GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: BÖLGEMİZDEKİ GELİŞMELER VE SURİYE KONUSU HAKKINDA
Yasama Yılı:2
Birleşim:100
Tarih:26.04.2012

MHP GRUBU ADINA MEHMET ŞANDIR (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle şahsım ve grubum adına yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Suriye'de olaylar başlayalı bir yılı geçti. 6 Mart 2011 tarihinden bu yana yaklaşık on dört ay geçti. On dört ayda ve bu kadar ölümden sonra, AKP Hükûmeti, Sayın Dışişleri Bakanı muhtemeldir ki dünyanın birçok ülkesine giderek bilgi verdiler ama Türkiye Büyük Millet Meclisine ısrarlı taleplerimiz üzerine gelip bugün bilgi veriyorlar. Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz, çok önceden ifade ettiğimiz genel görüşme talebimizde bir nezaketin gereği "Dışişleri Bakanı gelsin bilgi versin, gruplar da bu konuda bilgilensin ve endişelerini, görüşlerini ifade etsin." dedik. Bugün Sayın Dışişleri Bakanı burada, bu talebe cevap verdi.

Ben şimdi size ve milletime, halkıma soruyorum: Sayın Dışişleri Bakanı AKP İktidarının Suriye'yle ilgili dış politikası hakkında bilgi mi verdi, yoksa bu Parlamentoya, AKP'nin görüşlerini paylaşmayanlara hakaret mi etti? (MHP sıralarından "Hakaret etti." sesleri)

Değerli arkadaşlar, yalnız bize değil, AKP'nin dış politika yaklaşımlarını paylaşmayan herkese hakaret etti. Öncelikle, Sayın Bakanın şahsına yakıştıramadığım bu "âcizlik" kelimesini kendisine iade ediyorum. Âciz olan sizsiniz ve âciz olan sizin iktidarınızın dış politika yaklaşımıdır Sayın Bakan. (MHP sıralarından alkışlar) Siz buraya milleti azarlamaya mı geldiniz, bilgi vermeye mi geldiniz?

EMİN HALUK AYHAN (Denizli) - Şakulü bozuk onun, şakulü!

MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Hiç yakışmamıştır Sayın Bakanım.

ALİ UZUNIRMAK (Aydın) - Hele bir diplomata, Dışişleri Bakanına...

MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Biz sizin dış politika yaklaşımlarınızı beğenmek mecburiyetinde değiliz. Doğru da yapmıyorsunuz.

MUHARREM VARLI (Adana) - Şu hareketi kime yaptılar, şu hareketi?

MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Âcizlik sizin yaklaşımınızdır.

Şimdi size burada milletim adına soruyorum: İsrail'e karşı Mavi Marmara olayında 9 vatandaşımız katledildi.

CELAL ADAN (İstanbul) - Nerdeydiniz?

MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Ne yaptınız?

ERKAN AKÇAY (Manisa) - Hiçbir şey.

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Âciz, âciz...

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen...

Kendi hatibiniz konuşuyor.

MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Allah aşkına, yani gelip bu kürsüde bu millete hakaret etmeye hakkınız var mı?

Âcizlik yaptınız. Esas âcizlik size yakışır, sizin üzerinizde tarihî bir etiket olarak kalacaktır, bunu bilesiniz. Böyle bir şey olur mu? Gelip burada milleti âcizlikle suçlamaya hakkınız var mı?

Hani tazminat alacaktınız, hani özür dilettirecektiniz, nerede?

MUHARREM VARLI (Adana) - Ağabeyleri izin vermemiştir, ağabeyleri! Şu hareketi kim yaptı, şu hareketi? Kime yaptılar?

MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Değerli arkadaşlar, Türk askerinin başına çuval geçirildi.

OKTAY VURAL (İzmir) - Bunların da başında çuval var zaten!

MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Türk askerinin başına çuval geçirildi. Neredeydiniz? Ne yaptınız?

ERKAN AKÇAY (Manisa) - Sorumlusu burada.

MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Türk askerinin başına çuval geçirenlerle ilgili hangi politikanızı değiştirdiniz Sayın Bakan?

HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) - Çuval geçirenlere dua ettiler, dua!

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - İşte âcizlik bu, âcizlik bu!

MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Irak'ta 1,5 milyon Müslüman'ın kanına girildi, 300 bin kadının ırzına geçildi.

ERKAN AKÇAY (Manisa) - Tek kelime çıkmadı ağızlarından.

MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Ne yaptınız?

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Âciz!

MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Hani büyük Türkiye? Hani merkez Türkiye? Hani büyük iktidar AKP?

ALİM IŞIK (Kütahya) - Amerikan askerlerine dua ettiler beraber.

MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Hani stratejik derinliğin sahibi Sayın Dışişleri Bakanı?

SİNAN OĞAN (Iğdır) - Stratejik çukur oldu!

MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Başka şeyler konuşacaktık ama gelip burada milleti âcizlikle suçlamak sizin haddiniz değil Sayın Bakan.

EMİN HALUK AYHAN (Denizli) - Açıklama yapmadı, okudu zaten.

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) - Arkadaşlar, toplu hâlde mi konuşacaksınız? Grup adına konuşuyor.

EMİN HALUK AYHAN (Denizli) - Niye kızıyor? "Pis pis" mi dedik?

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Hepimize söyledi. Sen de karşı çıkmalısın.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen, kendi hatibiniz konuşuyor, müsaade buyurun.

MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Sayın Bakan, bakınız, âcizlik kelimesiyle başlarsanız size söylenecek çok söz vardır. Türk milletinin yüreğine batmıştır. Milliyetçi Hareket Partililer, Türk milliyetçileri olarak asla kabul etmiyoruz, sizi böyle parmakla kimse çağıramaz. Ne itirazınız oldu buna? Var mı böyle bir şey? (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)

OKTAY VURAL (İzmir) - Biz Meclise çağırıyoruz, zor geliyor.

MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Yani böyle çağrılmanın anlamı ne?

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - İşte, âcizlik bu, âcizlik bu! Böyle bir şey bana yapılsa Dışişleri Bakanı olarak dolaşmam bile.

MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Yakışıyor mu Türkiye'ye, Türkiye Cumhuriyeti devletine, Dışişleri Bakanına? Buna karşı ne yaptınız? Koşa koşa gittiniz. Âcizlikle suçlayamazsınız, suçlarsanız perişan olursunuz. Politikanız âcizliktir.

Değerli milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti devletinin Dışişleri Bakanı samimi ve tutarlı olmak mecburiyetinde. Ben üzüntülerimi ifade ediyorum. Sayın Bakanın ilmine, gayretine, hassasiyetine, duygularına saygım var, güvenim var ama öyle bir tavır içerisinde ki sanki suçüstü yakalanmış olmanın telaşında burada geldi nutuk attı ve hakaret etti. Bu göstermektedir ki doğru yolda değilsiniz. Biz sizi biliyoruz Sayın Bakan; sizi tanıyoruz, izliyoruz. Sizi sizin sözlerinizden biliyoruz. Bakın, işte burada belge. Barack Obama'nın seçilmesinden sonra söylediğiniz söz şudur, diyorsunuz ki: "Barack Obama'nın dış politika tercihleri ve öncelikleri tamamen bizim tercih ve önceliklerimizdir." Bunu siz söylüyorsunuz. Amerika Birleşik Devletleri Başkanıyla görüştükten sonra söylediğiniz söz bu.

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Amerika büyükelçisi böyle laf etmedi.

MEHMET ŞANDIR (Devamla) - "Barack Obama'nın tercihleri, görüşleriyle aynı görüş ve tercihlerdeyiz."

AYTUĞ ATICI (Mersin) - Tersi çıktı.

MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Şimdi, milletime sesleniyorum, Adalet ve Kalkınma Partisinin değerli milletvekillerine söylüyoruz: Barack Obama'yla biz neyi paylaşıyoruz arkadaşlar? 1,5 milyon Müslüman'ın kanına girmesini mi paylaşıyoruz?

OKTAY VURAL (İzmir) - "Kişi arkadaşının dinindendir." demişti Başbakan.

MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Yani bu Müslüman kanı akıtan bu Haçlı zihniyetiyle neyi paylaşıyorsunuz Sayın Bakan? Hangi görüşü paylaşıyorsunuz?

