| Konu: | TÜRKİYE AZERBAYCAN UZUN VADELİ EKONOMİK VE TİCARİ İŞBİRLİĞİ PROGRAMI VE İCRA PLANININ ONAYLANMASINA İLİŞKİN (S.S.33) |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 13 |
| Tarih: | 27.10.2011 |
MHP GRUBU ADINA SİNAN OĞAN (Iğdır) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Van ve ilçelerinde meydana gelen deprem felaketinde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Cenabı Allah'tan rahmet, yaralılara acil şifa diliyorum.
Yine, bu süreçte maalesef şehit haberleri de gelmeye devam etmektedir. Şehitlerimize de Cenabı Allah'tan rahmet diliyorum, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum.
Terör belasını bu ülkenin başından defetmeye yemin etmiş ve şu anda operasyonlarda olan bütün güvenlik güçlerimizin yüce Rabbim yardımcısı olsun. Biz millet olarak bir bütün hâlinde, bütün siyasi partiler olarak terörle mücadele eden askerimizin, polisimizin sonuna kadar yanındayız. Bunu bir kez daha buradan ifade etme gereği duydum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye-Azerbaycan Uzun Vadeli Ekonomik ve Ticari İşbirliği Programı ve İcra Planının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı hakkında Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Konuşmama başlamadan önce yüce heyetinizi Milliyetçi Hareket Partisi Grubu ve şahsım adına saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, elbette ki dost ve kardeş Azerbaycan ile, aynı şekilde bütün Türk dünyasıyla yapılan anlaşmaların imzalanması ve bir an önce onaylanarak Meclisimizden geçmesi için biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak her iyi, her olumlu adımın yanındayız. Bu çerçevede elbette ki Azerbaycan'la imzalanan bu anlaşmanın da yanında olacağız.
Bu arada Azerbaycan'la ilgili bir sevindirici haberi yüce Meclisinizle paylaşmak istiyorum. Bildiğiniz gibi, geçtiğimiz dönem Türkiye'nin yapmış olduğu Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi Geçici Üyeliği bu defa Azerbaycan tarafından icra edilecektir. Bu çerçevede bunun bütün Türk dünyasına hayırlı, uğurlu olmasını diliyorum. İnşallah başta Dağlık Karabağ sorunu olmak üzere birçok meselede Azerbaycan'ın olumlu katkıları olacaktır.
Mustafa Kemal Atatürk Azerbaycan için "Azerbaycan'ın sevinci sevincimiz, kederi kederimizdir." demişti. Azerbaycan'ın merhum lideri Haydar Aliyev ise "Bir millet, iki devlet" olarak tarif etmişti iki devleti ve bu bir kardeş milleti. Bugün hakikaten de Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'yle beraber Türkiye'ye en yakın ülke Azerbaycan'dır. Van depreminde ilk, yardımımıza koşan ülke de aynı şekilde Azerbaycan oldu. Deprem sonrasında Azerbaycan Parlamentosundan milletvekilleri aradı ve "Bu kayıpların karşısında Azerbaycan Parlamentosunda bir dakikalık saygı duruşunda bulunduk." dediler. Her terör felaketinde, Türkiye'nin yüzleştiği her sıkıntılı durumda aynı tepkileri alıyoruz. Her sevincimizi de Azerbaycan'ın birebir paylaştığının şahidiyiz.
Değerli milletvekilleri, Azerbaycan'ı ve bütün Türk dünyasını Türkiye'nin sevgisinin, Türkiye'nin bu cumhuriyetlere olan sevgisinin en güzel numunesi de bu ülkeleri Türkiye'nin ilk tanıyan ülke olmasıdır. Bu çerçevede 9 Kasımda da yüce Parlamento Azerbaycan'ı tanıma kararını onaylamıştır. Daha yakın bir tarihe bakacak olursak bu hafta Azerbaycan'ın Türkiye'de büyük bir yatırıma imza attığını görmekteyiz. Sayın Başbakan ve Sayın Cumhurbaşkanı Aliyev'in beraber açtığı 5 milyar dolarlık bu yatırımın ilk aşamasında 10 bin kişi istihdam edilecektir ve Türkiye'ye önemli katkılar sunacaktır bu anlaşma. Elbette bu yatırım, Türkiye'ye tek noktaya yapılan en büyük özel sektör yatırımı olarak da kayıtlara geçmiştir.
