| Konu: | GENEL KURULUN ÇALIŞMA SAATLERİ İLE GÜNDEMİN YENİDEN DÜZENLENMESİNE İLİŞKİN AK PARTİ GRUBU ÖNERİSİ |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 15 |
| Tarih: | 02.11.2011 |
MEHMET ŞANDIR (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, özellikle bu dönem Meclisimize katılan değerli milletvekillerimize hitaben söylüyorum: Bir sonuç olarak, Meclisin bu çalışma metodundan, şeklinden memnun musunuz? Değerli arkadaşlar, Allah indinde ve millet huzurunda sorumluluğumuzun idrakinde? Yani çelik çomak oyunu oynamıyoruz, birbirimizle akıl yarışı da yapmak gibi bir hakkımız yok. Milletin sorunlarına çözüm üretecek hukuk kurmakla görevimiz var. İktidarıyla muhalefetiyle burada biz, toplumun bizden beklediği, bizim topluma taahhüt ettiğimiz konularda hukuk oluşturmak gibi bir mecburiyetimiz var.
Bir ayı tamamladık, dört hafta oldu. Henüz daha millete ait bir konuyu kanunlaştırmadık. Burada görüştüğümüz uluslararası sözleşmeler devletin yaptığı sözleşmeler. Bu sözleşmeleri kanunlaştırarak, birbirimizle tartışarak vakit geçirdik. Millete ait, hatta Meclise ait İç Tüzük değişikliğini amaçlayan bir kanun tasarısı geldi. Komisyonda uzlaşarak buraya getirmiştik. Kıyafet kanunu? Orada da, ne yazık ki, Meclis Başkanlığının da katıldığı bir hukuksuzlukla İçTüzük'e aykırı bir şekilde, henüz daha müzakeresine başlanılmayan o kanun tasarısı geri çekildi ve burada birlikte kararlaştırdığımız Danışma Kurulu kararı ortadan kalktı, uzlaşma ortadan kalktı. Sayın Elitaş, ben bu konuşmayı geçen dönemde de birçok defalar yaptım.
Değerli arkadaşlar, Meclisi çalıştırmak mecburiyetindeyiz. Sayın Elitaş'ın biraz önce ifade ettiği husus. Evet, bu Meclis çalışmalı, milletin beklentilerini karşılayacak hukuku kurmalı, hukukun içinde kalarak kurmalı. Kendi kurduğu hukuka aykırı hukuk çıkartarak, hukuksuzluk yaparak, Sayın İyimaya'nın ifadesiyle hukuk bozuculuğu yaparak, birbirimizle akıl yarışı yaparak millete karşı sorumluluğumuzu yerine getirmiş olmayız.
Bakın değerli milletvekilleri, ilk Danışma Kurulu kararımız ayın 4'ünde, Ekimin 4'ünde; birlikte imzalamışız, dört grup. Meclisin gündemini belirlemişiz, demişiz ki: "Şu şu şu kanunları şu takvime bağlı kalarak şu çalışma sürelerinde görüşelim." Eyvallah? Sonra bunu değiştirmişiz. Yine, iktidar grubunun talebi doğrultusunda sıraları değiştirmişiz. İtiraz etmemiş muhalefet partileri, yine imza koymuş çünkü biz ısrarla söylüyoruz. Türkiye'yi yönetmek sorumluluğu milletimiz tarafından size verilmiştir. Dolayısıyla bu ülkenin ihtiyacı olan kanunların öncelik sıralamasını belirlemek sizin takdirinizdir, siz belirleyeceksiniz. Biz buna itiraz etmiyoruz. Buraya getirirsiniz, dersiniz ki veya Hükûmet talep eder "Şu kanunu görüşelim." Getirirsiniz, o kanunu görüşürüz. Buna itiraz etmiyoruz ama itiraz ettiğimiz hadise şu:
Değerli milletvekilleri, biz, burada, iktidarı ve muhalefetiyle, hatta tüm toplum dinamikleriyle, sivil toplumuyla uzlaşarak, ortak aklı oluşturarak çözüm üretmek mecburiyetindeyiz. Yoksa "Ben yaptım oldu, ben yüzde 50 oy aldım, benim yaptığım doğrudur, benim dediğim haktır." inancıyla ortak aklı oluşturamazsınız. Böyle bir yaklaşım demokratik de olmaz, akıllıca da olmaz. Uzlaşmak bir zorunluluk, demokrasinin gereği, bu Meclisin mecburiyeti ama uzlaşmayı temin etmek, uzlaşmayı temin etmek için ısrar etmek sorumluluğu siyasi iktidarda, iktidar grubunda. Ama her defa vardığımız, sizin getirdiğiniz şartlarda vardığımız uzlaşmayı yine iktidar partisi bozuyor, her defasında. Bunu sonuna kadar göreceksiniz ve sonuna kadar gelip bu konuşmayı buradan tekrarlayacağız değerli arkadaşlar.
Şimdi ben buradan, çok, nezaketiyle söylüyorum: Eğer bugün getirdiğiniz, bana göre Sayın Meclis Başkanının da kendini zorlayarak destek verdiği, bize göre Anayasa'ya ve İç Tüzük'e aykırı olan bu grup önerisini kabul ederseniz? Bu grup önerisiyle, değerli arkadaşlar, sekiz haftayı planlıyoruz, sekiz haftayı. Sayın Kaplan'ın söylediği gibi, Sayın Oktay Vural'ın söylediği gibi, yani bütçe görüşmelerini yok sayarak bir planlama yapıyorsunuz. Aralık ayında anayasal bir zorunluluk olarak bütçeyi görüşeceğiz ve turlar bitinceye kadar çalışacağız, sabahın geç saatlerine kadar, erken saatlerine kadar çalışacağız. E, şimdi siz burada belirleme yapmışsınız, yani turlar bitinceye kadar çalışacaksınız, saat 23.00'e kadar değil. Mecbursunuz bu Danışma Kurulu kararını değiştirmeye. Yarın Hükûmet bir başka teklif getirdi, yine değiştirmek mecburiyetinde kalacaksınız.
