| Konu: | VAKIFLAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜNE AİT YERLERDE İKAMET EDEN DİN GÖREVLİLERİNE AÇILAN ECRİMİSİL DAVALARININ ARAŞTIRILARAK ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLERİN BELİRLENMESİ AMACIYLA 13/4/2012 TARİHİNDE TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA VERİLMİŞ OLAN MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGESİNİN GENEL KURULUN 7 MAYIS 2013 SALI GÜNKÜ BİRLEŞİMİNDE SUNUŞLARDA OKUNMASINA VE GÖRÜŞMELERİNİN AYNI TARİHLİ BİRLEŞİMİNDE YAPILMASINA İLİŞKİN |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 100 |
| Tarih: | 07.05.2013 |
ÖMER FARUK ÖZ (Malatya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; CHP tarafından Vakıflar Genel Müdürlüğüne ait meşrutalarla ilgili ecrimisiller noktasında araştırma önergesi verilmesiyle ilgili söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Vakıflar Genel Müdürlüğünün idare ettiği gayrimenkullerin hayrat ve akar diye ikiye ayrıldığı herkesin malumudur. Akar ve hayrat dengesi vakfın yaşaması için şarttır. Vakfeden, bir vakfın yaşayabilmesi için bu dengeye azami hassasiyet göstermiştir. Eğer, bir vakfın akarı olmazsa yani hayır şartlarını yerine getirecek derecede bir düzeyde geliri olmazsa vakfın yaşama imkânı da yoktur. Bu durum hayratın yani hayır için ayrılmış unsurların devam etmesini engeller. Hayratı olmayan veya devam etmeyen bir vakıf düşünülemeyeceğine göre, öncelikli olarak akarını yaşatacağız ki hayratı da yaşasın. Bu nedenle, bu dengeyi yöneticiler ve vakıf mütevellileri mutlaka gözetmeli ve buna göre davranmalıdırlar. Bu durum vakfedenin yöneticiler üzerindeki hakkıdır. Vakfedenin iradesine uygun davranmak her yöneticinin yapması gereken bir davranıştır. Aksi takdirde, emanet edileni, emanet edenin rızasına aykırı kullanmış oluruz ki bu durum büyük bir vebaldir.
Önergede belirtilen meşrutaları 3 kategoride sıralayabiliriz:
1) Vakfiyesinde "meşruta" yazan, meşruta bulanan yerlerle ilgili zaten bir sıkıntı bulunmamakta, buradan cami görevlilerimiz ücretsiz olarak istifade etmektedirler.
2) Vakfiyesinde meşruta olmasına rağmen bilahare yıkılmış, cemaat tarafından yapılmış olan yerler var. Ki doğrudur, 1999 yılından 2004'lü yıllara kadar bunlardan bedel alınmıştır, 2004 yılından itibaren de buradan artık kira alınmamaktadır.
3'üncüsü, hayrat veya akar bir yer üzerinde cemaat tarafından yapılmış olan meşrutalar vardır. Hayrat bir yere eğer vakfiyesinde olmadığı hâlde, bir meşruta yapılmışsa buradan Kamu Konutları Yönetmeliği çerçevesinde sembolik bir lojman bedeli alınmaktadır. Akar bir yerin üzerine yapılmış ise bu rayiç bedel üzerinden hesaplanmış olsa dahi, şimdiye kadar ödenen, alınan bedeller, normal kira bedellerinin üzerine çıkmamıştır. Bu süreçte vakfiyesinde olmadığı hâlde hayrat veya akar üzerine yapılan yerlerle ilgili kira bedellerinin ödenmesi gayet tabiidir. Bunun en doğal örneği de Diyanet Vakfı tarafından yönetilen yerlerdeki meşrutalardan da Kamu Konutları Yönetmeliği çerçevesinde lojman bedeli alınmaktadır. Bunu da böyle algılamak gerekiyor. Bu meşrutaları kullanan imam, müezzin veya müftülük görevlileri burada otururlar ve oturdukları süre içerisinde kiranın bir kısmını verirler veya vermezler ve bu arada, bu imamın tayini çıkar, ayrılır veya emekli olur, yerine gelen din görevlisi kardeşimiz de belli bir süre bu kirayı ödemediği zaman belli bir kira tahakkuk eder. Bunlarla ilgili, geçtiğimiz yıllarda 4916 ve 6111 sayılı Kanun'la düzenlemeler yapıldı ama din görevlilerimiz bundan istifade noktasında müracaatta bulunmadılar. Ki şunu belirteyim: Bu çok az sayıda bir din görevlimizi ilgilendiren bir konudur. Din görevlilerimize AK PARTİ iktidarının nasıl sahip çıktığı din görevlilerimiz tarafından zaten bilinmektedir.
