| Konu: | POSTA HİZMETLERİ KANUNU TASARISI |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 101 |
| Tarih: | 08.05.2013 |
ALTAN TAN (Diyarbakır) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 452 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın 19'uncu maddesinin tasarı metninden çıkarılmasıyla ilgili huzurlarınıza gelmiş bulunmaktayım.
Değerli arkadaşlar, göndericiler, postanın kabulü yasak olan bir maddeyi göndermeleri durumunda gönderi ücretinin 500 katı tutarında cezaya muhatap olacaklardır. Taslakta, uygulanacak ceza oldukça ağır bir yaptırımdır. Yine aynı maddede, uygulanacak idari para cezalarına ve diğer idari tedbirlere ilişkin hususların BTK tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenleneceği belirtilmiştir. Oysaki cezayı gerektiren fiiller ile ceza tutarlarının tamamen kanun içerisinde yer alması gerekmektedir. Bu nedenle biz Barış ve Demokrasi Partisi olarak maddenin tasarı metninden çıkarılmasını düşünmekteyiz. Bu konudaki fikirlerimi de sizlere arz etmiş bulunmaktayım.
Değerli arkadaşlar, bu cezalar ve yaptırımlarla ilgili keyfîlik maalesef bu iktidar döneminde de devam etmektedir. Bunun en önemli örneklerinden birisi de İstanbul'un genelinde uygulanan imar uygulamalarıdır ve ayrıyeten İstanbul Esenyurt Belediyesindeki skandallardır. Biliyorsunuz, bu mevzu o kadar dallanıp budaklandı ki binlerce, hatta bir müddet sonra on binlerce insan İstanbul'daki yolları kesip, trafiği kapatıp bu tepkilerini ancak Ankara'ya, Meclise, Hükûmete, İstanbul Büyükşehir Belediyesine bu şekilde duyurma ihtiyacını hissettiler. Ne oldu? Peki, bu insanların bu kadar tepkili olmalarının sebepleri ne?
Değerli arkadaşlar, bugün, İstanbul'daki imar skandalları ve rezaletleri öyle bir noktaya geldi ki, artık Başbakan bile, bir müddet sonra bir numaralı sorumlu olarak kendisinin hedef tahtasına oturtulacağını gördüğünden dolayı tepkisini ortaya koymak mecburiyetinde kaldı. Nereden başlayalım? Çamlıca'dan mı, Ümraniye'den mi, İçerenköy'den mi, Avcılar'dan mı, Bağcılar'dan mı, Fatih'ten mi, Zeytinburnu'ndan mı? Cidden şaşırmış durumdayız. Dünyanın hiçbir yerinde görülmeyecek derecede emsaller 9, 10, 11 seviyelerine kadar çıktı. Bugün dünya ortalaması, kabul edilebilir konutta emsal 1,5-1,75 civarındadır ve Zeytinburnu sahillerini süsleyen, sözde süsleyen ama bütün bin beş yüz yıllık Ayasofya'nın bile siluetini gölgeleyen üç bina ve bunun ötesinde yine Mimar Sinan'ın muhteşem eseri Süleymaniye Camii'nin siluetini gölgeleyen yeni Haliç Köprüsü ve yine aynı şekilde İstanbul'un bütün görsel manzarasını kirleten Çamlıca'daki yeni yapılanmalar, rezidanslar ve aynı şekilde Maslak'la Şişli, Sarıyer Belediyesi arasında neredeyse savaşa sebebiyet veren yolsuzluklar bunların sadece birkaç tanesi.
Değerli arkadaşlar, bir de işin daha da ilginç bir yanı var. Esenyurt Belediyesi verdiği ruhsatları, inşaatı başlanan ve satılan binaların kat adetlerini, bu şiddetli tepkilerden sonra, bazı inşaatların başlamasından neredeyse bir yıl sonra iptal etti. Bir ayrı skandal da orada ortaya çıktı. Daire satın alan, tapusunu cebine koyan insanların önemli bir kısmı, şu an, bu binaları yapan müteahhitlerle neredeyse kanlı bıçaklı duruma geldi ve bundan daha da ilginç bir yanı, Sayın Başbakan sanki bunların hiçbirinden haberi yokmuş gibi, 1994'ten itibaren İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığını yapan ve İstanbul'u yöneten kendisi ve mensup olduğu siyasi partiler değilmiş gibi, özellikle de son on bir yılda tamamen kendi kontrolünde değilmiş gibi bu yönetimler, çıkıp "Vah vah vah, nasıl bunlar oldu, bu kadar da olmaz!" demeye başladı.
Değerli arkadaşlar, bu iktidarın en büyük skandalı İstanbul'dur. Bununla ilgili, inşallah, verdiğimiz Meclis araştırma önergesi buraya gelir ve doğru düzgün konuşuruz.
Saygılar sunarım. (BDP sıralarından alkışlar)