Bunların sadece bir başlangıç olduğunu ve imkân yaratıldığı takdirde, başta Azerbaycan olmak üzere Türk dünyasında biriken ciddi sermayenin Türkiye'de yatırıma dönüşebileceğini, bunun için ise Hükûmetin bunun önünü açması gerektiğini ifade etmek isterim. Azerbaycan başta olmak üzere diğer Türk cumhuriyetleri, Arap sıcak parasından farklı olarak Türkiye'de yatırım yapmaya, istihdam imkânı sunmaya hazırdır.
Bizim bugün Azerbaycan'la ilişkilerimiz bu kadar iyiyken, kardeşlik bağlarımız bu kadar kuvvetliyken, ticaret hacmimize baktığımızda bunun potansiyelin çok gerisinde kaldığını görmekteyiz. Örneğin, 2010 yılı için yaklaşık 800 milyon dolar bir ihracatımız, 200 milyon dolar ise ithalatımız var. Bu son derece düşük bir rakam. Bizim potansiyelimiz bunun çok daha üzerindedir.
Peki, o zaman, madem bizim büyük bir potansiyelimiz var, bir milletin iki devletiyiz, bu kadar yakınız, ekonomik ve ticari ilişkilerimiz niye bu kadar geri? Buna bakmakta fayda vardır sayın milletvekilleri. Aslında, bugün burada sizin oylarınıza sunulacak olan kanun tasarısında tam da bu sorunun cevabı saklıdır.
Değerli milletvekilleri, Azerbaycan'la biz bu kadar yakınız, ama biz bu anlaşmayı ne zaman imzaladık biliyor musunuz? Dört sene önce. Dört sene önce imzalanan bir anlaşma, daha yüce Meclisin huzuruna getirilememiştir.
Şimdi soruyorum sizlere: Azerbaycan'la ekonomik ve ticari ilişkilerimizi geliştirecek bir anlaşma dört senede bu Meclise nasıl getirilemez? Bunun burada izah edilmesi lazım. Azerbaycan'a bakışınızda bir sıkıntı mı var sizin? Dört senede niye getirememişsiniz? Bir anlaşma dört senede bu Meclisin huzuruna eğer getirilememişse değerli milletvekilleri, burada bir sıkıntı var demektir.
Aynı şekilde -sırası geldiğinde orada da ifade edeceğiz- Irak'la terör anlaşması yapmışız 2009 senesinde. Terör, bizim bir numaralı gündem maddemiz ama hâlâ yüce Meclisin huzuruna getirilememiş. Hükûmet, Parlamentoyu bu anlamda çalıştıramamaktadır. Elbette ki, kanun hükmünde kararnameyle bu ülkeyi yönetme sevdasına düşerseniz, Meclisi böyle devre dışına çıkarırsınız.
Bu sebeple, başta Azerbaycan olmak üzere Türk cumhuriyetleriyle yapılan anlaşmaların bir an önce Meclis huzuruna getirilmesi lazım. Bir taraftan "kardeşiz" diyeceğiz; öte taraftan, 2008 yılında Azerbaycan'ın, Parlamentosunda onayladığı bir anlaşmayı dört senede bu Parlamentonun gündemine getiremeyeceğiz. Protokolleri getirmesini biliyoruz Meclis gündemine ama Azerbaycan'la ekonomik ve ticari ilişkilerimizi geliştirecek bir anlaşmayı getiremiyoruz.
