| Konu: | İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ KANUNU TASARISI VE TEKLİFİ |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 121 |
| Tarih: | 19.06.2012 |
CANDAN YÜCEER (Tekirdağ) - Ben de sözlerime başlamadan önce
-menfur saldırıda Dağlıca'da 8 şehidimiz oldu, 16 yaralımız var- şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyorum, yaralılarımıza acil şifa diliyorum, yakınlarına ve milletimize başsağlığı diliyorum. Bununla birlikte, Şanlıurfa'da âdeta cinnet geçirtilerek 13 tutuklumuz, hükümlümüz yanarak can verdi, onlara da Allah rahmet eylesin.
Evet, çalışanın vücut bütünlüğünü ve yaşamını tehdit eden durumlarda çalışmaktan kaçınma hakkı iş hukukunda yer alır ve bir hak olarak tanımlanır. İşçinin bu hakkı kullanabilmesi için olası tehlikeler yakın, ciddi ve hayati olması gerekmektedir. Tasarıda ele alınan bu kavramlar yakın, ciddi ve önlenemez olarak yeniden ele alınmıştır.
Tasarıda, çalışanın çalışmama hakkını kullanması ve iş yerinden ayrılması hâlleri ayrıştırılmıştır. Birinci hâlde tehlikenin yakın ve ciddi olması belirtilirken, ikinci hâlde ayrıca önlenemez olduğu belirtilmiştir. Tasarının çalışmaktan kaçınma hakkını düzenleyen maddesine göre, işçiler ciddi ve yakın tehlikeyi tespit ettiklerinde iş sağlığı ve iş güvenliği kuruluna gidecek, kurulun olmadığı yerde işverene gidecek ve bu tedbirlerin eğer alınmadığı durumlarda çalışmaktan kaçınma hakkını kullanabilecek ve kendileri daha güvenli bir yere gidebilecekler.
Tasarının çalışmaktan kaçınma hakkını düzenleyen bu maddesi âdeta bunu işlevsiz hâle getiriyor. Ciddi ve yakın tehlikeyi işçi nasıl tespit edecek? Bunu etti, bunu işverene gidip nasıl söyleyecek? "Evet, ben bu tehlikeyi tespit ettim ve ben çalışmıyorum." mu diyecek? Bildiğiniz gibi, 50'nin üzerinde çalışanı olan iş yerlerinde, bu tasarıyla iş sağlığı ve iş güvenliği kurulu var. Dolayısıyla, kurul yerine, daha çok gideceği yer işveren. Peki, işverenin tutumu işçiye karşı nasıl olacak?
Gerçekten, değerli milletvekilleri, elinizi vicdanınıza koyun. Bu gerçekten uygulanabilir bir durum mu, yapılabilir mi? İşveren ne diyecek işçiye? "Kapı burada, çalışmama hakkın var." diyecek. Peki, bu gerçeği bile bile işçi işverene gidip "Ben çalışmıyorum." diyebilecek mi? Ülke gerçeğinde işini kaybetmemek uğruna ölümler yaşanırken bu kararı iş güvencesi olmayan işçiye bırakmak onu ölüme bırakmakla aynıdır.
Hâlihazırda mevcut uygulamada temsilciye bu hakkı veriyoruz, bu konuda kurula temsilci başvuruyor, şimdi ise bu değişmekte. Sendika temsilcisini muhatap almadıkça verilmiş gibi duran hakları kullanmaya kalkanların işlerini kaybedecekleri ortada.
İkinci hâlde ise tehlikenin yakın, ciddi ve önlenemez olduğu nasıl tespit edilecek? Bunun anlamı, "Olay vuku bulmaya başlamış olacak." anlamına gelmekte yani iş işten geçmiş? Dolayısıyla, yasanın önleme amacı tazmin amacı olarak değişecek. Örneğin Esenyurt'ta alışveriş merkezinde yanarak ölen işçiler o alanı nasıl terk edecek? Gerçekten bu doğru bir mantık değil. Eğer gerçekten insanımıza, yaşamına, sağlığına önem veriyorsak gelin, hep beraber bunu değiştirelim.
Tasarının ilgili maddesinde geçen hükümlerden daha ileri bir hak, 4857 sayılı Kanun'un 83'üncü maddesinde "İşçilerin hakları" adı altında zaten dokuz yıldır var ama işçiler bunları kullanamıyorlar. Yani birbirimizi, kendimizi kandırmanın bir anlamı yok. Yapıyormuş, gibiymiş gibi yapmanın bir anlamı da yok. Ülkemizin gerçekten uygulanabilir, akılcı, insani bir iş sağlığı, iş güvenliği kanununa ihtiyacı var. Zaten bunu biz uyguluyor olabilseydik dokuz yıldır, Tekirdağ'da, Tuzla'da, Esenyurt'ta, Zonguldak'ta, Adana'da iş kazaları meydana gelmez ve binlerce çalışanımız hayatını kaybetmezdi.
Çalışmaktan kaçınma hakkını düzenleyen maddede çok sayıda muallakta kalan durumlar da söz konusu. Örneğin "Kurul kararını acilen toplanarak verir." diyor. Bu süre bir saat mi, yirmi dört saat mi, bir hafta mı belli değil. Peki, işverenin işçinin talebi doğrultusunda karar vermesi belirtiliyor ama aleyhte karar verdiğinde durumun nasıl olacağı belli değil.
Değerli arkadaşlar, tasarıyla ilgili diğer bir sıkıntı da iş sözleşmesiyle çalışanların, özel sektörde çalışanların talepleri yerine getirilmediğinde iş sözleşmesini feshedebilir denmesindedir. Bunu kim göze alıp da iş sözleşmesini feshedebilir? İşiyle sağlığı arasında bir tercih yapmaya zorlanan işçinin tercihi bu işsizlik ortamında işi olacağından, biz, zaten iş sağlığı ve güvenliğini fiilen uygulamaktan uzak duracağız. Dolayısıyla bu maddenin başlığını bence "Çalışmaktan kaçınma hakkı" değil, olsa olsa "ister çalış, ister çalışma hakkı" olarak değiştirmek gerek.
Dolayısıyla verdiğimiz önergenin değerlendirilip, ben, gereken düzenlemenin yapılmasını ve gerçekten bize yakışan bir iş sağlığı, iş güvenliği kanununun hazırlanmasını diliyorum, hepinize saygı ve sevgilerimi sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.