| Konu: | TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ İÇTÜZÜĞÜNDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR İÇTÜZÜK TEKLİFİ |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 61 |
| Tarih: | 03.02.2012 |
AK PARTİ GRUBU ADINA NURETTİN CANİKLİ (Giresun) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; öncelikle hepinizi saygıyla selamlıyorum. İç Tüzük değişikliği üzerinde AK PARTİ Grubunun görüşlerini sizlerle paylaşmak üzere söz aldım.
Öncelikle, bugün İç Tüzük değişiklik teklifiyle getirilen düzenlemelerle ilgili olarak son birkaç günde ortaya çıkan tartışmalı ve gergin ortamın giderilmesi ve grupların birlikte katılabileceği bir sonucun ortaya çıkması amacıyla Meclis Başkanımızın yaptığı çalışma, bugün bizleri davet etmesi, dört parti grubunu ve bu çerçevede bir sürecin başlamış olması vesilesiyle Meclis Başkanımıza ve elbette katılan tüm siyasi partilerin grup başkan vekillerine ben de teşekkür etmek istiyorum, teşekkür ederek sözlerime başlamak istiyorum.
Değerli arkadaşlar, şunu öncelikle, belki itiraf olarak da kabul edilebilir. Bununla ilgili bugüne kadar muhalefete mensup arkadaşlarımızın yaptığı konuşmaların ortak özelliği, getirilen düzenlemelerin esas itibarıyla muhalefetin sesinin kısılması şeklinde hep belki algılanmış ve aynı zamanda kamuoyuyla paylaşılmış olmasıdır. Yeteri kadar, belki biz bunu tam olarak anlatamadık içeriğini, anlatma imkânı olmadı; yoksa ayrıntılara girildiğinde hiçbir şekilde kesinlikle muhalefetin bırakın sözünün veya konuşma sürelerinin azaltılması, sesinin kesilmesi, tam aksine, bu şekilde bir sistem dizayn edildiğinde muhalefetin daha fazla konuşma imkânı ortaya çıkacaktı.
KAMER GENÇ (Tunceli) - Nerede çıkacak?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - İzin verirseniz biraz sonra anlatacağım, ayrıntılarıyla. Şey değil, bakın?
KAMER GENÇ (Tunceli) - Danışma Kurulu kararları üzerinde kırk dakikayı kaldırmıyor musunuz?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Sayın Genç, izin verin lütfen. Lütfen?
KAMER GENÇ (Tunceli) - Grup önerisi üzerindeki kırk dakikayı kaldırmıyor musunuz?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Anlatacağım bakın, bir izin verirseniz, anlatacağım; yani, şimdi bakın?
BAŞKAN - Sayın Genç, rica edeceğim; lütfen? Sayın Genç, lütfen..
KAMER GENÇ (Tunceli) - Ama yanlış Sayın Başkan.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - İşte, biraz problemimiz bu?
BAŞKAN - Ama yani kürsüde konuşan bir yerden onay almak mecburiyetinde değil.
KAMER GENÇ (Tunceli) - Danışma Kurulu kararında kırk dakikayı kaldırmıyor musunuz?
BAŞKAN - Müsaade edin, görüşlerini ifade etsin.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Bir başlayamadık ki? Sayın Genç, problem de, biraz da anlatamadık; yani konuşamadık ve görüşmelere de geçemediğimiz için getirilen düzenlemelerin neyi içerdiğini, neyi içermediğini, ne yapmaya çalıştığımızı, nasıl bir çalışma biçimi oluşturmaya çalıştığımızı açıkçası anlatamadık.
Şimdi, bakın değerli arkadaşlar, öncelikle hemen şunu belirtmemde fayda var: Kesinlikle getirilen düzenlemelerin hiçbirisinde Türkiye Büyük Millet Meclisinin esas fonksiyonu, esas görevi olan denetim görevi ile yasama faaliyetleriyle ilgili en ufak bir düzenleme, bir değişiklik söz konusu değildir; bu bir; bu çok önemli ve getirilen düzenlemeler usule ilişkin düzenlemeler, hepsi. Dolayısıyla bir milletvekilinin yapması gereken esas görevin yerine getirilmesi amacıyla en önemli unsurlardan bir tanesi olan konuşma görevi ve hakkının azaltılması, kısılması gibi bir öneri bu teklifte yoktur.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) - Karar yeter sayısını 15 kişiye?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Geleceğim. Bakın, önce oradan başlayalım çünkü denildi ki hep: "Muhalefetin sesi kısılıyor."
