| Konu: | TAPU KANUNU VE KADASTRO KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA İLİŞKİN KANUN TASARI VE TEKLİFİ |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 102 |
| Tarih: | 03.05.2012 |
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) - Sayın Başkan, sevgili arkadaşlar; bugün size şu boynumda takmış olduğum fuların öyküsünü anlatarak başlamak istiyorum.
Bu fularla 24 Nisanda Meclisin Dikmen kapısından girmek isteyen bir kadın arkadaşımız içeri alınmamış. Fuların özelliği şu arkadaşlar: Atatürk'ün resmi var. Özellikle sizlere gösteriyorum. Atatürk'ün resmi siyasi sembol olarak kabul edilmiş ve Meclis görevlileri tarafından Dikmen kapısından içeri alınmamış bayan arkadaşımız. Bu, basına da yansıdı. Mutlaka basından da siz bunu izlemişsinizdir ancak ben şunu sormak istiyorum Meclis Başkanlığına ve Başkan Vekilliğine: Atatürk posterleriyle ya da Atatürklü fularla ya da Atatürk simgesiyle bu Meclise girmek ne zaman yasaklandı, ne zamandan beri bu yasak var? Hatta o kadına yazılı bir belge de gösterilmiş. Ne zamandan beri kapılara böylesine yasaklar konuldu? Ben, bunu öğrenmek istiyorum.
Eğer Atatürk resmi bu Mecliste yasak ise o zaman şu sözü de silmeniz lazım, milletin gönlünden de silmeniz lazım, milletin zihninden de silmeniz lazım Atatürk'ü.
Bir kere, ben, bunun cevabının Meclis Başkanlığı tarafından verilmesini istiyorum.
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Böyle saçma şey olur mu ya?
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Devamla) - Meclisin Dikmen kapısında bu olay yaşandı arkadaşlar. Ben bunu uydurmuyorum.
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Yaşandıysa o polis hakkında suç duyurusunda bulunun.
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Devamla) - Aynı şekilde, bakın, bu konuda İzmir Milletvekilimiz Birgül Ayman Güler bir soru önergesi verdi. Eğer böylesine yasal olmayan bir işlemi Meclisin Dikmen kapısındaki görevliler yaptılarsa bunlar hakkında Meclis Başkanlığı nasıl bir soruşturma yürütmeyi düşünüyor, bunu bekliyoruz.
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Suç duyurusunda bulunun.
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Devamla) - Sizlerden de bekliyoruz, Meclis Başkanlığından da cevap bekliyoruz efendim.
Şimdi, bu sadece bununla kalan bir şey değil arkadaşlar, benzer bir durum yine bundan bir hafta kadar önce Meclis TV'de yayınlanan Anayasa tanıtım spotunda da yaşandı sevgili arkadaşlar ve ben bu konuda da bir basın bildirisi yayınlamak durumunda kaldım ama şimdiye kadar bana Meclis Başkanlığından bir cevap gelmedi.
Anayasa tanıtım spotunda aynen şunlar söyleniyor arkadaşlar: "Demokratik, özgürlükçü, eşitlikçi, hukukun üstünlüğüne dayalı, insan haklarının güvencesi yeni anayasa için söz sizde."
Peki, arkadaşlar, yeni anayasada laiklik ilkesi yer almayacak mı, Atatürk milliyetçiliği yer almayacak mı, devletin bölünmez bütünlüğü, dilinin Türkçe olduğu yer almayacak mı? Bu ilkelerden söz edilmemesi vazgeçildiği anlamına mı gelmektedir? Bu ilkelerden vazgeçilebileceği algısı mı yaratılmak istenmektedir?
