| Konu: | SEÇİMLERİN TEMEL HÜKÜMLERİ VE SEÇMEN KÜTÜKLERİ HAKKINDA KANUN İLE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 104 |
| Tarih: | 09.05.2012 |
CHP GRUBU ADINA BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) - Çok teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, yalnız müsaade ederseniz başlamadan önce bir şey söyleyeyim. Ben bazen bu kürsüde Sayın Bakan Bekir Bozdağ için şöyle söylüyorum: "Sayın Bekir Bozdağ, ya hukuku hiç bilmiyorsunuz ya da bizleri kandırmaya çalışıyorsunuz." diyorum. Şimdi, bazen de kendi kendime düşünüyorum, doğru mu söylüyorum, yanlış mı diye ama konuşmayı bilmediğiniz kesin, milletin vekiline ben "Sayın Bakan" diyorum, sana "Sayın Bakan" diyorum, sen bana "senin" diye cevap veriyorsun, böyle bir şeye hakkın yok, onu söyleyeyim bir kere. İlk önce saygıyı öğreneceksiniz.
AHMET YENİ (Samsun) - Meclise saygılı ol.
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Devamla) - İkincisi: Değerli arkadaşlar, 201 sayılı Kanun Tasarısı'nın ikinci bölümü üzerinde CHP Grubu adına görüşlerimizi açıklamak istiyorum ancak müsaade ederseniz ilk önce size iki tane belgeden söz etmek istiyorum. Bunlardan bir tanesi şu: Biz Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun daha önceki dönemde bazı milletvekilleri -Sayın Kemal Anadol da- Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğünden ve Türkiye İstatistik Kurumundan bilgi istemişler, "İstanbul, Ankara, İzmir illerinde nüfus nasıldır ve nüfus hareketleri, yerleşme, oradan çıkma nasıl olmuştur?" diye, seçimlerde muhtemel değerlendirmeyi yapmak için. Dört defa istekte bulunmuşlar Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğünden ve Türkiye İstatistik Kurumundan.
Daha sonra da burada İç Tüzük uyarınca Sayın Recep Tayyip Erdoğan'a da sormuşlar. Cevap İçişleri Bakanından gelmiş, demiş ki: "Biz bunu TÜİK aracılığıyla yılda bir kez kamuoyuna açıklıyoruz, daha açıklamaya gerek yoktur."
Bunun üzerine Ankara 5. İdare Mahkemesine başvurmuşlar. Ankara 5. İdare Mahkemesi "Açıklayın." demiş. Bunun üzerine Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü bir sayfalık bir liste göndermiş "İstanbul, Ankara, İzmir'de buradan buraya gelme, buradan buraya gelme, dolayısıyla seçimlerde oy kullanabilecek nüfus hareketleri budur." diye. Bir sayfa? Bunun üzerine savcılığa suç duyurusunda bulunacaklarını söyleyince bütün nüfus hareketleri kendilerine verilmiş.
Şimdi, biz, daha, devletin kurumlarına bırakılmış, onların namusuna emanet edilmiş nüfusun, seçimlerde esas alınacak nüfusun ne olduğunu parlamenterlerin öğrenemediği bir ülkede seçim yapmaktan söz ediyoruz.
Bir tane daha söyleyeyim, bunu Sayın Bakan da araştırabilir, İçişleri Bakanı da araştırabilir: Şu anda -2011 seçimlerinde de oy kullanmış- verilen listelere bakın, soyadıyla girin, Türkiye'de isim, göbek adı, soyadı, anne adı, baba adı, doğum yeri, doğum tarihi, bütün bilgileri aynı olan ya da bunlardan bir tanesinin farklı olduğu binlerce kişi farklı farklı kimlik numaralarıyla sıralanmış vaziyette. Kimlik numarasıyla baktığında, aile olduğunda farkına varamıyorsun. Biz, şimdi, "Herhâlde ikizdirler bunlar.", "Herhâlde üçüzdür." denildiği bir ülkede, çok açık söylüyorum, seçimlerin temel hükümlerinden söz ediyoruz.
Değerli arkadaşlar, şunu özellikle söylemek lazım: Demokrasi gerçekten katılımdır. Bireyle devlet arasındaki ilişkiyi katılımla sağlayacağız, kesin ama nitekim Anayasa'mızın 67'nci maddesi de bu katılımı en önemli unsurlardan bir tanesi olarak, başta seçme, seçilme hakkı olarak düzenlemiş -onun dışında, referanduma katılma filan- ama şimdi -bütün arkadaşlar demin konuştu- yüzde 10 barajlı bir seçimden söz ediyoruz, Sayın Bakan da ona karşılık diyor ki: "Ben yapmadım ki." Doğrudur. Demokrasinin sıkıntılarından bahsettiğimizde de onlar diyorlar ki: "Demokrasiyi ilk ortadan kaldıran biz değiliz ki, başkaları da kaldırmıştı, biz onlardan öğrendik."
