GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: TÜRKİYE İNSAN HAKLARI KURUMU KANUNU TASARISI
Yasama Yılı:2
Birleşim:122
Tarih:20.06.2012

MHP GRUBU ADINA MEHMET ŞANDIR (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; her şeye rağmen yine saygılarımla selamlıyorum sizi gecenin bu saatinde ve şiddetle bu durumu da protesto ediyorum.

İnsan Hakları Kurumu kurarken, insan haklarının önemi üzerinde konuşur, müzakere ederken kendimize yaptığımız bu zulme isyan ediyorum, kendi adıma ediyorum, kabul ederseniz sizin adınıza da ediyorum. Bununla bir sonuca varamayız, kendimizi kandırmayalım, birbirimizi hiç kandırmayalım çünkü Allah'ı kandıramayız. Sayın Büyükelçinin söylediği gibi, hiç kimseyi de kandıramayız, Avrupa'yı da kandıramayız, bir başkasını da kandıramayız arkadaşlar. Kocaman partileriz ve ömrünü hizmete adamış, kendince değerli insanlarız ama şu yaptığımız iş, hani çocuk yapmaz derler ya şu yaptığımız iş hem kişisel olarak hiçbirimize hem kurumsal olarak hiçbir partimize de yakışmayan bir iş. Dolayısıyla, bir şekil şartını yerine getirmek için bir muhalefet partisi olarak söz almış bulunuyorum. Yine de sizleri saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, basın yok, milletvekillerini de gönderdiniz, kendi kendimize konuşuyoruz. Açık yüreklilikle, İnsan Hakları Kurumu kurarken çok daha farklı bir alandan meseleye yaklaşmayı faydalı görüyorum. İnsan Hakları Kurumu kuruyoruz ama insanın hakkını merkeze alarak meseleyi müzakere etmek gerekir. Hepinize göre, hepimize göre insanın en temel hakkı yaşama hakkıdır. Tüm dönemleri suçlayabilirsiniz, sorgulayabilirsiniz ama on yıldır tek başına iktidar olan iktidarınızın, Hükûmetinizin bir sonuç olarak, sebepleri sorgulama bir tarafa ama bir sonuç olarak gelinen noktada insanın yaşam hakkını koruyup koruyamadığını gecenin bu saatinde sorgulamak lazım. Koruyabiliyor musunuz?

Sayın İçişleri eski Bakanı, Sayın Başbakan Yardımcısı, insanımızı koruyabiliyor musunuz? Neye karşı koruyabiliyorsunuz? Trafiğe karşı koruyabiliyor musunuz? Keneye karşı koruyabiliyor musunuz? Teröre karşı koruyabiliyor musunuz? Şiddete karşı koruyabiliyor musunuz? Yani kendimizi kandırmanın, aklımızla alay etmenin ne anlamı var? Avrupa Birliği istiyor, utanıyoruz; mahkeme bizi mahkûm ediyor diye bir kurum kuruyoruz. Kurduğumuz kurum da Nasreddin Hoca'nın işte, duvarsız evine benziyor. Bir denetim kurumu kuruyoruz. Kurduğumuz denetim idareyi denetleyecek ama idarenin inisiyatifiyle oluşturulan bir kurum kuruluyor. Nasıl denetleyecek?

Ama ben her şeyden önce, hem kendimizi de işin içerisine koyarak ama Türkiye'yi Türk milleti adına yönetmek yetki ve sorumluluğuna sahip olan iktidar grubunu ve Hükûmeti bu anlamda kendini öz eleştiriye tabi tutmasını, sorgulamasını talep ediyorum. İnsan haklarının temeli olan insanın yaşam hakkını koruyamayan bir Türkiye, koruyamayan bir Hükûmetin, insan hakları gibi bir evrensel değerden bahsetmeye bence hiç hakkı yok. Zaten böyle bir meseleniz de yok Sayın Bakan. Bir tenkit için söylemiyorum ama on yılın sonunda ulaştığınız sonuç utanç tablosu diyor.

