GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: KOCAELİ İLİ DERİNCE İLÇESİNDE BULUNAN TEHLİKELİ ATIKLARIN ARAŞTIRILMASI HAKKINDA MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGESİNİN GENEL KURULUN 17/11/2011 PERŞEMBE GÜNKÜ BİRLEŞİMİNDE SUNUŞLARDA OKUNMASINA VE GÖRÜŞMELERİNİN AYNI TARİHLİ BİRLEŞİMDE YAPILMASINA İLİŞKİN CHP GRUBU ÖNERİSİ
Yasama Yılı:2
Birleşim:20
Tarih:17.11.2011

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Sayın Başkan, değerli üyeler; buraya huzurunuza çıkmadan evvel, biraz evvel konuşmasını yapan arkadaşın bahsettiği yunusların nerede olduğunu sorarak başlamak istiyorum. Ben Kocaeli'deyaşıyorum, yunus balığı hiç görmedim.

İLYAS ŞEKER (Kocaeli) - Var; telefonumda resmi var, isterseniz göstereyim.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) - Bir tane Badem vardı yolunu kaybedip giden, acaba bir tane de Kocaeli'ye mi düştü bilmiyorum.

FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Hereke'de var!

LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) - Ola ki varsa, ola ki varsa mutlu oluruz.

Biraz evvel Adalet ve Kalkınma Partisi adına konuşma yapan arkadaşımız Belediyede Başkan Vekilliği görevini ifa eden, dolayısıyla burada huzurunuzda parlamenterden ziyade belediyenin hizmetlerini anlatan bir arkadaş görüntüsü verdi. Sebebi hikmeti de buydu, bunu anlatmak istedim.

Ben de Kocaeli'deki kirliliği yakından tanıyan, buraya gelene dek Kocaeli Sanayi Odası Meclisinde görev yapan, OSB yönetiminde görev yapan bir parlamenter arkadaşınızım.

Kocaeli, hakikaten Türkiye'de çok hızlı gelişen, Türkiye'nin ihracatının yüzde 25'ini gerçekleştiren bir il. Bu ihracatını gerçekleştirdiği ürünler arasında yaklaşık yüzde 65'i ile de imalat sektörüne hizmet eden bir il. Dolayısıyla hem sağladığı vergi katkısıyla hem istihdam katkısıyla çok önemli bir vilayet.

Burada 5 organize sanayi bölgesi var, 1 tane sanayi sitesi var, 200'ü aşkın sanayi kuruluşu var ve bunların çok önemli bir kısmı da ağır kimya sanayi ve ağır metal sanayi. 13 tane özel limanı var Dilovası'nın. Biraz evvel daha çok konusu edilen Dilovası'ndaki kirlilik meselesi olduğu için özellikle Dilovası'ndan bahsetmek istiyorum. Dilovası OSB'nin bir tane sıkıntısı var. Bakın, Türkiye'de organize sanayi bölgeleri genelde önceden planlanır, altyapısı organize sanayi bölgesi olarak organize edilir, imar ona göre tanzim edilir fakat Dilovası'nda böyle bir şanssızlığımız var, Dilovası mevcut fabrikaların bulunduğu bölge daha sonra OSB olarak ilan edildi. Bunun sebebi hikmeti çok daha farklı, burada değinmek istemiyorum. Doğru muydu değil mi, bu saatten sonra tartışmak doğru değil ama neticede bir organize sanayi bölgesi. Burada organize sanayi bölgesinin içinde bulunan fabrikaların kirlettikleri mecrada yaşamak çok zor.

Hakikaten Kocaeli önemli bir marka, bu markayı kirletmek adına söylemek istemiyorum ama bir gerçeği de reddetmemek lazım. Daha önceki bir konuşmamda da söyledim; kazanmak kutsal, vergi vermek kutsal, istihdam sağlamak kutsal ama bunlardan çok daha kutsal olan insan hakkı, insanın yaşamı. Yaşamayan insana hiçbir şey lazım değil üç metre kefen bezinden başka. Dolayısıyla, insanları yaşatacak önlemleri almak bugünkü Hükûmetin vazifesi öncelikle.

