| Konu: | İSTANBUL MİLLETVEKİLİ BURHAN KUZU'NUN BAZI İFADELERİNE İLİŞKİN |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 120 |
| Tarih: | 14.06.2012 |
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, şimdi, tabii Burhan Bey'in, Burhan Hocamızın dediği gibi beraber çalıştığımız, aynı üniversitede çalıştığımız bir gerçek ama şunu belirteyim. Yani şimdi, bugün Muhteşem Yüzyıl diye bir film oynatılıyor. Şimdi, Muhteşem Yüzyıl'daki bilgilere bakarak "Gerçekten Kanuni dönemi budur." diyemezsiniz. Yani birileri Wikipedia'da, televizyonlarda, şurada, burada veyahut da İnternette Dîvân-ı Mezâlimi yazmış olabilirler ama ben bunun kitabını yazmış bir adamım. Siz nasıl "Anayasa'yı yazdım." diyorsanız ben de onun kitabını yazdım. Hâliyle Dîvân-ı Mezâlim Osmanlılarda yoktur. Divân-ı Hümayûnla Dîvân-ı Mezâlimin arasında da çok büyük farklar vardır uygulama yönünden ve biraz önce söylediğiniz Kadiul-kudât, yani kazaskerlik Osmanlılarda bunların da herhangi bir şekilde ağır cezalara filan bakma durumu yoktur çünkü kadılık, Osmanlı Devleti'nde "ordu kadısı" diye bilinir ve tamamen idarî mekanizma içerisinde mahkeme işlerine bakar. Yani Osmanlılarda şeyhülislamı ilmiye teşkilatının en başı sayarsak onun altındaki en önemli hukuk adamları Rumeli kazaskeridir, onun altında da Anadolu kazaskeri gelir. Bunlara da biraz önce söylemiştim yani başlangıçta söylemiştim- 500 akçalık yevmi "mevleviyyet" denilen taht kadılıklarından sonra geçilir. Yani "yevmi" diyorum, demin biraz şey olmuştu, yani günlük 7 altın ücreti olan kadılıklar. Bundan sonra Anadolu kazaskerliğine geçilir. Anadolu kazaskerleri ve Rumeli kazaskerleri de Divân-ı Hümayûnda, yani Divanımazâlim değil, Divân-ı Hümayûnda yer alırlar ve bunlar taşradan gelen şikâyet meselelerini incelerler. Bakın, "ombudsmanlık" dediğimiz, yani Osmanlılarda benim daha önce açıkladığım, mehayif müfettişleri doğrudan doğruya bu gelen şikâyetnameleri incelemek üzere taşraya giderler, orada yönetimle halk arasındaki ilişkileri incelerler çünkü bugünkü gibi ulaşım sistemi yoktur, böylesine geniş bir coğrafyada Osmanlı Devleti'nin, hak ve hukuku, adaleti sağlaması için de böyle bir müesseseye ihtiyacı vardır. Batı'da olmayan bir şeydir.
Yine, mesela, buna benzer olmak üzere Osmanlılarda?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Halaçoğlu.
YUSUF HALAÇOĞLU (Devamla) - Bir cümleyle bitireceğim Sayın Başkan, şey olmasa da şunu bitireceğim: Osmanlıda çok kişinin daha bilmediği o kadar çok şey vardır ki. Mesela Batı dünyasında "işsizlik sigortası" deniyor, hâlbuki Osmanlı Devleti'nde bu çoktan vardı. Aynen şöyle geçer Kanunname'de: "Kâr u kisbden mahrum olanlarla kimsesiz, yetim ve dulların ilaç, ibate, iaşe ve sağlık meselelerinin çözümü için." Yani "kâr u kisbden mahrum olmak" demek "herhangi bir işi gücü olmayan, geliri olmayan" demektir. Dolayısıyla, aslında Türkiye Cumhuriyeti'nde, Amerika Birleşik Devletleri bundan faydalanırken biz faydalanmıyoruz. 624 sene ayakta kalmış, dünyanın en iyi yönetimi sergilenmiş; gidip, inceleyip, araştırıp günümüze modernize ederek bakmamız daha kolay olur?
BAŞKAN - On dakika oldu Hocam, teşekkür ederim.
YUSUF HALAÇOĞLU (Devamla) - Teşekkür ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)