İşte, Başbakanlık İnsan Hakları -biriminin- Başkanlığının da raporları burada; Avrupa Parlamentosunun, Avrupa Konseyinin raporları da burada; Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Başkanının beyanları da burada. Eğer Türkiye "Büyüdük, kalkındık; büyük olduk." iddiasını rakamlara dayayacaksa, insan merkezli bir siyasetin savunucusu olduğunu iddia eden bu Hükûmet insanın haklarının nasıl ihlal edildiğini? Bunların tamamı, bu raporların tamamı yönetimin kusurlarını ifade ediyor. Buradan okuyacak olursak; -Sayın Rıza Türmen, Sayın Hâkim, İnsan Hakları Mahkemesinin Sayın Hâkimi beni bağışlasın, onun konusu ama- tüm alanlarda, hemen hemen, 1'inci olmuşuz. Etkin soruşturma yokluğunda 1'inci olmuşuz, özgürlük ve güvenlik hakkında 1'inci olmuşuz, adil yargılanma hakkı ihlalinde 1'inci olmuşuz, ifade özgürlüğü ihlalinde 1'inci olmuşuz, toplantı ve gösteri yapma özgürlüğünün ihlalinde 1'inci olmuşuz, mülkiyet hakkının kullanımının ihlalinde 1'inci olmuşuz, yargılamanın uzunluğu konusunda ihlalde 1'inci olmuşuz, kötü muamele yasağının uygulanmasında ihlalde 1'inci olmuşuz yani tüm kategorilerde Türkiye, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin üyesi olan ülkeler arasında en başta bulunmuş ve bu, yani her yılda böyle olmuş Sayın Bakan. Buna tedbiriniz ne? Buna bir tedbiriniz yok.

E bunu milletçe sahiplenelim, bir kurumsallaştıralım, bir kuruma bağlayalım ve kendimizi de sorgulayacak bir yapı kuralım da bu ihlalleri yani idarenin ihlallerini engelleyecek bir kurum kuralım diye yola çıkmışsınız on yıl sonra. Hangi mecburiyetlerden olduğunuzu da anlatmadınız. İzleme raporlarında her sene azar işitmekten usanmış olmak gibi bir sebep olsa gerek. E bir kurum kuruyorsunuz, kurduğunuz kurumla -yarın ilerleme raporunda göreceğiz, izleme raporunda göreceğiz- yine yüzümüz yere eğilecek. E buna hakkınız yok. Değerli Bakan, Türkiye'yi rezil etmeye, Türkiye'yi her defasında böyle, insan hakları ihlali gibi, Türkiye'ye, Türk milletine, Türk milletinin kültürüne, inancına, değerlerine, bu cumhuriyetin kurumsal yapısına yakışmayan bir sonuçla mahkûm etmeye hakkınız yok. Gelin, tedbir alalım, beraber alalım, her türlü desteği verelim. İşte, arkadaşlar ısrarla söylediler, çekin bu kanunu yeniden tanzim edelim, yazın çalışalım, önemli bir konu çünkü bu, ama böyle bir şey yok, maalesef yok. Dolayısıyla gecenin bu saatinde yani ne hayır ne fayda ne güzellik hiçbir şey hasretmeyecek bir angaryanın içerisinde dün saat dörde kadar çalışmış bu milletvekilleri, bugün şimdi saat ikiyi geçiyor galiba, daha kaça kadar çalışacağımız belli değil; "yarın" demeyelim işte bugün, bugün de aynı şekilde çalışılacak. İnsan haklarını ihlal ederek İnsan Hakları Kurumunun kurulamayacağını bir garabet olarak, bugüne de tarih düşerek, not düşerek tarihe geçtiniz; sizi kutluyorum, tebrik ediyorum. Demin de söyledim, böyle bir şeye mecbur değilsiniz.

Değerli milletvekilleri, inanınız ki bu millet yapabileceğinin en fazlasını yaptı, sizi üç dönem iktidara getirdi, yüzde 50 oy vererek de destekledi. En mükemmeli yapacak gücünüz var, böyle bir kompleksiniz de yok. Bu en mükemmelini yapın ya, muhalefet size engel değil ama ısrar ediyorsunuz ki zannediyorum Türkiye'ye yakıştırmıyorsunuz güzellikleri, bu millete yakıştırmıyorsunuz ve önce kendinize eziyet ediyorsunuz, sonra da millete eziyet ediyorsunuz.

Ben gecenin bu saatinde Allah'a yalvarıyorum yani Allah insaf eylesin size, insaflarınızı artırsın ve bu yanlışlıklardan dönelim, bundan hayır gelmez.

Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.