| Konu: | DENİZLİ İLİNİN ÇAMELİ İLÇESİNDE MEYDANA GELEN SEL FELAKETİ HAKKINDA |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 13 |
| Tarih: | 27.10.2011 |
ADNAN KESKİN (Denizli) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; yüce kurulu saygıyla selamlıyorum.
Son haftalarda, ülkenin değişik yerleşim alanlarında ve Denizli'nin Çameli ilçesinde meydana gelen doğal afetlerin Türkiye'nin gündemine aktardığı sorunlarla ilgili düşüncelerimi yansıtmak için söz aldım. Bana konuşma olanağı sağlayan Sayın Başkana teşekkür ediyorum.
Değerli milletvekilleri, Anadolu'da bir özdeyiş vardır: "Kaynakta bulanık çıkan suyu arkta durultamazsınız." Bu özdeyiş, doğal afetlerle karşılaştığımız bugünlerde hepimizin kendimize kılavuz seçmesi gereken bir özdeyiştir. Siz, doğal afetlerle ilgili alınması gereken önlemleri, tedbirleri zamanında devreye sokmazsanız, doğal afetler meydana geldikten sonra yaratacağı tahribatlara katlanmak zorunda kalırsınız. İnsanınızın yaşamını yitirmesini, mal ve can kaybına neden olmasını engelleyemezsiniz. O zaman hamaset nutuklarına sığınırsınız. Sorumlu olarak hesap vermekten kaçınarak, yurttaşların yardım etme duygularının arkasına sığınarak doğal afeti meşru göstermeye gayret edersiniz.
Biraz önce konuşan Sayın Çelik'in olaya yaklaşımı, maalesef, sorumlu bir iktidar mensubunun hesap vermesi, bu konudaki yanlışlıkları dile getirerek önümüzdeki yıllarda doğal afetlerin ulusumuza getireceği tahribatların önlenmesi konusunda devreye sokulması gereken tedbirleri dile getirmeden öte, yanlışlıkları örtmeye yönelik, hâlâ var olan sıkıntıları kapatmaya yönelik bir yaklaşımdır.
Doğal afetlerde başarının kantarı, doğal afet gündeme geldikten sonra yaratacağı tahribatları engelleyici önlemleri almaktır. Başarının okkası ise doğal afeti yaşadıktan sonra insanınızın can kaybını azaltmak, doğacak zararları engelleme yolundaki gösterdiğiniz gayrettir. İşe bu odaktan baktığımızda siyasal iktidar sınıfta kalmıştır, beceriksizliği uygulamanın mihenk taşında bir kez daha tescil edilmiştir.
Hangi hakla, hangi yüzle kalkıyoruz Parlamentoda, yüzlerce insanın ölümüne neden olan bu doğal afette yaşadığımız olumsuzlukların üzerine şal çekiyoruz? Dokuz yıldır iktidarda olan bir siyasi partinin lideri, mensupları kalkıp da kendi dönemlerinde alınmayan önlemleri görmezlikten gelme hakkına sahip olabilir mi?
Siz doğal afetleri önlemek için yıllarca toplanan paraların hesabını vermekten acizsiniz. Toplanan yardımları dağıtabilecek organizasyonu kurmayı beceremiyorsunuz. Yirmi beş kamyon Kızılay'ın doğal afetlere uğrayan insanlara dağıtılmak için gönderilen eşyalarının yağmalanmasını engellemiyorsunuz. Sonra kürsüye de geliyorsunuz, burada, hiçbir şey olmamış gibi, her şeyi güllük gülistanlık gösterme çabasının içine giriyorsunuz.
Çıkan olumsuzlukların hesabını veremediğiniz için, dün Sayın Başbakan çıkıyor "İlk yirmi dört saatte başarılı olamadık. Medya, doğal afette talepleri karşılanmayan insanların yüksünmelerini ekranlarına yansıtarak tahrikçilik yapıyor." diyor. Bu bir anlamda Sayın Başbakan açısından başarısızlığının ikrarıdır. Siz dokuz yıl önce tedbirleri almayacaksınız, doğal afetin Türkiye insanına eza kulu olmasına neden olacaksınız, sonra da kalkacaksınız "İlk yirmi dört saatte başarılı olamadık." diyeceksiniz.
Peki, daha önceki olumsuzluklardan kim sorumlu? Yani, dokuz yıldır hep, bir türlü soru önergelerinde bile cevap vermediğiniz, topladığınız paraları nere harcadığının hesabını vermeyeceksiniz. Sonra...
AHMET AYDIN (Adıyaman) - Hepsinin hesabını veriyoruz.
ADNAN KESKİN (Devamla) - Sayın Başkan...
Terbiyenin okulu yoktur, otur yerine.
Kalkacaksınız burada, bazen iktidarı da suçlayarak...
AHMET AYDIN (Adıyaman) - Tecrübeniz var, yaşınızı başınızı almış... Lütfen edepli konuşun.
ADNAN KESKİN (Devamla) - Ben de size diyorum ki: Bu terbiyenin okulu yoktur, oturduğunuz yerden laf etmeyin, dinlemesini öğrenin (AK PARTİ sıralarından gürültüler) ama ihtiyaç duyuyorsanız sizi okula da gönderirim.
AHMET AYDIN (Adıyaman) - Siz de edebince konuşun.
ADNAN KESKİN (Devamla) - Nasırınıza basılmış gibi kalgıma, onu da sorarlar. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN - Evet, lütfen...
ADNAN KESKİN (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, 9/10/2011 günü Denizli'nin Çam ilçesinde de bir sel felaketi yaşanmıştır. Adı geçen ilçenin kırsal kesimdeki yerleşim alanları genellikle orman içi köylerdir, buralarda...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Keskin, süreniz bitti toparlayın.
Bir dakika daha veriyorum efendim.
ADNAN KESKİN (Devamla) - Teşekkür ederim.
Bu köylerden bir tanesinde sağanak yağmur nedeniyle yükselen sel suları 2 yurttaşımızın konutunu ve ahırlarını basmıştır. Sıdıka Gümüş isimli bir yurttaşımız yaşamını yitirmiştir.
Sarıkavak, Akdere ve Kirazlıyayla köylerinde ise insanlar genellikle alabalık beslemekle meşguldürler. Bu köylerde otuz tane alabalık işletmesi mevcuttur. Bu işletme sahibi olan insanlar dört yüze yakın havuz sahibidirler. Maalesef9/10/2011 tarihinde meydana gelen sağanak yağmur bu köylerdeki alabalık tesislerinin hepsinin tahribine neden olmuştur, havuzlar tahrip olmuştur, balıklar ölmüştür ama bugüne kadar devlet bu konuda gerekli hassasiyeti ve duyarlılığı göstermemiştir. Orada yaşayan insanlarımız devletin el uzatmasını beklemektedir. Umuyorum başka ülkelere uçaklarla 400 milyon lira para göndererek oradaki harekâtlara katkı yapan siyasal İktidarımız, kendi ülkemizde yaşanan bu olumsuzluklara gerekli duyarlılığı gösterir.
Yüce kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)