Vakıflar Genel Müdürlüğü, vakfedenlerden emanet aldığı vakıflarla ilgili olarak bilhassa meşrutalar noktasında oluşacak sorumluluğu gidermek için bir sistem oluşturmuştur. Bana göre de bizler açısından önerilecek sistem de bu olmalıdır. Hiçbir din görevlisi aleyhine mağduriyet oluşturacak mahiyette, vakfedenin rızasına uymayan bir uygulama söz konusu değildir. Eğer bu sistem dışına çıkılırsa bu kez, vakfedenin rızasına aykırı davranılmış olur ki asıl sorgulanması gereken ve sorumluluk taşınması gereken alan da budur.
Bu nedenle, sözlerimin başında da ifade ettiğim gibi, vakfedenin akar ve hayrat dengesine azami hassasiyet göstererek vakıflarımızı ve vakıf alanlarımızı korumalıyız. Sadece cami alanlarında değil, bütün alanlarda bu hassasiyeti göstermediğimiz takdirde korkarım ki vakıf gayrimenkullerimiz işgale uğrar. Zaten bu hassasiyetin gösterilmemesi nedeniyle cumhuriyetin ilk yıllarından bu yana, gerek planlı gerekse de plansız, vakıf gayrimenkulleri işgale tabi tutulmuştur. Her alanda olduğu gibi bu alanda da yapılan yanlış uygulamaları düzeltmek, iyileştirmek ve vakfedenin rızasına uygun hâle getirmek de AK PARTİ iktidarına nasip olmuştur. 2004 yılında çıkarılan kanunla vakıf yerleri işgal altından arındırılmış ve vakıflar lehine muazzam bir gelir kapısı açılmıştır.
2002 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğünün geliri -dikkatinizi çekiyorum sayın milletvekillerimiz- 30 milyon TL idi. Enflasyon oranında hiçbir artış olmamasına rağmen, 2012 yılında Vakıfların geliri 350 milyon liraya çıkmıştır, yaklaşık 12 katı. Bu rakama ulaşabilmek için eldeki gayrimenkuller en verimli şekilde yatırıma dönüştürülmüş ve işgalden arındırılmıştır. Bu başarı, vakfedenin iradesine gösterilen ihlaslı samimiyetin sonucudur. Vakıf yöneticileri ve aynı zamanda vakıf kullanıcıları bu samimiyeti göstermedikleri takdirde korkarım ki vakfın manevi sorumluluğundan kaçamayacaklardır. Bu hassasiyet sadece gelir getirmek noktasında kalmamalı, aynı zamanda hayır şartlarının yerine getirilmesinde de gösterilmelidir. Bu çerçevede, Vakıflar 2002 yılından bugüne kadar 3.750 vakıf eserinin restorasyonunu tamamlamıştır ve bununla da kalmamış, 5 bin muhtaç aileye maaş, 15 bin öğrenciye burs ve 20 bin aileye de gıda yardımı yapmıştır.
Hülasa olarak, Meclis araştırması yapılması istenen konu çerçevesinde şunu ifade etmek mümkündür: Vakıflar Genel Müdürlüğü, bütün konularda olduğu gibi meşruta konusunda da vakfedenin iradesine azami hassasiyet göstermektedir. Bütün bunlara rağmen, bu sistem içerisinde mağduriyete uğramış din görevlilerimiz varsa bunların mağduriyetinin giderilmesi de Vakıflar Genel Müdürlüğünün sorumluluğu içerisindedir; bunun için azami gayret gösteriyor ve bundan sonra da gösterecektir.
Bu nedenle, sözlerime son verirken verilen Meclis araştırması önergesine karşı olduğumuzu bu vesileyle tekrar ediyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Öz.
İHSAN ÖZKES (İstanbul) - Sayın Başkan?
BAŞKAN - Cumhuriyet Halk Partisi Grubu önerisi üzerinde üçüncü konuşmacı?
İHSAN ÖZKES (İstanbul) - Sayın Başkanım, lütfen?
BAŞKAN - Buyurun.
İHSAN ÖZKES (İstanbul) - Anlattıklarıma sayın konuşmacı yanlış anlam yükledi. Dolayısıyla düzeltmem lazım. İstirham ediyorum.
ÖMER FARUK ÖZ (Malatya) - Gayet doğru anlam yükledim.