| Konu: | ERMENİ İDDİALARI VE TÜRKİYE?NİN TUTUMUNA İLİŞKİN |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 61 |
| Tarih: | 03.02.2012 |
FAİK TUNAY (İstanbul) - Sayın Başkan, sayın üyeler; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime başlamadan önce İslam âleminin mübarek Mevlit Kandili'ni kutluyor, hepimiz için güzellikler getirmesini diliyorum.
Yasama dönemi açıldığından beri, gerek bu kürsüden gerekse yerimizden yüzlerce farklı konuyla ilgili konuşmalar yapıldı. Zaman zaman bu konuşmalarda pozitif sonuçlar veren, olumlu katkılar sağlayan konuşmalara şahit olduk; zaman zaman da bizi birbirimizden uzaklaştıran, toplumu geren konuşmalara şahit olduk. Elbette ki bu kürsüden ve yerimizden yapılan bütün konuşmalar önemlidir ama takdir edersiniz ki bir ülkenin bugününü ve geleceğini ilgilendiren en önemli konu dış politikadır. Dış politikayı konuşmadan, dış politikadaki gerçekleri kavrayamadan ilerlememiz mümkün değil. Dış politikada gündem yoğun, etrafımız ateş çemberi ama bizim için en önemli konu, hayati konu sözde Ermeni soykırımı konusu.
Dış politikayla ilgili konuşmaya geçmeden önce, hepimizin, yüz küsur sene önce söylenmiş şu sözü bir kere daha hatırlamasının gerekli olduğunu düşünüyorum: "Devletler arası ilişkilerde ebedî dostluklar ve düşmanlıklar olmaz, sadece ve sadece çıkar ve menfaat ilişkileri vardır." Bu söz, söylendiği zaman da geçerliydi, dün de geçerliydi, bugün de, gelecekte de geçerli olacak bir sözdür. Bu sözü anlayamadan, bu sözü kavrayamadan dış politika hakkında konuşmak pek mümkün değil.
Fransa'nın yaptığı ne ilk ne de son olacak. Hatırlarsınız, rahmetli Özal zamanında, 87 yılında, Avrupa Birliğine tam üyelik başvurusu yaptığımız zaman sadece ve sadece iki ay sonra Avrupa Parlamentosu bir karar aldı ve o kararda Türkiye'nin Ermeni soykırımını tanıması gerektiğini ve tanımadığı takdirde de tam üyelik müzakerelerinde her zaman önünde bir engel olacağını söyledi. Yalnız Avrupa Parlamentosu değil, bugün dünyada yirminin üzerinde ülke parlamentolarında bu karar tanındı. 2000'li yıllara kadar bu sayı on üç-on dört civarında iken, 2000'den sonra hızlı bir artış gösterdi. Bizler hâlâ, maalesef ve maalesef uyumaya devam ediyoruz. Ermeniler son sürat kendi iddialarının paralelinde çalışıyor, bizler ise tarihî gerçekleri araştırmadan, bilgi sahibi olmadan, birikim sahibi olmadan sadece hamaset yapıyoruz.
Avrupa Parlamentosunun kabul ettiği maddelerden biraz önce söylediğim madde çok önemli. Bu madde her zaman ve her zaman Türkiye'nin önünde bir engel teşkil edecektir. Artık aklın, bilimin, mantığın ve tarihin ışığında bu konuyu araştırmalıyız; kendi tezlerimizi ortaya koyup bütün dünya kamuoyuna bu tezlerimizi açıklamalıyız. Eminim ki iktidarıyla muhalefetiyle herkes iyi niyetle, vatan ve millet sevgisiyle bu tezlere karşı çıkmak için kendi tezlerimizi anlatıyor ve bir şeyler yapıyor. Ama bazen, ya yetersiz kalıyoruz ya da yanlış işler yapıyoruz.
Fransa'yı kınadık. Fransa'yla ilgili tepkiler ortaya koyduk ama ne hikmettir ki aynı zaman diliminde İsviçre'de bu kararın mimarı olan şahsı Türkiye'de ağırladık ve Büyükelçiler Konferansı'na konuşmacı olarak davet ettik.
Şimdi, bir tepki göstereceksek Fransa'ya da aynı tepkiyi göstermeliyiz İsviçre'ye de, parlamentosundan bu kararı geçiren herkese aynı tepkiyi göstermemiz gerekir. Eğer ki ülkelere göre farklı tepkiler gösterirsek parlamentolarda bu kararlar hızla artar ve ilerleyen dönemde başımıza çok ciddi sorunlara yol açar diye düşünüyorum.
Ermenilerin dört temel hedefi var, Ermeni diasporasının. Bunu bizler söylemiyoruz, sözlü ve yazılı kaynaklarında var: Tanıtım, tanınma, toprak ve tazminat.
Şimdi, biz bunu dile getirdiğimiz zaman bazı çokbilmişler çıkıp Türkiye'de diyebilirler ki: "Efendim, hiçbir şekilde ne diasporanın ne de Ermenilerin böyle bir iddiası yok." Biraz önce de söyledim, bu bizim söylemimiz değil, bu, Ermenilerin yazılı ve sözlü kaynaklarında var olan gerçeklik ve bu paralelde de hızlı bir şekilde çalışıyorlar. Kendilerine göre ilk iki aşamayı geçtiler. Sözde soykırımın 100'üncü yılı olan 2015 yılına çok ciddi şekilde hazırlanıyorlar ve son iki adımı da kabul ettirmek için çalışıyorlar.
Bütün dünyada bir kamuoyu oluşturdular. Lobicilik faaliyetleri hızla ilerliyor. Biz ise sadece ve sadece bir ülkenin parlamentosunda bu karar çıktığı zaman ortalığı ayağa kaldırıyoruz, gürültü çıkarıyoruz ondan sonra, bir hafta on gün sonra bu meseleyi unutup tekrar başka bir parlamentoda kararların çıkmasını bekliyoruz. Artık biz de bir an önce tarihin, bilginin, birikimin, mantığın ışığında bu konuyu ele almalıyız, bu konuyla ilgili kendi tezlerimizi bir an önce gerçekleştirmeliyiz diye düşünüyorum. Artık savunmadan çıkıp bilgiyle, birikimle, tarihle saldırıya geçmeliyiz. Ama saldırıya geçmeliyiz derken kendi tezlerimizi bütün dünya kamuoyuna düzgün bir şekilde anlatmalıyız. Ne geçmişimizi inkâr edelim, devlet olarak geçmişimizde yaptığımız hatalar, eksiklikler varsa ne bunları görmezden gelelim ne de kara Ermeni propagandasına alet olup söylenen afaki, abartı rakamları kabul edelim. Bir an önce bununla ilgili çalışmalar yapılması gerekiyor.
Ermenilerin sırf bu konu için kurduğu bir enstitü var. Gerekirse biz de sırf bu konuları araştıran, sırf bu konularla ilgili bir enstitü kuralım. Yurt dışından öğrencileri getirelim, onlara burslar verip araştırma konuları yaptıralım ve dünyada kamuoyu oluşturalım. Turizmde nasıl atak yapıyorsak, Avrupa Birliğinin başkentlerinde, dünya başkentlerinde fuarlara katılıp stantlar açıp turizmimizi anlatmaya çalışıyorsak aynı bu konuyu da bugünden başlayarak yarına kalmadan dile getirelim. Aksi takdirde çok geç kalacağız ve pişman olacağız.
Hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Tunay.