GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: ORMAN KÖYLÜLERİNİN KALKINMALARININ DESTEKLENMESİ VE HAZİNE ADINA ORMAN SINIRLARI DIŞINA ÇIKARILAN YERLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ İLE HAZİNEYE AİT TARIM ARAZİLERİNİN SATIŞI HAKKINDA KANUN TASARISI VE TEKLİFLERİ
Yasama Yılı:2
Birleşim:94
Tarih:12.04.2012

MHP GRUBU ADINA TUNCA TOSKAY (Antalya) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; şu anda Genel Kurulda görüşülmekte olan 198 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın birinci bölümü hakkında Milliyetçi Hareket Partisinin görüşlerini açıklamak üzere huzurunuzda bulunuyorum. Sözlerime başlarken hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Konu hakkındaki değerlendirmelerimize girmeden evvel bir hususu özellikle sizlere arz etmek istiyorum. Öyle zannediyorum ki Sayın Orman Bakanımızın Bakanlığı döneminde bu Meclis huzuruna gelebilecek en önemli kanun bu kanun, ama kendisinin burada bulunmamasını da, kusura bakmayın, şık olarak değerlendirmiyorum.

198 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın amacı 1'inci maddede sıralanmış. Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerin değerlendirilmesi, yeni orman alanlarının oluşturulması, orman köylülerinin yerleştirilmesi, kalkınmalarının desteklenmesi, hazineye ait olan tarım arazisinin satışına ilişkin usul ve esasların belirlenmesi.

Sonuç olarak şunu ifade edelim: Bu söylediğimiz amaçların içinde, çok yaygın olarak Türkiye'de "2/B sorunu" diye adlandırılan sorunun genel anlamda çözülebileceği varsayılıyor bu kanunla ancak kanunun tümüne hâkim olan yaklaşım ve içerdiği hükümler dikkatle incelendiğinde, kanunun amacının uygulama ile hazineye gelir sağlamak ve belli kesimlere rant aktarımının yolunu açmak olduğu açıkça görülmektedir.

Kanunda orman köylülerinin sorunları, 2/B ve hazine arazilerinde tarım yapan küçük çiftçilerin, belde, ilçe ve kentlerde gecekondularda yaşayan vatandaşlarımızın 2/B'yle ilgili dertlerinin samimi olarak çözüme ulaştırılması öngörülmemektedir. Yani 2/B sorununun çok yaygın olarak hissedildiği Antalya ilinin Kepez ilçesindeki Duraliler, Ünsal, Avni Tolunay, Kültür mahalleleri, Aksu ilçesindeki vatandaşların, Kemer Ulupınar köyündeki vatandaşların, Alanya Değirmendere ve Elikesik köyündeki ve diğer il, ilçe ve beldelerdeki vatandaşlarımızın bu arazileri alıp alamayacağı öyle görülüyor ki AKP İktidarının çok umurunda da değil.

Kanunun amacını belirten 1'inci maddenin düzenlenmesinde orman sınırları dışına çıkarılan arazilerin değerlendirilmesine ve hazineye gelir sağlamaya yönelik öncelik tanınmaktadır. "Yeni orman alanlarının oluşturulması, orman köylülerinin yerleştirilmesi, kalkındırılmaları ve desteklenmeleri?" Öyle görülüyor ki bu ifadeler tamamen zevahiri kurtarmaya yönelik olarak kanuna eklenmiş olan ifadeler. Bunu teyit etmek bakımından kanunun 10'uncu maddesinin ikinci fıkrasını zikretmekte fayda var. İkinci fıkradaki değerlendirme, düzenleme, bu kanunun uygulamasıyla elde edilecek gelirin yüzde 90'ının başka amaçlarla kullanılabileceğine imkân vermektedir. O zaman, demek ki orman köylüsünün dertleri ve sorunlarını bu kanundan elde edilecek gelirle çözme gibi bir amaç güdülmemektedir.

