| Konu: | DENİZ GEZMİŞ, YUSUF ASLAN İLE HÜSEYİN İNAN'IN İDAM EDİLMESİNİN YIL DÖNÜMÜ HAKKINDA |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 100 |
| Tarih: | 07.05.2013 |
SIRRI SAKIK (Muş) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; ben de hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Evet, bugün, ne yazık ki tarihimizde acı dolu günler vardır. Daha 4 Mayısta Dersim'in 76'ncı yıl dönümüydü; katliamın, soykırımın yıl dönümüydü. Dün de Deniz, Yusuf ve Hüseyin'in ölüm yıl dönümüydü. Denizler, Hüseyinler, Yusuflar darağacına giderken bugünkü Türkiye'nin konuştuğu "Yaşasın halkların, Kürt ve Türk halkının kardeşliği." diyordu. Sadece bir Türk devrimcisi değildi, Türkiye'de yaşayan bütün halkların ortak bir devrimcisiydi ve halklar için mücadele eden 3 yiğitti. Burada konuşurken onların ruhunu incitecek sözler, sözcükler söylenmemelidir. Onlar çünkü bedenlerini bu halkların özgürlüğü için feda eden yiğitlerdi.
Yıl 1969, İstanbul'da köprü yapılıyordu ama onlar, İstanbul köprüsüne misilleme olarak, Hakkâri'ye kadar giden Deniz Gezmişler, Mahirler, Ömerler orada, Zap Suyu'nda halkların kardeşlik köprüsünü inşa eden yiğit devrimcilerdi, biz Denizleri böyle biliriz.
Denizler, işte bugün konuşulan, tartışılan Kürt sorununun çözümüyle ilgili, aslında darağacında "Yaşasın Kürt ve Türk halklarının kardeşliği." deyip işte, aradan kırk bir yıl geçmiş, bugün o ruhu hep birlikte burada hayata geçirmek için çaba sarf ediyoruz ama o gün Deniz'in yol arkadaşı olup ve bugün Denizlerin ruhuna ters gelen söylemleri seslendirenler, ulusalcılık yapıp Denizler adına, Deniz'in, Yusuf'un ve Hüseyin'in ruhunu incitirler.
Evet, tarihimizde acı dolu günler vardır. Yetmiş altı yıl önce bir soykırım, bir katliamla Dersim'de, oradaki yaşayan halklar, orada yaşayan Kürtler bir soykırımla karşı karşıya kaldılar. Yediden yetmişe, çoluğuyla çocuğuyla süngüyle, zehirli gazlarla katledildiler. O gün o katliamı gerçekleştirenlerin adı ne olursa olsun, siyasal kimliği ne olursa olsun, Almanya'da Hitler'in Yahudilere uyguladığı soykırım ne ise ve Yahudiler onlarla ilgili, yani Hitler'le ilgili ne hissediyorsa Dersim katliamını gerçekleştirenlerle ilgili de biz Kürtler, Dersimliler aynı şeyi hissediyoruz; kimliği ne olursa olsun ama biz tarihe takılıp kalacağımıza tarihteki yaralarımızı hep birlikte sarmalıyız. Deniz'in ruhu öyle şad olur, Hüseyin'in ruhu öyle şad olur ve Seyit Rıza'nın ruhu öyle şad olur.
Bakın, Dersim'de katliam yaşandı, aradan yetmiş altı yıl geçti, iki gün önce Dersim'in vadilerinde ve Dersim'in mağaralarında hâlâ topluca katledilen insanların kemikleriyle yüz yüzeyiz. Onun için tarih hepimize önemli sorumluluklar yüklüyor iktidarı muhalefetiyle. Gelip Dersim'in yaralarını saracağız, Dersim'in adını iade edeceğiz. Buradan çıkıp kuru bir özürle bu iş olmaz. Yani bir acemi cerrah gibi neşter atıp yaraları eğer dikemiyorsak sorunu çözemeyiz. Dersim'de hâlâ Şeyh Sait Efendi ile Seyit Rıza'nın mezarları bilinmiyor. Eğer sorunu çözeceksek ilk önce onların mezarlarını bulmalıyız. Dersim'in isminin iadesi için derhâl, iktidar ve muhalefet partileri bir an önce bunu iade edebilmeliyiz ve Dersim'le yüzleşmek için, Deniz'in ruhuyla yüzleşmek için bugünkü barış projesine bir bütün olarak destek sunmalıyız. Eğer bunu sağlayabilirsek Deniz'in ruhu, Seyit Rıza'nın ruhu ve Şeyh Sait Efendi'nin ruhu da böyle şad olur ve gerçek devrimcilerin ruhu böyle huzur bulabilir. Ama bir taraftan devrimci bir ruha sahip olup, bir taraftan da bugünkü barış sürecine karşı direnç göstermek bu ruhlara karşı yapılabilecek en büyük haksızlıktır.
Ben de o günün devrimcilerini minnetle yâd ediyorum. Onlara büyük bir hayranlığımız vardı ve hâlen devam ediyor ve bu ülkede onların darağacında seslendirdiği "Yaşasın halkların kardeşliği!" şiarını hep birlikte hayata geçirebilirsek hepimiz yaşayabileceğimiz ülkenin temellerini atmış oluruz.
Bu duygularla hepinize teşekkür ediyorum. (BDP sıralarından alkışlar)