Burada pek çok hukukçu arkadaşımız var. Bunun ne anlama geldiğini hukukçu arkadaşlarımız biliyorlar. Anayasa'nın 4'üncü maddesinde ilk üç maddenin değiştirilemeyeceği, değiştirilmesinin dahi teklif edilemeyeceği belirtilmişken böylesi bir, bu şekilde bu maddelerin yok sayılması Anayasa ihlali niteliğinde değil midir? Bunun ben Meclis Başkanlığı tarafından cevaplandırılmasını istiyorum çünkü Türkiye Büyük Millet Meclisi Televizyonu Meclis Başkanlığının etkinliğinde olan bir yerdir. Bunun cevabının mutlaka bize verilmesi gerekmektedir. Şunu bilmenizi istiyorum, bütün AKP Grubuna sesleniyorum: Laiklik, Atatürk ilkeleri, bu ülkenin bölünmez bütünlüğü ve dilimiz Türkçe'den bu halk vazgeçmeyecektir. Böylesi bir girişimde bulunulacaksa bu AKP İktidarının sonu olacaktır. Hepinize bu konuda böyle bir ihtarı yapma gereğini duyuyorum arkadaşlar.
Bu yasa tasarısının görüşmeleri sırasında başlangıçtan beri tüm muhalefet milletvekili arkadaşlarımız şunu söylediler: Toprak satışlarındaki sınırlamalar ve mütekabiliyet ilkesini kaldıran, sadece Bakanlar Kurulunun yetkisine bırakan bu tasarıyı eleştirdiler. Buna karşın Sayın Bakan dedi ki: "Biz bu konudaki bütün yetkileri Bakanlar Kuruluna bırakıyoruz, Bakanlar Kuruluna güvenmenizi istiyoruz. Bu ilkeleri çok daha sıkı bir şekilde uygulayacağız." Ancak sevgili arkadaşlar, Sayın Bakanın söylediği gibi bu Hükûmete güvenmeli miyiz? Ülkeyi komşularımızla savaşın eşiğine getiren bu Hükûmete güvenmeli miyiz? BOP eş başkanlığını yaptığını övünerek söyleyen ve Orta Doğu coğrafyasını emperyalizmin çıkarlarına göre şekillendirmek isteyen, emperyalizmin taşeronluğunu yapan bu iktidara güvenmeli miyiz?
AHMET YENİ (Samsun) - Millet güveniyor bize.
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Devamla) - Wikileaks belgelerinde İsviçre'de sekiz gizli hesabı olduğu belirtilen bir Başbakana güvenmeli miyiz? Yüzde 92'yle 82 Anayasası'na da güvenmişti bu millet ama o Anayasa'nın bugün ne durumda olduğunu biliyoruz arkadaşlar.
AHMET YENİ (Samsun) - Yüzde 60'a yükseldik.
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Devamla) - Kendi emriyle Oslo ve İmralı'da PKK terör örgütü liderleriyle müzakere yapan adamlarını korumak için üç günde MİT Yasası'nı çıkartan bu Başbakana güvenmeli miyiz? Millî Eğitim Yasası'yla milyarlarca liralık ihaleleri kontrolsüz yapma yasasını çıkartan, laiklik ilkesini hiçe sayan bu iktidara güvenmeli miyiz? Açıkça anlaşıldığı üzere, diktatörlük ve bölünme anayasası yapmak isteyen, laiklik ilkesini ve Atatürk milliyetçiliği ilkelerini yok sayan bu iktidara güvenmeli miyiz? Ulusal bayramlarımızı yasaklayan, ulusal bilincimizi yok etmeye çalışan bu iktidara güvenmeli miyiz? İşte, Sayın Bakan, yukarıda saydığımız ve sayabileceğimiz pek çok nedenle size ve iktidarınıza güvenmiyoruz, bütün serzenişimiz bundandır. Bu ülkenin topraklarını parça parça satacağınızı, yok edeceğinizi düşündüğümüz için size güvenmiyoruz.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; ülkemizde yabancılara toprak satışında ilk mütekabiliyet şartı Lozan Barış Anlaşması'yla getirilmiştir. O tarihten sonra da tüm yasal düzenlemelerde, 1934, 1984, 1986, 2003, 2005 ve en son 2008 yılında yapılan tüm yasal değişikliklerde yabancılara taşınmaz satışında mütekabiliyet esası korunmuştur. 84 yılından itibaren yapılan tüm yasal değişikliklerde mütekabiliyet esasına getirilen pek çok istisna Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmiş, ülke topraklarının sınırsız satışı engellenmiş, ülke bütünlüğü korunmuştur.