Tasarının 2'nci maddesi tanımlara ayrılmıştır. Bu maddenin (1)'inci  fıkrasının (a) ve (b) bentlerinde şöyle bir ifade var: "Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan ve çıkarılacak yerleri" ibaresi bulunmaktadır. "Çıkarılacak yerleri" ifadesi üzerinde durmamız gerekiyor çünkü 2/A arazileri ile 2/B arazileri arasında orman sınırlarının dışına çıkarılma tarihi bakımından önemli bir fark var. 2/A kapsamındaki alanlar koşullar elverdiği zaman her zaman orman sınırları dışına çıkarılabilir. Bu bentte "çıkarılacak" kelimesinin yer almasına da gerek yoktur. Ayrıca mesele, şu an itibarıyla çok da büyük, ağırlıklı bir sorun olarak görülmemektedir. Bu sorunun en ağır hissedildiği il olan Antalya ilinde 6831 sayılı Kanun 1774, 2896 ve 3302 sayılı kanunlarla değişiklik 2/A maddesine göre orman sınırları alanının dışına çıkarılmış tek bir arazi yoktur, Türkiye'de de bu statüde olan arazi sayısı fevkalade sınırlıdır ancak (1)'inci fıkranın (b) bendinde tanımı yapılan 2/B alanlarının orman sınırları dışına çıkarılmasında şu anda yürürlükte bulunan mevzuata göre 31/12/1981 tarihi öncesi bilim ve fen bakımından orman niteliğini tam olarak kaybeden ve aynı bentte sayılan koşulları taşıyan yerler söz konusudur. Bu bentte "çıkarılacak yerleri" ifadesi, iktidarın gelecekte de 2/B alanları oluşturularak ormanların yağmalanmasına yol açacak bir rant kapısını açmak istediğini göstermektedir. Kanunun amacını düzenleyen 1'inci maddedeki düzenleme ile de bu söylediğimiz ifade çelişmektedir.

Yine bu bölümde yer alan 2'nci maddenin (1)'inci fıkrasının (f) bendindeki "proje alanı" tanımı ve daha sonraki bu kavramla ilgili hükümler, AKP İktidarının -yukarıda ifade ettiğimiz gibi- bu kanunu bir rant aracı olarak gördüğünü göstermektedir. Biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak proje alanının tesisine karşı değiliz ancak bunun bir rant aracı olarak kullanılmasını kabul etmemiz mümkün değil.

8'inci maddenin (1)'inci ve (3)'üncü fıkraları bir arada ele alındığında, AKP İktidarının kentlerdeki 2/B alanlarını büyük ölçüde TOKİ'ye devrederek TOKİ'ye ve ona iş yapan yandaş müteahhitlere rant sağlamayı amaç edindiği anlaşılmaktadır çünkü proje alanlarında öncelik TOKİ'ye verilmektedir. Büyükşehir veya diğer belediyeler bir proje alanı ilanı için başvursalar dahi eğer bu başvuruyla birlikte TOKİ başvurmuşsa, öncelik TOKİ'ye ait olmaktadır. Demek ki burada da belediyelere herhangi bir imkân sağlanmamaktadır. Ayrıca, proje alanının 2/B arazilerinde uygulanması, Anayasa'nın 169 ve 170'inci maddelerine açık olarak aykırıdır.

Bu bölümdeki 2'nci maddenin (1)'inci fıkrasının (g) bendinde, rayiç bedelin belirlenmesinde dikkate alınacak mevzuat zikredilmektedir. Rayiç bedel konusuna ileride ilgili maddeler görüşülürken bizler önergeyle katkıda bulunmaya gayret edeceğiz ancak 6'ncı maddenin (7)'nci fıkrasında "Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce düzenlenen güncelleme listeleri veya kadastro tutanakları kapsamında kalan taşınmazların satış işlemleri, 1/5/2010 tarihinden itibaren tespit edilen rayiç bedeller üzerinden yapılır." denilmektedir. Önce, rayiç bedel tamamen idare tarafından belirlenmektedir ve bu konuyla ilgili, vatandaşın, meslek kuruluşlarının, sivil toplum kuruluşlarının herhangi bir şekilde görüşlerine başvurulmamaktadır. Bu tavır demokratik değildir. İktidar, vatandaşın sırtından gelir elde etmek söz konusu olduğunda ileri demokrasi söylemini rafa kaldırmaktadır. Ayrıca, rayiç bedeller, imkânları sınırlı, ekonomik olarak sıkıntıda bulunan vatandaşlarımız için yüksek olacaktır. Bu konuda, hepimize, özellikle Antalya, Muğla, Mersin gibi illerimizde hepimize yoğun olarak tepki yağmaktadır. Küçük çiftçi, imkânları sınırlı vatandaşlar ile büyük rantların söz konusu olduğu yerler için bedelin aynı olmaması gerekir. Milliyetçi Hareket Partisi olarak (6)'ncı maddede bu konuyla ilgili yine bir önergemiz olacak.

