GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: YARGI HİZMETLERİNİN ETKİNLEŞTİRİLMESİ AMACIYLA BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI VE BASIN YAYIN YOLUYLA İŞLENEN SUÇLARA İLİŞKİN DAVA VE CEZALARIN ERTELENMESİ HAKKINDA KANUN TASARI VE TEKLİFİ
Yasama Yılı:2
Birleşim:129
Tarih:01.07.2012

SEBAHAT TUNCEL (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; verdiğimiz önerge üzerine söz almış bulunmaktayım, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Demokrasi bir tahammül kültürünü beraberinde getirir. Dolayısıyla ortak çalışma, kolektif çalışmayı da gerektirir. Ne yazık ki bu ülkede çok demokratik bir ortam olmadığı için, biz bu kürsüde çoğu zaman bunu ifade ettik. Bütün tutanaklara baktığınızda, en azından yüz defa, belki de bin defa bu kürsüde şu ifade edildi: "Demokratik bir şekilde bu Meclis yönetilmiyor." Demokratik bir şekilde yönetilmediği için de sorunlara ve krizlere neden oluyor.

Öncelikle bu kadar önemli bir yasa dediğimiz, Türkiye'de kamuoyunun beklediği, beklentiye uğradığı bir yasayı böyle alelacele getirmek -biraz önce milletvekilimiz Sayın Ayla Akat da söyledi- bu kadar alelacele getirme ve üzerinde tartışma zemini bile yaratmamanın kendisi problemli bir şey. Biz, Türkiye'nin geleceğini etkileyen bir yasa çıkaracaksak o zaman ona göre bir yasa çıkartacağız, bunu tartışacağız.

Şimdi, AKP'li Grup Başkan Vekilimiz kalkmış, burada diyor ki: "Biz de tartışılmasını istiyoruz. Aslında önemsiyoruz." Madem tartışılmasını istiyorsunuz, önemsiyorsunuz bunun olanaklarını yaratırsınız. Şimdi, biraz önce burada yaşanan bir şey despotik bir yönetimdir. Özellikle Meclis Başkanı arkadaşımızın yaklaşımı kabul edilebilir bir yaklaşım değil. Şimdi, bunu kimse sorgulamadı, mesele BDP'lilere yönelik bir yaklaşım olduğu için kimse de ses çıkarmadı. Burada yapılan bir uygulama kınama gerektirir ya da bunu bir tartışma gerektirir. Bu olmadığı sürece burada adalet de olmayacaktır. Şimdi, benzer durumları biz hiç tartışmadan sorun yokmuş gibi değerlendirmek bir problem.

İkincisi, sayın milletvekilleri, Sayın Bakan; yani bu mesele? Özel yetkili mahkemelerin kaldırılmasını biz talep ediyoruz. Diyoruz ki: Bu özel yetkili mahkemeler kaldırılsın. Ama siz özel yetkili mahkemeleri kaldırmıyorsunuz zaten, yeni özel yetkili mahkemeler kuruyorsunuz. Bunu tartışalım. Bunu tartışmanın şeyi ne? Meclis Başkanı aynı zamanda bunu tartışma zemini bırakmadan konuşmaya devam ediyor. Yani bu nasıl bir yaklaşımdır? Bu kabul edilebilir bir şey değil. Yani sayın milletvekilleri, adalet hepimize gereklidir, demokrasi de hepimize gereklidir. Biz daha çok çalışacağız bu Mecliste. Bir yıl bitti daha. Şimdi, bir yandan yeni Anayasa tartışmaları yaptığımızı düşünüyoruz. İşte orada bir grup çalışıyor, ne yapacak belli değil. Yeni Anayasa'da sözde Türkiye'yi demokratikleştireceğiz, Türkiye'nin temel sorunlarını çözeceğiz, Kürt sorununu çözeceğiz, bu noktada Türkiye'yi ileri demokrasiye taşıyacağız diyoruz ama bir yandan da buradan başka şeyin kavgalarını yapıyoruz. Buradaki kavganın özü aslında yeni Anayasa falan yapmak değil. AKP tam da burada kendi yeni Anayasa'sını yapıyor. Kavganın nedeni de bu. Bu kadar hırgür çıkarmanın nedeni de bu. Çünkü biz "Yeni bir Anayasa yapıyor." tartışması yürütsek, bu kadar, gece yarılarına kadar, hatta sabahlara kadar çalışıp yasa çıkarmayız, bekleriz. Hele bu Anayasa'ya göre uyumlu şeyler yapacağız ama böyle yapmıyoruz, sabaha kadar çalışıyoruz, buradan yasalar çıkartıyoruz, özel yetkili mahkemeler şunlar, bunlar. Şimdi, bu kabul edilebilir bir nokta değil. Diğeri, tamam, çıkartalım, hani, çok çalışkansınız, bu halka çok hizmet edeceksiniz, onu da anlayalım ama öyle bir şey yok. O zaman, demokratik teamülleri geliştirin, birlikte bu meseleyi geliştirelim; bir gün kalsın, bir gün tartışalım gerçekten. İlla bu kadar gergin bir ortamda da tartışmaya gerek yok. Biz -diyelim ki grup başkan vekilleri başka zamanlarda bir araya geliyor- Adalet Bakanlığı bir toplantı düzenlesin, bu meseleyi tartışıp, gerçekten Türkiye'nin yararına nasıl bir şey olacağını gösterelim.

Şimdi bunların hiçbiri yapılmadan burada zorla bu işi çıkarmaya çalışmanın kendisi Türkiye'nin ileri demokrasisini gösteriyor, AKP'nin ileri demokrasisini gösteriyor. Biz ileri demokrasiden şimdiye kadar hiçbir şey görmedik. "İleri demokrasi" denildi, "KCK" adı altında siyasi soykırım operasyonları yapıldı; "ileri demokrasi" denildi, HES mücadelesi verenler zindanlara gönderildi; "ileri demokrasi" deniliyor, Türkiye'de emekçiler tutuklanıyor. Daha geçenlerde 28 tane kamu emekçisi arkadaşımız tutuklandı. Niye? Sadece Kürt oldukları için bu ülkede, emek mücadelesi verdikleri için, 4+4'e karşı çıktıkları için. Bu nasıl bir demokrasi? Eğer siz düşüncelerinizi söyleyemiyorsanız, farklı şey yapamıyorsanız nasıl bir demokratik ortamdan bahsedebileceksiniz?

İleri demokrasinin bir örneğini de bu gece gördük. Yani grup başkan vekilleri bu meseleyi bu noktaya gelmeden de çözebilirlerdi. Sadece, benim şey yaptığım, Meclis Başkanı daha etkin yönetebilir. Grup başkan vekilleri ya da siyasi partiler bunun muhalefetini yapabilir. Kriz çözmek bir yönetim sanatıdır. Doğru yönetirseniz iyi sonuçlar çıkartırsınız, doğru yönetmezseniz kargaşa ve kaos çıkarırsınız. Bugün yaşanan şeylerden birisi budur. Herkes de, kendisi, bu noktada bu kaosta bir şekilde rol sahibi olmuştur diyorum.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (BDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.