GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İSTANBUL MİLLETVEKİLİ ALİ ÖZGÜNDÜZ'ÜN, (2/111) ESAS NUMARALI 657 SAYILI DEVLET MEMURLARI KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN TEKLİFİ'NİN DOĞRUDAN GÜNDEME ALINMASINA İLİŞKİN ÖNERGESİ
Yasama Yılı:2
Birleşim:92
Tarih:10.04.2012

TANJU ÖZCAN (Bolu) - Sayın Başkan, çok değerli milletvekili arkadaşlarım; ben de sözlerime başlarken hepinizi sevgiyle saygıyla selamlıyorum.

Sayın Ali Özgündüz Arkadaşımız, kanun teklifini kısaca anlattı. Aslında bir cümleyle özetlemek gerekirse, bana göre insanlığın en utanç verici suçlarından bir tanesi olan işkenceyi yapanların cezalandırılmasına dönük bir talep. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından defalarca bu konuda mahkûm edildik, ancak işkenceyi yapanın neredeyse yanına kâr kaldı. Arkadaşımızın önerisi de son derece makul bir öneri, haklı bir öneri ve işkence yapanların ayrıca cezalandırılmasına dönük, en azından devleti uğrattıkları zararın ceplerinden çıkarılmasına dönük bir talep; ben buna aynen katılıyorum. Ancak -kendisiyle de biraz önce konuştuk- ben bu talebin yeterli olmadığı kanaatindeyim. İşkence suçu kasıtla işlenen bir suç, özel kasıt gerektiren bir suç. Bu şekilde, devleti zarara uğratanlar elbette cezalandırılsın, ancak kamu görevlisi şayet Türkiye Cumhuriyeti devletini ağır ihmal veya kusuruyla böyle bir tazminata mahkûm ettirmişse bu tazminatın da rücu yoluyla kendisinden alınması gerekir diye düşünüyorum.

Değerli milletvekilleri, geçtiğimiz günlerde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin bir raporu yayınlandı, basında da çıktı bu. 1959'la 2011 dönemini kapsayan rapora göre en fazla mahkûmiyet alan ülke bazında Türkiye 1'inci sırayı koruyor, Rusya'yı az farkla da olsa geride bırakmış. "Türkiye hangi konularda mahkûmiyet almış?" diye baktığınızda -özet olarak- adil yargılanma hakkını ihlal ettiği için, uzun tutukluluk sürelerini ihlal ettiği için, ifade özgürlüğünü ihlal ettiği için ve benzeri konular.

Arkadaşlar, bunların hepsi aslında yasal düzenlemelerle ve bu işi birazcık ciddiye alıp yapmakla giderilebilecek konular. O anlamda diyoruz ki: Kamu görevlilerinin daha ciddi olarak bu işe el atması ve Hükûmetin bu konuda gerekli yasal düzenlemeleri hızlı bir şekilde yapması hâlinde, mahkûmiyetle ilgili birçok gerekçenin ortadan kalkacağı net bir biçimde aslında görülüyor.

"İfade özgürlüğü" dedik, "adil yargılanma" dedik, "uzun tutukluluk süreleri" dedik; tabii, bu konuya girmişken bugün annesini kaybeden Sayın Mehmet Haberal'dan da bahsetmek gerekir diye düşünüyorum. Sayın Haberal'a öncelikle başsağlığı diliyorum. Sayın Başbakanımızın deyimiyle "ayakları öpülesi" annelerden bir tanesini kaybeden ve bu acıyı yaşayan insanlardan biri de Sayın Haberal. Sayın Haberal'a bugün izin verildi annesinin cenazesi için. Biz katılamadık görevimiz olduğu için ama canlı yayında izledik. Sayın Haberal geldi, dinî vecibesini yerine getirdi, annesine karşı görevini yerine getirdi ama tüm Türkiye'nin gördüğü gibi kaçmaya veya delilleri karartmaya çalışmadı, böyle bir çaba içerisinde olmadı. Annesinin cenazesine en azından katılmış olmaktan dolayı, bir nebze de olsa üzüntüsünün azaldığını görmüş olduk. Bu adamcağız altı aydır söylüyor: "Annem ölüm döşeğinde. Ne olur annemle helalleşmeme izin verin, hayattayken annemin elini son bir kez öpmeme izin verin." diyor, bu izin verilmiyor. Bugün cenazede bu izin verildi, ancak geçmişte bu iznin verilmemesinin sorumluluğu bu ülkeyi yöneten AKP Hükûmetindedir diye düşünüyorum ve bugün biliyorum ki şu yaşananlardan sonra birçoğunuzun vicdanının sızladığını görüyorum. İnşallah, şu yaşananlar, bundan sonraki süreçte de en azından uzun tutukluluk süreleri konusunda yasal bir düzenleme yapılması konusunda sizlere ders olmuştur diye düşünüyorum. Tabii, Sayın Haberal gibi yıllardır cezaevinde tutulan, uzun süredir sonuçlanmayan davalar sebebiyle dört yılı aşkın süredir tutuklu olan insanlar var. Bu insanların da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine yaptığı müracaatlar var. Emin olunuz ki -bir hukukçu olarak söylüyorum, ortada emsal kararlar var- bu insanların başvuruları da Türkiye'nin mahkûmiyetiyle sonuçlanacak. Bunu bugünden söylüyorum ve burada bu yargılamayı yapan ve kasıtlı olarak bu yargılamanın uzamasına sebebiyet veren?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Lütfen sözünüzü tamamlayınız.

TANJU ÖZCAN (Devamla) - Tamamlayacağım efendim.

?özel yetkili mahkemelerin hâkimlerinin de tazminatta sorumlu olacağını bugünden ilan ediyorum. İşte o yüzden de Sayın Ali Özgündüz'ün teklifine ağır kusuru ve ihmali olan kamu görevlilerinin de rücu sorumluluğuyla karşı karşıya bırakılması gerektiğini düşünüyorum. Yasanın bu şekilde genişletilmesini ben de talep ediyorum.

Son bir cümle olarak şunu söylüyorum konuyla ilgisi yok ama: Sayın Oktay Vural burada konuşurken konuşmasının tamamına katılıyorum. Arkadaşlar, birazdan cep telefonumuza bir mesaj gelse, deseler ki: "Suriye'yle aramızda sıcak bir çatışma başladı." Bu çatışmanın neden başladığını bile Türkiye Cumhuriyeti milletvekilleri olarak biz bilmiyoruz. Burada nasıl bir ulusal çıkarımız var, bunu dahi bilmiyoruz. Gerçekten burada sadece taşeronluk yapıyoruz ve ben buna bir milletvekili olarak alet olmaktan dolayı utanç duyuyorum.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Özcan.