MEHMET ŞANDIR (Mersin) - Milletvekilinin sesi kısılıyor!
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Muhalefetin sesi kısılmıyor, tam aksine, muhalefetin sesi daha çok çıkar hâle getiriliyor. Nasıl? Bakın, şimdi şaşıracaksınız. (CHP sıralarından gürültüler) Arkadaşlar, bir izin verirseniz anlatacağım meramımı, lütfen.
BAŞKAN - Lütfen, değerli arkadaşlar.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Bir de beni dinleyin yani biz dinliyoruz sizi.
BAŞKAN - Lütfen?
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Ya okuduğumuzu anlamıyor muyuz biz?
BAŞKAN - Ee, canım, kendi fikrini söyleyecek sayın milletvekilleri.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Böyle şey mi olur mu ya?
BAŞKAN - O da kendi düşüncesini söylüyor, grubunun görüşünü ifade ediyor.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Arkadaşlar, bakın, biz, konuşmacılarınızı dinledik, gayet sakin bir şekilde.
BAŞKAN - Evet, rica edeceğim, lütfen.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Şimdi, grup önerileri. Bizim şu anda teklifte olan hâliyle -ki daha sonra yapılan görüşmelerde farklı bir noktaya gelinmişti, onu da biraz sonra anlatacağım, onu bile alsak- konuşma sayısı 4'ten 1'e düşürülüyor; süre de kişi başına on dakikadan beşe düşürülüyor.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Toplamda?..
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - İzin verin, bakın.
Şimdi, bu 4 konuşmacının 2 tanesini biz kullanıyoruz, fiilî durum bu.
KAMER GENÇ (Tunceli) - Niye siz kullanıyorsunuz canım!
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Evet, biz aleyhte? Bakın, fiilî olarak bu, yüzde 50'sini biz kullanıyoruz.
KAMER GENÇ (Tunceli) - Bağımsız milletvekillerinin konuşma hakkını kaldırıyorsunuz.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Yani, eğer bütün gruplar o gün dört tane grup önerisi getirmişse -geçmişten beri bu böyle, bizden önce de öyleydi, yani sadece bizim dönem değil- en az?
KAMER GENÇ (Tunceli) - Efendim, yanlış uygulama yapılıyor.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Uygulama bu, ben uygulamadan bahsediyorum.
KAMER GENÇ (Tunceli) - Kim müracaat ederse söz hakkı onundur! Yani açıklayın bunu?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Şimdi, sözün kesilip kesilmediğini tespit etmek için elbette uygulamayla kıyaslamam lazım benim, uygulamayla karşılaştırmam lazım getirilecek olan düzenlemenin neyi içerdiğini, neyi getirdiğini, neyi götürdüğünü. Detaylar her zaman önemlidir arkadaşlar, detaylara indiğimiz zaman daha net ortaya çıkar.
KAMER GENÇ (Tunceli) - Kırk dakikayı beş dakikaya indiriyorsunuz!
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Şimdi, 4'ten giden 2 tanesi kime ait? Yani, dört grup, bir grup önerisinde?
MEHMET ŞANDIR (Mersin) - Her zaman değil ama.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - İzin verin? Dört grup önerisinde, dört konuşmanın -onar dakikadan kırk dakika- giden iki tanesi -1'e düşürülüyor ya- kime ait? Bize ait. Yani, fiilen kullanım itibarıyla söylüyorum, AK PARTİ Grubuna ait.
KAMER GENÇ (Tunceli) - AK PARTİ Grubuna ait değil!
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Bakın, izin verin?
KAMER GENÇ (Tunceli) - Orada kişisel söz istiyor.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - AK PARTİ Grubuna ait, ne derseniz deyin, bu gerçek, bir realite.
