GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ KANUNU TASARISI VE TEKLİFİ
Yasama Yılı:2
Birleşim:121
Tarih:19.06.2012

CANDAN YÜCEER (Tekirdağ) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2007-2012 tarihleri arasında Tuzla tersanelerimizde 500 işçimiz öldü.

2012 Şubat ayında Adana Kozan'da baraj kapağının patlaması sonucu 10 işçimiz sulara kapıldı.

Elâzığ Maden ilçesinde 6 işçi öldü, 6 işçi yaralandı.

Esenyurt alışveriş merkezi inşaatında çalışan 11 işçi uykudayken çadırda yanarak can verdi.

3 Nisan 2012, Erzurum Aşkale Karasu Baraj Göleti'nin içindeki elektrik direğini tamir için şişme botla gölete açılan 5 TEDAŞ görevlisi donarak, boğularak öldü.

Benim de bölgem olan Tekirdağ Malkara'da özel bir kömür ocağında çalışan Osman Buda, dışarıda ucu açık bırakılan elektrik kablosunun akımına kapılarak yaşamını kaybetti.

Sanayi şehri de olan Tekirdağ, maalesef, iş kazalarının yoğun yaşandığı bir ildir.

Madenlerde iş kazaları hız kesmeden devam ediyor. Mayıs 2010'da, Zonguldak'ta 30 madencinin grizu patlaması sonucu ölümü için Sayın Başbakan "Kader, madencilikte normal." demişti. Oysaki bizde kader olan Şili'de kader değildi. Yerin 700 metre altında, altmış dokuz gün sonra 33 madenci kurtarıldı. Maalesef Maraş'ta yaşanan göçükten işçi arkadaşlarımızın cesetleri çıkarılamamış durumdadır. 14 Haziranda, geçtiğimiz hafta perşembe günü, Genel Kurulda tam da iş sağlığı, iş güvenliğini konuşurken, hemen yanı başımızda ASKİ'nin atık su gideri inşaatında çalışan, yirmi dört yaşında, evlilik hazırlığı yapan Nadir Kekilli göçük altında kalarak göz göre göre yaşamını yitirdi.

Evet, yılda 1.100 işçinin iş kazası sonucu öldüğü ülkemizde, bu acı, ürkütücü tablo cihan devletinin, dünyanın en büyük 16'ncı ekonomisi, kişi başına düşen millî gelirin 10.444 dolar olduğuyla övünen ülkemizin konuşulan değil ama yaşanan gerçekleri. Birçok konuşmacı tabii ki bu tarihleri, olayları, rakamları verdi ama ben de bir kez daha hatırlamak, hatırlatmak adına, unutmamak adına, ders çıkartmak adına tekrar etmek istedim çünkü iş kazaları gerçekten sosyal yanı ağır olan olaylar. İşçiler iş kazalarının nedeni değil, korunmasız tarafıdır. İşçinin değeri emeğinin fiyatıyla ölçüldüğünden işçinin bir insan olarak taşıdığı yaşama hakkı bu üretim sürecinde maalesef dikkate alınmıyor.

Bu olumsuz tablonun en önemli nedeni, iş sağlığı, iş güvenliği önlemlerinin işverenlerin ezici bir çoğunluğu tarafından ek maliyet unsuru olarak ele alınması, kurallara uyulmaması, iş yerine sendika sokulmaması, iş yerlerinin denetlenmemesidir. İşsizlik, yoksulluk, sefalet koşullarında sendikasız, güvencesiz, esnek, kayıt dışı çalışmaya mecbur bırakılan işçi sınıfı her gün ölüyor, işçi ocaklarına her gün ateş düşüyor ve görünen o ki düşmeye de devam edecek. Çünkü mevcut iktidar etkin önlemler almaya yönelik bir politika üretmek yerine, iş sağlığı, iş güvenliği hizmetlerini serbest piyasaya terk etmeye yönelik bir anlayışı ön planda tutuyor.

İnsan emeğinin ve sağlığının değerini bilmeyen bir ülkenin hiçbir alanda gelişemeyeceği açıktır. İşveren ve devletin sorumluluğu sadece insanlarına iş vermekle sınırlı olamaz, aynı zamanda çalışma ortamındaki koşulları, sağlık koşullarını, güvenliğini de sağlamak zorundadır. Yani sorunun çözümü sadece iş yerlerinde tıbbi ve teknik önlemler alarak sağlanamaz, dolayısıyla bu dar bir çerçeveye sıkıştırılamaz. Bu anlamda, iş sağlığı güvenliğinin genel sorunlarla bağı koparılmamalıdır. Daha açık bir ifadeyle, sermayenin çıkarının bütün toplumun çıkarının üstünde tutulması evrensel insanlık değerlerine açıkça aykırıdır.

Değerli arkadaşlar, iş sağlığı, iş güvenliği hizmetlerinde o kişinin iş yerinde, oranın çalışanı olarak kişiler tarafından sunulması önemli çünkü iş yeri hekimliği, iş güvenliği uzmanlığı profesyonel bir iştir çünkü çalışma hayatı dinamik olduğu kadar ağır risklerin olduğu bir alandır. İş sağlığı, güvenliği uzmanının, iş yeri hekiminin orada çalışması, orada işçilerin yaşadığını, hatta yaptığını yapması lazımdır; dinamik üreten alanı ve bununla paralel değişebilen riskleri, işçiyi, işi takip etmesi gerekir. Evin içinde olup biteni siz dışarıdan takip edemezsiniz. Dolayısıyla, mevcut tasarı, iş yeri hekimlerini, iş güvenliği uzmanını dışarıya çıkarmış, iş yerinde sağlık biriminin kurulmasını engellemiş ve önemli olan, birinci basamakta bu sorumluluğu yaşayacak, yapacak olan kişileri dışarı itmiştir. Özellikle meslek odaları, iş güvenliği uzmanları, iş yeri hekimleri, iş yeri hemşiresi, sağlık memurunu dışarı çıkarmıştır. Bu konuda tekrar gereğinin yapılması gerekmekte çünkü özellikle meslek odalarının bu alandaki katkısı tartışmasızdır. Yiğidi öldürelim ama hakkını yemeyelim. Bu anlamda da siyasi yaklaşmayalım diyorum, hepinizi sevgi ve saygılarımla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.