Şimdi, ben buradan size söylüyorum, Sayın Elitaş, size söylüyorum: Eğer bu Danışma Kurulunun arkasında duracaksan, bunu değiştirmeyeceksen, "Vazgeçtim, caydım." demeyeceksen biz Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak "evet" diyelim buna. Var mısınız böyle bir şeye? (MHP sıralarından alkışlar)
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Varız, varız efendim.
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) - Sakın haftaya başka bir önerge getirme Sayın Elitaş!
MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Değerli arkadaşlar, milletin aklıyla alay etmeyin. Burnunuzun ucunu görmüyorsunuz. Ben Sayın Mahir Ünal'ı, yani bu Arkadaşımızı ilzam edecek laf söylemem, Sayın Elitaş'a -dostum, arkadaşım- ona söylüyorum. Bu yanlışın yapılmasına nasıl göz yumabiliyorsunuz, böyle bir şey olur mu? Bu milletin, bu Meclisin, sizin kendi grubunuzun ortaya koyduğu desteğe, iradeye nasıl? Bana göre bu saygısızlık. Siz grup yönetimi olarak, Meclisin gündemini belirleyen irade olarak doğruyu yapmak mecburiyetinde değil misiniz? Temin edilen uzlaşmayı korumak gibi bir mecburiyetiniz yok mu?
Değerli milletvekilleri, suçlama anlamında söylemiyorum ama sorumluluğunuzu size hatırlatıyorum. Eğer Meclisi yok saymak gibi bir kararınız varsa, Meclisin çalışmasına ihtiyacınız yoksa? Ki bir tartışmayla başladık, "Sayın Başbakan buraya gelmiyor, Meclisi yok mu sayıyor?" diye çok talihsiz, bana göre çok üzüntülü bir tartışmayla başladık. İncir çekirdeğini doldurmaz bir aydır tartıştığımız konular.
Bakın, toplumun hemen her kesiminin sorunu var. Zeytin hasadı başladı -Akdeniz milletvekillerine, Ege milletvekillerine söylüyorum- zeytin üreticileri tir tir titriyor. Kaça satacak? 500 liraya, 50 kuruşa satıyor yeşil zeytini bugün. Değerli arkadaşlar, bizden çözüm bekliyorlar. Ee, süt üreticileri de öyle. Toplumun tüm kesimleri gözünü dikmiş bizi izliyor ve buradan çözüm bekliyor, emekliler bekliyor, çalışanlar bekliyor?
Şimdi Millî Eğitim Bakanı burada, söz verse söyleyecektim, altmıştan fazla öğretmenimizi kaybettik. Yani bu öğretmenlerle ilgili Millî Eğitim Bakanının program dâhilinde bir tören yapması gerekmiyor muydu? Toplum burayı bekliyorama, gerçekten, burada birbirimizle akıl yarışı, kavga yapmakla meşgulüz.
Şimdi bir sonuç olarak söylüyorum: Bir uzlaşmamız vardı, araya bu grup önerileri? Grup önerilerinin amacı şudur arkadaşlar: Uluslararası sözleşmenin toplumsal karşılığı yoktur yani hiçbirinizin seçmenini ilgilendirmiyor uluslararası sözleşmelerin kanunlaştırılması. Biz de diyoruz ki muhalefet milletvekilleri olarak: Gelin, şu hayvancılığın sorunlarını konuşalım çünkü hayvan üreticileri zordadır. Grup önerilerinin anlamı bu. Bu sizin de meseleniz, yalnız bizim değil, siz de gelip konuşuyorsunuz.
Şimdi, bir sonuç olarak söylüyorum: Bu uzlaşmayı koruyamadığınız için kendinizi kârda mı zannediyorsunuz? Bakın, burada kırk beş tane uluslararası sözleşme var. Ben iki gündür teklif ediyorum, gelin, bu uluslararası sözleşmelerde üzerinde konuşmayacaklarımızdan bir paket yapalım, bir uzlaşmanın örneği olarak birlikte burada -geçmişte yaşadığımız gibi- bir günde yirmi otuz tanesini çıkaralım diye Sayın Mahir Ünal'a, Sayın Meclis Başkanına ifade ettim. Gelin bunu yapalım.
OKTAY VURAL (İzmir) - Reddettiler ama?
MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Reddettiler, değerli arkadaşlar.
Şimdi, bir sonuç bekliyor sizleri. Bakın şunu görüyorsunuz, kıpkırmızı. Bu ne? Bu uluslararası sözleşmelerin hepsinde Milliyetçi Hareket Partisi olarak hem grup adına hem maddelerde milletvekilleri olarak konuşacağız. Burada günde bir tane uluslararası sözleşme çıkaramaz duruma düşeceksiniz. Bu, doğru mu oldu şimdi? Değerli arkadaşlar, yani uzlaşarak, birlikte? Gündemi değiştiriyorsunuz, niye bize sormuyorsunuz? Gelin beraber değiştirelim.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Gündemi değiştirmiyoruz.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Bu, yanlış; kötü yönetiyorsunuz Sayın Elitaş.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Sayın Şandır, gündemi değiştirmiyoruz.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Bu Meclisi kötü yönetiyorsunuz, kendi Grubunuza haksızlık yapıyorsunuz. Sizi millete ve Grubunuza şikâyet ediyorum.
Hepinize saygılar sunarım. (MHP sıralarından alkışlar)