Kanun tasarısının birçok fıkra ve bendinde, Anayasa'nın 36 ve 125'inci maddelerine aykırı olarak, rayiç bedele itiraz hakkı tanınmamaktadır. "Rayiç bedele itiraz edilemez." düzenlemesi, Anayasa'nın 11, 13, 14'teki genel kabullerine ve özellikle Anayasa'nın 36'ncı ve 125'inci maddelerine açıkça aykırı bulunmaktadır.

Sonuç olarak, Milliyetçi Hareket Partisi olarak bu kadar yaygın bir sorun hâline gelmiş olan 2/B sorununun samimi olarak çözümünden yana olduğumuzu, kanuna da müspet bir yaklaşım sergilediğimizi ifade etmek istiyorum. Ancak burada açıklamaya çalıştığımız şey şu: Bu kanunun hukuka uygun bir kanun olması lazım, mevzuata uygun bir kanun olması lazım. Anayasa'nın açık olarak hükümlerine aykırı maddeler içeren bir düzenleme daha sonra bir kaosa yol açabilecektir.

Ayrıca, İktidarın bu konudaki, geçmişten bugüne 2/B sorununa yaklaşımını da samimi bulmamız mümkün değil. Şöyle ki: Antalya'da 2/B arazileriyle ilgili, tapu iptalleriyle, bundan evvelki Maliye Bakanının talimatıyla 8 bin tane dava açılmıştır. Bu davalar açılmıştır, seçim öncesindeki AKP milletvekili adayları da o vatandaşlara gidip "Bize oyunuzu verin, biz sizin bu probleminizi çözeceğiz." demişlerdir. Bunun samimiyetle bir alakası yoktur.

MEHMET ŞANDIR (Mersin) - Ama sorun çözülmemiştir.

TUNCA TOSKAY (Devamla) - "Orman köylüsünün yerleştirilmesi, kalkındırılması; yeni orman alanlarının oluşturulması, geniş vatandaş kitlesinin 2/B ve Hazine arazileriyle ilgili sorununun çözümü" bize göre kanuna göstermelik olarak konulmuştur. Bu sorunu çözmekten uzak bir kanundur. Bu kanunun ciddi şekilde ele alınıp tashih edilmesi, düzeltilmesi gerekmektedir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.

Buyurunuz.

TUNCA TOSKAY (Devamla) - Kanunun tümünde ve bu bölümdeki düzenlemelerin bazılarının Anayasa'ya çok açık olarak aykırı olduğu görülmektedir. Yapılacak iş şu idi: Önce, burada bütün partiler mutabakat içinde olduğuna göre buraya bir Anayasa değişikliği getirilirdi 169 ve 170'le, ormanların yağmalanmasına imkân vermeyecek ama bu sorunun çözümüne katkıda bulunacak bir düzenleme yapılırdı; arkadan da bu kanun getirilebilirdi. Bu, problem değil. Bütün muhalefet partileri de sizle beraber bu kanunu destekliyor. Hatta, siz daha samimi iseniz, 2010 yılı 12 Eylülünde yapılan referandumda 26 maddenin yanına bir madde de bundan evvel koyardınız ve bu sorunu kökünden çözerdiniz. Demek ki burada pek bir iyi niyeti görmüyoruz.

Ayrıca, eğer bu kanun herhangi bir şekilde Anayasa Mahkemesine giderse, bu kanundan ortada hiçbir şey kalmaz.

Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Toskay.