| Konu: | AK PARTİ GRUBU ÖNERİSİ |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 92 |
| Tarih: | 10.04.2012 |
OKTAY VURAL (İzmir) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Çok değerli milletvekilleri, AKP Grubunun Meclis çalışmalarıyla ilgili getirdiği grup önerisinin aleyhinde söz aldım. Tabiatıyla, bu grup önerisinin içerisinde lehinde olan birtakım hususlar da var. Dolayısıyla bu hususlarda Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun duruşunu açıklamak için söz aldım.
Aslında, bugün 10 Nisan Polis Günü. Ben de tüm emniyet teşkilatımızın bu gününü kutluyorum. Emniyet teşkilatımızın mensuplarının sıkıntılarının azaldığı, milletimizin de huzurlu günler gördüğü nice yeni bir dönemin başlangıcı olmasını diliyorum.
Şüphesiz, böylesine, 10 Nisan gibi bir günde gerçekten hem gündem dışı konuşmalar yapıldı ve de bu konuşmalar yapılırken, araştırma önergeleri verilirken Hükûmetin bu konuda sessiz kalmasını, yani İçişleri Bakanının Parlamentoya emniyet teşkilatının bu günü vesilesiyle bile, açıkçası, gelmemesini yadırgadığımı ifade etmek istiyorum. Maalesef, burada güvenlik güçleri arkadaşlarımız bizlere çiçek verdiler ama, bu çiçeği Sayın Bakana Türkiye Büyük Millet Meclisinde vermek isteyeceklerinden de emindim ama Bakanı ara ki bulasın. Böylesine günlerde milletin iradesinin tecelli ettiği Parlamentoya yürütmenin saygı göstermesi son derece önemlidir. Dolayısıyla, bu saygıyı talep etmek zannederim milletimizin ve milletimizi temsil eden milletvekillerinin ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin hakkıdır diye düşünüyorum.
Bu öneride, aslında, biz Adalet ve Kalkınma Partisinin kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesiyle ilgili tercihlerine saygı duyuyoruz. Aynı zamanda darbelerin araştırılmasına yönelik verdiğimiz önerinin de görüşülmesi konusunda bizde, daha önce vaki birtakım görüşmelerimizde "Bunu bir Danışma Kurulu kararı hâline dönüştürelim." iradesi vardı -dört parti olarak hep beraber, birlikte- ancak bir siyasi partimizin önergesiyle ilgili bir sorun münasebetiyle böyle bir irade oluşmadı. Ama bu Parlamentoda darbelere karşı ve darbe girişimlerine karşı, antidemokratik muamelelere karşı, her türlü vesayete karşı?
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Sivil darbelere karşı?
OKTAY VURAL (Devamla) - Dik duruşunu ifade edebilecek, tehditleri, korkuları, sindirme yöntemleriyle millî egemenlik ve millî iradenin tesisine yönelik bütün girişimler karşısında "Hâkimiyet kayıtsız şartsız milletindir." demek suretiyle kurulacak bir araştırma komisyonunun önemli katkılar sağlayacağına inanıyorum, yarın da bu konuları değerlendireceğiz.
Tabiatıyla, bugün aslında bu AKP Grubunun önerisinde -maalesef, sürekli olarak bu konularda- İç Tüzük ihlali yapılmaktadır. Çünkü sözlü sorular bir denetim mekanizmasıdır. Buraya bakanlar gelmeli ve milletin sorularına cevap vermelidir. Burası aynı zamanda bakanların sorumlu olduğu bir yerdir. Dolayısıyla, sürekli olarak, her ay, her hafta "Sözlü soruların sorulmaması?" Ne mahzuru var? Bir saat, gelsin, bu milletin sorularına cevap versin. Arkadaşlarımız soruları soruyorlar. Bugün geldiğimiz bu noktada, değerli arkadaşlar, 1.227 tane soru önergesi bekliyor.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) - Sözlü sorular var.
OKTAY VURAL (Devamla) - Bu yöntemle bakıldığı zaman, 30 tane soruyu cevaplandırdığını varsayarsak, değerli arkadaşlarım, bugünkünü kapatmak için kırk haftaya ihtiyaç var; kırk hafta, bir saatlik bir süre içerisinde? Çünkü sizin getirdiklerinizde salı günü var ama çarşamba günü yok, kaldırıyorsunuz. Ama 98'inci madde ne diyor biliyor musunuz Sayın Canikli? Diyor ki: "Sözlü soruların cevaplandırılması için; Anayasa, kanun ve İçtüzük gereği zorunluluklar hariç olmak üzere -ki burada bir zorunluluk yok- haftanın en az iki gününde?" "En az" diyor. Şimdi bu nasıl olacak Sayın Başkan? "En az" diyor, bire indiriyorsunuz. "
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) - Genel Kurul aksine karar vermedikçe.