ALİM IŞIK (Kütahya) - Nimetleri, menfaati?

MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Şimdi size diyoruz ki: "Siz küresel güçlere taşeronluk yapıyorsunuz." canınız sıkılıyor. E, ne yapıyorsunuz Allah aşkına? Hani buradan çok net, çok doğrudan bir soru sorayım: Sayın Bakan, dün mü yanlıştı, bugün mü yanlıştı? Ne oldu yani bir yıl öncesinde bu Suriye'yle Suriye'yi yönetenlerle kanka olmuştunuz. Ben de bundan övünç duymuştum, Dostluk Grubu Başkanı olarak buna katkı vermek için yürekten gayret sarf etmiştim. Çok da doğru yapmıştınız, güzel yapmıştınız. İnsanlara umut gelmişti, Suriyelilerin gözü parlamıştı. Türkiye'nin dostluğunun değerini o kadar önemsemişlerdi ki, hatta size çok -bana göre- hak etmediğiniz bir muamelede bulunmuşlardı. Sayın Beşar Esad Fransa Devlet Başkanıyla görüşmesinde, özel görüşmesinde, o İsrail-Suriye arasındaki arabuluculuk sürecinde Türkiye dışlanmış ama Beşar Esad Fransa ile görüşmesinde sizi Türkiye Cumhuriyeti devletinin Cumhurbaşkanının danışmanı olarak o görüşmeye resmen katmıştı. Siz buna cesaret edebiliyor musunuz? Ama geldiniz şimdi düşmanlık yapıyorsunuz. Düşmanlık yapıyorsunuz.

Değerli arkadaşlar, benim, siz de biliyorsunuz çok özel sebeplerim var. Şu anda Suriye'de hakim olan şey korkudur, insanlar perişan. Bir sonuç olarak, bu rejimi nasıl götüreceksiniz Sayın Bakan? Gitmiyor işte.

ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) - Gidemez, gitmez. AKP'yi aşar o işler.

MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Nasıl götüreceksiniz? Yani Rusya'yla da mı dövüşeceksiniz?

ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) - AKP'yi aşar Sayın Şandır.

MEHMET ŞANDIR (Devamla) - İran'la da mı dövüşeceksiniz, Çin'le de mi dövüşeceksiniz?

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Bir Amerika'ya sorsunlar önce, tek başına cevap veremezler bu sorulara.

MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Bakın, siz Sayın Başbakanla Çin'e gittiniz; Çin'in Dışişleri Bakanı, İran'ın Dışişleri Bakanı, Hindistan'ın Dışişleri Bakanı, Suriye'nin Dışişleri Bakanı Moskova'da toplantı yaptı. Bundan haberdarsınız, bundan daha büyük istiskal olur mu Sayın Bakan? Siz neyle değiştireceksiniz? Şimdi, bu rejimi değiştirmeden Suriye halkının güvenliğini, huzurunu nasıl sağlayacaksınız? Orada şimdi korku hakim.

Değerli milletvekilleri, Sayın Bakan doğruları da söylemiyor. Orada devlet güçleri vatandaşa zulüm ediyor, öldürüyor falan, tek yönlü bir hadise değil. Suriye'de birçok devletin militanı çatışıyor. (AK PARTİ sıralarından "Ne alakası var?" sesi) Bunu Sayın Bakan da biliyor.

OKTAY VURAL (İzmir) - Ajanları buradan mı gönderiyorsunuz?

MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Orada İran'dan gelenler çatışıyor, Libya'dan gelenler çatışıyor, orada Suudi Arabistan'ın gönderdiği El Kaide militanları çatışıyor, orada Fransızların, İngilizlerin, İtalyanların militanları çarpışıyor.

ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) - Fransız askerleri yakalandı.

OKTAY VURAL (İzmir) - Türkiye'de de kamp var mı acaba?

MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Devlet terörle mücadelede hazırlıklı olmadığı için züccaciye dükkânına tankla giriyor. Yoksa devlet kendi halkını öldürmek gibi bir? Aklını peynir ekmekle mi yedi?

OKTAY VURAL (İzmir) - Türkiye'de kamp var mı?

MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Değerli arkadaşlar, genç milletvekili arkadaşım, orada benim akrabalarım, kardeşlerim yaşıyor, şu anda korku içindeler ve Türkiye'ye güvenmiyorlar, Türkiye'ye güvenmiyorlar. Türkiye'yi getirdiğiniz nokta bu.

YAHYA AKMAN (Şanlıurfa) - Memleketin 90'ı nasıl terörist olur ya?

OKTAY VURAL (İzmir) - İran güvenmiyor, Irak güvenmiyor, Suriye güvenmiyor, her taraf düşman dolu.

MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Hangi terörist kardeşim?

YAHYA AKMAN (Şanlıurfa) - Suriye halkının. Saldıran Suriye'nin kendisi.

MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Değerli arkadaşlar, şimdi buradan Sayın Yahya Akman'a?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Şandır, buyurun.

MEHMET ŞANDIR (Devamla) - ..bir soru soracağım. Siz de biliyorsunuz ki Şanlıurfa'nın 40 kilometre, 50 kilometre derinliğinde karşı tarafta?

YAHYA AKMAN (Şanlıurfa) - Akrabalarımız da var.

MEHMET ŞANDIR (Devamla) - ?akrabalarınız yaşıyor. Türkiye'de de Suriyelilerin akrabaları yaşıyor.

YAHYA AKMAN (Şanlıurfa) -  Evet.

MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Bu iki topluluğu nasıl çiğneyerek Suriye'ye müdahale etmeyi düşünüyorsunuz? Nasıl müdahale edeceksiniz? Nasıl değiştireceksiniz bu rejimi?

YAHYA AKMAN (Şanlıurfa) - Öyle bir askerî müdahale yok?

OKTAY VURAL (İzmir) - Öldürtecekler birbirlerine, düşman kılacaklar.

MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Yani, yalvararak mı değiştireceksiniz?

OKTAY VURAL (İzmir) - Onu söyleyin.

MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Değerli milletvekilleri, gerçekten başka şeyler konuşmak gerekiyordu yani bir dış politika konuşması değil bu. Başka şeyler konuşmak lazım. "Ne yapacağımız?" sorusunun birlikte cevabını aramamız lazım. Ama Sayın Bakan burada öyle bir konuşma yaptı ki?

ALİM IŞIK (Kütahya) - Başbakanlığa hazırlanıyor, Başbakanlığa!

MEHMET ŞANDIR (Devamla) - ?ben bütçe konuşmasında söylemiştim, böyle kılıcını kuşanmış, atına binmiş, sefere giden? Böyle bir üslupla dış politika yönetilmez Sayın Bakanım. Türkiye'yi siz nereye götürdüğünüzün farkında mısınız? Hani sıfır sorundu? Şimdi sorun yaşamadığınız komşumuz kaldı mı? Türkiye çok ciddi bir kuşatılmışlığın içinde değil mi Sayın Bakan? İsrail'le düşmansınız. İsrail, Güney Kıbrıs Rum yönetimi, Yunanistan'la beraber hudutlarımızda tatbikat yapıyor, füze atışı yapıyor. Kime karşı? Düşman Türkiye. İran'la düşman oldunuz.

OKTAY VURAL (İzmir) - Irak.

MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Rusya'yla düşman oldunuz. Irak? Hani Irak politikalarınız? Şimdi, Irak'ta kendi elinizle var ettiğiniz o rejim şimdi sizi perişan etmiyor mu? OKTAY VURAL (İzmir) - Bir Barzani var.

ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) - Haşimi'yi besliyorlar Haşimi'yi.

MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Ne yapacaksınız?

OKTAY VURAL (İzmir) - Barzani, Barzani?

ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) - Haşimi'yi, Barzani'yi?

MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Bakın, "Suriye normu" diye dış politikada konuşulan bir hadise var. Şimdi Suriye'de uyguladığınız bu politikayı yarın birileri de Türkiye'ye uygularsa ne yapacaksınız? Ne yapacaksınız değerli arkadaşlar?