BAŞKAN - Sayın Genç, rica edeceğim. Bakın, İç Tüzük konuşuyoruz, İç Tüzük'e uyup uymama. Ama yani böyle bir usul yok ki.
KAMER GENÇ (Tunceli) - Sayın Başkan, yanlış söylüyor.
BAŞKAN - Sayın Genç, yani böyle bir usul var mı? Rica edeceğim... Yani hatibin sözünü kesiyorsunuz, olduğunuz yerden söz istiyorsunuz, birisine söz vermediğimizde "İç Tüzük'e davet ederiz." diyorsunuz. Böyle bir usul var mı yani hiç durmadan? Rica edeceğim yani lütfen?
KAMER GENÇ (Tunceli) - Sayın Başkan, yanlış ifade ediyor. Grup sözü değil, kişisel söz?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Arkadaşlar, söylediğim şeyler net, reel şeyler yani yorumu gerektirecek bir hususu da paylaşmıyorum sizinle. Allah aşkına yani?
Bir grup önerisinde 4 konuşma var mı? Var. Onar dakikadan kırk dakika mı? Kırk dakika. Bunun 2 tanesini biz kullanıyoruz. Daha dün yine aynısını yaptık. Dün yine aynısını yaptık, önceki gün aynısını yaptık, bizden önceki Hükûmetler döneminde de aynısı yapıldı arkadaşlar. Dolayısıyla o 4 tanesinin 2 tanesi bizim konuşma yaptığımız konuşmalar.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Peki, kalan yirmi dakikayı ne yapıyorsunuz?
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Sayın Canikli, o zaman "İktidar konuşmaz." deyin.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Bir dakika?
Yüzde 50, dolayısıyla muhalefetinkini de 1'e indiriyoruz. Yani yüzde 50 azaldı muhalefetin. Peki, bunun yerine ne gelecek? Ne ikame ediyoruz bunun yerine? Bunun yerine kanun görüşmelerine başlayacağız. Yani esas milletvekillerinin, hepimizin temel görevlerinden olan yasama faaliyeti yapacağız, kanun görüşeceğiz. Kanunun tümü üzerinde görüşme?
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Biz memleketin problemlerini konuşmayalım!
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Yani bu azalan süre nasıl doldurulacak, neyle ikame edilecek? Bir kanunla ikame edilecek, kanun görüşeceğiz. Peki, kanun görüşmelerinde süre nasıl? Yirmişer dakika gruplar, bizim grubun yüzde 25, muhalefetin yüzde 75. Dolayısıyla muhalefetin yüzde 50 azalırken grup önerileri nedeniyle, buradan oran yüzde 50'den 75'e çıkacak. Dolayısıyla muhalefet daha fazla konuşacak. Ama aradaki fark şu: Kanun üzerinde konuşacak, yine konuşacak.
Bakın, değerli arkadaşlar, bir çalışma yaptırdım yani birkaç gündür yapıyor arkadaşlar. Bugüne kadar 23'üncü Dönemde muhalefet iktidarın 3 katı kadar konuşmuş yaklaşık olarak. Haklı. Yani ona hiçbir itirazımız yok; konuşsun, konuşmaya da devam etsin.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Siz konuşmuyorsunuz ki.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Siz icraat yapacaksınız, biz konuşacağız.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, rica edeceğim, eğer hatibin konuşmasını?
Sayın Canikli, bir dakika.
Hatibin konuşmasını eksik buluyorsanız, yanlış buluyorsanız nasıl olsa bundan sonra görüşmeler var, çıkar söylersiniz. Rica edeceğim?
Buyurun Sayın Canikli.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Dolayısıyla bu düzenleme biraz önce söylediğim, somut örnekleriyle anlatmaya çalıştığım nedenlerle muhalefetin konuşma süresini artırıyor. Burada muhalefetin itirazı şu, diyor ki: "Ben bu mekanizmayı?" Aslında, kullanım itibarıyla İç Tüzük'ün esasına da uygun değil. Yani grup önerileri, 63'üncü maddede çok istisnai bir düzenleme olarak gündeme getirilmiş ve gündemi belirlemek, değiştirmek amacıyla getirilen bir düzenleme ama uygulamada, biraz, açıkçası araştırma önergeleri ya da muhalefetin gündeme getirmek istediği konuyu tartışmak amacıyla, kamuoyuyla kanaatlerini paylaşmak amacıyla kullanılır hâle gelmiş. Buna da saygı duyuyoruz, bir itirazımız yok. Ve muhalefet dedi ki, arkadaşlarımız: "Bizim bu hakkımızdır, uygulama böyledir." Tamam, İç Tüzük'ün özü belki bu değil ama uygulama teamül hâline gelmiş, teamül de önemlidir İç Tüzük'te. "Bu hakkımızın alınmaması gerekir."
