GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: KAYIPLAR HAFTASI'NA İLİŞKİN
Yasama Yılı:2
Birleşim:114
Tarih:31.05.2012

PERVİN BULDAN (Iğdır) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, eşim Savaş Buldan'ın, arkadaşları Adnan Yıldırım ve Hacı Karay'ın katledilişlerinin yıl dönümü dolayısıyla söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Kamuoyunda da bilindiği üzere, eşim Savaş Buldan ve arkadaşları, on sekiz yıl önce devlet güçlerince kaçırılarak vahşi bir şekilde katledildiler, sayısı 17 bini aşacak faili meçhul tutulan cinayetler istatistiğine dâhil edildiler, hepsinde olduğu gibi zalimce, alçakça. Ne mahkeme kuruldu ne sual olundu.

Hak, hukukun olmadığı ülkemizde insan canının da bir kıymeti yoktu. "Öldürelim `faili meçhul' deriz olur gider." dediler ve aynen öyle yaptılar. Ocaklarımız ateşe verildiğinden bu yana dillerimize pelesenk oldu "Faili meçhul cinayet yoktur, bizler hepimiz katillerimizi tanıyoruz, adalet istiyoruz." diye.

Lakin, yüz yıldır yapılmış onlarca katliamın hiçbirinin hesabı verilmemişken, on sekiz yıldır adalet arayışçısı olmanın neticesini de elde etmek bu nedenle mümkün olmadı maalesef.

Tam on sekiz yıldır bu kanda elini yıkayan herkes devletin güvenli kollarında, servet içerisinde yaşamlarına devam etmektedirler.

"İnsan insanın kurdudur" diyerek tarihe önemli bir not düşen Hobbes, ruhu bu topraklarda dolaşsaydı, devlet mekanizmasının sade bir insandan nasıl vahşi kurtlar yarattığını görebilseydi, vahşetin insanda değil kanla beslenen sistemlerde saklı olduğunu inkâr edemezdi. Zira, devletimiz çok uzun yıllardır bizim kurdumuzdur. O kurdun dişleri arasında her yaştan insanın, kadının, erkeğin, Kürt'ün, Alevi'nin, yazarın çizerin, dağ başındaki çobanın, on bir yaşındaki kaçakçının parçaları bulunmaktadır. Yüz yıldır kanımızdan kana kana içen bu kurt hiçbir zaman doymak nedir bilmedi ve belli ki doymaya, kusmaya da hiç niyeti yok.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Savaş Buldan ve arkadaşlarının katli devletin ilk cinayeti değildi ve son da olmayacaktı, bunu biliyorduk; devletimizin ölüm listesi hazırladığı bir ülkede yaşıyorduk çünkü. Atalarım da bu listelerle ava çıkanlar döneminde yaşamışlardı ve çocuklarımız da şu an hâlâ bu listeleri dolduranların iş başında olduğu zamanlarda yaşıyorlar. Çünkü bu ülkede hukuk denen şey Kürtler için sadece mahkûm etmek adına vardır, adalet sağlamak için yoktur. Devlet ise katliam fermanını verendir, koruyan değil. Devlet, katillerini servet içinde yaşatandır, yargılayan değil. Evet, katilimiz devlettir, çünkü ölüm listeleri, dönemin Cumhurbaşkanı, Başbakanı, Genelkurmay Başkanı, emniyet müdürleri, bakanları ve olağanüstü hal valileri tarafından el birliği içerisinde hazırlanmıştı. Nitekim inkâr eden de yok zaten, bizzat kendi ağızlarından okundu bu fermanlar.

Değerli milletvekilleri, buradan Sayın Başbakana seslenmek istiyorum: Daha iki gün önce "Zalimle beraber hareket eden zalimdendir" dediniz. İnkâra gelinmez, yer, gök, topraklarımızın her bir taşı tanıktır, Kürtler yüz yıldır amansız bir şekilde katledildiler. Zilan'da, Dersim'de, sokaklarda, gözaltılarında, hapishanelerinde ve işte, en son Uludere'de kaçak yolunda... Bunların her birine ve daha adını sayamadığım daha nice katliamlara zalimane demek bile kâfi gelmiyor. Fakat bu devletin hiçbir temsilcisi ne utanıyor ne imtina ediyor. Dersim'den utanmayanlar 17 bin cinayeti işlediler. O cinayetlerden utanmayanlar Şemdinli'yi, Peyanıs'ı bombaladılar, Hrant Dink'i, Uğur Kaymaz'ı öldürdüler ve en son Uludere'de çocukların üzerine bombalar yağdırdılar.

Sayın Başbakan değme zalimin bile savunamayacağı bu katliamlar karşısındaki tavrınız, Türkiye cumhuriyetinin hiçbir zalimine pabuç bırakmamıştır. Biz bütün derin acılarımıza rağmen, kanımıza karşılık asla kan istemedik, öldürmeyi hiçbir koşulda meşru görmedik. Bizlere "ölü sevicileri" derken, geçmişinize bakın da bir nebze olsun utanmasını bilerek konuşun. Yıllardır adalet bekleyenlere karşı yerine getiremediğiniz sorumluluklarınızın yükü bu kadar ağırken siz yeni katliamların vebaline giriyorsunuz. Biraz olsun utanmasını dahi beceremiyorsanız, şimdiye kadar yaptığınız gibi, bu ülkeye kandan başka hiçbir şey getiremezsiniz, bu da halkımızın felaketi olur.

Bu hafta, eşimin ve arkadaşlarının öldürülüşlerinin yıl dönümü ama aynı zamanda?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

PERVİN BULDAN (Devamla) -   ?üç yüz altmış beş günün her günü en az bir yurttaşımızın devlet tarafından öldürülüşünün yıl dönümüdür. Hepsini tek tek saygıyla, minnetle anıyorum.

Teşekkür ediyorum. (BDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN -  Teşekkürler Sayın Buldan.