GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN TEKLİFİ
Yasama Yılı:2
Birleşim:113
Tarih:30.05.2012

MHP GRUBU ADINA MEHMET ŞANDIR (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, sayın bakanlar; gerçekten önemli bir kanunu, önemli sonuçlar getirecek bir kanunu tartışıyoruz. Bu tartışmada şu anda televizyon yayını yok. Dolayısıyla vatandaşlara konuşmak imkânı yok. Ayrıca şu saate kadar da öfkemizi, tepkimizi zaten yeterince ifade ettik. Şimdi aklıselimle konuşmak ve birlikte düşünmek zamanıdır diye düşünüyorum ve bazı endişelerimi sizlerle paylaşmak istiyorum eğer Sayın Bakan da dinlemek lütfunda bulunursa.

Değerli arkadaşlar, iki endişem var bu kanunla ilgili.

Bu kanun teklifinin hazırlanmasından önce -zannediyorum bu konuyla ilgiliydi- Sayın Metin Külünk bizim grubumuzu da ziyaret etti. İstanbul'un taksici, minibüsçü, özel otobüsçü, halk otobüsleri yöneticileriyle birlikte bir toplantı yaptık. Bizim grubumuzdan da Sayın Celal Adan ve Sayın Ali Torlak da katıldı toplantıya. Sektörün sorunlarını birlikte konuştuk ve orada, biz grup olarak bu sorunların çözümü için destek vereceğimizi ifade ettik. Gerçekten bir halk hizmeti sunan, topluma hizmet sunan, kamu hizmeti sunan bu sektörün, sektörden kaynaklanan, kendi mahiyetinden kaynaklanan birtakım sorunlarının çözümü için bir hukuk kurulması gerekiyorsa bu hukukun kurulmasını ve buna da biz muhalefet partisi olarak destek vereceğimizi ifade ettik. Ancak, tabii, biz ondan özellikle yolcu taşıyan insanların, sektörün sorunlarını öngörmüştük ama burada, maalesef 1'inci maddede getirilen bu Türk Hava Yolları çalışanlarına grev yasağı konusu meselenin mahiyetini değiştirdi.

Ben, konuştuğum 3'üncü maddeyle ilgili endişemi önce ifade edeyim, sonra bu 1'inci maddeyle ilgili endişemi ifade etmek istiyorum. İlgilisine ifade ediyorum ve tutanaklara geçmesi için söylüyorum bunları, yoksa bir başka amacım yok.

Değerli arkadaşlar, ilgili belediyeden izin veya ruhsat almaksızın belediye sınırları dâhilinde ticari amaçlı yolcu taşıyan kişiye ve araca -yani buna ne diyorsunuz, korsan taksi diyorsunuz- buna karşı bir tedbir geliştiriliyor, bir ceza öngörülüyor bunu önlemek için ve gerçekten kaydını yaptıran, vergisini veren esnafı korumak için bir düzenleme oluyor. Bu doğru bir düzenlemedir, gerekli bir düzenlemedir. Gerçekten hukuka uyanı, kurallara uyanı bizim de korumamız lazım. Buna hiç itiraz etmiyorum ama bunu düzenlerken bir şeyi de düşünmemiz gerekiyor: O korsan taksicinin mecburiyeti ne? İnsanlar niye korsan taksicilik yapıyor? Devlet memuru çalışıyor, geçinemiyor aldığı maaşla, gecenin bir saatinde her türlü riski göze alarak korsan taksicilik yapıyor. O insanı bu noktaya getiren sistemi sorgulamak, bana göre, önce bize düşer, bize yakışır.

Burada getirdiğimiz bir hakkı teslim olabilir, Türkiye hukuk devleti, hukukun gereğini yerine getirmek olabilir ama bir acıyı da itiraf etmiş oluyoruz, demek ki tedbir olsun diye hukuk kurmak mecburiyetinde kaldığımız toplumun büyük bir kısmı, büyük bir kitle, büyük bir kesim hukuk dışı yollardan geçinmeye çalışıyor.

Bu insanları bu noktaya ne getirdi? İktidar olarak, siyaset olarak, Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak bunu düşünmek mecburiyetindeyiz. Yani hukuk kurarak, kural koyarak gerçekleri ortadan kaldıramazsınız, maharet değil. Gücünüz var, elinizi kaldırırsınız indirirsiniz, kanun çıkartırsınız "yasak" dersiniz, sorun çözülmez değerli arkadaşlar. Ben Sayın Külünk'ten ve sayın iktidar partisi grubundan bu korsan taksiciliğe zemin hazırlayan bu şartları da düzeltmek üzere bir hukuk düzenlemesi yapmalarını talep ediyorum. Birinci husus bu, onların da hakkını koruyalım, onlar da bir mecburiyetten bu işi yapıyorlar, bunu bilin. Onları bu noktaya iten sebepleri sorgulamak hepimiz için bir sorumluluk olsa gerek.

Tabii, 2 Sayın Bakanımız bugün buradalar ama meşguller arkadaşlar.

CELAL DİNÇER (İstanbul) - Muhabbet ediyorlar.

MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Bu usulü de bitirmek lazım. Yani burada müzakere yapıyoruz "birleşim" bunun adı, bu müzakereyi Komisyon üyeleriyle ve sayın bakanlarla ve gruplarla yapıyoruz.

