| Konu: | İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ KANUNU TASARISI VE TEKLİFİ |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 121 |
| Tarih: | 19.06.2012 |
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 277 sıra sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu Tasarısı'nın 25'inci maddesiyle ilgili vermiş olduğumuz önerge hakkında söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum.
Sözlerime başlamadan, ben de Hakkâri Dağlıca'da kaybettiğimiz şehitlerimizi ve Urfa'da yitirdiğimiz vatandaşlarımızı saygıyla anıyor, kederli ailelerine başsağlığı diliyorum, yaralılara acil şifalar dilediğimi ifade etmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri, dünyada ve Türkiye'de meydana gelen hızlı sanayileşme ve teknolojik gelişmeler ile doğru orantılı olarak, özellikle iş yerinde çalışan kişilerin güvenliğiyle ilgili sorunlar da açığa çıkmıştır. Bu nedenle, birtakım önlemler önceden alınarak iş yerini daha da güvenli bir hâle getirmek için iş güvenliği hepimizce oldukça önem taşımaktadır ancak başka önemli bir konunun altını çizerek örnek vermek istiyorum: İş güvencesi yoksa, tekrar ediyorum, iş güvencesi yoksa, işin güvenliğinin de ne anlama geleceğini bir sormak istiyorum.
Buna Bursa'dan bir örnekle devam etmek istiyorum çünkü Bursa'da bir fabrikamız var, Orhangazi'de, fabrikanın ismini daha sonra isterlerse verebilirim. Bu fabrikamız 2000 yılında işverenin işlerinin bozulması nedeniyle borç aldığı bir finans kuruluşuna devredilmiş. İşveren, kendi iş yerinde, maalesef makinelerini, bütün her şeyini devrederek kiracı durumuna düşmüş. Şu anda, 14 Mayıs 2012 tarihinde fabrikaya el konulmuş, üretimi durdurmuşlar, iş yerinin satılması için müşteri bekliyorlar ancak burada, değerli arkadaşlar, 200 işçinin akıbeti maalesef bilinmemekte. Devir yapılırken nasıl bir sözleşmeyle işçi haklarının devredildiği bilinmiyor, kıdem tazminatlarının ödenip ödenmeyeceği maalesef bilinmemekte. TEKSİF Sendikasına üye olan bu arkadaşlarımızın sorunlarının nasıl çözüleceğini, A ve B firmalarının hangi işçi arkadaşlarımızı muhatap alacağını öğrenmek istiyoruz. Sayın Bakanımızdan da bu konuda -gerçi şu anda Urfa Milletvekili ama Bursa'yı gayet iyi bildiği için- yardım beklediğimizi, bu işçi arkadaşlarımızın şu anda, 14 Mayıstan itibaren grev yaptıklarını da ifade etmek istiyorum.
Değerli arkadaşlar, bu önergemizde de sadece bir cümlenin değişikliği vardı ama maalesef, hemen "Hükûmet katılıyor mu?", "Katılmıyor." "Komisyon katılıyor mu?", "Katılmıyor." Söylediğimiz bir kelime. Nedir bu kelime? "İş yerinin tamamında iş durdurulur." Neden? Eğer iş yerinde bir binayla ilgili, kimyasal atıklarla ilgili herhangi bir sıkıntı varsa, hayati bir tehlike oluşturuyorsa niye burada kısmen durduralım? Kısmen durdurduğunuz zaman biliniz ki o iş yerindeki o sıkıntılar giderilmeyecek. O zaman bu iş yerinde bu sıkıntıların giderilebilmesi için bu maddenin bu şekilde olmasının ve iş yerinde tamamen işlerin durdurulmasının gerektiğini ifade etmek istiyorum.
Son olarak da -ben ziraat yüksek mühendisiyim- bugün tarımda yüzde 25 istihdama katkı veren ve gayrisafi yurt içi hasılaya yüzde 9 katkı veren tarım sektöründeki işçilerin neden bu kapsama alınmadığını öğrenmek istiyorum. Sadece bu tarım işçileriyle ilgili olarak değil, bir de bu tarım işçilerinin, geçici olarak, bu arkadaşların çalışma şartlarının ne kadar zor olduğunun, hangi koşullarda yapıldığının da göz önüne alınarak bu iş güvenliği yasasıyla ilgili gereğinin yapılmasını düşünüyor?
Arkadaşlarımız, Sayın İzzet Bey ve diğer arkadaşlar Sayın Bakanı bulmuşken sorular soruyorlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
İLHAN DEMİRÖZ (Devamla) - Olsun, biz tutanaklara geçecek şekilde anlattık.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.