| Konu: | YARGI HİZMETLERİNİN ETKİNLEŞTİRİLMESİ AMACIYLA BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI VE BASIN YAYIN YOLUYLA İŞLENEN SUÇLARA İLİŞKİN DAVA VE CEZALARIN ERTELENMESİ HAKKINDA KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 128 |
| Tarih: | 30.06.2012 |
BDP GRUBU ADINA EROL DORA (Mardin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 278 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin ikinci bölümü üzerinde Barış ve Demokrasi Partisi adına söz almış bulunmaktayım, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; adil, iyi ve hızlı işleyen etkili ve verimli bir yargı sisteminin varlığı hukuk devleti olmanın temel ilkelerinden biridir. Bir yargı sistemine güven duyulması için de bu niteliklerin varlığı olmazsa olmaz bir koşuldur. Vatandaşların uzun süren yargılamalardan ve bitmek bilmeyen dava dosyalarından dolayı yaşadıkları mağduriyet hepimiz tarafından bilinmektedir. Yargı hizmetlerinin hızlandırılması devletin görevidir. Bunun yolu da adalet mekanizmasının iyi işletilmesi için gerekli düzenlemelerin yapılmasından geçer çünkü geciken adalet adalet değildir.
Ülkemizin en büyük sorunlarından biri olan yargı hizmetlerinin son derece yavaş işlemesi konusuyla ilgili olarak hazırlanan yasa tasarısının önemli olduğunu düşünüyorum. Ancak yargı hizmetlerinin etkinleştirilmesi ve hızlandırılmasıyla ilgili düzenlemelerde adaletin hızlı ve etkin hâle getirilmesinden daha da önemli olan yargılama güvenliğinin varlığıdır. Adalet gerçekten sağlanabilecek mi? Tüm düzenlemelerde temel sorunun bu olması gerekir. Yargıyı hızlandırıp etkinleştirelim derken adaletin ruhuna zarar vermek, kaş yapalım derken göz çıkarmaya benzer. Bu nedenle yargının hızlandırılması amacıyla yapılan düzenlemelerin esas amacı hakkın gerçek sahibine teslimine ilişkin olmalıdır. Bu tür düzenlemelerde son derece ince ve hassas bir çizginin olduğunu hepimizin bilmesi gerekiyor. Adalet güvenli bir biçimde tesis edilmedikçe ve etkin olma ile hızlı olma arasındaki ilişkili dengeli hâle getirilmedikçe yapılması planlanan düzenlemelerin bir işe yaramayacağını, aksine durumu daha da kötüleştireceğini ifade etmek istiyorum.
Zira, yargı hizmetlerini hızlandırmaya veya etkinleştirmeye yönelik işlemlere geçmeden önce adalet sisteminin bizatihi kendisindeki çarpıklıkların giderilmesi gerekmektedir. Ayrıca, bu tür düzenlemelerde ana kanunların bizzat kendileriyle iyileştirici düzenlemelere gidilmesi gerekli iken torba yasalarla bu durumu kotarmaya çalışmanın da olumlu anlamda sonuç verici olmaktan uzak olacağını düşünmekteyiz.
Yargı hizmetlerinin Türkiye'de oldukça ağır olduğu bilinen gerçektir. Bunun önüne geçmek için karşımızda duran yasa tasarısı ise olumlu birtakım maddeleri saymazsak böyle bir sorunu çözmekten uzaktır. Hızlı ve etkin bir adalet anlayışının sağlanabilmesi, hukuk fakültesinden mezun olanların azami ölçülerde kendi mesleklerini icra edebilmelerinden geçmektedir. Mevcut hâkim ve savcılar bazında düşündüğümüzde kişi başına düşen dava dosyası son derece fazladır. Bu durumda yapılması gereken hukuk fakültelerinden mezun olan binlerce kişinin mesleklerini yapmalarını sağlayacak düzenlemelerin yapılarak hâkim ve savcı açığını kapatmaktır ancak buna rağmen hâkim ve savcı açığını kapatmaya yönelik bir düzenleme olmadığını görmekteyiz.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şu an görüştüğümüz yargı paketi, idare hukuku alanında da çok önemli değişiklikler öngören düzenlemeler öngörmektedir. Gerçek anlamda bir hukuk devleti olmanın temel ilkelerinden biri de devletin yaptığı işlem ve eylemlerin hukuka ve yasalara uygun olmasından geçmektedir. Yasallık ilkesi uyarınca devletin her işlemi yasaya dayanmalıdır. İdarenin uygulamaları da denetime tabiidir ve bu denetim yargı erkince gerçekleştirilir. Bu denetim hukuk devleti ilkesi gereği elbette kapsamlı, etkin ve hızlı olmalıdır. Bütün bu sürecin şeffaflık ilkesi gereğince açık olması gerekmektedir. Yıllardan beri gelen demokratik ve modern devlet geleneği bu doğrultuda şekillenmiştir.
