| Konu: | HUKUK UYUŞMAZLIKLARINDA ARABULUCULUK KANUNU TASARISI |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 116 |
| Tarih: | 06.06.2012 |
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; bu, 18'inci madde Komisyonumuza ilk geldiği anda, gerçekten ben biraz dehşete düşmüştüm 18'inci maddedeki olanlardan dolayı. Öncelikle, icra edilebilir şerhi verilmesi, sadece mahkeme tarafından, dosya üzerinden inceleniyordu ve hiçbir şekilde, duruşma yapılması gibi bir madde ya da bir düzenleme burada yoktu. Ayrıca, icra edilebilir şerhi verilmiş olan karar ilam niteliğinde belge durumundaydı ve ilam niteliğindeki bu belgeye karşı herhangi bir kanun yolu ya da iptal davası açma koşulları yoktu.
İşte, bu nedenlerle, Komisyonda epeyce konuştuktan sonra ve bu konuda doktriner görüşleri de bir parça inceledikten sonra, tarafımızdan verilen önergeler de kabul edildi ve bu maddede olumlu değişiklikler oldu. Ne türden olumlu değişiklikler oldu? İcra edilebilir şerhi görevli mahkemelerce verildi yani normalde, mahkeme dışında ara buluculuk çalışması da yapılmış olsa, ara bulucu uzlaşma tutanağı da yazılmış olsa, görevli ve yetkili mahkemece icra edilebilir şerhi verilmesi konusunda bir düzenleme yapıldı. Ardından da yine, verilmiş olan, bu icra edilebilir şerhi verilmiş olan ilam niteliğindeki belgelerin kanun yolu olarak istinaf mahkemelerine başvurulabileceği belirtildi. Bu çok önemliydi. Yani, siz, şimdi, eğer, ara bulucu tarafından getirilmiş bir uzlaşma tutanağına icra edilebilir şerhi veriyorsanız ve bu icra edilebilir şerhi verilmiş ilam niteliğindeki belge, kesin belge, kesin hüküm gibi işlem görüyorsa, işte, orada, tarafların iradesine aykırı pek çok şey ne yazık ki bozulamayacak durumdaydı. Biz hukukumuzdan örnekler verdik, "Mahkeme içi sulh anlaşmalarında dahi bu anlaşmanın irade fesadı nedeniyle iptali istenebiliyor. Tahkimde aynı şekilde iptal davaları açılabilirken, niye ara buluculukta sonuç olarak `icra edilebilir' şerhi verilen ve ilam niteliğindeki belgenin burada temyiz edilememesi ya da istinaf yoluna başvurulamaması söz konusu olsun." dedik ve bunları düzelttirdik. Ancak bizim, Komisyon olarak düzelttiğimiz konulardan bir tanesi, mutlaka icra edilebilir şerhi verilmesi için mahkemeye, görevli ve yetkili mahkemeye başvurulmasına dair bir başvuru söz konusu olduğunda duruşma yapılması ve tarafların dinlenmesi konusunda bir düzeltme yapmıştık biz. Şimdi, buradaki, AKP Grubu tarafından verilen yeni bir önergeyle sadece aile hukukuna ilişkin konularda bir duruşma yapılabileceğini belirtiyorlar, diğer konularda duruşma yapılması hâkimin takdirine bırakılıyor, ister duruşma yapsın, ister yapmasın.
Sevgili arkadaşlar, bir kere, o zaman biz bunu Komisyonda da tartıştık, dedik ki: "Taraf ehliyeti açısından hâkimin tarafları görmesi lazım."
İki: Baskı altındalar mı bu insanlar? Baskı altında olup olmadıklarının anlaşılması lazım. Hakkın kötüye kullanılması söz konusu mu? Onu hâkimin görmesi lazım. Yani "Ekonomik olarak güçsüz olan -özellikle işçilerden örnek verdik- işçiler işverenin baskısı altında bir tutanağı imzaladılarsa, gelip hâkimin karşısında bu irade beyanlarını tekrar etsinler." dedik, aynen bugün anlaşmalı boşanmalarda olduğu gibi. Ancak ne yazık ki Komisyonda hep birlikte bu şekilde karar verdiğimiz ve önergelerle düzelttiğimiz konu daha sonradan daraltılmıştır. Bu daraltma iyi bir daraltma değildir arkadaşlar. Sonucunda bu mahkemelerden ya da bu ara buluculardan gelen uzlaşma tutanaklarında pek çok dava açılmak durumunda kalacaktır. "Ben böyle dememiştim, ara bulucu bunları yanlış yazmış." ya da "Baskı altında kaldım." diyeceklerdir ya da gerçekten irade sahibinin serbest iradesiyle yapıp yapmadığı konusunda pek çok problem çıkacaktır.
Bu nedenle, ben, sizin tarafınızdan verilen bu önergenin geri çekilmesini sizlerden talep ediyorum, çünkü Komisyonun ortak bir iradesi oluşmuştu o konuda, o iradeye saygı duyulması gerektiğini düşünüyorum.
Arkadaşlar, bunun dışında, 1'inci maddede biz şunu söylemiştik daha önceden de, dedik ki: "Ara buluculuk faaliyetleri ancak Medeni Kanun ve iş hukuku kapsamı dışındaki konularda olsun." Niye böyle olsun dedik? Yani "Bu konuda özellikle kadınlar aldatılabilirler, baskı altında tutulabilirler, çocuklarının velayetlerini kaybedebilirler; pek çok sorunla karşı karşıya kalabilirler." dedik. "İş hukukunda da aynı şekilde, işverenin baskısı altında gelip insanlar bu tutanağı? İstenilen bir ara bulucuya yönlendirilip baskı altında ya da manevi baskı altında bu tutanaklar imzalatıldığı takdirde bunların sonuçları çok ağır olur, toplumdaki bu sisteme güven zaten azalır, mahkemelerin de yeterince bunu incelememesi durumunda bu güven bunalımı ciddi anlamda olur." dedik. İşte, bu nedenle, biz bu duruşma?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Devamla) - Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Yılmaz.