Anayasa Mahkemesinin, 2003 yılında, bu Hükûmet tarafından yapılan toprak satışındaki sınırlamaları kaldıran, Köy Kanunu'nun 87'nci maddesini yürürlükten kaldırarak tarım arazilerinin de satışının önünü açan 4916 sayılı Yasa'yı iptal gerekçesinde aynen şöyle denmektedir: "Yabancılara karşılıklılık koşulu aranmaksızın ülkemiz üzerinde sınırlı ve sınırsız ayni hak elde etmesi, ülkenin bölünmez bütünlüğü ilkesiyle bağdaşmayacak bir durumdur. Çünkü karşılıklılık ilkesinin gerçekleşmesinin aranmaması, ülkemizin topraklarının kolayca yabancıların eline veya kullanımına geçmesini sağlar."
Tüm bu gerekçeler sayıldığında, iktidar milletvekilleri "Anayasa Mahkemesi kararları referans kabul edilemez." demişlerdir. Çünkü bugün AKP İktidarı aldığı oyun sarhoşluğu içinde hiçbir Anayasa kuralını tanımamakta, çoğunluk olarak her istediklerini yapabileceklerini, vatan topraklarını bile sınırsız satabileceklerini düşünmektedirler. Bu anlayış çoğunluk diktasıdır ve çok tehlikeli bir anlayıştır arkadaşlar. AKP İktidarı yargı üzerinde oluşturduğu baskıyla hiçbir uyarıyı dinlemeksizin Meclisten çıkaracağı bu yasayı Anayasa Mahkemesinin iptal etmeyeceğini düşünüyor ki bu denli pervasız ve sınır tanımayan bir yasa bu Meclisten geçirilmek isteniyor.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; bu yasa tasarısının en tehlikeli ve hiçbir sınırlama içermeyen değişiklik maddesi Tapu Kanunu 36'ncı maddesidir. Bu madde yabancı gerçek ve tüzel kişilerin yüzde 50 ve daha fazla hisse sahibi oldukları şirketlerin mal edinmelerini düzenlemektedir. Sayın Bakana soruyorum: Bu maddede ana sözleşme gibi muğlak bir sınırlama dışında bir miktar sınırlaması var mıdır? Bakanlar Kurulunun ülke ve yer sınırlama yetkisi var mıdır? Bu şirketlerin yatırım yapma sorumluluğu ve bu yatırımların kontrolü sınırlaması var mıdır? Bu maddede, sermayesi yüzde 50'nin altında kalan yabancı sermayeli şirketler için bir sınırlama getirilmiş midir? Ana sözleşme sınırlaması dahi yoktur bu şirketler için.
Ayrıca, yine taşınmaz rehin tesisinde rehnin paraya çevrilerek elde edilecek taşınmaz mallarda organize sanayi bölgeleri, endüstri bölgeleri, teknoloji gelişme bölgeleri ve serbest bölgelerdeki mal edinimlerinde yabancılara herhangi bir sınırlama getirilmekte midir? Bu yabancı sermayeli şirketlerin tasfiyesi sonucunda yabancılara geçecek taşınmazlar konusunda bir sınırlama var mıdır? Bu konuda hukukçu olan arkadaşlara ya da buradaki arkadaşlara tavsiye ediyorum, eski 36'ncı maddeye baksınlar, bu konudaki sınırlamaları görecekler.
Sayın Bakan, lütfen askerî bölgelerde ve özel güvenlik bölgelerindeki sınırlamaları bize söylemeyiniz. Herhâlde askerî bölgeleri de satacak değilsiniz, bu kadar da ileri gidemezsiniz.
Ayrıca, bu maddelerde valiliğin tapu kayıtlarını inceleyeceği belirtilmektedir, takip edeceği belirtilmektedir. Hangi sınırlamayı koyuyorsunuz ki valilik neye göre inceleyecek, neye göre sınırlandıracak? Çünkü bir sınırlama yok bu maddede.
Yine, bu maddelere aykırı edinilen malların tasfiye edilmesi söz konusudur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Devamla) - Ama bu tasfiyeyle ilgili de bir kural olmadığı için bir anlamı yoktur. Bu maddenin, özellikle 36'ncı maddenin bu Meclis tarafından reddedilmesi gerekmektedir arkadaşlar, tümünün de reddedilmesi gereklidir. Bu konuda bu Meclisin tarihî görevini yerine getireceğini düşünüyor, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Yılmaz.