OKTAY VURAL (Devamla) - "? birleşimin başında ve birer saatten az olmamak şartıyla?" Böyle bir kararımız da var zaten, Genel Kurul karar almış ama sürekli olarak İç Tüzük ihlalleriyle olmaz ki! E, müsaade edin de? Parlamentoda biz iktidar partisinin tasarı ve tekliflerinin görüşülmesiyle ilgili, sürelerle -14.00-20.00 yapılmasını olumlu buluyoruz- öne almasıyla ilgili birtakım girişimleri olumlu buluyoruz ama müsaade edin de bir saat? Milletvekillerimiz düşünüyor. Vatandaş arıyor, "Şu soruyu ne olursunuz sorun." diyor; soruyor ama muhatap alan yok. Milleti muhatap almayanların seçimden seçime muhatap almasını doğrusu katılımcı bir demokrasinin önemli bir eksikliği olarak görüyoruz.
Şimdi geldiğimiz bu noktada gerçekten böyle bir öneri? "En az iki gününde." diyor. En azı nasıl en az bire düşürüyorsunuz? Bir İç Tüzük değişikliği yapmadan böyle bir iradeyi ortaya koymak doğru değildir. Gönül ister?
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) - Sizin dönemde de öyleydi, siz de aynısını yaptınız.
OKTAY VURAL (Devamla) - Efendim, şu dönem bu dönem, bununla giderseniz siz, milattan önceye kadar gidebilirsiniz, bir sürü sebep bulabilirsiniz ama mazeret uydurmak yerine, gerçekten sizin ileri demokrasi ve katılımcı demokrasi dediğiniz hususun doğru olup olmadığını, gelin, burada ispatlayın.
Niye korkuyorsunuz milletvekillerimizin sorduğu sorulardan? Cevaplandırsınlar, gelsinler.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) - En çok biz cevap verdik.
OKTAY VURAL (Devamla) - Bu soruları cevaplandırmaktan kaçmaması lazım.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) - Kaçmıyoruz.
OKTAY VURAL (Devamla) - Esnafın sorununu, çiftçinin sorununu, atanamayan öğretmenlerin sorunlarını buraya, dile getiren milletimiz bu sorulara cevap verilmesini istiyor. Size de bir fırsat sunuyor. Aslında Hükûmet bunu bir fırsat olarak değerlendirmeli ve cesaretle bu soruları cevaplandırmalıdır.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) - Bakanımız bekliyor şimdi.
OKTAY VURAL (Devamla) - 30 tane soruyu cevaplandıracaksınız, 1.227? Her hafta zaten onlarca soru geliyor. Bu gidişle Halley kuyruklu yıldızının dünyaya en yakın geçtiği bir süre içerisinde ancak milletvekilimizin sorusuna cevap vereceksiniz. Ondan sonra da zaten önemi de geçiyor. Soruların önemli bir kısmı günlüktür ve bunların, bu gündemle ilgili soruların da o günde cevaplandırılması gerekir.
Buradan bir başka konuyu bu vesileyle dile getirmek istiyorum açıkçası. Açık bir çağrım var iktidar partisine: Bakın, Türkiye'nin Suriye politikasını, yabancı merkezlerde değil, Parlamentoda gelin tartışalım; ne oluyor ne bitiyor, bunları değerlendirelim. Elinizi vicdanınıza koyun, bu konuda, gazete haberleriyle dış politika konusunda milletimizin ve milletvekillerimizin bilgilendirildiği bir dönemi yaşıyoruz. Bu, hâkimiyet kayıtsız şartsız milletindir ve aynı zamanda bağımsızlık ilkemize de aykırıdır. Başka merkezlerde oluşturulmuş planların, projelerin güdümünde, yapılan görüşmelerin güdümünde hazırlanmış günübirlik açıklamalarla, karşılıklı telefonlaşmalarla yapılan bir dış politikanın millîliği tartışılır. O bakımdan, Suriye konusunu, gelin, burada bir genel görüşmeyle değerlendirelim. Bu milletin hakkıdır, ne oluyor ne bitiyor...