Şimdi, bakın, bu noktada, biz bugünkü görüşmeden önce perşembe günü ve pazartesi günü, diğer siyasi parti gruplarıyla, grup başkan vekilleriyle birlikte toplantılar yaptık; önce Sayın Şandır'ın odasında -teşekkür ediyoruz, kahvaltılı bir bize ev sahipliği yaptı- sonra da Sayın Hamzaçebi'nin odasında bu konuları görüştük. Yani, bana göre, zaten çok fazla içerik olmadığı için, enine boyuna da tartıştık. Tabii, tam uzlaşamadık ama orada, bu konu da dâhil olmak üzere, arkadaşlarımızın söylediği hususların hepsini biz not aldık ve önergelerinin hepsini hazırladık, dün itibarıyla imzalattık dün görüşmeler devam edecek planlamasıyla veya o düşünceyle. Ama arkadaşlarımız dediler ki: "Yani bir uzlaşma temin edilemedi, itirazlarımız devam ediyor." Biz dedik ki: "Olsun, önemli değil. Yani uzlaşma dahi olmasa -aynen bu ifadeyi kullandım- itirazlarınız elbette, saygımız var, devam eder. Ancak buna rağmen, biz bu önerilerinizi dikkate alacağız ve görüşmelerde teklif olarak sunacağız ve değiştireceğiz." Bakın, hepsi burada; dün imzalattık arkadaşlar, bütün imzaları tamamlattık dün. Bunları da paylaşmadık kamuoyuyla. Nedeni şu: Arkadaşlarımız dediler ki: "Yani böyle bir talebimiz yok bizim, uzlaşmamız oluşmamıştır." Doğru, biz de buna saygıdan dolayı kamuoyuyla paylaşmadık. Verirken, vereceğimiz zaman konuşacaktık ama olmadı, yani süreç değişti. Buradaki biraz önce söylediğim önergelerin uygulama biçimi itibarıyla, araştırma önergelerinin, bir nevi araştırma önergesi mantığına dönüştürülmüş olmasının ortaya çıkardığı boşluğu doldurmak amacıyla da salı günleri için bu amaçla bir, yine konuşma süreleri grup adına onar dakika olmak üzere, bakın ilave bu, onar dakika olmak üzere bir teklif hazırlattık arkadaşlarımızın talepleri doğrultusunda ve buna benzer? Sadece bu değil, sadece bu değil? Ben yaklaşımı koymak için Sayın?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Sayın Canikli, kimlerin talepleri doğrultusunda hazırladınız pardon. Kim sizden neyi talep etti?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Bakın tekrar söylüyorum, bir uzlaşma temin edilemedi, sizin itirazınızın devam ettiğini söylediniz.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Ama arkadaşlarımızın talepleri doğrultusunda diyerek siz?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Yani şöyle diyelim o zaman?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Kim talep etti?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Şöyle diyelim: Orada ortaya çıkan görüşler çerçevesinde diyelim.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Bir saniye, o da gerçeği yansıtmıyor! Sayın Başkan, Sayın Grup Başkan Vekili Sayın Canikli gerçeğe aykırı bir konuşma yapıyorsunuz, lütfen? Lütfen ama?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Hayır, bakın Sayın Hamzaçebi?
