GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: AMME ALACAKLARININ TAHSİL USULÜ HAKKINDA KANUN İLE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI VE TEKLİFLERİ
Yasama Yılı:2
Birleşim:114
Tarih:31.05.2012

BDP GRUBU ADINA PERVİN BULDAN (Iğdır) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın birinci bölümü üzerinde grubum adına söz aldım, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün görüştüğümüz kanun tasarısının bazı maddeleri Hükûmetin 5 Nisanda açıkladığı 4'üncü teşvik paketine dayalı olarak hazırlanmıştır.

Cumhuriyet tarihi boyunca birçok hükûmet tarafından büyüme, kalkınma ve sosyoekonomik eşitsizliği gidermeye dönük gerek merkezî planlama düzeyinde ve gerekse de özel sektörü teşvik edici düzeyde hamleler hep tekrarlanagelmiştir.

2007 yılında ayak sesleri duyulan ve 2008'de tırmanarak devam eden ABD'deki finans sektörü krizi ekonomilerini neoliberal ekonomi kurallarına göre yapılandıran, yapılandırmak zorunda kalan özellikle gelişmekte olan ülkelerde bir reel sektör krizine dönüşmüş, iç ve dış talep düşüşlerinden kaynaklı bir ekonomik durgunluk ve onu takip eden çöküşlerle karşı karşıya kalınmıştır.

Türkiye de bu krizden nasibini en üst düzeyde almış, iç ve dış talep daralmış, üretim ve ihracatta büyük oranlı düşüşler yaşanmış, yatırım malları ithalatı gerilemiş ve ekonomi ciddi boyutta daralmıştır. Bu ekonomik krizden en büyük payı çalışan emekçi halkımız almış ve işsizlik rekor seviyelere çıkmıştır.

Krizin ayak seslerinin duyulmaya başlandığı dönemde dünyada bir çok ülke farklı ekonomik tedbirleri gündemlerine alırken, Hükûmet ise "krizin teğet geçeceği" gibi söylemlerle yetinip hiçbir sonuç alıcı somut adıma yönelmemiştir ancak kriz kendisini daha da yoğun hissettirince birtakım küçük çaplı teşvikleri gündemine almıştır. Bunlardan beklenen sonuç alınamamıştır. Hükûmet özellikle finans aktörlerinin ve büyük işveren çevrelerinin yoğun tepki ve talepleriyle karşılaşmıştır. İşte, gelinen bu süreçte Hükûmet, yeni teşvik paketi adı altında 81 kenti kapsayan ve sosyoekonomik kriterleri esas aldığını belirttiği bu paketi devreye koyacağını ilan etmiştir.

Hükûmet, bu teşvik paketiyle bölgeler arası gelişmişlik farkını ortadan kaldıracağı iddiası içindedir. Bu amaçla, ülke sosyoekonomik gelişmişliğe göre 6 bölgeye ayrılmış, 6'ncı bölgede bulunan illere yapılacak yatırımların daha avantajlı şekilde destekleneceği, gerçekleştirilecek yatırımların, sektör ayrımı yapılmaksızın, bölgesel desteklerden yararlanacaklarını, yatırımcıların sigorta primlerinin belirli sürelerce devlet tarafından karşılanacağı açıklanmıştır. Vergi indirimi desteği ve vergi muafiyetinin de sağlanacağı, ayrıca yatırımlara finansman desteği de sağlanacağı belirtilmiştir.

Sadece teşviklerle bölgeler arası gelişmişlik farkı ortadan kaldırılamaz. Bölgesel eşitsizliğe yönelik en sonuç alıcı çözüm, kâr amacı gütmeyen kamu yatırımcılığıdır. Hükûmetin, 1980'den bu yana uygulanan özel sektörün yatırım yapmasını sağlayacak politikalar yerine kamu yatırımını bir ekonomik politika olarak uygulaması gerekmektedir. Söz konusu az gelişmiş bölgelere yönelik tarım, turizm ve imalat sektörlerinde devlet yatırımlarının gerçekleşmesi bölgesel farklılıkları giderecek politikalardır.

Yine söz konusu yasa tasarısında, yerel dinamiklerin planlama ve uygulama sürecine katılmasını sağlayacak düzenlemeler de yer almamıştır. Yerel dinamiklerin bertaraf edildiği bir planlamanın işe yaramayacağı düşüncesindeyiz.