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) - Hepsi Ankara'da planlanıyor.
OKTAY VURAL (Devamla) - Bakın, size bir örnek vereyim? Öyle şey olmaz; bu milletin milletvekilleri sadece parmak kaldıran milletvekili değildir.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) - Öyle değiliz zaten.
OKTAY VURAL (Devamla) - Uygulanan dış politikanın bu milletin menfaatine olup olmadığına ilişkin sorgulamayı ben yaparım, sizler de vicdanlarınızla karar verirsiniz ama müsaade edin de Suriye'deki gelişmeleri Washington merkezli, Clinton merkezli, Obama merkezli politikalarla buraya getirip empoze ettirmenize izin veremeyiz.
Bakın, çok tehlikeli sularda gezilmektedir. 1957 yılında, değerli arkadaşlarım -çok gizli bir plan- İngiltere'nin Başbakanı Macmillan'
Değerli arkadaşlarım, ben millî plan istiyorum, millî merkezlerde hazırlanmış görüşler istiyorum. CIA ile SIS'in hazırladığı planlar çerçevesinde Türkiye'nin dış politikasının oluşturulmasına karşı durmamız lazım, vebal almamamız lazım. Bu bakımdan, Hükûmetin yanlış adımlar atmasını engellemek için bunu yapmamız lazım. Çünkü kapalı kapılar ardında verilen sözlerin maliyeti yüksek olmaktadır.
1 Mart tezkeresi öncesinde gidip ABD Başkanına "?"(X), "Kolay, biz hemen göndeririz." diye söz verildikten sonra Türkiye Büyük Millet Meclisinde o tezkerenin reddedilmesi?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurunuz.
OKTAY VURAL (Devamla) - ?ve ondan sonra gelişen süreçleri, Irak'ın kuzeyindeki oluşumların Türkiye'ye nasıl bir zarar verdiği konusunu lütfen çok ciddi değerlendirmemiz lazım.
O bakımdan, açık çağrım, Nurettin Bey, gelin, hep beraber, birlikte Suriye konusundaki gelişmeleri, nereye gittiğini? Gelsinler, Clinton'a hesap vereceğine Ahmet Davutoğlu, Türkiye Büyük Millet Meclisine gelsin, bu millete anlatsın ne olup ne bitiyor, neleri görüştünüz. Kapalı kapılar ardında olmasın.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) - Bu ülkenin Dışişleri Bakanı kimseye hesap vermez.
OKTAY VURAL (Devamla) - O bakımdan, millî bir politikayı bu millî merkezde değerlendirmeden, açıkçası, dış politikanın oluşturulmasını doğru bulmuyoruz. Bu bakımdan, bu konuda bir genel görüşme talebimizin kabul edilmesini? Bu konuda hazırladığımız bir genel görüşmeyi, bu Meclis çalışması bittikten sonra hemen gündeme getireceğiz. Gelin, hep beraber, birlikte Suriye konusunu Parlamentoda tartışalım ve Sayın Dışişleri Bakanının da gidip Clinton'la paylaşıp da bizden esirgediği hususların neler olduğunu bu milletimiz öğrenmek istiyor.
Bu bakımdan, bu AKP grup önerisi doğrultusundaki görüşlerimi paylaşmış oldum.
Teşekkür ederim. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Vural.
(X) Bu bölümde Hatip tarafından Türkçe olmayan kelimeler ifade edildi.
------------------
OKTAY VURAL (İzmir) - Sayın Başkanım, benim kanıma dokunuyor, ben inanıyorum ki buradaki milletvekillerinin de kanına dokunuyordur çünkü burada görüşülmemiş, tartışılmamış, bilgi verilmemiş hususları gazetelerden okuyoruz. Eğer bir ABD Başkanı benim Dışişleri Bakanıma şu işareti yapıyorsa, bu konuda elbette hep beraber, birlikte o kişiye karşı tavrımızı oluşturmamız lazım.
BAŞKAN - Sayın Vural, teşekkür ediyoruz.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) - Sayın Başkan, hep şunu söylüyoruz: Gazete haberleri haber edilmesin Mecliste, böyle doğru yol bulunmaz Sayın Başkan.
BAŞKAN - O zaman, anlaşırsınız, bir sonuca varırsınız gruplar olarak.
OKTAY VURAL (İzmir) - Getiriyoruz önergeyi, desteğinizi bekliyoruz.