GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: YARGI HİZMETLERİNİN ETKİNLEŞTİRİLMESİ AMACIYLA BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI VE BASIN YAYIN YOLUYLA İŞLENEN SUÇLARA İLİŞKİN DAVA VE CEZALARIN ERTELENMESİ HAKKINDA KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
Yasama Yılı:2
Birleşim:128
Tarih:30.06.2012

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) - Muhterem Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bugün çıkarılan yasanın, çeşitli kesimlerin istekleri doğrultusunda, onların vicdanlarını rahatlatacak bir nitelik taşıması gerekir. Eğer çıkarılacak yasalar halkın vicdanında taraftar bulmamışsa, o yasanın adaleti yerine getirdiği düşünülemez.

Nitekim, adaletin tesisinde birinci derecede muhakkak ki yasalar önemliyken, yasaları uygulayan yetişmiş, liyakat sahibi kimselerin de yetiştirilmesi gerekir. Dolayısıyla, Osmanlı Devleti'nde "kadı" adını verdiğimiz, "hükmeden, karar veren" anlamına gelen, devletin bugünkü anlamda hâkimleri, yargıçları olan kimselerin nitelikleri çok ciddi şekilde değerlendirilmiş, medresede özel olarak yetiştirilmiş ve atamaları sırasında belli bir sınavdan geçirildikten sonra atama yapılmıştır.

Değerli milletvekilleri, bugün içinde bulunduğumuz Türkiye Büyük Millet Meclisinde, ilginçtir ki, bu saatlere kadar görev yapmaya çalışan Türkiye Büyük Millet Meclisinin değerli milletvekillerinin birçoğunun Mecliste bulunmadığını görüyoruz. Karar yeter sayısı istendiği zaman hemen koşup dışarıdan insanları çağıran, dışarıdan karar yeter sayısı için Meclise giren değerli milletvekilleri, öncelikle kendilerine saygı duymayan kişiler olarak görülmektedir çünkü her şeyden önce Türkiye Büyük Millet Meclisine onları gönderenler yüce Türk milletidir. Temsil ettikleri millete olan saygısızlıkları bir yana, kendilerine saygısızlık yaptıkları gibi diğer, buraya katılan ve burada yer alan milletvekillerine de saygısızlık yapmaktalar, aynı zamanda kanunun temsilcisi pozisyonunda olan Adalet Bakanına saygısızlık yaptıkları gibi, Meclisin Başkanına da saygısızlık yapmaktalar.

İSMET UÇMA (İstanbul) - Sana yakışmıyor Hocam!

YUSUF HALAÇOĞLU (Devamla) - Bana mı yakışmıyor, katılmayanlara mı yakışmıyor yani?

HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Kendi grubuna bak!

YUSUF HALAÇOĞLU (Devamla) - Kendi grubumu neden düşünüyorsunuz? Sayalım veya sizin 326 milletvekiliniz var, orantıya koyalım. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

SEYFETTİN YILMAZ (Adana) - Oradan cevap vereceğine çıkıp kürsüden cevap ver.

YUSUF HALAÇOĞLU (Devamla) - Kendi grubuma söylememin gereği yok çünkü yasayı siz getiriyorsunuz. Yani sizin katılmamanız, sizin arkadaşlarınızın katılmaması bir ayıpsa bunu kabul etmeniz gerekir.

Her şeyden önce şunu düşünün: Osmanlı Devleti bir demokratik devlet değildir, hükümdarlıkla yönetilen bir devlettir. Osmanlı Devleti'nde bile kadılar bir mahkemeyi görürlerken görevden alınmazlar veyahut da yasa değişikliğine uğramaz o dava. Siz Osmanlı Devleti kadar bile olamıyorsunuz. Bunu söylediğimiz zaman bozuluyorsunuz. Niye kızıyorsunuz? Neden, neden? (AK PARTİ ve MHP sıraları arasında karşılıklı laf atmalar, gürültüler). Teokratik devlette bile olmayan bir şeyi siz yapıyorsunuz, yapmayın. Yani Türkiye'yle karşılaştırın. Türkiye'de ne yapılıyor? Türkiye'de dava görülürken yasa çıkarıyorsunuz, doğru bir şey mi? Kendi vicdanınızda düşünün, bu kadar basit düşünün. Dava görülürken hâkim değiştirilir mi? Değiştirilmez. Bu, vicdanınıza uyuyor mu? Uymaz. "Adalet" diyorsunuz, "Adalet mülkün temelidir." diyorsunuz; o zaman Türkiye Büyük Millet Meclisinin her şeyden önce kendi değerini kendisinin ortaya koyması gerekir. Siz isterseniz kabul edin isterseniz etmeyin. Yani bunu belli bir siyasi görüş içerisinde düşünüyorsanız kabul etmeyebilirsiniz ama siyasi düşüncelerinizden arının, o zaman bunun doğru olmadığını siz de kabul edeceksiniz. Yani dava görülürken herhangi bir şekilde konuşulmayacağını söylerken ama dava görülürken yasa çıkarıp değiştiriyorsanız o konuyla ilgili, bu, hangi adalete, hangi hukuka sığar; söyleyin.

 (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

YUSUF HALAÇOĞLU (Devamla) - İkincisi: Bu topraklar? Bundan sonrakilerde konuşuruz.

Sağ olun. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Halaçoğlu, teşekkür ediyorum.