Değerli milletvekilleri, özelleştirme uygulamaları ile bölgesel eşitsizliği derinleştirici adımlar atan, kamu fabrikalarının kapanmasına, arazi fiyatı değerine satılmasına göz yuman anlayış, şimdi bölgesel eşitsizlikle mücadeleyi bir teşvik ve yağma sistemine indirgemiş durumdadır. Hükûmetin asıl amacı, kamu kaynaklarını sermaye kesimlerine aktarmak, emeği bu kesimlere peşkeş çekmektir. Bu teşvik paketi, tamamen TÜSİAD, MÜSİAD, TOBB gibi işveren ve sermaye temsilcilerinin talep ve önerileri sonucu oluşturulmuş ve şekillendirilmiştir.

Bununla birlikte, Hükûmet sermayeyi kollamak adına işçilerin sendikalaşma hakkını ortadan kaldırmayı amaçlayan başka bir düzenlemeyi de gündemine getirmektedir. Mevcut sendikaların yetkisiz kalmasına, işçilerin kimi sektörlerde toplu sözleşme yapacak sendika bulamamasına neden olacak olan Toplu İş İlişkileri Kanunu Tasarısı Meclise sunulmuştur. Hükûmet, hem kamu kaynaklarını sermayeye sonuna kadar açmakta hem de işçilerin pastadan pay almasının yegâne unsuru olan sendikalaşma hakkını engellemeye çalışmaktadır.

Bölgesel teşvik dedikleri, asgari ücret üzerinden hesaplanan sigorta primi, işçi hissesi desteği ile gelir vergisi stopaj desteği yani sermayenin bu paylarının kamu tarafından karşılanmasıdır. Bu yaklaşım çok açık bir biçimde asgari ücreti bölgede tavan ücret hâline getirme girişimidir. Bugün itibarıyla asgari ücret net 701 lira yani açlık sınırının bile altındadır. İşçinin bu ücret ile yaşamasına mahkûm edilmesi anlamına gelen bu düzenleme insan haklarına da aykırıdır.

Dün hava yolu işçilerine grev yasağı getiren yasa ne yazık ki kabul edildi. İşçinin tek mücadele aracı olan grev hakkı elinden alındı. Sermayenin sınırsız sömürü alanı hâline getirilmek istenen ülkemizde sermayeye teşvik, emekçiye baskı ve yasaklar getiren bu yasanın tarafımızdan kabul edilmesi mümkün değildir.

Değerli milletvekilleri, ekonomideki temel sorunlardan birinin cari açık olduğunu, mücadele için yeni ve makro bir teşvik sistemi gerektiğini sürekli ifade ettik. Görüyoruz ki açıklanan teşvik sisteminin başlıca hedefi de bu eksende şekillenmiş. Cari açığın azaltılması amacıyla ithalat bağımlılığı yüksek olan ara malı ve ürünlerin üretiminin artırılması amacı dışında, bölgesel gelişmişlik farklılıklarının giderilmesi, destek unsurlarının etkinliğinin artırılması, kümelenme faaliyetlerinin desteklenmesi ve teknolojik dönüşümü sağlayacak yüksek ve orta yüksek teknoloji içeren yatırımların desteklenmesi de sistemin hedefleri.

Başbakan bölge girişimcilerinin bölgeye yatırım yapmalarını çok önemsiyor. Kendi memleketlerine, kendi baba, ana yurtlarına yatırım yapmalarını tekrar hatırlatıyor ve "Ülkenin bir tarafı yoksulluk içindeyken diğer tarafı kalkınamaz. Bir yanda sorun varken diğer yanda tam anlamıyla huzur sağlanamaz." diyor.

İşsizlik sorununu bitirmek sadece iş adamlarının görevi değildir. Hükûmetin 30 yıldır süren savaşı sona erdirerek kalıcı barışı sağlayıp, bölge halkına güvenli, yaşanır bir ortam sağlaması şart. Devlet bölge halkına ve yatırımcılara barışı ve huzuru sağlamazsa çıkarılacak hiçbir teşvik sistemi sonuç alamaz. Yatırımcıların, çatışma ortamının devam ettiği bölgede, teşvikin derecesi ne olursa olsun, kendi memleketleri dahi olsa yatırımlarını aktarmaya niyetleri olmayacağını düşünüyor, bu kanun tasarısında olumsuz oy kullanacağımızı beyan ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (BDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Buldan.

