| Konu: | ORMAN KÖYLÜLERİNİN KALKINMALARININ DESTEKLENMESİ VE HAZİNE ADINA ORMAN SINIRLARI DIŞINA ÇIKARILAN YERLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ İLE HAZİNEYE AİT TARIM ARAZİLERİNİN SATIŞI HAKKINDA KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 96 |
| Tarih: | 18.04.2012 |
D. ALİ TORLAK (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan kanun tasarısının ikinci bölümü üzerine şahsım adına söz aldım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, Türkiye'nin ilk Orman Yasası 1937 yılında 3116 sayı ile yürürlüğe girdi. Bu yasayla vatandaşlara orman içinden tapu hakkı tanındı, daha sonra 1945 yılında çıkan 4775 sayılı Kanun ile de tüm ormanlar devletleştirilmiştir. 4775 sayılı Kanun döneminde yapılan kadastro çalışmalarında, dönem itibarıyla mevcut olmayan teknoloji ve imkânsızlıklardan kaynaklanan hatalar neticesinde bazı hak sahiplerinin tarım arazileri orman olarak tescil edildiğinden sorun bugüne kadar devam etmiştir. Daha sonra da yapılan çalışmalar ile bu araziler her ne kadar orman dışına çıkarılsa da hazine üzerine tescil edildiğinden, esas malik olan vatandaşların birçoğu kendi topraklarında işgalci konumuna gelmişlerdir.
6831 sayılı Orman Kanunu ile 1956 yılında yeniden ele alınan orman mevzuatı, 1986'da 3302 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik kapsamında, Kanun'un 2'nci maddesinin (b) fıkrasında "1981'den önce orman vasfını kaybetmiş arazi" şeklinde bir tanım getirilerek sorunu çözme yönünde ciddi bir adım atıldığı görülmektedir. Ancak bu tanım ile istenen sonuç maalesef alınamamıştır.
Günümüze gelindiğinde ise, mevzuatlarımızda yer alan ancak uygulama yeterliliği kalmamış birçok kanun maddesi bulunmaktadır. Dolayısıyla, görüşmekte olduğumuz bu kanun tasarısının, az önce bahsettiğim süreçlerde yaşanan sorunların tekrar yaşanmaması için, Anayasa'nın 170'inci maddesinde yer alan amaçların gerçekleştirilmesini sağlayacak yeni uygulama kanunu özelliğinde olması gerekmektedir.
Değerli milletvekilleri, kanun tasarısının geneline baktığımızda, hakkaniyet ve eşitlik ilkesinin gözetilmeyerek, köylerdeki arsa, tarla ve bahçe olarak kullanılan 2/B alanlarının satışı ile şehirlerdeki alanlar arasında belirgin bir ayrım yapılmamıştır. Ayrıca, orman içi köylerde yaşayan ve geçimini buralarda kıt kanaat sağlayan vatandaşlarımızın gelir durumlarının dikkate alınmadığı görülmektedir. Bununla birlikte, hak sahipliğini belirleyecek unsurların hiçbir suistimale yer verilmeyecek şekilde kanun metninde belirtilmemesi birçok haksız ve yanlış uygulamalara neden olacak sonuçlar doğuracaktır. Diğer taraftan, hak arama özgürlüğüne getirilen engeller "hukuk devleti" ilkesine aykırılık teşkil etmekte, birçok mağduriyetlere ve anlaşmazlıklara yol açacak mahiyet taşımaktadır.
Bu tespitlerden sonra, kanun tasarısı ile ilgili olarak, başta İstanbul'un Beykoz, Ümraniye, Şile, Çekmeköy, Tuzla, Kartal, Sultanbeyli ilçeleri olmak üzere, Türkiye'nin dört bir yanında 2/B alanları ıslah imar planı uygulamalarına konu olmuş ve gecekondu sahiplerine satılmıştır. Bu uygulamalar yıllarca sürmüştür. Hatalı olarak orman dışına çıkarıldığı saptanan yerlerin yeniden orman içine alınması konusunda sorunlar yaşanmıştır. Bu kapsamda Orman Genel Müdürlüğü tarafından ülke genelinde ormanlık alan olarak tespit edilen alanlardan İstanbul'da bulunan kısmının yüzde 90'ının tapuya tescili hâlâ yapılmamıştır. Dolayısıyla orman ve yeşil alanların varlığının korunması ve güvenliğinin sağlanması konusunda bu kanun tasarısı kapsamında ülkemizde ilk önlem alınması gereken il İstanbul'dur.
Değerli milletvekilleri, İstanbul'un her iki yakasında orman alanları İstanbul'un kuzeyinde toplanmıştır. İstanbul'da 1950'lerden sonra büyük artış gösteren nüfus iç göçle birlikte ormanları tehdit eder duruma gelmiştir. Bu nedenle, İstanbul'daki hızlı nüfus artışı ve kırsal alanlardan kente olan göç nedeniyle ormanlar ve tarım yapılan alanlar büyük baskı altındadır. On sekiz yıldan bu yana aynı kadrolar tarafından yönetilen İstanbul'da kaçak yapılaşma nedeniyle ormanlar ve hazine arazileri üzerinde baskı artarak sürerken, bu baskılara karşı gerekli önlemler alınmayarak ormanlık alanların yok oluşu âdeta teşvik edilmiştir.
Sayın Bakanım, vaktimizin çok olmadığını biliyorum ancak bugün gelen bir faksı sizlerle paylaşmak istiyorum. 1.100 tane orman köylüsü arkadaşımıza, 2002'de mahkeme kararıyla alınan karar çerçevesinde, bundan bir ay evvel Beykoz Orman İşletmesi tarafından yerlerinin boşaltılması noktasında bir tebligat yapılmıştır. Biz buradan o insanlarımızın adına bu tebligatların en azından bu kanun çıkıncaya kadar durmasında fayda mütalaa ediyoruz.
Yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Torlak.