Altyapısı oluşturulmadan, sanayi için gerekli şartlar oluşturulmadan, çevre etki değerlendirilmeleri iyi yapılmadan bu sanayiler getirilip buraya kurulunca, bununla ilgili de uygun yasal düzenlemeler de maalesef doğru dürüst yapılamıyor.

Geçen hafta vuku bulan o beyaz toz bulutuyla ilgili çeşitli gelişmeler var. TÜBİTAK'ın çıkan raporlarında bir boya fabrikasıyla alakalı şüpheler doğrultusunda. Organize sanayi bölgesinin yaptırdığı, özel laboratuvarda da bu bir çimento artığı şeklinde değerlendirilmiş. İki tane farklı rapor var ortada. Burada Hükûmetin, yerel yönetimin, Valiliğin yapması gereken hadise şu: Buna hangi fabrika sebep oluyorsa, bununla ilgili yaptırımı gözünün yaşına bakmadan yapması lazım ama orada hem Valinin hem belediyenin bir sıkıntısı var, o sıkıntısını sizinle paylaşmak istiyorum. Her fabrikanın taşeron firması mutlaka ve mutlaka AKP teşkilatı tarafından tavsiye edilen bir firmadır.

FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Hayır, hayır, o yanlış, o haksızlık. Hiç alakası yok.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) - Ben sanayiciyim. Sayın Işık, lütfen müsaade eder misiniz? Ben isim de veririm, burada ayıp olur.

Bu fabrikalara yaptırımı uygulayacak olan yerel güçler teşkilatın iş yaptığı bir fabrikaya gerekli yaptırımı uygulayamıyorlar, böyle bir sıkıntımız var.

FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Lütfü Bey, lütfen isim ver.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) - Burada çok ciddi bir rant var. Bu fabrikaların çok ciddi ithalatı var, liman hizmetleri var, kamyonculuk hizmetleri var?

FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Lütfü Bey, isim verir misin.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) - ?sarf malzemeleri var, inşaat işleri var ve bütün bunların hepsi belli bir baskılarla AKP teşkilatına mensup taşeronlar tarafından yapılıyor. Hâl böyle olunca yerel yönetimlerin, Valililiğin yaptırım gücü ister istemez azalıyor, böyle bir sıkıntımız var.

Ben buradan seslenmek istiyorum, biraz evvel ifade ettim: Her insan rızkını kazanmak için birtakım işler yapmak zorundadır, bu da gayet doğal. Ticaret yapmak kadar kutsal bir şey yok ama insanları öldüren zehirleri kusan fabrikalara gerekli müeyyideleri uygulamak için birtakım güçlerin üzerinde pres yapmak para kazanmak demek değildir. Bundan biraz geri durmak lazım. Cenabı Allah insanların rızkını verirse mutlaka bir yerden bu arkadaşlarımız da ekmek paralarını kazanırlar, illa olması şart değildir.

Bakın, ben geçen hafta bir şey söyledim biraz evvelki konuşmacı arkadaşıma. Ben Kocaeli Milletvekiliyim. Bu işin bir, kendi içinde edebi var, edebi de şudur: Bir bölgenin milletvekili konuşurken aynı bölgenin milletvekili laf atmaz.

FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Haksızlık yaparsan atar.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) - Bu işin edebi budur ama atmaya kalkarsanız ben daha fazla atarım, bu bana yakışmaz. Bir daha söylüyorum.

FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Lütfü Bey, haksızlık yapma?

LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) - Haksızlık değil?

FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Vermiyorsun, isim vereceksin. Bak, isim vereceksin "Şu fabrika" diye.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) - Benim söylediklerime itirazınız varsa gelirsiniz buraya değerlendirirsiniz. Ama, iddia ediyorum, bakın, buradan ben bir tane heyet kuracağım, CHP'den, AKP'den, MHP'den, BDP'den arkadaşları alacağım, fabrikaların yöneticileriyle sizin farkına varmadan konuşturacağım?

FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - MHP'li mi daha çok çıkar, AK PARTİ'li mi? Hangisi daha çok çıkar?

LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) - "Kime, niye, nasıl iş veriyorsunuz?" diye sorduracağım. Yahu, adamlar ekmek alacakları fırını bile tercih etmekte zorlanıyorlar. Zira, diyorlar ki: "Sen ekmeği bu fırından alacaksın." Adam sanayici, çok yapacak bir şeyi de yok. Samimi söylüyorum. Bunları aşmak?