Gruplar adına ikinci konuşmacı, Antalya Milletvekili Sayın Mehmet Günal.

Sayın Günal, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)

MHP GRUBU ADINA MEHMET GÜNAL (Antalya) - Teşekkürler Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, önemli bir konu görüşüyoruz ama yine, konuşulduğu kadar doyurucu ve yeterli düzeyde önlemler içermeyen başka bir paket konuşuyoruz. Sürekli olarak değişik torbalarla, paketlerle, böyle yamalarla bir şeyler yapmaya çalışıyoruz.

Evet, olumlu boyutu olan, olumlu tarafları olan teklifler, tasarılar hepsi burada iç içe girmiş durumda, ama baktığımız zaman, temel amacında, değerli arkadaşlarım, yatırımların teşviki için üretim, istihdam ve ihracat süreçlerini birlikte ele alan bir tasarı. "Ortak bir yaklaşım" diyor; öbür taraftan bakıyoruz, Sayın Bakan "İstihdam kısmını biz ayrı çalışıyoruz." Ekonomi Bakanımız başladı, diğerleri çalışıyor." diyor.

Diğer taraftan, bazı vergiye ilişkin istisnalar, destekler, yatırım teşvikleri var, ama genel gerekçede söylediğimiz, cari açığın azaltılması için de amaçlarla ilgili kısma bakıyoruz, kamuoyuna açıklanana bakıyoruz, henüz bu yasa tasarısının dışında somut olarak bize açıklanan şeyler yok, sadece bakanların ve Sayın Başbakanın açıklamaları var. İnşallah uygulamasında bazı eksiklikler giderilir. Bizim Ekonomi Bakanımız bu yeni tedarik sistemini ta Plan ve Bütçe Komisyonunda konuşurken bize söylemişti. Hâlâ bekliyoruz ki ayrıntıları gelsin diye, hâlâ görmedik. Burada da laf olarak geçmiş, güzel çünkü, yani GİTES çerçevesinde cari açığın azaltılması amacıyla ithalat bağımlılığı yüksek ara malları ürünlerinin üretimine yönelik stratejik yatırımların? Çok güzel, ben çünkü beş senedir size bunları söylüyorum, ama somut olarak bakıyoruz, buna yönelik ne var? Hâlâ ortada bir şey yok. Bazı sektörler aşağıya doğru yazılmış.

Şimdi, değerli arkadaşlar, burada birtakım çalışmalar yapılıyor. Yani "Tasarruf açığımız var" deniyor, yukarıda bireysel emeklilikle ilgili, buna ilişkin bir şey geldi. İşte öbür taraftan başka bir kanun teklifi, finansal sistemle ayrı bir kanun tasarısı, bir kafa karışıklığı var. Yani o geliyor, bu geliyor, tekrar yirmi tane geliyor, on tane geliyor. Dün söyledim, ya Bakanlar Kurulunda hani Ekonomik Koordinasyon Kurulu var, hani Bakanlar Kurulu var, Yüksek Planlama Kurulu var. Ya lütfen, bunları, oturun hepsini bir yere koyun, birine bir imza, birine bir teklif, birine bir tasarı diye yapmayın Sayın Bakan. Ya siz ekonominin değişik boyutunda bulundunuz yani ekonomiden de  sorumlu oldunuz, şimdi maliyeden sorumlusunuz yani Bakanlar Kurulunda bakanlar arası bir çatışma mı var? Çıkmıyor mu karar? Ben bunu anlayamıyorum. Eskilerin tabiriyle efradını cami ağyarını mâni, şöyle gelin ekonomiyle ilgili yapılması gereken ne varsa, çağırın bizi de, oturalım önerilerimizi koyalım, komisyona getirin, orada da alt komisyonda pişirelim, ne gerekiyorsa bir an önce yapalım. Günlük kısır çekişmelerle vakit geçirmeyelim.

"Teşvik sistemi" diyoruz. Sayın Bakana söyledik sadece işte "SEGE-61, efendim şunlar var, bu bölgeye bunlar girdi." diyor. Peki o kriterleri nasıl uyguladınız? O illeri seçerken neye göre seçtiniz? Bunların bir ağırlığı falan yok mu? Bunlar bize hâlâ gelmiyor, devlet sırrı gibi. O zaman biz bunu söylemek durumundayız, bunun eksiklerini sizlere söylemek durumundayız ki doğru yapalım.

