GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: TOPLU KONUT İDARESİ (TOKİ)'NİN BÜTÜN BOYUTLARIYLA ARAŞTIRILMASI VE ALINACAK ÖNLEMLERİN BELİRLENMESİ AMACIYLA VERİLMİŞ OLAN MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGESİNİN, GENEL KURULUN BİLGİSİNE SUNULMAK ÜZERE BEKLEYEN DİĞER ÖNERGELERİN ÖNÜNE ALINARAK, 1/11/2011 SALI GÜNKÜ BİRLEŞİMDE SUNUŞLARDA OKUNMASI VE GÖRÜŞMELERİN AYNI BİRLEŞİMDE YAPILMASINA İLİŞKİN BDP GRUBU ÖNERİSİ
Yasama Yılı:2
Birleşim:14
Tarih:01.11.2011

ALTAN TAN (Diyarbakır) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinize hayırlı çalışmalar dileyerek konuşmama başlıyorum.

Toplu Konut İdaresinin uygulamaları hakkında bütün boyutlarıyla Meclis araştırması açılması isteğimiz ile ilgili konuşacağım. Hepinizin bildiği gibi, Toplu Konut İdaresinin esas amacı, Türkiye'de konut edinmede zorluk çeken dar gelirli vatandaşlarımızın konut ihtiyacını karşılamak ve hızla gelişen göç alan kentlerimizdeki konut ihtiyacını ve sağlıklı büyümeyi sağlayacak şekilde bu taleplere cevap vermek. Bu iki ana esas üzerine bina edilmiştir Toplu Konut İdaresinin çalışmaları.

Tabii ki bu konu uzmanlarınca yıllardır tartışılıyor. Toplu Konut İdaresi niçin kuruldu, hangi amaçlarla kuruldu ve bugün hangi noktaya geldi? Ben bu konulardaki görüşlerimi ve tespitlerimi sizlere arz etmeye çalışacağım.

Kanaatimizce Toplu Konut İdaresinin yapması gereken birinci görev konut yapmaktan da önce arsa üretmek olmalı çünkü yine ilgili kanunlar doğrultusunda şehirlerin mücavir alanlarında bulunan hazine arazilerinin önemli bir kısmı TOKİ idaresine devrediliyor ve bu konudaki tasarruf -imar yetkisi de dâhil- belediyelerden alınmış olarak TOKİ idaresine verilmiş bulunuyor. TOKİ idaresi bu devraldığı veya elde ettiği araziler üzerinde imar planlarını yaparak yol, su, elektrik, doğal gaz gibi altyapı hizmetlerini bitirdikten sonra gerekiyorsa PTT, sağlık ocağı, okul, ibadethane gibi yerleri de belirleyerek ve yine, eğer ilgili kurumların gücü yetmiyorsa kendisi yaparak bu arsaları vatandaşın, kooperatiflerin ve müteahhitlerin emrine verebilir. Ama maalesef bugün gelinen noktada bunu yapmak yerine tamamıyla İdarenin tasarrufları bir rant üretimi şekline dönüşmüş bulunmaktadır ve Bayındırlık Bakanlığının yerini almıştır diyecektim ki bu seçimden hemen sonra Bayındırlık Bakanlığı da lağvedildi ve fiilî olarak artık Toplu Konut İdaresi ve bağlı olduğu yeni bakanlık bir bayındırlık bakanlığı hâline gelmiş oldu, esas amacının da dışına çıktı.

Bir diğer önemli nokta da yine ucuz konut imal etmektir demiştik. Bu ucuz konut imalatında da takip edebildiğimiz kadarıyla metrekare fiyatları ortalama 400 TL civarında ihale edilmektedir. Bunun da manası şudur: 100 metrekarelik normal bir daire 40 bin TL'ye mal olmaktadır. Arsa bedelleri ve altyapı hizmetleri dâhil bu rakam 55 bin TL civarına gelmektedir ki bugün satılan bedeller, ortalama yine satış bedelleri 100 bin TL civarındadır. Yani burada da yine ucuz konut imal ederek müstahakkına, mağdura verme mantığının dışında yine ayrıca ciddi bir kâr elde etme durumu vardır. Yine, Toplu Konut İdaresi belediye harçlarından, proje bedellerinden, yapı denetim harçlarından muaf olmasına rağmen, bu maliyet ve satış arasındaki fark maalesef hâlen devam etmektedir.

Eleştirdiğimiz ve kamuoyunun da eleştirdiği en önemli maddelerden ve noktalardan birisi de bu projelerin Sovyet Rusya'daki, Sovyetler Birliği'ndeki eski tek tip konutları anımsatmış olmasıdır. Beş altı yaşındaki yeğenlerim, nereye gitse, daha o şehirde -yani arabayla seyahat ettiğimiz vakit- TOKİ konutlarını gördüğü an, hiç kimse bir şey demeden, "Bu TOKİ." diye işaret etmektedir. Bir estetik, geçmişteki Osmanlı, Selçuklu, Akdeniz mimarilerini anımsatan farklı çözümler maalesef bugüne kadar üretilememiştir, tek tip ve neredeyse estetikten uzak yapılar her tarafı süslemeye başlamıştır.