BAŞKAN - Sayın Şandır, bir saniye?

Arkadaşlar, burayı biraz boşaltabilirseniz eğer sayın bakanlar Hatibi dinleme imkânı bulsunlar.

Buyurun.

MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Ama, sayın bakanlar bu müzakereye katılmazlarsa, sayın grup başkan vekili bu müzakereye katılmazsa, Komisyon bu müzakereye katılmazsa bir şekil şartının yerine gelmesi için burada kendi kendimizi aldatmayalım. Demokrasi oyunu oynamaya gerek yok, ortak aklı üretmekse meselemiz, birbirimize de saygı göstermemiz gerekir. Onun için ben sayın bakanların meşgul edilmemesini, bakanların bu konuya gereken dikkati, hassasiyeti göstermelerini istirham ediyorum.

Değerli arkadaşlar, ikinci endişem şudur: Gelecek açısından endişe ediyorum. Bakınız, bir iktidar, bir devlet, bir yönetim sorunların çözümü için yasak getirirse veya sorunların sebebini komploya bağlarsa, birtakım dış güçlere bağlarsa, birtakım komplolara bağlarsa, çözümü için de çok kolay bir yol olan yasak koyarsa, bu bir zafiyetin eseridir. Güçlü idareler, güçlü yöneticiler sorunlarla uğraşır, kolaycılığa sapmaz, o sorunun sebebini başka yerde aramaz, kendinde arar, çözümü de yasaklamada değil, uzlaşmada, ikna etmede arar, çünkü muhatabınız sizin insanınız ve sizin ülkeniz, ama bugün bir konuyla karşılaşıyoruz.

Ben iki noktada sıkıntı duyuyorum: Bir, milletin yüzde 50 oy vererek iktidara getirdiği ve on yıldır bu ülkeyi tek başına yöneten AKP İktidarı hangi zafiyetin içinde ki çok temel bir hak ve özgürlük alanı olan grevi yasaklıyorsunuz?

Değerli arkadaşlar, bu doğru bir şey değil, bu size yakışmamıştır sayın bakanlar, sayın iktidar partisi grubu.

Bakın, bu kanun, nedir o? 2822 sayılı Kanun'un 29'uncu maddesinde beş hususta grev yapılamayacağı iddia ediliyor, altıncı husus olarak "hava hizmetleri" diyorsunuz.

Ben, şimdi, buradan sayın bakanlara demin soru da sordum, aslında hiç öyle muhalefet veya siyaset yapmak için de sormadım, ben düşünelim üzerinde diye sordum. Yani sizin önceliğiniz sayın bakanlarım, insan mı, özgürlük mü, hukuk mu, yoksa da para mı, kâr mı? Siz buraya getirdiğiniz gerekçeyle Türk Hava Yollarının zararını gerekçe gösteriyorsunuz. Eğer meseleniz insansa, sağlık hizmetlerinde de grevi yasaklamanız lazım. Eğer meseleniz özgürlükse, tüm uluslararası sözleşmelere aykırı bir kanun getiriyorsunuz. Eğer hukuksa, kazanılmış hakları ortadan kaldıran bir hukuk getiriyorsunuz. Niye böyle bir şeye mecbur kaldınız? Niye böyle bir zorunluluğu duyuyorsunuz? Hangi zafiyetin içindesiniz? İktisaden mi? Hani ekonomik kalkındık, büyüdük diyorsunuz. Yani işçiye üç kuruş para vermekten zor duruma mı düştük? Hazinede para mı bitti? Yoksa demokratik anlayışınız mı değişti?

Sayın Bakan, bakın, çok ciddi bir sorgulama yapıyorum. "Üç Y" dediniz "Yasakları kaldıracağız" dediniz. Şimdi anayasa yapıyoruz, Anayasa'yı özgürleştirmek veya bireysel hak ve özgürlüklerin önündeki engelleri kaldırmak için anayasa yapıyoruz ama Anayasa'ya da aykırı, ILO Sözleşmesi'ne de aykırı, Avrupa Birliği kriterlerine de aykırı yasak getiriyoruz. Hâlbuki, grev ve lokavt demokrasinin olmazsa olmaz şartı kadar veya özgür çalışma ortamının, demokratik çalışma ortamının olmazsa olmaz şartı kadar değerli bir kazanım, bunu ortadan kaldırıyorsunuz. Sizi bu noktaya getiren zafiyet ne? Bunu ülkemin geleceği açısından endişeyle ifade ediyorum yani bugün Türk Hava Yolları çalışanlarına grev yasağı getirdiniz, yarın hangi yasağı getireceksiniz? Veya yasaklarla bu ülkeyi yönetmek gerekliliğini hangi sebeple duyuyorsunuz?

Sayın Bakanım, bunu -televizyonlar kapalı- şov olsun, siyaset olsun, muhalefet olsun diye söylemiyorum, gerçekten endişelendiğim için söylüyorum. Yani bu ülkeyi yüzde 50 oyla, üç dönemdir yöneten siyasi iktidarın geldiği noktanın geleceğini düşündüğümde, geleceğinden endişe duyduğumdan dolayı bunları söylüyorum.

Dikkate alacağınızı ümit ederek, hepinize saygılar sunuyorum.

Teşekkür ederim. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Şandır.