| Konu: | AK PARTİ GRUBUNUN, GENEL KURULUN ÇALIŞMA SAATLERİ İLE GÜNDEMDEKİ SIRALAMANIN YENİDEN DÜZENLENMESİNE; 7, 14, 21 VE 28 MAYIS 2013 SALI GÜNKÜ BİRLEŞİMLERİNDE BİR SAAT SÖZLÜ SORULARIN GÖRÜŞÜLMESİNİ MÜTEAKİP DİĞER DENETİM KONULARININ GÖRÜŞÜLMEYEREK GÜNDEMİN "KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER" KISMINDA YER ALAN İŞLERİN GÖRÜŞÜLMESİNE; 8, 15, 22 VE 29 MAYIS 2013 ÇARŞAMBA GÜNKÜ BİRLEŞİMLERİNDE SÖZLÜ SORULARIN GÖRÜŞÜLMEMESİNE; 450 SIRA SAYILI KANUN TASARISI'NIN İÇ TÜZÜK'ÜN 91'İNCİ MADDESİNE GÖRE TEMEL KANUN OLARAK BÖLÜMLER HÂLİNDE GÖRÜŞÜLMESİNE İLİŞKİN |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 100 |
| Tarih: | 07.05.2013 |
MEHMET ŞANDIR (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Muhtemelen dünyanın hiçbir ülkesinde kendi gündemini belirlemek için dört saat tartışan ne bir kurul vardır ne bir heyet vardır ne de bir kurum vardır.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Doğru, çok doğru.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Ama "Doğru." dediğiniz hadisenin sorumluluğu da size ait.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Aynen öyle, doğru.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Çünkü, bu uzlaşmayı temin ederek, bu Genel Kurulun çalışmalarını, çalışma programını muhalefetle beraber belirlemek ve kabul etmek sizin sorumluğunuzda, iktidar grubu olarak ama ne yazık ki böyle.
Değerli arkadaşlar, biz, bu grup önerilerini, milletin gündemini dile getirmek, bu Genel Kurulda, Meclisin kürsüsünde dile getirmek için bir fırsat olarak değerlendiriyoruz. Ama ne yazık ki şimdi TRT'nin engeline takılıyoruz, milletin gündemini yine milletin huzuruna getirememek gibi bir sonucumuz da var.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu, tabii, Hükûmetin grubu olması dolayısıyla gene Meclisin gündemini belirlemek yetkisine, hakkına sahip çünkü ülkeyi yönetme sorumluluğu kendilerine ait. Ama bu konuda, yılların deneyimiyle on yılını dolduran bir grup olarak, her defasında ifade ettiğimizi bir daha söylemek istiyorum. Sayın Elitaş buraya bakıyor ama bakın, geçen hafta, Adalet ve Kalkınma Partisi grup önerisinin belirlediği program elimde. Bu hafta için diyorsunuz ki: "7 Mayıs 2013 Salı günkü birleşimde 15.00 ila 20.00 saatleri arasında çalışalım." Ama şimdi getirdiğiniz öneriyle "Bitime kadar çalışalım." diyorsunuz. Geçen hafta hangi kanunları öne çıkartacağınızı belirliyorsunuz, bu hafta kaç tane bilemedim, sayamadım, muhtemelen 30 tane kanunu tekrar öne almaya çalışıyorsunuz. Milletin aklıyla alay eder gibi, Genel Kurulun, sayın milletvekillerinin aklıyla alay eder gibi, önümüzdeki haftayı -bu hafta bitime kadar- yani bu angarya usulünü yine bir dayatma üslubuyla getiriyorsunuz. Önümüzdeki haftaya lütfediyorsunuz, "Saat 23.00'e kadar çalışalım." diyorsunuz. Fakat bir sonraki haftada, yine milletin aklıyla alay eder gibi "Saat 20.00'ye kadar çalışalım." diyorsunuz. Biz de biliyoruz ki onu tekrar değiştireceksiniz, bitime kadar usulünü gene getireceksiniz.
Değerli arkadaşlar, kendimize saygının gereği, bu kuruma saygının gereği, Türkiye Büyük Millet Meclisinin ruhunun, misyonunun gereği biraz ciddiyet, lütfen biraz ciddiyet. Böyle kendi kararıyla bu kadar oynayan bir kurul, bir grup, bir anlayış nasıl kabul edilebilinir? Her defasında bunu söylemiş olmamıza rağmen "Biz yaptık oldu. Bizim yaptığımız doğru." anlayışının, bir yerlere bakılırsa bir anlamı vardır, bir tanımı vardır.
Değerli arkadaşlar, ben, Sayın Başbakan Yardımcısının, Sayın Bakanın ve iktidar partisi grubunun yöneticilerinin burada bulunmasını da fırsat bilerek size milletin gündeminden başlıklar sunmak istiyorum.
Tabii ki işte uluslararası sözleşmeleri getireceksiniz, tabii ki işte bazı kurumları özelleştirebilmek için hukuk getireceksiniz yani kendi anlayışınız ve programınız doğrultusunda buraya bir karar, bir program getireceksiniz ama bir de milletin gündemi var, milletin gündemindeki olaylar var. Bunları da muhalefet partileri olarak bizler huzurunuza getiriyoruz; olmadık laflar, dünyanın lafını söylüyorsunuz.