Protokol demişken; değerli milletvekilleri, Ermenistan'la ilişkilerimizin mevcut durumunu dikkate aldığımızda, Ermenistan'la "Futbol diplomasisi" diye başladığımız, "açılımlar" diye devam ettiğimiz, ancak Ermenistan Devlet BaşkanıSarkisyan'ın "Karabağ'ı biz aldık, Ağrı Dağı'nı da siz alın Ermenistan gençleri." dediği bir noktada hâlâ Ermenistan'la bir umut içerisindesiniz ve hâlâ Ermenistan'la anlaşmaları, protokolleri bu sene Meclis gündemine yeniden getirdiniz.Bunun da bu cevabını burada, yüce Meclise ve milletimize vermek lazım.
Bir taraftan, protokolleri Meclis gündemine getireceksiniz öte taraftan, aynı değerlere sahip olduğumuz, aynı kökenden geldiğimiz "kardeşiz" dediğimiz, aynı aileden olduğumuz bir cumhuriyetle yapmış olduğumuz ekonomik ve ticari anlaşmaları daha da geliştirmek için imzaladığımız anlaşma dört senede yürürlüğe giremeyecek. Burada, bu bakışta bir sıkıntı var ve bu sıkıntının giderilmesi lazım.
Değerli milletvekilleri, elbette ki bununla ilgili söylenecek çok şey var ancak bölgeyi ilgilendiren bir başka önemli konuda yüce Meclisimize bilgi vermek istiyorum. Biliyorsunuz Van'da acı bir deprem yaşadık ama buna da şükrediyoruz. Niye şükrediyoruz? Çünkü burada hiç olmazsa binaların yıkılması sebebiyle insan kayıpları oldu. Allah korusun, aynı şiddetteki deprem Iğdır'da olsaydı ne olacaktı biliyor musunuz? Sadece binalar yıkılmayacaktı, Türkiye'nin 16 kilometre ötesinde olan Metsamor Nükleer Santrali de bu anlamda yıkılacaktı ve o santralin sızıntısıyla artık, yıkıntıların arasında birilerini arama durumu olmayacaktı maalesef.
Değerli milletvekilleri, 1973 senesinde yapılan bir santralden bahsediyorum. Sınırımızın sadece 16 kilometre ötesindeki bir santralden bahsediyorum. Defalarca, bununla ilgili defalarca müracaatlar ettik Türkiye Atom Enerjisi Kurumuna. Aldığımız cevap sadece şudur: "Efendim, biz gerekli erken uyarı sistemini kurduk." İyi, kurdunuz. Şunu mu söyleyeceksiniz: "Ey Iğdır halkı, ey Doğu Anadolu halkı, bir sızıntı var, on dakika sonra bu sızıntıdan hepiniz etkileneceksiniz." Bunu mu söyleyeceksiniz? Ciddi devletler bunun tedbirini alır. Bununla ilgili, neredeyse bütün devletlerin açıklaması var, bu santralin kapatılmasıyla ilgili çalışmaları var. Bir tek bizim Hükûmetimizin yok. Bununla ilgili, herkes konuşmuş, bir tek bizim Hükûmetimizden "çıt" yok.
ÖZCAN ULUPINAR (Zonguldak) - Siz iktidardayken niye yapmadınız?
SİNAN OĞAN (Devamla) - Değerli milletvekilleri -dokuz senedir iktidardasınız, dokuz senedir iktidardasınız- bununla ilgili olarak binlerce imza toplandı. 1988 yılında Ermenistan'ın Spitak şehrinde deprem oldu, 25 bin kişi hayatını kaybetti. Bu santral altı sene kapalı kaldı, üç ay santralin sızıntısı durdurulamadı. Bugün Iğdır'da, maalesef, her ailede bir kanser vakası var. Veterinerlere giden iki başlı buzağı, altı ayaklı kedi artık sıradan vaka hâline gelmiş durumdadır. Bununla ilgili Iğdır halkının feryadına, figanına hiç kimse maalesef bugüne kadar ses vermiş değil ve bugün buradan yüce heyetinize sesleniyorum: Bölge büyük bir felakete doğru gitmektedir. Bu felakete bir "dur" deyin.