Sevgili milletvekilleri, yine bu imar yetkileri içerisinde, toplu konut üretmenin ötesinde, büyük alışveriş merkezleri, hastaneler, stadyumlar, karakollar -en son dönemde de karakollar bunlara eklendi- ve birçok şehirde farklı prestij projeleri -mesela Trabzon'daki gibi- gündeme gelmektedir. Bu da Toplu Konut İdaresinin esas varoluş sebebinin dışındaki uygulamalarıdır.

Denetim ve imar kalitesinde de ciddi sorunlar vardır. Başlangıçta görece daha düzenli ve daha tertipli başlayan bu inşaatların kalitesi, maalesef, geçtiğimiz süre zarfında gittikçe düşmüştür. Buna örnek olarak -yani size onlarca örnek verebilirim otuz yıllık inşaat mühendisliğim boyunca, isteyenler gelip görebilirler- şu an Diyarbakır'da Üçkuyular mevkisindeki toplu konutun özellikle yolları ve çevre düzenlemesi bir felaket durumundadır. Bütün kaldırımlar çökmüştür, yollar çökmüştür. İkinci sefer tekrar yaptırılmasına rağmen, bu ikinci sefer yaptırılanlar da bir felaket manzarası arz etmektedir.

Yine, bu kötü projelendirmeye örnek gösterebileceğimiz en önemli uygulama maalesef Türkiye'nin incisi Bursa'dadır. Belediye ile Toplu Konut İdaresinin ortaklaşa yaptırdıkları ve Osmangazi Belediyesinin sınırları içerisinde bir heyula ortaya çıkmış durumdadır. Yani Kars'a gidip ucube heykelini yıkmak yerine? Burada Bursa'dan bugün çok bahsedildi. Ben Bursa'yı ilk olarak 1964 yılında, daha altı yaşında bir çocukken gördüm Bursa'nın kalbine bir hançer saplanmıştır. Görmeyenler gidip görebilirler. Dev bir kitle,  dev bir yoğunluk ve neredeyse Gemlik'ten biraz çıktıktan sonra Bursa'ya yaklaştıkça görülen ve Uludağ'ın silüetini bile perdeleyecek bir heyula ortaya çıkmıştır, bir ucube ortaya çıkmıştır.

Sevgili milletvekilleri, bu noktada kentsel dokunun tahribatında da önemli yanlışlıklar vardır. Mesela yine Diyarbakır-Suriçi yani İçkale Pojesi'nde 2007'de ilk olarak kamuoyuyla paylaşılan proje tam anlamıyla bir felakettir. Diyarbakır'ın beş bin yıllık surlarının içerisindeki mekân 1 276 konut komple yıkılıyor ve basketbol sahası ve spor sahaları, o binlerce yıllık ara sokaklar tahrip ediliyor, Allah'tan gerekli merciler, belediye, mimarlar odası ve diğer sivil toplum kuruluşları müdahale etmiştir ve o proje durdurulmuştur. Yani şu an yine yetkili mercilerin onayından geçtikten sonra kentin eski dokusuna uygun bir yapılaşma yapılana kadar bu uygulamalar -Allah'a çok şükür ki- durdurulmuştur.

Bir diğer önemli nokta da -konuşmamın başlangıcında altını çizdiğim- rant olayıdır. Burada İstanbul milletvekillerimiz var -çok uzatmayacağım- İstanbul'u biliyorlar, gelir ortaklığı, gelir paylaşımı esasına dayalı bir sistem inşa edilmektedir. Bu arsalar kat karşılığı müteahhitlere verilmektedir. O yüzdelik oranına göre daireler satıldıkça Toplu Konut İdaresi bundan pay almaktadır. İstanbul Ataşehir'de, Halkalı'da, Başakşehir'de yüzde 26'dan yüzde 43'e kadar giden, en yükseği yüzde 43 olan ihaleler verilmiştir. Bunların tamamını bugün, ben otuz yıllık bir inşaat mühendisi olarak, yüzde 65'le devralmaya hazırım eğer veriyorlarsa ama öyle ihale şartnameleri ve öyle büyük teminat mektupları ve öyle büyük gerekçeler ortaya konulmuştur ki belli bir grubun haricinde kimse o ihalelere girememiştir ve o ihalelere girenler de bugün artık bir televizyon artisti hâline gelmişlerdir, her akşam televizyonlarda reklamlara çıkmaktadırlar, parayı nereye koyacaklarını bilememektedirler. 1 milyon dolara daire satılmaktadır bugün Ataşehir'de yüzde 35, yüzde 40'larla. Ben, yüzde 75'le vakıflara Göztepe'de bina yaptım ve zarar etmedim, yüzde 75'i devlete, yüzde 25'i bana.

Son olarak da şunu söylüyorum: Toplu Konut İdaresi, Diyarbakır'da iki büyük proje, Dicle Vadisi ve Diyarbakır'da İçkale Kentsel Dönüşüm Projesi'yle ilgili hükûmet programına konulmuştur. Maalesef bunlar da beklemektedir. Acilen ilgi bekliyoruz.

Hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. (BDP sıralarından alkışlar)