BAŞKAN - Sayın Hamzaçebi, müsaade ederseniz görüşmesini bitirsin.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Sayın Hamzaçebi, bakın burada isim isim zikretmek istemiyorum, yani yeni bir tartışma da açmak istemiyorum.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Hayır hayır, zikredebilirsiniz isim isim.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Tamam siz söylemediniz, Sayın Hamzaçebi sizin öyle bir talebiniz yok.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Sayın Canikli, ben size?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Sizin görüşleriniz oluşmadı.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Bir saniye?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Yani bakın, amacım o değil Sayın Hamzaçebi, amacım o değil.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Ama o anlama geliyor.
BAŞKAN - Sayın Hamzaçebi, konuşmasını bitirsin size?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Peki bitirsin.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Amacım o değil bakın; amacım burada, yani tartışmaya girmek istemiyorum.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Lütfen ama?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Tartışma açmak amacıyla da bunu yapmıyorum. Ama buradaki yaklaşımımızı, uzlaşmaya verdiğimiz önemi göstermek için söylüyorum. Yani, uzlaşma olmamasına rağmen, hiçbir şekilde böyle bir talep sizden resmî olarak gelmemiş olmasına rağmen, oradaki yapılan görüşmelerde?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Gayriresmî olarak da gelmedi.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Bizim algılamamız olarak diyelim Sayın?
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Resmî olarak diyorsunuz.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Bizim algılamamız olarak. Resmî, gayriresmî her neyse, bizim algılamamız olarak. Ama bakın, oturuldu konuşuldu, düşünceler ortaya atıldı, orada bir şeyler söylendi. Hiçbir şey konuşulmadı mı Allah aşkına ya!
Dolayısıyla, bu çerçevede önergeleri hazırladık ama buraya görüşme getirme imkânımız olmadı. Bizim amacımız, öyle tek başına, yani muhalefeti görmezden gelerek, yok sayarak bir çalışma içerisinde olmak, bir teklif getirmek değil, onu anlatmaya çalışıyorum ben, onu söylemeye çalışıyorum.
Dolayısıyla, başından beri bu hâliyle dahi, hiçbir değişiklik olmasa dahi, getirdiğimiz teklif itibarıyla dahi yapmaya çalıştığımız sadece şu: Usule ilişkin dağınık olan çalışmaları toparlamak ve Meclisin esas faaliyet konularına yoğunlaşmasını, normal çalışma süresi içerisinde yoğunlaşmasını sağlamak. Şu anda 15.00'le 19.00 arasında İç Tüzük'te çalışma saatleri belirtiliyor, ama biz biliyoruz ki, hemen hemen -tabii arada bir olabilir belki- çoğu zaman biz denetim ve yasama faaliyetlerine bu süre içerisinde başlayamıyoruz, çok nadir ve istisnadır başladığımız çünkü genelde bu süre içerisinde biz grup önerileri üzerinde görüşmeler yapıyoruz ve çalışma saatleri doluyor, ondan sonra da çalışma saatleri uzuyor, uzayınca da haklı olarak birçok eleştiri geliyor. Dün de geldi, önceki gün de geldi, sürekli arkadaşlarımızdan haklı olarak geldi; sadece arkadaşlarımızdan değil, kamuoyundan da haklı eleştiriler geldi yani "Gece yarısı kanun çıkarıyorsunuz, gece yarısı kanunları kaçırıyorsunuz." şeklinde ama nedeni bu.
Yapmaya çalıştığımız şu: Denetim ve yasama faaliyetlerini mümkün olduğu kadar İç Tüzük'te öngörülen çalışma saatleri içerisinde gerçekleştirelim, orada tutalım, çok istisnai hâller dışında bu çalışma saatlerini aşmayalım mümkün olduğu kadar ama bunu yapabilmemiz için denetim ve daha doğrusu yasama faaliyetini bu çalışma saatlerine çekebilmemiz gerekiyor, şu anda dolu. Neyle dolu? Grup önerileriyle dolu. O zaman grup önerilerini biraz boşaltmamız ya da başka yere kaydırmamız lazım, başka bir formata dönüştürmemiz lazım. Bu da etkin, verimli bir çalışma yönteminin hayata geçirilmesi demek.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Uzlaşmayla olur.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Biraz önce anlatmaya çalıştım, aktarmaya çalıştım yani uzlaşma konusunda bizim en ufak bir sıkıntımız olamaz. Daha önce, geçen dönem dört siyasi parti grubunun birlikte yaptığı ama ortada kalan o çalışmanın biz arkasındayız, destekliyoruz, o zaman da ifade ettik. O çalışma birkaç yıl sürdü, gerçekten çok önemli bir çalışmadır, çok özveriyle çalıştı arkadaşlarımız, hepsine teşekkür ediyoruz; son derece kapsamlı, bir bütünlük içerisinde bütün sistemi yeniden dizayn eden ve o çalışmada da verim ön planda, etkinlik ön planda tutulmuştur. Bizim ona bir şeyimiz olmadı ama yine ben bir tartışma açmak istemiyorum, nedenine girmeyeceğim ama sonuç itibarıyla orada kaldı; kaldı, fiilî olarak kaldı.