Bakın, değerli arkadaşlar, bugün bir arkadaşımız ifade etti: Mısır üreticileri mısırı ektiler, birkaç ay sonra da hasat edecekler. Ama şimdiden inanınız ki Çukurova çiftçisi tir tir titriyor. Niye? Çünkü mısır ithalatçılarına hâlâ ruhsat veriyorsunuz. Türkiye mısır doldu. Üretilen mısırı bu üretici kime satacak, kaça satacak? Şuna bir tedbir geliştirin ey Hükûmet, buradasınız, Kalkınma Bakanımız da burada.
Pamuk primleri, yağlı tohum primleri gecikti ve söz vermiş olmanıza rağmen gecikti. Hâlbuki üretici, çiftçi, verdiğiniz söze dayalı olarak program yaptı, borçlandı, söz verdi. Hâlbuki şimdiden bir ay gecikti. Daha ne kadar sonra ödeneceği de belli değil. Niye? Anlaşılıyor ki hazinede nakit paranız yok.
Bir başka konu değerli arkadaşlar, 2/B konusu. 2/B meselesinin gündeme geldiği her ilde kıyamet kopmaktadır değerli milletvekilleri, her biriniz için geçerli bu. Henüz daha rahat olanlar illerinde 2/B'nin rayiç bedelleri açıklamayan illerdir. Açıklandığında siz de göreceksiniz. Mersin'de bazı ilçelerde açıklandı, samimiyetle söyleyeyim, eylem yapmalarına muhalefet partisi olarak biz engel olduk, trafiği keseceklerdi. 1 dönüm 2/B arazisi için 400 bin lira rayiç bedel biçilir mi? Bunu bu çiftçi, bu köylü nasıl alsın? Kendi elinizle kör kuyuya bir taş attınız, şimdi çıkartabilmek için üç defa oldu kanun çıkartıyorsunuz, daha on üç defa da kanun çıkartsanız bu kör kuyudan çıkamayacaksınız. 2/B Yasası, 2/B uygulaması bir zulüm yasasıdır; çiftçimize, köylümüze, elinin emeğiyle geçinen insanımıza karşı AKP iktidarının bir zulmü olmuştur. Ama bu konuyla ilgili yine kulağınızın üzerine yattınız, Hükümet olarak bir gündem olarak bu Meclise getirmiyorsunuz.
Bir başka husus: Bu çiftçilerin sorunlarını yarın biz grup önerisi olarak Genel Kurula getireceğiz. Adana Milletvekilimiz Sayın Muharrem Varlı da burada bu işin detayını size anlatacak. Ümit ederim ki vicdana gelirsiniz, bir şeyler yapmak gereğini duyarsınız.
Bir başka konu: Değerli arkadaşlar, yetki aldınız, kanun hükmünde kararnameler çıkarttınız ama çıkarttığınız kanun hükmünde kararnameyle işin dengesini, düzenini bozdunuz. Bakın, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığında, Millî Eğitim Bakanlığında çıkarttığınız kanun hükmündeki kararnameyle çalışanların özlük haklarını bir düzene bağladınız, aynı yetkiyle Sağlık Bakanlığında çıkarttığınız kanun hükmünde kararnameyle düzeni altüst ettiniz. Bir kısmının özlük haklarını korudunuz, bir kısmının özlük haklarını geriye götürdünüz. İki yıldır bağırıyor Sağlık Bakanlığının çalışanları: "Burada bir adaletsizlik var -rakamları var- bunu düzeltin." diyor. İşte Hükûmet burada, Sayın Genel Başkan Yardımcımız burada. Bana ulaşan metni size de sunabilirim, örnekleriyle var. Bir zulüm var değerli arkadaşlar. Devlet, eğer uygulamalarında adalet duygusunu geliştirirse meşru olur yoksa gayrimeşru olur. Devlet milletten aldığı yetkiyi kullanırken eğer adaletli davranmıyorsa, eşit davranmıyorsa o devlet zulüm devleti olur. Bugün Sağlık Bakanlığında çıkarttığınız kanun hükmündeki kararnameyle uyguladığınız personel rejimi bir zulüm yaratmaktadır. Bu konuyu da yarın bizim bir milletvekilimiz Sayın Ali Öz gündem dışı tekrar gündeme getirecek. Ama, lütfen, bunlar muhalefetin şovu değil, muhalefetin muhalefet yapmak arzusuyla buraya getirdiği konular değil, ülkemizin ve insanımızın yaşadığı sıkıntılar. Bunlara bir tedbir getirmemiz lazım.
Milletin gündeminde daha birçok konu var. Benim memleketim olan Hatay'da, Gaziantep'te, Şanlıurfa'da Suriye olaylarından dolayı bir hadise yaşanıyor değerli bakanlar; kaçakçılık dolayısıyla. Hatay'daki çiftçinin, Gaziantep'teki, Şanlıurfa'daki çiftçinin ürünleri payimal oldu. Dolayısıyla, Hükûmetin gündemini belirlemek için sayısal gücünüzü kullanarak burada ikide bir program değiştirebilirsiniz ama milletin gündemi sizin de sorumluluğunuzdur. Bunları arz etmek için söz aldım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Getirdiğiniz programın aleyhinde söz aldım, yaptığınızın doğru olmadığını tekrar ifade ediyorum.
Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)