| Konu: | TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ İÇTÜZÜĞÜNDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR İÇTÜZÜK TEKLİFİ |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 61 |
| Tarih: | 03.02.2012 |
OSMAN OKTAY EKŞİ (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bendeniz, Sayın Başkanın da ifade ettikleri gibi, şahsım adına söz aldım. Bu demektir ki sözlerim sadece beni bağlar.
Bunun altını çizdikten sonra izninizle, bu toplantıyı, bu oturumu Sayın Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanımız Cemil Çiçek'in yönetiyor olmasından istifade ederek, önce, kendilerine dönük birkaç düşüncemi veya eleştirimi sizlerle paylaşmak istiyorum, sonra da asıl konuya girmek niyetindeyim.
Saygıdeğer üyeler, Türkiye Büyük Millet Meclisi, Sayın Başkanın da arkasında yıllardır yazılı olduğu gibi, egemenliğin tek temsilcisi. Biz bu egemenliğin temsilcisi Meclisin 8 üyesini yaklaşık sekiz aydır -belki yedidir- hâlâ demir parmaklıklar arkasında muhafaza etmekteyiz. Bu konu Sayın Başkana bir vesileyle gazeteciler tarafından sorulduğu zaman kendisinin "Ben tarafsız bir Meclis Başkanıyım." dediğini gazetelerde okudum, tekzip de edilmedi, Sayın Başkan da burada. Bendeniz kendilerinin ve sizin huzurunuzda açıkça ifade etmek istiyorum ki Sayın Başkan Türkiye Büyük Millet Meclisi söz konusu olduğu zaman tarafsız değildir. Tarafsızlık, Türkiye Büyük Millet Meclisinin iç işleyişinde iktidarla muhalefet veya şu veya bu kanat arasında rol oynadığı zaman kendisinden beklenecek bir husustur. Bu nedenle, Sayın Başkanın o 8 milletvekilimizin, millî iradenin temsilcisi olan 8 arkadaşımızın hapishane duvarları arkasında bulunmasına bu kadar süre, en azından benim beklediğim kadar ilgi göstermemiş olmasından dolayı kendilerini huzurunuzda eleştirmek ihtiyacını duyuyorum. Birinci nokta bu sevgili arkadaşlarım.
İkinci nokta: İzninizle, aslında bu sözlerimi şu salonda bulunan saygıdeğer milletvekillerinden kaçının dinleyebildiğini, işitebildiğini, anlayabildiğini doğrusunu isterseniz her zaman merak ediyorum. Biliyorsunuz, parlamentolarda grupların kendi içindeki muhalif milletvekilleri "yaylacı" diye bilinirler. Yani onlar geri sıralarda otururlar ama parlamentonun aktif işleyişi daha çok ön sıralardaki milletvekillerinin elinde döner. Tabii, saygıdeğer Adalet ve Kalkınma Partili milletvekili dostlarım sizlerde yaylacı beklemiyorum, o ayrı bir husus ama dikkat ederseniz, geride bazı milletvekilleri, daha doğrusu sizden de pek çok milletvekili arka sıralarda oturuyorlar. Onlar, sadece ve sadece, aynen benim gibi, işitmek için geriye çekiliyorlar.
Şunu arza çalışıyorum Sayın Başkan da buradayken ve hepinizle paylaşmak ihtiyacıyla: Bu salon, akustiği Türkiye Cumhuriyeti sınırları içindeki binalar arasında sanıyorum en kötü olanı. O nedenle, orta sıralarda oturanlar özellikle, ilk sıraların dışındakiler daha doğrusu, hoparlör altında değilse, katiyen buradaki hatibin ne dediğini tam olarak anlama imkânına sahip değil. Bunun, bu ciddi sakıncalı durumun -ki bir de İstanbul'da, İstanbul Üniversitesinin Fen Fakültesinde bir Cemil Birsel Salonu vardır, sanıyorum akustiği kötü salon olmak konusunda bununla o yarışabilir- Sayın Başkanın da şu sırada, burada birleşim yönetme durumunda olduğu sırada dikkatine sunulmaya değer bir husus olduğunu belirtmek istiyorum.
Üçüncü nokta, asıl konuya gelmeden: Yine, saygıdeğer üyeler, bu Türkiye Büyük Millet Meclisinin TRT'den kamuoyuna sesini duyurma hususunda kendi iradesiyle düzenleme yapamayacağını gösteren bir Meclis olmasından rahatsızlık duyuyorum ben. Bu Türkiye Büyük Millet Meclisi, Başkanlıkla TRT Genel Müdürünün arasındaki protokol nedeniyle millî iradeyi burada bağlama hakkına sahip olmamalıdır.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - TRT hazır imzalamaya, Başkan imzalamıyor. İbrahim Bey söyledi aynı şeyi.