Bakın -hep söylediğimiz bir şey- Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz her yerde "Sektörel teşvik politikası uygulayın." dedik. Ben arkadaşlarıma söylüyorum? "Efendim, stratejik yatırımlar var." diyorlar. İyi güzel de stratejik yatırımda bir sürü şart koymuşsun. Birinde "500 milyondan yukarı olsun ben sana o zaman veririm." diyorsun, örneğin KDV iadesini. Komisyona getiriyorsun okul harcamaları koymuşsun "Vallahi bizde 500'ün üzerinde yok, bunu 100 milyona düşürelim." Yahu, kamu ortaklığı-özel ortaklığını yaparken kirala-devreti yaparken "100 milyonun üstünde yatırım çıkmaz." diyorsun, sonra dönüyorsun "500 milyonun üstüne vereceğim." diyorsun. Hangisi doğru? Yani bunda bir terslik var, o zaman bir ölçek sorunu var, anlatmaya çalıştığım bu. Bunların koordine içerisinde yapılması lazım.

Arkadaşlara söyledim, bu çok güzel yani yukarıdan aşağıya okuduğumuz zaman uygulanırsa içinde güzel maddeler var. Peki, ne çıkacak? Şimdi bakıyoruz buradaki maddeler bu söylenenleri karşılamıyor. Yani -inşallah- Bakanlar Kurulu kararında bu söylediklerimizi not alırsınız da oradan çıkacak karara hiç olmazsa bazı spesifik önlemleri koyarsınız diye söylüyorum.

Değerli arkadaşlar, bu şekliyle teşvik sistemi olmaz. Bakın söylüyorum yani "dar bölgeli sektörel teşvik" dedik. Stratejik yatırımın dışında başka bir model geliştirmek zorundasınız, o sadece belli yatırımlar için. Defalarca söyledim Antalya'yı  birinci bölgeye koymanız başka bir şey. Manavgat'ı, Alanya'yı, Gündoğmuş ve Akseki'yi aynı kategoriye koyamazsın. Olmaz bu, sonuç vermez yani farklı bir şey. Gündoğmuş'ta adamın arıcılıktan veya -affedersin- hayvancılıktan başka yapacağı bir şey yok ama dönüyorsunuz, Kumluca'da, Finike'de tarım var, narenciye var; dönüyorsunuz, Manavgat'ta, Side'de, Alanya'da turizm hizmet sektörü var. Siz bunu sektörel olarak da dar bölge olarak yapmazsanız beklediğiniz sonucu alamazsınız değerli arkadaşlar.

Bizim bölgemizi ilgilendiren -aşağıda baktım- stratejik yatırımlarla ilgili açıklamanın en sonunda "Bakanlar Kuruluyla belirlenen kültür ve turizm koruma ve gelişim bölgelerinde yapılacak turizm yatırımları" diyor. Şimdi, peki, o bölgenin dışında kalanlar ne olacak? Antalya'nın tamamında değişik turizm türleri var değerli arkadaşlar. Yani Bakanlar Kurulu kararıyla, turizm yatırımı, orası gelişim bölgesi değilse, koruma alanı olmadıysa ne olacak? Örneğin yayla turizmi yapan birisi 500 milyonu da yapamayacağına göre, burada da 50 milyonluk diğer şeyler, işte bir sürü seçenekler var, bunların hiçbirisinden yararlanamayacak. Ya, teşvik etmeniz gereken sizin 500 milyonun üstündeki mi? Nasıl artıracaksınız? Yani 1 milyon, 2 milyon, 3 milyonluk işletme kuran insanlar var. Bunları niye teşvik etmiyorsunuz? Nasıl yapacağız o zaman? Böyle bir teşvik sistemi çalışmaz. Onu anlatmaya çalışıyorum.

