GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: DEVLET SIRRI KANUNU TASARISI
Yasama Yılı:2
Birleşim:123
Tarih:21.06.2012

ALİ İHSAN KÖKTÜRK (Zonguldak) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Devlet Sırrı Yasa Tasarısı'nın 4'üncü maddesine yönelik önerge üzerine söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, hepimizin bildiği üzere, Türkiye Cumhuriyeti devleti Anayasa'mızın 2'nci maddesinde açıkça belirtildiği üzere laik, demokratik, sosyal bir hukuk devletidir. Erkler ayrılığının ve yargı bağımsızlığının korunması, idarenin işlem ve eylemlerinin denetlenebilmesi, kamu yönetiminde şeffaflık ve hesap verilebilirlik, yurttaşların bilgi edinme hakkının korunması, güvenlik-özgürlük dengesinin sağlanabilmesi gibi temel konular Anayasa'mızın 2'nci maddesinde açıkça ifadesini bulan demokratik ve hukuk devleti ilkelerinin temel, ayrılmaz koşullarıdır.

Maalesef kamu yönetiminde şeffaflığı, idarenin işlem ve eylemlerinin denetlenebilmesini, hesap verilebilirliği, yurttaşlarımızın bilgi edinme hakkını ortadan kaldıran Devlet Sırrı Yasa Tasarısı Anayasa'mızın 2'nci maddesinde açıkça ifadesini bulan hukuk devleti ilkesiyle hiçbir şekilde bağdaşmamaktadır. Bu akşam tıpkı Başbakanca özel olarak görevlendirilenlerin soruşturulması ve yargılanmasını Başbakanın iznine bağlayan MİT Yasası örneğinde olduğu gibi Devlet Sırrı Yasa Tasarısı'yla da hukuk devletimize, demokratik devlet ilkemize ağır bir darbe daha vurulmaktadır.

Değerli milletvekilleri, az önce konuşan milletvekillerince de ifade olunduğu üzere tasarının 4'üncü maddesiyle Başbakanın başkanlığında Adalet, İçişleri, Dışişleri, Millî Savunma bakanlarından oluşan Devlet Sırrı Değerlendirme Kurulu yaratılmakta, kurulun sekretaryası Başbakanlık Müsteşarlığı tarafından yerine getirilmekte ve bu kurul Başbakanın daveti üzerine toplanabilmektedir. Başbakanın mutlak kontrolündeki bu kurul hangi bilgi ve belgelerin devlet sırrı olduğuna karar verecektir. Sayın Başbakanca devlet sırrı niteliğine büründürülen belgeler elli yıl gibi uzun bir süre, yarım asırlık bir süre her türlü denetimden uzak tutulacaktır. Bu belge ve bilgileri açıklayanlar ağır cezalara çarptırılacaktır. Bununla da yetinilmeyerek, içlerinde suç unsuru bulunsa dahi Başbakanca devlet sırrı niteliğine büründürülen belgeler, mahkemelerce istenmesi hâlinde dahi mahkemelere sunulmayacaktır.

Değerli milletvekilleri, oysaki devlet sırrı niteliğindeki belgelerin mahkemeye verilmesinin Kurulun inisiyatifine bırakılması, evrensel hukukla, Anayasa'mızın temel ilkeleriyle ve Ceza Muhakemeleri Kanunu'nun 125'inci maddesiyle açıkça çelişmektedir. Tasarı "Bir suç olgusunu içeren belgeler, devlet sırrı olarak mahkemeye karşı gizli tutulamaz." şeklindeki Ceza Muhakemeleri Kanunu'nun 125'inci maddesinin açık hükmüne aykırılık oluşturmaktadır.

Görünen odur ki bu düzenlemeyle "devlet sırrı" adı altında bir taraftan işlenen suçların üstü örtülmekte, diğer taraftan yeni işlenecek olan suçlara kılıf yaratılmakta, kamuflaj oluşturulmaktadır. Başbakanın kurmak istediği tek adam modeline, despotik yönetim modeline yasal kılıf, yasal bir altyapı hazırlanmakta, tüm devlet işlerinde şeffaflığı, hesap verme süreçlerini tamamen ortadan kaldıran böyle bir yasal düzenleme, âdeta hukuk devletimizin, demokratik devletimizin dibine dinamit atmaktadır.

Demokratik olduğunu iddia eden hiçbir yönetim anlayışı, hiçbir iktidar anlayışı böyle bir düzenlemenin arkasına sığınmamalıdır, böyle bir düzenlemenin arkasına saklanmamalıdır. Faşizmin açık ayak seslerini oluşturan bu tür düzenlemelerin yasalaştığı yönetim modelleri, devlet modelleri hiçbir şekilde demokratik devlet olarak, hukuk devleti olarak nitelendirilemez, kabul edilemez.

Biz, o nedenle, ileri demokrasiyi hedeflediğini iddia eden Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarının böyle bir yasal düzenlemenin arkasına saklanmasını, kesinlikle açık bir çelişki, açık bir aykırılık olarak görüyoruz.

Bu nedenle, tasarının 4'üncü maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını diliyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyoruz. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.