OSMAN OKTAY EKŞİ (Devamla) - Bunu Sayın Başkanın huzurunda sizlerle paylaşmak istiyorum. Türkiye Büyük Millet Meclisinin sesini kendi milletine duyuramayan bir Meclisin hepimiz için ciddi bir -kelimeyi izninizle atlayayım- sıkıntı sebebi olduğunu lütfen kabul buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
Dostlarım, bu Mecliste durum bugün nedir, neyi düzeltmek ihtiyacındayız, onu müsaadenizle tartışalım.
Bu Mecliste 1996 yılında -aynen Sayın Başkan Burhan Kuzu'nun ifade ettiği gibi- yapılan 139 maddelik Tüzük değişikliği bu Mecliste Parlamentoyu katletmiştir. Çok açık ifade ediyorum, bu Mecliste Parlamento katledilmiştir. Nasıl? Parlamento diyalog ortamıdır, Parlamento tarafların birbirine kendisini özgürce, olabildiği kadar geniş imkân içinde düşüncesini aktarması, karşı tarafı ikna etme mekanizmasıdır. Zaten Parlamento "konuşma ortamı" anlamına gelen, o kökten gelen bir kavramdır.
Bu Meclis 1996 yılında yapılan Tüzük değişikliğiyle sözlerin kesildiği, düşüncelerin katledildiği, insanların başka meselelerle kendisini, başka fırsatlarla kendisini ifade etmeye mecbur edildiği bir ortam hâline gelmiş. Burada Brezilya ile Türkiye arasındaki ticaret anlaşmasının görüşmeleri, onun tasdikiyle ilgili yasanın görüşmeleri sırasında milletvekili arkadaşımız ister istemez çıkıyor, seçildiği yerin, seçildiği ilçenin zeytin üreticilerinin sorunlarını anlatıyor. Bu Parlamentoda Avustralya ile Türkiye arasındaki havacılık anlaşmasının görüşülmesi sırasında Van'daki depremzedelere dağıtılan yardımın haklı mı haksız mı dağıtıldığı konuşuluyor. Böyle bir Parlamento olamaz. Böyle bir Parlamento? Eğer buna Parlamento diyorsanız, birbirimizi anlayamayan, birbirimizin dilini ve ne dediğini dinleyemeyen insanlar topluluğu olduğumuzu kabul etmek zorunda kalabiliriz. (CHP sıralarından alkışlar) O nedenle önce -açık olarak arz ediyorum- 1996 yılında yapılan, daha sonra da bugüne kadar maalesef uygulanagelen Tüzük'ün değiştirilmesi lazım ama hemen altını çizeyim, bir önceki, 23'üncü Dönemde yapılan ve pek çok hatibin de büyük bir iftiharla "Çok iyi bir tüzük taslağı ortaya çıktı." dediği Tüzük şeklinde değil çünkü o da aynen bunun gibi, yürürlükte olan gibi söz kesen, zaman idefiksiyle düzenlenmiş bir tüzük. Bunun bu Parlamentoyu, daha doğrusu bu müesseseyi Parlamento olmaktan çıkartan Tüzük olduğunu söylüyorum ve sizlere şunu izninizle arz etmeye niyetliyim: 2010 yılında diyelim, kadük olan, 2011 seçimleriyle kadük olan tüzük, sadece ve sadece komisyonlara daha fazla işlev kazandıran hükümler içerdiği için sırf o noktada iyi bir tüzük taslağı ama onun dışında hiçbir şekilde bu Parlamentoya, bu müesseseye Parlamento kimliğini kazandıracak bir tüzük taslağı değil. Bunu sizlerle paylaşmak ihtiyacını duydum.
Vaktimin olmadığını dikkate alarak tüzük tadiliyle ilgili somut madde önerilerine girecek değilim ama şunu da izninizle ifade edeyim: Sayın Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkan Vekili, bu taslağın yahut bu önerinin muhalefete denetim imkânını daha da fazla veren bir taslak olduğunu ifade etti. Çok açık -başka şeylere girmeyeceğim, onlar çok da- bir tek şeyi dikkatinize sunmak istiyorum. 1876 Anayasası'ndan sonra 1877 tarihinde, o tarihli Meclisi Mebusan Nizamnamesi'ne Meclisi Mebusanın hesaplarını tetkik için?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
OSMAN OKTAY EKŞİ (Devamla) - İşte buyurun!
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Evet, teşekkür ediyorum, sağ olun.