GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: TAPU KANUNU VE KADASTRO KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA İLİŞKİN KANUN TASARI VE TEKLİFİ
Yasama Yılı:2
Birleşim:101
Tarih:02.05.2012

MEHMET ŞANDIR (Mersin) - Değerli arkadaşlar, korkuları kaşıyarak siyaset yapmak doğru değil ancak yaşanmışları da yok saymak yani cüret ötesi bir davranış. Biz bunu yaşadık geçmişte. Tekrar arz ediyorum: Islahat Fermanı'nı imzalayan Osmanlının son dönem en başarılı sadrazamı Âli Paşa'nın, Arazi Kanunnamesi'ni yani yabancı uyrukluların toprak satın almasını imzaladığı için ve eşit vatandaşlık hukukuna "evet" dediği için cenazesine helallik verilmedi. Bu yetmedi yabancılara, Arazi Mülkiyeti Kanunu'nu 1867'de Sultan Abdülaziz çıkardı, kapıcısı tarafından kör bıçakla boğazlandı. Bunları tarihimizde yaşadık. Bunlar da yetmedi, yirmi yıl sonra, 1877'de Düyunu Umumiye ile Osmanlının tüm maliyesine el koydular, bunu biliyorsunuz. Bu Arazi Satışı Kanunnamesi çok tehlikeli, geleceği açısından?

Yani Sayın Bakan "Biz buradayız, Hükûmete güvenmiyor musunuz?" Eyvallah ama bugün bu. Bundan yüz elli yıl önce, 1867'de yaşanan hadiseleri bugün hayırla yâd etmiyoruz Sayın Bakan, bugün hayırla yâd etmiyoruz. İşte İsrail!

Yani özel mülkiyetin ortadan kaldırılması bir insan hakları meselesi. İşte, size arz ettim, çok kısa sürede, 1867'den sonra beş-altı yıl içerisinde yalnız İzmir'in çevresinde 6 milyon dekar arazi yabancıların eline geçmiş, İzmir'in yarısı yabancıların eline geçmiş, "Gâvur İzmir" denilmiş.

Şimdi, yarın yabancılar, yabancı ülkeler kendi vatandaşlarının mülkiyetini ve hukukunu korumak için Türkiye'ye bir müdahaleyi öngörürlerse? Bugün iyi günümüz, kötü günümüzün de geleceğini varsaymak mecburiyetindesiniz. Siyaset adamı geleceği öngörmek mecburiyetinde. Eğer geleceği doğru öngöremezseniz o gelecek sizi kuşatır, parmağınızı bile kımıldatamazsınız, gelecek nesiller sizi hayırla yâd etmez. Sayın Bakan, endişemiz ve korkumuz bu, yoksa bir niyet okuması, efendim, bir duygu sorgulaması yapmıyoruz ama tarih yaşanmış, ders alınması için bizi bekliyor, tarihte biz bunu yaşadık değerli arkadaşlar. Eksik olan ne? Daha önce de arazi satıldı. Mevcut mevzuata göre de bunu engellemek mümkün değil. Eksik olan, mütekabiliyet esasını kaldırmış olmanızdır. Mütekabiliyet esasını kaldırdınız mı bu işin çivisini çıkartırsınız, geçmişte yaşadığımız hadiseyi bize yaşatırsınız.

Sayın Bakanım, getirdiğiniz hadisede üretim alanlarının da satışına müsaade ediyorsunuz. Eskiden Köy Kanunu vardı, tarla satılamazdı. Arazi satılırdı, ev satılırdı, mülk satılırdı ama ekilen, sürülen toprağı satamazsınız. Şimdi onu da getiriyorsunuz, hem de 60 hektar yani 600 dönüm, her kişi. 600 dönüm bizim memleketimizde ağanın kullanabildiği arazi miktarıdır, 600 dönüm az bir hadise değil.

HALUK EYİDOĞAN (İstanbul) - Uluslararası ağalar gelecek.

MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Dolayısıyla siz üretim araçlarını da satıyorsunuz.

Değerli arkadaşlar, dikkatinizi bir şeye çekmek istiyorum: Bakın, bugün ülkemizde yaklaşık 23-24 milyon çalışan var, bunun büyük kısmı hizmet sektöründe. Üretim sektöründe çalışanların 5 milyona yakını asgari ücretle çalışıyor; taşeron işçileri, özel şirket işçileri. Yani Türk insanının emeğini de satıyorsunuz. Şimdi, üretim aracını yani tarlasını da sattığınız takdirde bu topraklarda maraba durumuna düşeriz. Evet, toprağı alıp gitmezler Sayın Tunç, toprağı götürecek hâlleri yok ama senin köylün o kendi atasından kalan toprağında yabancının marabası olarak çalışır. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)

YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Olmaz, olmaz.

MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Yani "Olmaz." demenin bir anlamı yok, yaşadık bunu, geçmişte yaşandı bu değerli arkadaşlar.

Mütekabiliyet esası kalmak kaydıyla egemenlik hakkına bir saldırı olmaz ama mütekabiliyet esası, uluslararası hukuk veya işte, güçlü devletin hukuku odur. Yabancı sana ne uyguluyorsa sen de yabancıya uygularsın, güçlülük budur ama bunu yapmaz da "Açığımı kapatacağım. Ben güçlü devletim, öz güvenim var, haydi buyurun." derseniz yağmaya uğrarsınız. Bizden uyarması. Tutanaklara girsin diye söylüyorum.

Hepinize saygılar sunarım. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Şandır.