| Konu: | AK PARTİ GRUBU ÖNERİSİ |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 35 |
| Tarih: | 06.12.2012 |
AHMET AYDIN (Adıyaman) - Çok teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Tabii, bugün 3'üncü grup önerisi oldu. Malum, gruplar arasında bir uzlaşma sağlanamadı gündemle alakalı. Aslında gündemle alakalı bir uzlaşma var, bizim özellikle gruplarla ilgili olarak da birlikte bu Sermaye Piyasası Kanunu'nun çıkarılması noktasında bir birlikteliğimiz var, öyle bir görüntü de var, onu çıkarmaya çalışacağız inşallah. Ola ki bugün bir aksama olur, bunu çıkaramadığımız takdirde, getirdiğimiz öneride, yarın da bu kanunu görüşüp, devam edip, bu kanunun bitimi tarihinden itibaren de, işte, artık iki üç günlük hafta sonunda arkadaşlar bir istirahat buyursun, çünkü 10'undan itibaren, değerli arkadaşlar, çok yoğun bir bütçe maratonuna başlıyoruz, pazartesiden itibaren ve Aralığın 20'sine kadar bu bütçe maratonu devam edecek, geceli gündüzlü, hafta sonu dâhil, 7/24 âdeta bu Meclis çalışacak. Dolayısıyla, inşallah uygun olur, imkân dahilinde biz gruplarımızla da birlikte, bütün gruplarla birlikte bugün Sermaye Piyasası Kanunu'nu çıkarırız, yarın ve hafta sonu da arkadaşlarımız programlarını icra ederler. Pazartesinden itibaren gene, bu 2013 bütçesi için, bütün milletvekilleri olarak burada, aktif bir şekilde 20'sine kadar çalışacağız.
Tabii, değerli arkadaşlar, özellikle -bütün kamuoyu da biliyor, bütün dünya biliyor- Başbakanımızın yaptığıyla söylediği hep aynı olmuştur. Kolay kolay yapamayacağı sözü vermez, verdiği sözü de havada kalmaz onun. Dolayısıyla, yaptığı da söylediği de hep aynı olmuştur.
Yine aynı şekilde, tabii, aynaya hepimizin bakması lazım, herkesin bakması lazım zaman zaman. Ben kimim, amacım, hedefim nedir, neyi amaçlıyoruz, neler yaptık, neler yapacağız, geçmişiyle geleceğiyle birlikte, aynaya? Bütün siyasi parti gruplarının, aslında, bütün milletvekillerinin, fert olarak bütün insanların zaman zaman bunu yapması gerekiyor. Hedefim, amacım, yaptıklarım, yapamadıklarım, geçmişiyle bugünü kıyaslayacak tarzda, gelinen noktayı da bir araya getirip değerlendirmesi lazım ve dolayısıyla, aynaya sadece bizlerin değil, herkesin bakması lazım, geçmişiyle birlikte bakması lazım.
Şimdi, geçmişten bugüne kadar Türkiye'nin konumu, durumu, kurumlarımızın durumu, kurumlar üzerindeki vesayet makamlarının ortaya koyduğu durum? Ama bugünkü durumu da gene bütün halkımız biliyor. Biz, hiçbir kurumu AK PARTİ'nin tekeline almak gibi bir düşünceye sahip değiliz, böyle bir misyonumuz yok. Bütün kurumlarımızı halkın hizmetine sokmak gibi bir düşüncemiz var ve onun için çalışıyoruz, onun için çabalıyoruz; bu millete nasıl daha çok hizmet edebiliriz, nasıl daha çok aktif, paralel çalışabiliriz? Ve bu kanunlar adil bir şekilde uygulanıyor.
SIRRI SAKIK (Muş) - Hiçbir kurumda tek bir Kürt bulamazsınız, bak, hiçbir kurumda; Anayasa Mahkemesinde bulamazsınız, Yüksek Seçim Kurulunda bulamazsınız, HSYK'da bulamazsınız.
AHMET AYDIN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, ombudsmanlık seçiminde de bu seçimin nasıl yapılacağı gene milletin temsilcileri tarafından burada yapılan kanunla çıktı ortaya ve bu kanuni düzenlemeye de uymak zorundayız. Başombudsmanın nasıl seçileceği, 15'e indirgenip orada, burada, Genel Kurulda seçileceği, ombudsmanlarla alakalı olarak da yine hem İnsan Hakları Komisyonu hem de Dilekçe Komisyonundan müteşekkil bir karma komisyon tarafından seçileceği bu kanunda bellidir ve kanun gereği Meclisin temsilcileri tarafından bu seçilmiştir. Bugüne kadar da yapılan hep bu olmuştur, öyle değil mi? Bugün farklı bir uygulama yok. Bugüne kadarki bütün kanunlar nasıl uygulanmışsa aynı şekilde bu dönemde de uygulanıyor.
Yine, aynaya baktığımızda değerli arkadaşlar, yetmiş dokuz yıllık Türkiye tarihi ile on yıllık alınan mesafeyi karşılaştırdığınızda, katbekat, demokratik anlamda, ekonomik anlamda, eğitimde, sağlıkta emin olun çok çok daha ilerideyiz. Kurumların bütün vesayet makamlarının altından çekildiğini biliyoruz. Kurumlar bir dönem bir kısım siyasi partilerin tekelinde olmuş olabilir, bir dönem kurumlar başka birtakım askerî vesayetlerin tekelinde olabilir, bürokratik oligarşiler olabilir. Ama AK PARTİ'nin yapmaya çalıştığı, bütün bu kurumları kendi bünyesiyle uygun olarak milletin hizmetine sokmak. Kendi tekelimize almak değil ama başkalarının tekelinde de olmasın. O düşünceyle hareket ediyoruz; hiç kimsenin tekelinde olmasın, bu millete layık olduğu şekliyle bütün kurumlar hizmet etsin diye düşünüyoruz.
Bu manada da değerli arkadaşlar, demokratikleşme noktasında da özellikle -az önce arkadaşlar da konuştular bu kürsüde- Kürt meselesinde de, birçok meselede de emin olun hayali mümkün olmayan adımlar atıldı, çok önemli adımlar atıldı. Bunların önemsenmesi lazım. Bizler de demokratik meşruiyet, siyaset zemininde bu işi çözelim arzu ediyoruz. Aslında lafa baktığınızda herkes aynı düşünceyi söylüyor ama tabii, ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz. Bu işi, doğru, Parlamento çözsün diyoruz. Demokratik kanallar açık olsun, bizim de arzuladığımız bu. Ama değerli arkadaşlar, siyasetle terörü de mutlak surette ayırmamız lazım. Meşru zeminde eğer siyaset yapıyorsak bütün düşünceleri, ne kadar aykırı olursa olsun, burada konuşalım, tartışalım. Konuşuyoruz nitekim, tartışıyoruz. Bunun çözümü konusunda, sadece AK PARTİ olarak bizler değil, bütün muhalefet partileriyle birlikte, hep birlikte bu zemini oluşturup çözüme kavuşturalım. Bu sorun hepimizin sorunu, bunu az önce de ifade ettim. Dolayısıyla, bu demokratik siyaseti, meşru siyaseti, emin olun, eğer yapmak istiyorsak ki niyetimiz buysa yani terörle siyasetin de bağdaşmayacağını hepimiz bilmeliyiz. Hepimiz buna da azami özeni göstermek zorundayız. Bu manada da bütün arkadaşlarımızı da hassasiyete devam ediyorum.
Bir kez daha grup önerimizin lehinde olduğumuzu ifade ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.