| Konu: | OSMANİYE İLİNDEKİ YAYLACILIKLA İLGİLİ |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 16 |
| Tarih: | 03.11.2011 |
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) - Sayın Başkan, Türk milletinin saygıdeğer milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, önümüzdeki hafta sonu idrak edeceğimiz Kurban Bayramı'nın güzelliklerinin kalıcı olmasını yüce Yaradan'dan diliyorum.
Bugün sizleri ülkenin gündemi dışında ancak birçok ilimizin ve vatandaşlarımızın önemli bir sorunu olarak yıllardır süregelen bir konu hakkında bilgilendirmek ve dikkatlerinizi çekmek için huzurlarınızdayım.
Türk kültürünün göçebe hayatından yerleşik hayata geçişten sonra muhafaza ettiği unsurlardan biri, yayla kültürü ya da yaylacılık diye isimlendirdiğimiz olgudur. Yaylacılık, geçmişten beri süregelen ve zaman içinde nitelik değiştirerek sıcak, nem ve sivrisinekten uzaklaşmak için Türk insanının başvurduğu geleneksel bir olgudur. Son dönemlerde ise küresel ısınmanın da etkisiyle bilhassa Akdeniz iklim kuşağında geleneksel olmanın da dışında zaruret niteliği kazanmıştır yaylacılık. Yaz aylarında karşılaşılan bunaltıcı sıcaklar, insanımızı daha serin ve daha kuru bir havaya sahip olan yaylalara yöneltmektedir. Bu ihtiyacın önemli sebeplerinden biri de sağlıklı yaşama arzusudur.
Bütün bu faktörler, zaten dar ve orman arazileri üzerine kurulmuş olan yaylalara talebi artırmakta, doğal olarak orman alanları üzerindeki baskıyı da artırmaktadır. Nitekim sağlıklı bir mevzuatı olmayan yaylacılık, plansız, sağlıksız, hatta hukuksuz bir yerleşime konu olmaktadır. Osmaniye, Adana, Mersin, Antalya, Muğla gibi illerimizde ve Karadeniz Bölgesi'nde, yüzlerce yaylada, on binlerce yayla evi bulunmaktadır. Sıcak yaz aylarında yüz binlerce insanın yaşadığı bu yaylalar ve konutların çoğu mülkiyet hukukuna aykırı, imar mevzuatı dışında ve çevre sağlığı açısından namüsait durumdadır. Osmaniye'de ise insanlarımız tarafından kullanılan çoğu orman arazisi üzerindeki Zorkun, Fenk, Olukbaşı, Ürün, Haraz; Kadirli ilçesinde Bağdaş, Çokak, Almacık, Maksutoğlu; Düziçi ilçesinde Dumanlı, Hoğdu, Mezla; Hasanbeyli ilçesinde Almanpınarı gibi birçok yaylada 20 binden fazla yayla evi bulunmaktadır.
Bu yaylalarda, mevzuat müsaade etmese de yoğun nüfusun ihtiyacı karşılanmak üzere kamu kuruluşları tarafından asfalt yollar yapılmış, sağlık ocağı, cami, jandarma karakolu gibi hizmetler getirilmiş ve personel istihdam edilmiştir.
Mevzuata aykırı olarak yüz elli, yüz altmış yılda ortaya çıkan bu yapılaşma günümüzde Orman Kanunu ve zabıta ile vatandaşlar arasında ciddi sorunlara sebep olmaktadır. Orman zabıtası ve jandarma, mevzuata aykırı bu yapılaşmayı Orman Kanunu'nun 17'nci maddesi çerçevesinde adli makamlara bildirmekte, adli makamlar da bin lira ila 36 bin lira arasında cezalar verip, vatandaşın bu işgalini evini de müsadere etmek suretiyle cezalandırmaktadır.
Mevzuata aykırı bu yapıları ortadan kaldırmak, yıkmak istesek dahi bu ekonomik olarak mümkün değildir. Bu iş için ne ödenek ne yeteri kadar iş makinesi ne de ortaya çıkacak molozu dökebilecek bir alan mevcuttur.
Kaldı ki orman arazisi üzerinde yayla olarak ormanı kullanan vatandaşlarımızdan orman teşkilatı da şikâyetçi değildir. Orman içine evini yapmış olan vatandaşların ormanı çok iyi muhafaza ettikleri bizzat orman teşkilatı çalışanlarınca ifade edilmektedir.
O zaman yapılması gereken şey, kanaatimce, plansız ve hukuksuz olarak kullanılan bu yerleri kayıt altına alarak hem yayla kültürünün yaşamasına katkıda bulunmak hem de ormancılığımıza maddi destek sağlayacak bir yasal çözümün yüce Meclis tarafından ortaya çıkarılmasıdır.
Osmaniye'de bu sorunun çözümü için TÜMSİAD isimli bir sivil toplum örgütü önderliğinde basın kuruluşları ve baronun da dâhil olduğu bir kampanya başlatılmış ve on binlerce imza toplanmıştır. Bu imzalar içinde bulunduğumuz kasım ayında yüce Meclisimize sunulacaktır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi ve milletin vekilleri olarak bize düşen, yayla kültürü gibi geçmişten bugüne taşınmış bir mirası, orman varlığımızı muhafaza ederek, bir zarar vermeden nasıl turistik tesislere açmışsak, millete ait bu arazileri milletin yararlanmasına, hukuki bir zemin çerçevesinde kullanımına açmaktır. Böylece hem plansız, imarsız yerleşimlerden hem de halkımızı önemli bir sorundan kurtarmış olacağız.
Bu duygu ve düşüncelerle, yüce Türk milletinin mübarek Kurban Bayramı'nı tebrik eder, hepinizi saygıyla selamlarım. (MHP sıralarından alkışlar)