ATİLLA KART (Konya) - Bugün uygulanabilir. Bugün konuşalım.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Yani bugünkü görüşmelerde de söyledik, ona devam edebiliriz biz yani o çalışmalara devam edebiliriz. Buradan da ifade ediyorum yani eleman da verebiliriz, yetkili arkadaşlarımızı da gönderebiliriz ama durmasının herhangi bir sorumluluk noktasında biz AK PARTİ Grubu olarak, AK PARTİ olarak herhangi bir sorumluluğumuz bulunmamaktadır ama devam edebiliriz.
ATİLLA KART (Konya) - O hâlde!
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - O orada kaldı.
Bu usule ilişkin düzenlemeler, bugün getirdiklerimiz ya da bugün konuştuğumuz teklif esasa müteallik hiçbir konuyu içermiyor yani denetim faaliyeti? Nedir denetim faaliyetleri? Sözlü soru, araştırma, soruşturma önergeleri, gensoru ve yasama faaliyetleri. Meclisin esas faaliyetleri bunlar. Diğerleri usul düzenlemeleri, usule ilişkin. Bunlarla ilgili ne bir azaltma var ne bir kısıtlama. Hatta tam tersine özellikle soruların cevaplandırılması açısından salı günleri zorunlu bir uygulamayı öneriyoruz burada. Yine var İç Tüzük'te. Salı günleri, yani haftada iki saat sözlü soruların görüşülmesi gerekir. Şu veya bu nedenle fiilen çok fazla uygulanmıyor. Biz burada mecburi uygulanır hâle getiriyoruz önerimizle bakın. Yani denetimi güçlendirir hâle getiriyoruz iddia edilenlerin tam aksine. Bırakın kesmeyi, denetim mekanizmasını azaltmayı, zayıflatmayı, hem kamuoyu tarafından daha çok iletilmesine, duyulmasına imkân sağlar hâle getiriyoruz hem de denetim mekanizmalarının etkinleştirilmesine imkân sağlar hâle getiriyoruz. Bütün bunlar ortadayken, gerçekten, yani bir arkadaşımızın kullandığı ifade "AKP faşizmi." gibi son derece anlamsız, içi boş? Tartışma açmayacağım tabii bu şey için. Elbette reddediyoruz, iade ediyoruz. Yani bu ifadeleri kullananlar tabii önce kendi geçmişlerine bakıp, o tanımlar ne kadar uyuyor, ondan sonra çıkıp konuşmaları lazım. Yani burada ben?
MEHMET ŞANDIR (Mersin) - Kim kullandıysa onu ifade etmen lazım. Hepimizin üzerinde kalır o zaman.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Hayır, sizin değil, bakın sayın CHP sözcüsü tarafından ifade edilen.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) - Kim kullandıysa?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Söylüyorum, tamam.
ATİLLA KART (Konya) - İçi dolu!
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Yani böyle bir günde, böyle bir ortamda eleştiri yapılıyor. Yapılacak, yapıyorsunuz zaten. Ona hiç kimsenin bir itirazı olması mümkün değildir elbette ama çıkıp böyle hakaretvari ifadeler kullanıldığı zaman bunlar doğru değil, bunlar hoş değil. Elbette bütün bu hakaretleri aynen misliyle iade ediyoruz.