Bu tespitler ışığında bakıldığında ülkemizde idarenin yargıyla ilişkisinde köklü reformlara ihtiyaç duyulduğu görülecektir. Bu durum herkes tarafından bir şekilde dile getirilmektedir. Kamu hizmetlerinin etkinleşmesi, hukuka aykırılığın en aza indirilmesi için bu tür reformlara ihtiyaç vardır. Yargının demokratik zihniyete ulaşması ve devlet değil, vatandaş eksenli olması gerekmektedir. Yasa tasarısında idareyle ilgili düzenlemelerde yürütmeyi durdurma kararına yönelik yapılan düzenlemeler tasarının vatandaş eksenli değil, devlet eksenli düşünüldüğünü açık bir biçimde göstermektedir. Gerek Anayasa'nın 125'inci maddesinin idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğunu düzenleyen kuralı gerekse de 2577 sayılı Yasa'nın 2'nci maddesinde yer alan idari işlemlerin yargısal denetiminin yetki, şekil, sebep, konu ve maksat unsurları yönünden yapılacağı yolundaki hükmü, idarelerin takdir yetkisine dayalı olarak tesis ettiği işlemlerin de idari yargı denetimine tabi olduğunu göstermektedir. Takdir yetkisinin kullanımı idareyi yargı denetiminden bağışık kılmaz çünkü hukuk devletinde sınırsız ve mutlak bir takdir yetkisinden söz etmek mümkün değildir. Hukuk devleti olmanın gereği, idarelerin takdir yetkisine dayalı olarak tesis ettikleri bireysel ya da düzenleyici işlemlerin hukuken geçerli ve objektif bir sebebe dayanmasıdır. Takdir yetkisine dayalı işlemlerin hukukun belirlediği sınırlar ve eşitlik kuralı gözetilerek kamu yararına ve hizmetin gereklerine uygun şekilde objektif, makul ve geçerli neden ve gerekçelere dayalı olarak tesis edilmesi gerekir. Yürütmenin durdurulması kurumu, idari yargılamanın ve idarenin en temel unsurlarından biridir. Zira telafisi güç veya imkânsız neticelere sebebiyet verme ihtimali olan idari işlemlerin yürütülmesinin durdurulması ve bu konuda bir karar verilene kadar idarenin bu konudaki eylemlerden yoksun kılınarak hak kayıplarının önüne geçilmesi ancak bu kurumun doğru bir şekilde işlemesine bağlıdır. Daha önce de yürütmenin durdurulması kurumunu ilgilendiren birtakım yasal düzenlemeler yapılmaya çalışılmış fakat bu düzenlemeler Anayasa Mahkemesince Anayasa'ya aykırı bulunularak önce yürürlüklerinin durdurulmasına daha sonra da iptallerine karar verilmiştir. Yürütmenin durdurulması müessesesi idari yargı denetimini etkili kılan yargılama aracıdır. Bu müessese olmadan idari yargı denetiminin etkili bir denetim olması, kendisinden beklenen yararın sağlanması, bir başka yönden de güçlü idare karşısında zayıf bireyin hak ve özgürlüklerinin gereği gibi korunması olanaklı değildir. Bu müessesenin hızlı işlemesi değil, ağır ve geç işlemesi idarenin hukukuna uygunluğunun denetimi ve hukuk devleti açısından sakıncalıdır. Yürütmenin durdurulması kurumu her şeyden önce vatandaşı korumak için konmuştur. Yürütmenin durdurulması kararı hukuka aykırı idari işlemlerin uygulanmasını önleyerek kişilerin giderilmesi zor zararlara uğramasını engellemektedir. Öte yandan, yürütmenin durdurulması yargı organınca hukuka aykırı bulunarak, iptal edilen işlemin uygulanması nedeniyle doğabilecek düzeltilmesi zor ve karışık durumları başından önleyerek idare hayatında da düzen sağlamaktadır.
Tekrar hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Dora, teşekkür ediyorum.