| Konu: | AMME ALACAKLARININ TAHSİL USULÜ HAKKINDA KANUN İLE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI VE TEKLİFLERİ |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 114 |
| Tarih: | 31.05.2012 |
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 14'üncü maddede Vergi Usul Kanunu'nun 112'nci maddesinin 4 numaralı fıkrası değiştirildiği söylenerek KDV'lerin üç ay içerisinde mükelleflere iadesine olanak tanıyan yeni bir yasaymış gibi önümüze gelen bu yasa, aslında 22 Temmuz 1998'de 112'nci maddenin 4'üncü fıkrası 4369 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikle fazla ve yersiz ödenen paralara ait faiz tahakkukuna cevaz vermektedir. Yani bu kanun yeni bir kanun değil, geçmişte Anayasa Mahkemesinin iptaliyle beraber 1998'de çıkarılan bir kanunun düzenleme şeklidir.
Vergi dairelerinde özellikle KDV iadelerinde büyük zorluklar yaşanmaktadır. İadeler hiçbir zaman yasada öngörülen üç ay içerisinde yapılamamaktadır. Çünkü uzunca bir süre bekleyen iade dosyaları ile ilgili vergi dairesi her şartta bir eksiklik bularak, yoksa da icat ederek mükelleflerin faiz isteme hakkının önüne geçmektedir.
Bir eksiklik olmasa dahi üç aylık süre dolduğundan itibaren bugüne kadar acaba kaç mükellefe faiz ödemesi yapılmıştır Sayın Bakan? Mükellef sıkıysa faiz talebinde bulunsun. Bakın o zaman başına vergi dairesi ne işler açacaktır. Tabii böyle bir taleple gidince önce hafif tehdit kokan bir üslupla bunun mükellefin yararına olmayacağını, dolayısıyla bu talebin çekilmesi gerektiğinin mükellefin faydasına olduğu tehditkâr bir şekilde anlatılmaktadır. Faiz talebinden vazgeçmeye mükellef mecbur kalmaktadır. Yasanın bu hükmü zaten vardı, ufak tefek değişiklikler de yerinde değişiklikler ancak uygulaması olmayan bir düzenleme. Hükûmetin ve Maliye Bakanlığının görevi bu yasanın uygulanmasına olanak tanımaktır. Uygulayamayacağınız yasayı buradan çıkarmanın bir esprisi kalmamaktadır. Mükellefler vergi dairelerinden gelir vergisi iadelerini ve katma değer vergisi iadelerini ortalama kaç günde alabilmektedir? Sayın Bakanım, bundan haberiniz oldu mu, bilmiyorum. Buna ilişkin bir çözüm burada sunulmamış. İhracatçıları vergi dairelerinin hantal, çalışmaz yapısına mahkûm ediyorsunuz. İsterseniz bu konuyu bir ihracatçı birliklerine ve yeminli mali müşavir arkadaşlara sorun, ne zorluklar yaşandığını göreceksiniz. Gönül isterdi ki bu düzenlemeler arasında ihracatçıların KDV iadelerinde yaşanan zorlukların en azından bir kısmı çözülebilsin.
Aynı kanunla beraber, sermaye yapısı içerisinde yer alan, "yabancı kaynakları öz kaynaklarını aşan işletmelerde, aşan kısma münhasır olmak üzere, yatırımın maliyetine eklenenler hariç, işletmede kullanılan yabancı kaynaklara ilişkin faiz, komisyon, vade farkı, kâr payı, kur farkı ve benzeri adlar altında yapılan gider ve maliyet unsurları toplamının yüzde 10'unu aşmamak üzere Bakanlar Kurulunca kararlaştırılan kısmı." şeklinde bir düzenleme yapmışsınız.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepimizin bildiği üzere ülkemizde sermaye birikimi yeterli değildir. Neredeyse tüm sermaye şirketlerinde borçlanma söz konusudur. Pek çoğunda da borçlar öz kaynaklardan fazladır. İşletmelerin zaten öz kaynakları yetersiz olduğundan büyümek için borçlanmadan başka çareleri bulunmamaktadır. Hatta bazen öz kaynakları sıfıra yaklaşan firmalar bulunmaktadır yoksa kim ister ki borçlansın. Dolayısıyla, borçlanmanın cezalandırılması anlamına gelecek bu düzenleme de yerinde değildir. Öz kaynağı zaten yetersiz olan işletmelere "Siz büyümeyin, küçülün veya uluslararası firmaların bir parçası olun." demekten öte bir şey değildir. Zaten bu tasarının pek çok maddesinde uluslararası sermayesi güçlü firmaların önünün açılmakta olduğunu açıkça görmekteyiz.
Meclisin görevi ulusal firmalara "Siz durun ve küçülün, mümkünse çalışmayın.", uluslararası firmalara da "Buyurun alanı size açtık siz çalışın." demek midir? Türkiye Büyük Millet Meclisi, uluslararası firmalara yol açan trafik polisi mahiyetinde olmamalı.
Borçlanma cezalandırılacak ise önce Hükûmetten başlamak lazım. Cumhuriyet tarihinin rekor borçlanmaları AKP hükûmetleri zamanında oluşmuştur. Her geçen gün ülkemizin borçları da artmaktadır. Eğer bir çözüm aranıyor ise bundan başlamak lazım. Yok amaç borçlanmayı engellemek değil de daha fazla vergi toplamaya yönelik ise ekonomiyi küçültmekle, ihracatı azaltmakla, üretimi azaltmakla verginin daha fazla toplanacağını sanıyorsanız büyük bir yanılgı içerisindesinizdir.
Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Türkkan.