Şimdi bakın değerli arkadaşlar, sadece bu düzenlemeden sonra, ifade etmeye çalıştığım nedenlerle Meclisin ve özellikle muhalefetin? Çünkü denetimi kim yapıyor? Muhalefet yapıyor. Denetim etkin hâle gelince, sözlü sorular ve benzeri mekanizmalar etkin hâle gelince bu etkinliği kim kullanacak? Bu etkinliği muhalefet kullanacak. Muhalefetin etkinliği artacak hem konuşma süresi itibarıyla hem de biçim itibarıyla. Yani diyelim salı günü mutlaka iki saat sözlü sorular görüşülecek ya da mutlaka haftada iki saat sözlü soru görüşülecek. Yani bugüne kadar fiilî olarak uygulanmayan bir sistemin en önemli araçlarından bir tanesi. Ha bugüne kadar bu denetim mekanizmalarının kullanılması konusunda da aslında AK PARTİ iktidarları döneminde gereken hassasiyet gösterilmiş, orada da herhangi bir boşluk, herhangi bir sıkıntı yok. Ne anlamda sıkıntı yok? Tabii, kıyaslama yaptığımız zaman sıkıntı yok yani geçmiş dönemlerle kıyasladığınızda, AK PARTİ iktidarları döneminde, hem soru önergeleri hem diğer konularda çok daha fazla çalışma yapıldığı ve sonuç alındığı görülecektir. Mesela, bunlardan ilk aklıma gelen veya ilk açtığımda gözüme çarpan, yazılı sorulara verilen cevaplar mesela, bir örnek olarak söyleyeyim.
18'inci Dönemde 1.356 tane cevap verilmiş, 19'uncu Dönemde 6.619, 20'nci Dönem 4.729, 21'inci Dönem 6.697, 22'nci Dönemde 14.385 yazılı soruya cevap verilmiş değerli arkadaşlar, bakın.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Cevapta hiçbir şey yok ki! Yalan yanlış cevaplar!
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - 23'üncü Dönemde 9.313 soruya cevap verilmiş, 24'üncü Dönem henüz 758 tane yani bir dönemle kıyaslamıyorum, bütün geçmiş dönemlerle kıyaslıyorum. Diğerleri için de geçerli bu yani gensoru görüşmeleri için de, diğerleri için de, aşağı yukarı hepsi için geçerli. Yani, denetim, Mecliste şu anda öngörülen, dizayn edilen, İç Tüzük'te öngörülen denetim mekanizmaları itibarıyla bakıldığında, AK PARTİ'nin iktidara geldiği dönemden bugüne kadar en etkili denetim mekanizması ve periyodunu kullandığı dönemdir. Rakamlarla söylüyorum yani afaki değil, hepsi somut rakamlarla.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Biz size önergeler getiriyoruz, cevap yok!
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Arkadaşlar, tabii, iddialar söyleniyor, işte efendim "Kestiniz, sözümüzü kesiyorsunuz, engelliyorsunuz, denetim yaptırmıyorsunuz." Ama bunlar hep afaki şeyler. Hiçbirisini rakamla, datayla, somut bilgi, belgelerle desteklemiyorsunuz çünkü rakamlar burada, rakamları konuştuğumuz zaman, rakamları kullandığımız zaman başka bir tablo, başka bir sonuç ortaya çıkıyor.
Tabii, bir arkadaşımız dedi ki: "Kırk yıldan beri bu değişmedi." Değişti, daha önce de değişti yani aynı yöntemlerle değişti, yine mutabakat yapılmadan değişti.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) - Yapıldı, yapıldı.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Sayın Canikli, yalan cevap vererek ne olacak?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Altında yine grup başkan vekillerinin imzası olacak şekilde değiştirildi, yine onlar tarafından verildi.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) - Bakın, örnekleri getirdim.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Hiç kimse çıkıp da "Şöyledir, böyledir?"
Ve içerik olarak da bizim getirdiğimiz?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - ?usul düzenlemelerinin dışında tamamen esasa müteallik ve gerçek anlamda insanların, milletvekillerinin sesini kesen düzenlemelerdir.
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Canikli.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Onlarla kıyaslanınca böyle bir durum söz konusu değildir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Peki, çok teşekkür ediyorum.
Sağ olun, çok teşekkür ediyorum.