Şimdi, seçimde yüzde 10 barajı demokrasiye uygun değildir. Biz böyle bir ülkede yurt dışındaki vatandaşlarımızı seçime katacağız, iyi ama Anayasa'nın bir de 79'uncu maddesi var. Sayın Bakan, değerli arkadaşlar; Anayasa'nın 79'uncu maddesi, katılım olması yanında, aynı zamanda bu seçimlerin dürüstlüğünün, eşitliğinin, düzen içinde yapılmasının ne kadar önemli olduğundan söz ediyor. Ama biz bugün bir yasa değişikliğini konuşuyoruz. Sevgili arkadaşlar, bu yasa 2008 yılında çıkartılan bir yasayı tamamlıyor. Şimdi, dikkat edin -inanılması güç geliyor bana, Sayın Bakan kusura bakmasın-?
SADIK YAKUT (Kayseri) - Baksın.
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Devamla) - Baksa da ne olur, tabii.
?her seçim çevresinde bir il seçim kurulu Türkiye'de, 50 milyon seçmene -doğrudur- her ilçede bir ilçe seçim kurulu, ayrıca yeteri kadar sandık kurulu. Şimdi, kendileri yasada söylüyorlar, diyorlar ki: "Yurt dışında 5 milyon vatandaşımız var; 2,5 milyondan fazla seçmen var, bunlar da 155 ülkeye dağılmış." Düşünün, Fransa'sı, İngiltere'si, Avustralya'sı, bir tane seçim kurulu, bütün bu seçimlerin dürüstlüğüyle, düzeniyle, hepsiyle bir tek ilçe seçim kurulu ilgilenecek, o da Ankara iline bağlanmış bir ilçe seçim kurulu ve bizim Anayasa'mızın 79'uncu maddesi diyor ki, demokrasi ilkesi de böyle söylüyor: "Aman, seçimleri yaptığın kadar, o seçimin düzenli, dürüst, namuslu, eşit olması önemlidir."
Değerli arkadaşlar, şimdi, bakıyorsunuz? İnanılması güç. Demin çok doğru söyledi Mahmut Tanal arkadaşımız, biz Anayasa'ya bir madde eklemişiz, 114'üncü maddeye, diyoruz ki: "Seçimler dürüst olsun diye seçimle ilgisi olabilecek bakanların -Adalet, İçişleri, Ulaştırma- seçimden önce istifa?" Şimdi yeni çıktı, Dışişleri Bakanı da bununla bayağı bağlantılı, her şey ondan geçiyor. Ne kadar sandık kurulacak o belirliyor, kişiyi o belirliyor, onun yanında çalışan en yüksek maiyetteki memur belirleniyor, bütün her şey Dışişleri Bakanına bağlı. Sayın Bakan burada şöyle diyor: "Zaten o Anayasa'yı da değiştirmemiz gerekirdi. O yüzden, zaten ihlal ediyoruz, şimdi bunu da ihlal edelim, ne var?" Böyle bir şey algılanabilir gibi değil. Değiştirecekseniz değiştirin, hemen değiştirin, çoğunluğunuz var. Amma velakin, bu Anayasa hükmü yokmuş gibi "Dışişlerine bırakıyoruz, zaten öbürü de saçma bir hükümdür?" İnanılması güç.
Değerli arkadaşlar, şimdi, burada, bakıyoruz 6'ncı madde değişikliğine, 5'inci madde değişikliğine, 2'nci maddeyle getirilen değişikliğe, bütün hepsine, inanılmaz derecede "Kamu görevlileri arasından belirlenir?" "Partili seçmen yoksa kamu görevlileri arasından belirlenir." Kim? Sandık kurulu. Kim? Onun düzenini sağlayacak olan kuruluş. Kime bıraktık? Yürütme organına. Ne yapıyoruz? Seçim.
Sevgili Bakan, değerli arkadaşlar; AKP bugün çoğunlukta, yarın başka bir çoğunlukta başka bir parti olur, yalnız demokrasinin temel ilkelerini şöyle değiştirmemek lazım: "Bunların hepsini yürütme yapar. Nasıl olsa biz çok güzel yaparız. O yüzden, bunları bizim Dışişleri Bakanımız, memurlarımız yapsın." Türkiye, dünyaya, 60'tan sonra inanılmaz bir sistem getirmiş. Rusya ayrıldıktan sonra, oradaki devletleri görenler şunu çok iyi bilirler? Rusya dağıldı, birçok küçük devlet kuruldu, hiçbiri şunu bilmiyordu: "Seçim kurullarında hâkim var." dediğimizde "Yok ya! Yani yürütme başında değil mi bunun?" diyordu. "Hayır, hâkimler var bu ülkede." diyorduk. Şimdi, sağ olsun, Sayın Bakan ve AKP çoğunluğu tekrar bizi o Sovyetler Birliği'nden ayrılan Rus cumhuriyetlerine dönüştürdü; Dışişleri Bakanı bunların hepsinin denetimini yapacak, onun maiyetindeki memurlar da denetlemeyi yapacak.
Sevgili arkadaşlar, son şunu söyleyeceğim: Bu yüzden, biz, evet, şunu kabul ediyoruz; yurt dışındaki vatandaşlarımızın mutlaka seçimlerde oy kullanması lazım. Sizlerin yüzünden, Yüksek Seçim Kurulu "Nasıl kullandıracağız? Güvenliği getirelim." dedi ama bu kanunla da bu güvenliği sağlayamadık, tam tersine, yürütmeye bıraktık diye düşünüyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Batum.