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Sanayiciye bu kadar çok laf yakışmaz yani sanayici bu kadar yalanı? Sanayici değilsin herhâlde sen.

NECATİ ÖZENSOY (Bursa) - Gerçek?Gerçek, Elitaş.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) - Ben tüccarım, Kayseri'den yetişmiş bir tüccarım.

NECATİ ÖZENSOY (Bursa) - Aynı şey her yerde var. Sadece Kocaeli'de değil.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Kayseri'den ders alamamışsın! Kayserilinin her sözü doğrudur.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) - Kayserililer ders verebilseydi, buraya gönderdikleri mebusları konusunda biraz daha dikkatli olurlardı!

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Kayserilinin her sözü doğrudur.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) - Kayserililer bu konuda?

BAŞKAN - Sayın Türkkan, lütfen? Karşılıklı konuşmayınız.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) - Bakın, Dilovası'nda kirlilikle ilgili bahsediyorum. Bu kirliliği biraz daha geçin, bir yağmurda mutlaka ve mutlaka Gebze ile Hereke çıkışı arasında -Sayın Işık da bilir, sayın milletvekilleri de bilir- her yağmurdan sonra asgari otuz veya kırk tane trafik kazası olur. Sebebi nedir biliyor musunuz? Oradaki emisyon gazları, birtakım partikül artıklarının yola serilmesiyle beraber yol kayganlaşır. Her yağmurdan sonra, bilin ki, Kocaeli'de bizim, trafikte üç beş tane kaybımız oluyor.

Deşarj atıkları konusunda Kocaeli çok ciddi mesafe kaydetti. Özellikle Dilovası'ndan bahsediyorum. Dilovası Organize Sanayi Bölgesinin sanayicileri kendileri 25 milyon euro yatırım yaparak bütün deşarj atıklarını alıp orada arıttıktan sonra denize veriyorlar. Buna evsel atıkları da dâhil ettiler. Ama buna hiçbir zaman ne yerel yönetimin ne de Valiliğin bir katkısı olmadı. Sadece şöyle bir ricası oldu: "Evsel atıkları da para almadan arıtın bari." Sanayicinin kendi katkısıyla olan bir şeydir bu, yönetimin bir dahli yoktur. Yani sanayicinin parasıyla burada hava atmasın kimse. Sanayici yaptı. "Allah razı olsun parayı verenlerden." de. O taksiti ödeyenlerden bir tanesi de benim. Allah herkesten, katkısı olanlardan razı olsun.

Bakın, Dilovası Belediyesi çevre koruma ve kontrol ekiplerinin yaptığı denetimlerde bölgeye yaklaşık bin ton endüstriyel nitelikli ve zehirli olabilecek arıtma çamuru döküldüğü ortaya çıkmış. Daha yeni bu rapor. Belediye her ne kadar "Gerekli cezayı kestik." diyorsa, biraz evvel dediğim sebepten dolayı da fazla üzerine gidemiyorlar.

Sayın Valimizin bize bir sözü oldu. Hakikaten bu konuda çok duyarlı bir valimiz var. Çevre konusunda en az bizim kadar, sizin kadar duyarlı bir valimiz var. 262 bin lira ceza kesilmiş çevre konusunda.262 bin lira, böyle bir kirlilik için bir rakam mı, söyler misiniz. Yani böyle bir rakam olur mu?

Bakın, ben, burada herkesin samimiyet içerisinde bu vatanın insanlarına gösterdiği hassasiyeti benim kadar derinden hissettiğini biliyorum ama bizler -ben ülkücü kadrolardan yetişmiş bir milletvekiliyim- vatan aşkı için -hiç parlamenter olmak için demiyorum- bu vatanda yaşayan insanlar için, bu vatan aşkı için cezalar çektik, zindanlarda çürüdük, işkenceler gördük. Vatan aşkı bizim için önemli bir aşk, insan aşkı bizim için önemli bir aşk. Zira, biz aşkı Mekkeli bir yetimden öğrendik, bu aşkla da devam edeceğiz.

Hepinize saygılar sunuyorum. Sağ olun. (MHP sıralarından alkışlar)