| Konu: | MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞININ TEŞKİLAT VE GÖREVLERİ HAKKINDA KANUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TEKLİFLERİ |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 126 |
| Tarih: | 28.06.2012 |
SIRRI SAKIK (Muş) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; ben de hepinizi saygıyla selamlıyorum. Tam da böyle, torba yasanın ruhuna uygun bir konuşma yapacağım.
Şimdi bir torba yasa getiriyorsunuz. Yani geçmişte bir reklam vardı: "TAMEK'se atın sepete!" Sizin de işinize ne geliyorsa sepete atıyorsunuz ama acaba Allah aşkına bir özgürlükler paketi oluşturamaz mısınız, hak ve özgürlükler paketi oluşturamaz mısınız? Daha önce Ahmet Kaya'nın bir parçası vardı, "Adı Bahtiyar'dır./Suçu saz çalmaktır." derdi. Bundan üç gün önce, adı Süleyman Acar'dı, bunun suçu da, Diyarbakır'da düğünlerde saz çalardı ana diliyle ve bunu KCK'den gözaltına aldılar. Süleyman içeride öldü, bütün uğraşlara rağmen... Süleyman'ın bütün suçu, günahı saz çalmaktı ve öldü. Öldüğü gün de bir çocuğu oldu, yeni bir çocuğu oldu ve bugün de duruşması vardı, duruşmasından da tahliye oldu; ölü tahliye edildi.
Şimdi, ülkemizin bu kadar sorunları var. Siz, özgürlükler adına neden bir torba oluşturmuyorsunuz? Bu torbada barış adına neden bir şey yok?
Biraz önce tıp öğrencileriyle ilgili bir yasa geçti ama aynı şekilde tıp öğrencileri, Hacettepe'de okuyan çok başarılı Kürt öğrencileri ne oldu biliyor musunuz? Bundan yirmi gün önce "KCK operasyonu" adı altında bu öğrencilerin hepsi alındı ve tutuklandılar ve emin olun ki yıllarca bu acıyı çekecekler. Bunlarla ilgili bir adım yok.
Sayın Bakanım, siz, Ağrı'ya gitmiştiniz AKP il kongresine, orada çok insani bir şey söylemiştiniz, bir öz eleştiride bulunmuştunuz: "Bu, devletin günahıdır eğer Türkçe bilmiyorsa. Eğer `kardeş halklar' diyorsak ve biz Kürtçe bilmiyorsak, bu, bizim günahımızdır." Bu çok büyük bir tespitti. "Allah razı olsun" demiştiniz Kürtçe. Ben de size ?(x) Bunun gereğini yapın. Sadece Kürt coğrafyasına gittiğinizde orada Kürtlerin yüreğini serinletecek sözlere ihtiyacımız yok ve karnımız da tok.
Bugün de, mesela, bizim Ulaştırma Bakanımız diyor ki, bir çağrısı var silahlı güçlere "Gelin, 100'üncü yılı birlikte inşa edelim." diyor. İşte, bakın, böyle çağrılara ihtiyaç vardır. Bu çağrılar Türkiye'yi güçlendirir, bu çağrılar iç barışımızı sağlar, bu çağrılar? Yeni bir torba yasaya, özgürlük ve demokrasiyi birlikte inşa edecek bir yasaya ihtiyacımız var. Bunları getirirseniz, hep birlikte "Barış" adına bir şeyleri inşa edebiliriz ama sizin işinize ne kadar gerekli olan yasalar varsa onları getiriyorsunuz ve onun dışındaki özgürlüklerle ilgili tek adım atmıyorsunuz. Dönüp diyorsunuz ki, Sayın Başbakan söylüyor: "Efendim, seçmeli ders olsun Kürtçe." Yani ben ana dilimi niye seçeyim, Allah rızası için? Siz, Türkler, ana dilinizi seçmek gibi bir şeyle karşı karşıya mısınız? Ve dönüp diyorsunuz ki: "Kürt çocukları 5 kişi yan yana gelirse, onlara lütufta bulunacağız, seçmeli ders olsun." Vallahi, sizin aklınızda ne olur biliyor musunuz? 5 tane Kürt yan yana geldi mi, aklınıza illegal örgüt gelir yani eğitim meğitim gelmez. Kürtlerin kaderi budur. Yani Kürtler yan yana geldi mi sizin aklınıza özel yetkili savcılar gelir, Terörle Mücadele Yasası gelir ve mağduriyet gelir. Yani Kürt dili de seçmeli ders olmamalıdır, kardeş Türk dili yanında kendisini özgürce ifade edebilmelidir. Eğer bunları yapabilirseniz siz iç barışımızı sağlayabilirsiniz, ama bunları yapmazsanız, sadece dönüp, bunları "Efendim, işte seçmeli ders?" Peki, sizlere sormazlar mı Allah aşkına "Burada Güney Kürdistan var, orada devletleri var, orada bayrağı var, orada üniversitesi var, ana dilde yani ilkokuldan üniversiteye kadar eğitim gören 5 milyon Kürt var. Adı orada Kürdistan'dır ve devleti de var ve burada yaşayan 20 milyon -adı 15 milyon- Kürt var. Peki, bu Kürt'ün dili niye seçmeli olsun?" diye. Yani şimdi size de dönüp aynı şeyi sorsalar burada hakkaniyet aramayız. Biz diğer partiler gibi de değiliz. Mesela biri çıkıp diyor ki: "Deniz Gezmiş'in idamı insanlığa karşı suçtur." Doğrudur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SIRRI SAKIK (Devamla) - Ama "Âtıf Hoca'nın idamı haktır." derseniz biz hoş bakmayız. İdam insanlığa karşı suçtur. Adı Âtıf Hoca olur, adı Deniz Gezmiş olur, adı Seyit Rıza olur, adı Şeyh Sait olur; idam insanlık suçudur. Bir halkın diline, kimliğine, kültürüne gem vurmak da insanlık suçudur.
Ben bu duygularla hepinizi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Sakık.
(x) Bu bölümde Hatip tarafından Türkçe olmayan kelimeler ifade edildi.