Van depremiyle insanlarımızı kaybettik ama hiç olmazsa bölgedeki insanlarımızın önemli bir kısmı çok şükür ki bu depremden zarar görmeden kurtuldu. Ama emin olun ki aynı deprem Iğdır şehrinde olsa, Kars vilayetimizde olsa, Ardahan vilayetimizde olsa veya sınırımızın hemen öte tarafında olsa bölgede bir tek kişinin kurtulma ihtimalî yoktur. Metsamor Nükleer Santrali 40 bin kişinin ölümüne sebep olan Çernobil'den bile daha eski bir teknolojiye sahiptir. Daha yeni, bir İngiliz gazetesi bir rapor yayınladı ve bu rapora göre dünyadaki 442 santral içerisinde bir deprem sonrasında zarar görecek, sızıntı yapacak santraller içerisinde ilk 10'u tespit etti ve Metsamor Nükleer Santrali ilk 10 içerisindedir. Burada, tabii, Türkiye'de nükleer santralleri tartışırken -yeni nesil nükleer santralleri- elbette çevrecilerimiz Greenpeace olsun, diğerleri olsun buna karşı çıkıyor ama her ne hikmetse başta Hükûmet olmak üzere, çevreciler olmak üzere, Çevre Bakanlığımız olmak üzere, Enerji Bakanlığımız, Atom Enerjisi Kurumumuz hiçbirisi ve hiçbirisi bu tehlikenin geldiğini görmüyor, görmek istemiyor. Binlerce imza kampanyası yapıldı, imza toplandı ama o vatandaşların, Iğdır halkının imzası kale alınmadı.
Değerli milletvekilleri, buradan size Avrupa Birliğinin bu konudaki görüşlerini de kısaca okumak istiyorum. Avrupa Birliğinin dönemin Ermenistan Temsilcisi, İngiltere'nin Erivan Büyükelçisi Timothy Marschall Jones'un yaptığı açıklamada şunları görmekteyiz: "Olası büyük bir depremde Metsamor Nükleer Santrali paramparça olacak ve meydana gelecek nükleer kıyamette tüm canlılar yok olacak. Ermenistan verdiği sözleri tutmalı ve santrali kapatmalıdır." Yine Ermenistan'da görev yapan İtalyan Büyükelçisinin aynı çerçevede bir açıklaması var, olası bir depremde bölgeden kimsenin kurtulamayacağını ifade ediyor. Bu santrali bugün Ruslar işletiyor. Rusların Greenpeace Başkanı İvan Blokov daMetsamor Nükleer Santralinde küçük kazaların sayısında ciddi artışların yaşanmaya başlandığını ve bunun da santralin güvenli olmadığının göstergesi olduğunu ifade ediyor.
Değerli milletvekilleri, santralde bugüne kadar 150 kaza yaşandı. Bunların 5 tanesi büyük kazadır, geri kalanı küçük ve orta ölçekli kazadır. Bu santral dünyanın en tehlikeli santralidir.
Biz bugün depremin acılarını konuşuyoruz, yarın büyük bir felaketi konuşmamak için bir an önce bu konuda tedbir almak durumundayız. Bunu muhalefet olduğum için söylemiyorum. Siz de lütfen, iktidar olduğunuz için muhalefetten gelen her olumlu, her iyi teklife otomatik olarak karşı çıkma alışkanlığınızı bir tarafa bırakın. Bu konuda, gelin, iktidarıyla muhalefetiyle bir bütün olarak, bölgenin kaderini tayin edecek bu santralin kapatılması için beraber çalışalım. Ermenistan'la ilişkilerimiz yok ama bu santralin kapatılması için bizim yapabileceğimiz çok şey var. Azerbaycan'ın da bu konuda benzer çabaları var, Gürcistan'ın da var, İran'ın da var. Çünkü, bu, bölge için büyük bir tehdit, bölge için büyük bir tehlikedir. Ancak bu konuyla ilgili Türkiye'nin maalesef herhangi bir çalışması, çabası yoktur. Türkiye'nin bu konudaki bütün çabası, gayreti "Biz sınıra gerekli erken uyarı sistemlerini kurduk ve bir hadise olduğunda milletimizi uyaracağız." diyor. Oysa, Iğdır halkının beklentisi, Kars, Ardahan'daki insanlarımızın beklentisi çok daha farklıdır; kanser vakalarıyla ilgili ciddi artış var, orada kanser erken tanı teşhis merkezinin bir an önce kurulması lazım, bakanlıklarımızın bir an önce Metsamor'un etkileri konusunda çalışma yapması lazım. Bununla ilgili olarak biz bir site dahi kurduk, bütün çalışmaları yaptık ve bunu isteyenle paylaşmaya da hazırız.
