayacağımız, getirdiğiniz bir kanunla da -bana göre çok yanlış, niye bunu yapıyorsunuz, bunu anlamak da mümkün değil- Türk Hava Yolları çalışanlarının grev yetkisini, hakkını ortadan kaldırıyorsunuz.

Değerli arkadaşlar, temel hak ve özgürlükler kanunla ortadan kaldırılmaz. Eğer "ileri demokrasi" diyorsanız, "gelişmiş bir ülke" diyorsanız, böyle iddialı laflar ediyorsanız, özgürlüklerin önündeki kısıtlamaları kaldıracaksınız. Siz çok temel bir hak olan grev hakkını ortadan kaldırırsanız, bu, sosyal patlamalara sebep olur yani uyuyan devi uyandırmak gibi bir hadise bu. Yeniden mi 15-16 Haziran olaylarının yaşanmasını istiyorsunuz? Yeni bir tartışma alanına? Ne faydası var bunun yani iktidarınıza, Hükûmetinize, ülkemize ne faydası var bunun? Ama bunu getiriyorsunuz.

E, bir başka şey, bu Meclis için utanç meselesi olan, gerçekten her defasında konuşmaktan da üzüntü duyduğumuz bu tutuklu milletvekilleri meselesi.

Değerli arkadaşlar, sayın milletvekilleri; bu tutuklu milletvekillerinin yerinde sizler de olabilirdiniz. Bu milletvekillerini Sayın Meclis Başkanı çok samimi bir gayretle gündeme getirdi, bir beklenti oluşturdu. Bu milletvekillerinin aileleri var. Bunlara oy veren yüz binlerce insan var. Oluşturduğunuz bu beklentiyi karşılamakta engeliniz nedir anlamıyoruz ama bunu çözecek bir hukuk getirmiyorsunuz.

Sonuç itibarıyla, buraya getirdiğiniz programda yani bu haftanın programında 259 yedi madde, 258 kırk dört madde, 249 bir uluslararası sözleşme, sonra arabuluculuk yasasının iki bölümü, daha sonra da bir uluslararası sözleşme getiriyorsunuz. Yani bunların bu iki günde biteceğine inanıyor musunuz Sayın Elitaş?

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Katkı sağlarsanız biter.

MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Katkı sağlarız?

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - O zaman biter.

MEHMET ŞANDIR (Devamla) - ?ama yani uzlaşmayı aramazsanız, uzlaşmada ısrar etmezseniz nasıl gerçekleşecek?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Katkı sağlarsanız biter.

MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Dolayısıyla, değerli arkadaşlar, gündeminiz hayırlı olsun ama her şeyden önce hayırlı olan? Şu "bitimine kadar" angarya buraya yakışmıyor, o da size hayırlı olsun.

Teşekkür ederim. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Şandır.