| Konu: | YARGI HİZMETLERİNİN ETKİNLEŞTİRİLMESİ AMACIYLA BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI VE BASIN YAYIN YOLUYLA İŞLENEN SUÇLARA İLİŞKİN DAVA VE CEZALARIN ERTELENMESİ HAKKINDA KANUN TASARI VE TEKLİFİ |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 129 |
| Tarih: | 01.07.2012 |
ADİL KURT (Hakkâri) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, biraz önce Sayın Nurettin Canikli burada uzlaşmaya dönük bir konuşma yaptı. Aslında burada uzlaşmaya dönük sarf edilen her söze önem atfetmek gerekiyor, uzlaşmaya dönük sarf edilen her sözün altının çizilmesi gerekiyor ama bunu herkes söylüyorken bu Mecliste, herkes uzlaşmanın önemini ifade ediyorken, burada hiç uzlaşmanın olmamasının sebeplerinin sorgulanması gerekir ve iktidar partisinin öncelikle kendisini bu noktada sorgulaması gerekir.
Bir üzümcü hikâyesini sizinle paylaşacağım. Sanırım Sayın Canikli burada değildir ama mutlaka kendisi de bu hikâyeyi bir vesileyle duyar ya da yüz yüze gelirsek kendisiyle de paylaşırım. Maksadım zaten Sayın Canikli değil, yani iktidar partisinin şu anda ekseninde hareket ettiği fikriyatın kendisine hitap etmeye çalışıyorum.
Adamın biri köyünde üzümünü toplamış, komşu köye satmaya götürüyor. Yolda karşılaştığı başka bir yolcu kendisine diyor ki: "Esselamünaleyküm." Köylü, üzümünü satmaya götüren vatandaş "Yok" cevabını veriyor. Selam veren şaşırıyor. "Ben sana Allah'ın selamını verdim, sen niye bana `Yok' diyorsun?" Diyor ki: "Sebebini çok merak ediyorsan seninle paylaşayım. Ben `Aleykümselam' diyeceğim, arkasından sen diyeceksin `Yükün nedir?' `Üzüm' diyeceğim, `Ağzım kurudu, bir salkım ver, yiyeyim.' diyeceksin, ben de sana `Yok' diyeceğim." Mesele bu kadar basit.
Biz uzlaşmadan kaçmıyoruz değerli arkadaşlar, uzlaşma aramayan, uzlaşma istemeyen muhalefet değil, muhalefet, iktidar partisinin işini zorlaştırma göreviyle kendini sorumlu kılmıyor bu Mecliste. Selama "Yok" cevabı veren bir iktidar mantığıyla karşı karşıya olduğumuz için uzlaşma çıkmıyor buradan. Bu akşam olanlar olmayabilirdi. Çok aklıselim, yerinde öneriler yapıldı burada. Bu önerilere maalesef cepheden "Yok" cevabı verildiği için bu akşam yaşananlar bu duruma geldi.
Basınla ilgili bir madde konuşuluyor, devam edeceğim bunun üzerine. Türkiye'de basın suçlarının affı ya da ötelenmesini dahi konuşmak ayıptır. Sıra buraya gelene kadar yapılması gereken çok şey vardır. Basının her dönem iktidar partisi ve hükûmet tarafından dizayn edildiği bir ülkede basın suçlarının ertelenmesi, ötelenmesi ya da konuşuluyor olması, hiç şık değildir. Kaç tane gazeteci şu anda cezaevinde?
Değerli arkadaşlar, yaptığınız bu düzenlemeden dolayı cezaevinden bir tek gazeteci çıkmayacaktır çünkü bu ülkede gazeteciler Basın Kanunu'ndan dolayı yargılanmıyor, ucube Terörle Mücadele Kanunu'ndan yargılanıyorlar. Gazeteci, yazdığı haberinden, yazdığı yazısından dolayı yargılanmıyor, maalesef, yazdığı yazısından dolayı terörist muamelesi gördüğü için şu anda cezaevinde ve bu yasal düzenlemeyle, bugün, bu maddede getirdiğiniz düzenlemeden bu ülkede şu anda cezaevinde bulunan 110 civarında gazetecinin bir teki dahi yararlanmayacaktır. Yarın bunu nasıl anlatacağız ya da ne diyeceksiniz? Gazetecileri cezaevinden çıkardık mı diyeceksiniz? Hayır. Bu düzenlemenin onunla hiçbir alakası yok.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ADİL KURT (Devamla) - Altı boş bir düzenlemedir ve bu şekilde sorunu özü itibarıyla tartışmayan bir Meclis yapısı içerisinde sorunlarımıza köklü çözüm bulmak maalesef pek mümkün görünmüyor.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.