Bir sonuç olarak söylüyorum: Yaptığınız yanlış; ya dününüz yanlış ya bugününüz yanlış. Burası Orta Doğu bölgesi. Orta Doğu bölgesinde "demokratikleşme" dediğiniz hadisenin gerçekleşmesi ancak iç dinamiklerle mümkün olursa olur. Dış müdahaleyle Orta Doğu'da hiçbir güç kaim olmamıştır, kalıcı olmamıştır. Tarihin ilk çağlarından bugüne kadar, buraya gelen bölge dışı her güç, her devlet mağlup olup geri gitmiştir. Sizin, bu bölgenin bir ülkesi olarak bu bölgenin hukukunu savunacağınıza küresel güçlerin taşeronu olmaya ne hakkınız var? Bunun neresinde stratejik derinlik Sayın Bakan, Allah aşkına?

Bakın size bir sonucunuzu söyleyeyim Sayın Davutoğlu: Libya. 50 bin insanın kanına girildi. O kan sizin elinize de bulaştı. 50 bin insan, 50 bin Müslüman katledildi.

OKTAY VURAL (İzmir) - Paraların kime gittiğini de yakında açıklayacağız!

MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Irak'ta 50 bin Müslüman katledildi. Bundan siz de sorumlusunuz. Bundan övünme utancını ömrünüzün sonuna kadar yaşayacaksınız.

ERKAN AKÇAY (Manisa) - Katilleri Türkiye'de ağırlıyorlar!

MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Bakın, Irak'taki bir hadiseyi size hatırlatayım: Siz Irak'a bu kadar sahip çıkıyorsunuz, Irak'ı emanet ettiğiniz Mustafa Abdülcelil Irak'ın İtalya tarafından, Libya'nın İtalya tarafından işgal edilmesinin 100'üncü yılını İtalyan bakanıyla birlikte kutladı. İtalyanlar Libya'yı kimden aldılar Sayın Bakan? Sizin atalarınızdan da, tarihinizden de haberiniz yok mu?

OKTAY VURAL (İzmir) - Onların kökü ABD'de canım!

MEHMET ŞANDIR (Devamla) - 1911? Yüz yıl önce "Buraya demokrasi getireceğiz, buraya medeniyet getireceğiz" diye İtalyanlar Libya'yı kimden aldılar? Osmanlı'dan değil mi, bizim atalarımızdan, bizim devletimizden değil mi? Geldiler, burayı işgal ettiler, bildiğiniz serüveni yaşattılar bize. Şimdi burayı yeniden İtalyanlar, yeniden Fransızlar işgal etti. Ne çıkarınız var? Doğal gazı ve petrolü 2045 yılına kadar İtalyanlar kapattı. 75 milyar dolar mevduatına el koydular.

OKTAY VURAL (İzmir) - İsrail de kırk üç yıl sonra büyükelçilik açtı sayelerinde!

MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Türkiye'nin ne çıkarı oldu bundan? İnsanlık, insanlık? Allah aşkına, şu insanlığı biraz da Türkiye'de hatırlayın ya, biraz da Türkiye'de hatırlayın! Hangi insanlıktan bahsediyorsunuz siz? 50 bin insanın katledildiği bir yerde siz hangi insanlıktan bahsediyorsunuz? 1,5 milyon Müslüman'ın Irak'ta katledilmesinde, Afganistan'da katledilmesinde neredeydiniz? Dolayısıyla, sizin var ettiğiniz Libya'nın yeni yönetimi sizi yok sayıyor, İtalyanlarla birlikte Libya'nın işgalinin 100'üncü yılını kutluyor. Bundan utanmak gerekmiyor mu? Neredesiniz? Hani âciz değildiniz Sayın Bakan? Bundan daha büyük âcizlik olur mu?

OKTAY VURAL (İzmir) - Sam amcalarının gazına geliyorlar ya!

MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Niye itiraz etmiyorsunuz? Bu Mustafa Abdülcelil'i siz var etmediniz mi?

ERKAN AKÇAY (Manisa) - Uşaklar itiraz etmez!

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Ama Mustafa Abdül Celil size karşı bir eylem, bir tavır olarak getirip İtalyanların Libya'yı işgalinin 100'üncü yılını kutluyor, sizin de gıkınız çıkmıyor.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Şandır.

MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Uyguladığınız politikalar yanlıştır, tavrınız yanlıştır. Bu yanlıştan geri dönünüz çünkü sonu Türkiye'yi de içine alacak bir kıyamettir, bir kaostur.

Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)