Değerli milletvekilleri, Azerbaycan'la olan ekonomik ve ticari ilişkilerimiz bu anlaşmayla ben inanıyorum ki daha da gelişecektir ama bu konularda Hükûmeti biraz ciddiyete davet ediyorum, bir anlaşma dört sene bekletilmez. O anlaşmada yazılan birçok husus artık geçmişte bile kalmıştır. Bu sebeple bu tür önemli konularda Meclisimizin daha iyi çalıştırılması lazım. Meclisimizin bu anlamda iş birliği yapması lazım. Beş dakika konuşulan bir konuda gelip burada yirmi dakika? İç Tüzük gereği hakkınızdır ama her konuda da konuşulmaz. Bu tür önemli anlaşmaların önceliğe alınması lazım değerli milletvekilleri. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Siyaset yapmayın. Çok samimi bir konuşma yapıyorum burada ve samimi olarak sizi iş birliğine çağırıyorum. Ortadadır bu, samimiyetiniz ortadadır, dört senede Azerbaycan'la yapılan anlaşmayı Meclis huzuruna getirememişsiniz, daha neyi konuşuyorsunuz? Getirememişsiniz.
AHMET AYDIN (Adıyaman) - İşte getirdik, çıkarıyoruz.
SİNAN OĞAN (Devamla) - Yetki sizde değil mi, çoğunluk sizde değil mi? Azerbaycan'a bakışınızda bir sıkıntı mı var, onu söyleyin. Eğer Azerbaycan'a bakışınızda bir sıkıntı yoksa o zaman sizin çalışma anlayışınızda bir sıkıntı var. Dört senede bir anlaşma nasıl getirilemez Meclis huzuruna? Hadi Azerbaycan'ı bir tarafa bırakalım, Irak'la anlaşma yapmışız, terörün her gün can aldığı ve gidip Irak'ta yuvalandığı Irak'la anlaşma yapmışız. Ne zaman? 2009'da. Hâlâ getirememişsiniz.
AHMET AYDIN (Adıyaman) - O da gündemde. Getirmişiz, getirmişiz.
SİNAN OĞAN (Devamla) - Terör sizin önceliğiniz değil mi? Türk dünyası sizin önceliğiniz değil, bunu biliyoruz. (AK PARTİ sıralarından "Geç onu" sesleri) Önceliğiniz değil Türk dünyası. Bunu da buradan görüyoruz. Peki, terörde mi önceliğiniz değil sayın milletvekilleri?
AHMET AYDIN (Adıyaman) - Bırak Allah aşkına, lafla peynir gemisi yürümez.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) - Bakın, samimi konuşuyorsanız ajite etmeyin, lütfen.
BAŞKAN - Lütfen? Lütfen?
SİNAN OĞAN (Devamla) - Dolayısıyla, gelin burada samimi olarak memleketimizi, milletimizi ilgilendiren bu çok önemli konularda beraber çalışalım. Biz her türlü desteği vermeye hazırız. Sizden sadece samimiyet bekliyoruz.
Saygılar sunuyorum.
Teşekkür ederim. (MHP sıralarından alkışlar)