| Konu: | KADINA YÖNELİK ŞİDDETE İLİŞKİN |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 15 |
| Tarih: | 02.11.2011 |
SEBAHAT TUNCEL (İstanbul) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; kadına yönelik şiddet konusunda söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Gerçekten hem dünyada hem Türkiye'de kadınlara yönelik şiddet artık bir katliama dönüşmüş durumda ama en çok da Türkiye'de bu yaşanıyor. Gün geçmiyor ki bir kadın katliamına tanık olmayalım, öldürülen, tacize uğrayan, tecavüze uğrayan kadın haberinden bahsedilmesin. Bu, Türkiye'nin gerçeği ve buranın da sorumluluğu. Bugün aslında ortaya çıkan durum, bu tablo Türkiye'nin hangi düzeyde olduğunu gösteriyor. Gelişmiş toplumlarda, özellikle kadın erkek eşitliğinin sağlandığı toplumlarda şiddet olayına bakıyorsunuz, çok düşük. Örneğin Avrupa ülkelerindeki ortalama yüzde 3, Türkiye'deki ortalama yüzde 38'lerde. Bu tablo bile bunu gösteriyor. Tabii, buradaki eşitlik politikası önemli bir konu. Bu ülkede Başbakan, Hükûmeti temsil eden, yürütmenin temel güçlerinden birisi kadın erkek eşitliğine inanmadığını her fırsatta söylüyor ve her fırsatta kadınların kaç çocuk yapması gerektiğini? Üstelik kadın arkadaşlar da bunu bilimsel bir temele oturtmaya çalışıyor. Bu bile kadın üzerindeki şiddeti çok net ortaya koyuyor. Yine, kadınların nasıl giyinip giyinmeyeceğini, bunun üzerinden, kadınların nasıl düşünüp düşünmeyeceği üzerinden de bir vurgu yapıyor. Bu, Türkiye'nin resmidir. Böyle bir Türkiye'nin demokratikleşmesi, insan hakları ve özgürlükleri konusunda ileri bir düzeye çıkması mümkün değildir. Özellikle burada, Parlamentoda hangi siyasetten olursa olsun, sadece kadınların değil, erkeklerin de kadına yönelik şiddet konusunda partiler üstü davranması gerekiyor.
Bugün Türkiye'de alınan bir karara, Yargıtay 14. Dairenin aldığı karara herkes isyan ettiğini söylüyor, N.Ç. davası. N.Ç. büyüdü. 2003 yılında bu dava açıldı, Mardin yerel mahkemesi N.Ç.'nin kendi rızasıyla 26 erkekle birlikte olduğuna karar verdi ve cezayı en alt sınırdan verdi. Şimdi de Yargıtay bunu onayladı.
Yargıtayın bir cümlesi bence önemli: "Biz eski kanuna göre yaptık." Türkiye'de sorun bu zaten, hâlâ eski zihniyet var. Erkek egemen zihniyet bu toplumun temel dayanağı yani Parlamento da buna göre işliyor, toplumsal yapı da buna göre işliyor, ne yazık ki devlet kurumları da buna göre işliyor. Daha önce bu kürsüde söylemiştim, geçen dönem, yurdumuz Anadolu ama Meclis baba dolu. Toplumda da böyle, hep, her yerde erkek siyaseti geçerli oluyor, buna göre da kararlar veriliyor.
Şimdi, Sayın Bakan Fatma Şahin keşke burada olsaydı, diyor ki: "Biz buna itiraz ediyoruz. Vicdanım kabul etmiyor. Hemen TCK'nın 102 ve 103'üncü maddesini değiştireceğiz."
Sayın Bakan, geçen dönem biz bu konuda kanun teklifi verdik ama siz gündeme dahi almadınız. 2002'den beri iktidardasınız, 2003'ten beri bu dava görülüyor ve siz biliyordunuz ki böylesi bir durum var, niye gereğini yapmadınız? Şimdi gelince, böyle, "İtiraz ediyorum, vicdanım kabul etmiyor." meselesi çok da kabul edilebilir bir şey değil.
Yine, Siirt meselesi: Madem vicdanınız kabul etmiyor, gelin bu Siirt meselesini çözelim. YİBO'larda yaşanan cinsel tacize ilişkin sonuç nerede? Hâlâ okul Müdür Yardımcısı Fahrettin Kuzu geziyor.
Mesele Kürtler olunca, demokrasi güçleri olunca o kadar hızlı çalışılıyor ki herkes gözaltında. Büşra Ersanlı'yı bile Datça'da gidip gözaltına alan, Ragıp Zarakolu'yu gözaltına alanlar bu Fahrettin Kuzu'yu bir türlü bulamıyor. Nasıl oluyor? Bulmak istemiyor. Bu, aynı zamanda himaye altına almaktır. Şimdi bu konuda yapılması gereken şeyler var.
Diğer bir konu? Tabii ki beş dakikada bütün bunları anlatabilecek değiliz sayın milletvekilleri ama burası herkesin sorumluluğundadır. Şimdi, Hükûmet kadına yönelik şiddet konusunda bir tasarı hazırlıyor. Tebrik ediyoruz, iyidir ama öyle, yangından mal kaçırır gibi, kadın örgütleriyle tartışmadan, siyasi partilerle bunu ortaklaştırmadan bir şey yapılıyor. Bu çıkarılmalıdır; evet, ama bu yapılırken özellikle kadın örgütleriyle ortaklaşılarak bu şey geliştirilmelidir. Aksi takdirde, bu bir sonuç almaya yetmiyor.
Diğer bir konu, sadece 4320 sayılı Kanun'da değişiklik yapmak yetmiyor. Mesela, bu kanun teklifinde öngörülen diğer bakanlıklara yönelik de bazı düzenlemeler var, ama bakanlıklar bunu dikkate almadığında bir anlam ifade etmiyor. Dolayısıyla bununla birlikte, 4320 sayılı Kanun düzenlenirken bakanlıkların durumunun da buna uydurulması gerektiği üzerinden de bir düzenleme yapılması gerektiğini düşünüyoruz.
Kadına yönelik şiddet Türkiye'nin temel sorunu, katliama dönüşmüş durumda, bu katliama buradaki en azından milletvekillerinin ortak olmamamsı gerekiyor. Çocuklara yönelik cinsel tacize, tecavüze ortak olmaması gerekiyor. Bunun için de sadece bu işi kadınlara atmak değil, tüm Parlamentonun bu konuda acil çalışması gerekiyor?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SEBAHAT TUNCEL (Devamla) - Sayın Başkan, bitiriyorum?
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Tuncel.
SEBAHAT TUNCEL (Devamla) - Peki. (BDP sıralarından alkışlar)