Bakın, girdi tedarik sisteminde söylediklerinizi biz destekledik. Milliyetçi Hareket Partisinin Üreten Ekonomi Programı'nda ve seçim beyannamesinde sektörel teşviki söyledik. Yüksek katma değerli, bu belirlenmiş olan? Devlet Planlama Teşkilatı -rahmetli Müsteşarlığımız- şimdi Sayın Kalkınma Bakanımızın temsil ettiği kurumda zaten belli çalışmalar yapılıyor dedim. Onları dikkate alırsanız biz de eksiklerinizi tamamlarız ve hep beraber bu kurul kararlarını alıp uygulamaya geçersiniz bir an önce, biz de destek oluruz ama bu eksiklikler varken olmaz.

Şimdi, bakıyorum, turizmle ilgiliyi okudum Sayın Bakanım. Sene 2012, beş yıldır komisyonda, eski üye olan arkadaşlarım biliyorlar, her Turizm Bakanlığı bütçesinde söylüyorum, 2007-2012 Turizm Eylem Planı ve Strateji Belgesi var, turizm çerçeve kanunu çıkacak, 1'inci madde, hâlâ yok. Siz neyle uğraşıyorsunuz? Oradan teklif, buradan tasarı, onu alalım, bunu verelim, anayasa yapalım, iç tüzük yapalım, sabaha kadar kavga edelim, 4+4+4'ü çıkaralım. Ee, peki, kaç para harcayacaksınız o okullar için? E, memura gelince 4+4'te kalıyor, 4+4'ün ikinci boyutu yok Bakın, eğitime gelince 4+4+4, memura gelince 4+4, kaldı. Yani şimdi, peki o arada oraya verdiğiniz parayı, gelip o okulların yeniden yapılanmasına vereceğiniz paranın, 5+3 olsa da dershaneleri bölmesek, gene sekiz yıl orası olsa, şimdi memura yarısını verseniz maaşını artırıyor mu? Artırıyor. Siz ne yapıyorsunuz? Yani? Hayır işte oradan vereceğiniz para? Bakın ne kadar okul yapımı gerektiğini? 20 küsur milyar, 30 milyarlık bir maliyetten bahsediyorsunuz. Yeniden okul, öğretmen açığı var, beşinci sınıftan boşa çıkacak sınıf öğretmenleri sorunu var, derslik sorunu var, hepsi var. Bunun acelesi var mı? Yok. Peki niye benim turizm çerçeve yasam çıkmıyor da bir hafta boyunca kavga dövüş burada onunla uğraşıyorsunuz? Tamam o da olsun ama bu kadar dayatmanın, şey yapmanın bir anlamı var mı? Bakın 2007-2012 Sayın Bakanım, siz Bakanlar Kurulu üyesisiniz. Şöyle oluyor? Sizin yaptığınız teşvik hiçbir işe yaramayacak. Niye? Söyleyeyim. Turizm çerçeve yasası yok. Seyahat acenteleri bir yerde, otelciler bir yerde, operatörler bir yerde, hepsi farklı yerde, rehberler bir yerde. O zaman ne oluyor? Zatıaliniz yurt dışına çok çıkıp geliyorsunuz. Avrupa'da bir otelde bir gece kaldığınız fiyata bir hafta insanlar Antalya'da tatil yapıyor her şey dahil. Senin çıkardığın şey? Ne yapayım ben teşviki yani benim turizm çerçeve kanunum yok. Bu sadece Hükûmetin kendi arasındaki koordinasyon eksikliğinden kaynaklanıyor. Beş yıldır çıkmaz mı? Bakın 2007-2012 Eylem Planı diyor, 1'inci madde turizm çerçeve yasası, yok. Eksik olsun, nasıl çıkarsa çıksın razıyız. Lütfen bunları gündeme getirin. Sanal siyasi çekişmelerden uzaklaşarak ülkenin gündemindeki sorunları bir an önce çözelim. Bunun eksikleri çok. Bu kanunda eksik çok ama inşallah bir aşama olur. İçinde  karşı çıktığımız noktalar da var. Amacı itibarıyla doğru ama gerekli ve yeterli tedbirleri içermiyor. Gerekli olanlar olmakla beraber hepsi maalesef yeterli değil. Biz MHP olarak her zaman yapıcı, yol gösterici, uzlaşmacı muhalefet anlayışından yanayız. Milletimizin çıkarı için gelecek kanunları destekliyoruz. Eksikliklerin de bir an önce giderilip Bakanlar Kurulu kararıyla en azından bu eksikliklerin tamamlanmasını bekliyoruz.

Saygılar sunarım.  (MHP sıralarından alkışlar)